Güncelleme Tarihi:
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 2021 yılında, uyuşturucu baronları olduğu iddia edilen Nejat Daş ve Çetin Gören’in de aralarında bulunduğu 73 sanık hakkında “Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak veya yönetmek”, “örgüt üyeliği”, “suç örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” ve “Suçtan Kaynaklan Malvarlığı Değerlerini Aklama” suçlarından Ankara 33. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açmıştı. Mahkeme, 24 Mayıs tarihinde 72 sanığa tüm suçlardan beraat kararı verirken, sadece Nejat Daş’ın kardeşi sanık Servet Daş’ın ev aramasında ele geçirilen silah nedeniyle “6136 sayılı Yasaya muhalefet” suçundan iyi hal indirimi yaparak, 4 yıl 7 ay hapis cezası verdi. Cumhuriyet tarihinin en büyük uyuşturucu operasyonu olduğu iddia edilen Bataklık davasında, verilen beraat kararları tartışma yarattı. Mahkeme, verdiği kararın gerekçesini açıkladı.
ÖNCÜL SUÇ TESPİTİ
Gerekçeli kararda, aklama suçuna ilişkin ayrıntılı değerlendirmeler yer aldı. Kararda bu suçtan sanıklara ceza verilebilmesi için suçun konusunu oluşturan malvarlığı değerlerinin hangi “öncül suçtan” ve ne miktarda elde edildiğine ilişkin bir mahkeme kararının bulunması zorunluluk olduğu belirtilerek, “Sanıkların ele geçirilen malvarlığı değerini nereden elde ettiğini açıklayamaması durumunda doğrudan bir suçtan elde edildiği şeklinde bir ön kabulün yapılamayacağı, kayıt dışı para ile suçtan kaynaklanan gelirin ayrı kavramlar olduğu, dosyamız kapsamında ele geçirilen malvarlığı değerlerinin öncül suçlar ile olan bağlantısının somut ve kesin bir biçimde kurulamadığı anlaşılmakla aklama suçunun unsurlarının dosyamızda oluşmadığı mahkememizce sabit görülmüştür” denildi.
ÖRGÜT YOK AKRABALIK VAR
Kararda örgüt suçu yönünden ise iddianamede anlatılan olayların münferit, birbirinden bağımsız ve farklı sanıklar tarafından gerçekleştirildiği, sanıklar arasında bir bağlantının bulunmadığı, bazı sanıklar arasında tanışıklık bulunsa da çoğu sanığın, birbirini tanımadığı savunularak, “örgüt lideri veya yöneticisi olduğu belirtilen sanıklar ile örgüt üyesi olduğu iddia edilen bir kısım sanıklar arasında akrabalık ve işçi-işveren ilişkisinin bulunduğu, kimi HTS değerlendirmeleri ya da telefon görüşmelerinin (tape kayıtlarının) tek başına örgütün varlığı gösteremeyeceği, iddia olunan örgütün barındırması gereken gevşek dahi olsa hiyerarşik ilişkinin sanıklar arasında bulunmadığı, yine iddia olunan örgütün mensupları üzerinde hakimiyet tesir eden bir güç kaynağı niteliğinde olması gereken tek bir liderin, iddianame kapsamında tanımlanmadığı” değerlendirilmesi yapıldı.
KARİNE YOK
Sanık Çetin Gören’in uyuşturucu ticareti suçundan Hollanda, Brezilay’da hakkında açılan davalardan ceza aldığı, İtalya’nın da sanık hakkında kırmızı bülten çıkardığı ancak hakkında verilmiş bir mahkumiyet kararı bulunmadığı, belirtilen kararda, “Böylelikle söz konusu üç ayrı ülkede gerçekleşen yargılamalar neticesinde verilen hükümlerde sanık Çetin Gören öncül suçlardan bir gelir elde ettiğine yönelik şüpheye mahal bırakmayan ve kesin olarak bir tespitin yapılamadığı anlaşılmıştır” denildi. Dava dosyasında yer alan MASAK raporuna ilişkin olarak da “sanığın ele geçirilen ya da tespit edilen malvarlığı değerlerini nereden elde ettiğini açıklayamaması durumunda bunun doğrudan bir suçtan elde edildiğinin kabulüne ilişkin bir karinenin hukukumuzda mevcut olmadığı” ifade edildi.
ÖNCÜL SUÇ VAR DA YASA YOK
Kararda sanık Nejat Daş’ın da Lucky-S isimli gemide 11 ton 39 kg ve Kısmetim -1 isimli gemide 3 ton 100 kilo ele geçirilmesi nedeniyle uyuşturucu ticareti suçundan 1993 yılında ceza aldığı ancak aklama suçuna ilişkin yasanın ise 1996 yılında yürürlüğe girdiği bu nedenle aklama suçundan bahsedilmeyeceği anlatıldı. Kararda, MASAK raporunda belirtilen sınır kapılarında ve İstanbul Havalimanında ele geçirilen yüklü miktarda dövizler yönünden ise, “Söz konusu olayda ele geçirilen malvarlığı değerini sanığın nereden elde ettiğini açıklayamaması durumunda bunun doğrudan bir suçtan elde edildiğinin kabulüne ilişkin bir karinenin hukukumuzda mevcut olmadığı” belirtildi.
PEKER İLE GÖRÜŞMEK SUÇ DEĞİL
İddianamede sanık Uğur Bülent Göçer’in örgütün Sedat Peker isimli kişi ile irtibatını sağlayarak diğer örgütler karşısında güç gösterisi yapılmasını sağladığı iddiana ilişkin olarak da “sanık Uğur’un diğer sanıkların, Sedat Peker isimli şahısla aralarında bir irtibat sağladığına yönelik eylemlerin değerlendirilmesine gerek görülmediği, kaldı ki yalnızca sabıkalı olduğu bilinen bir şahısla diğer sanıkları görüştürmek şeklindeki bir eylemin de suç teşkil etmeyeceği” de ifade edildi.
BATAKLIĞIN POLİSLERİ
Bataklık davasının sanıkları arasında eski İstanbul Emniyet Müdürü Necmetin Yüksek ve polis memurları Ahmet Korkmaz, İbrahim Halil Akgül ve Abdullah Kaan Karabulut da olarak yer alıyor. İddianamede, Yüksek’in talimatı ile bu polis memurlarının Nejat Daş’ın yurt dışında karayolu ile getirdiği iddia olunan paraları hudut kapısında teslim alarak İstanbul getirmekle görevli kuryeler olduğu iddia ediliyordu. Kararda, dosyada sanıklara yöneltilen aklama suçun oluşmadığı kanaatine varıldığı hatırlatılarak, sanık polislere ilişkin HTS irtibatının, tape kayıtlarının da mahkumiyet için tek başına yeterli olmadığı savunuldu. MASAK’ın sanık polisler hakkındaki para trafiğine ilişkin olarak da “para transferlerine şüphe atfedildiği ancak şüpheyi aşan boyutta aklama faaliyetine katıldığını gösterir başkaca bir delilin elde edilemediği” belirtildi. Kararda bu polisler hakkında “görevi kötüye kullanma” suçundan savcılığa suç duyurusunda bulunulmasına karar verildiği anlatıldı.