Güncelleme Tarihi:
MüthiÅŸ iddia, ilk olarak 'özel' bir mektupla gündeme geldi.Â
15 Åžubat 2007 tarihli 6 sayfalık mektup, Almanya'nın Köln ÅŸehrinden gönderilmiÅŸti. Mektubu kaleme alan kiÅŸi ise Cem Karaca'nın 1979 yılından 1987 yılma kadar Almanya'da geçirdiÄŸi günlere ÅŸahitlik eden, evinde kaldığı yakın dostu, ev arkadaşı Ä°brahim Hızlı'ydı. Hızlı'nın iddiasına göre Cem Karaca'nın kendisinden 2 yaÅŸ büyük bir aÄŸabeyi vardı ve bu kiÅŸi de tüm Türkiye tarafından tanınıyordu.Â
Cem Karaca'nın eşi İlkim Karaca ise iddiaları doğruladı ve "Evet, Cem bana bir ağabeyi olduğunu, bu kişinin de Barış Manço olduğunu söylemişti'' dedi.
İbrahim Hızlı'nın yazdığı mektup, "Aşağıda, Cem Karaca ile ilgili bazı hatıralarımı aktarıyorum" diye başlıyor ve şöyle devam ediyor:
"Bunlar bazı şeylerin bilinmesi için anlatmak istediğim hususlardır. Ben Cem Karaca ile 1965 senesinde Antakya'da Saray Caddesi'nde tanıştım. Ben askerdim, o askere yeni geliyordu. Eğitim alayını arıyordu. Beni asker elbisesi içinde görünce bana sordu ve ölünceye kadar süren tanışıklığımız başlamış oldu. Asker ocağında Cem'in arkadaşlar arasındaki lakabı büyük numaralı gözlüklerinden dolayı 'doktor'du."
'AYNI EVDE YAÅžADIK'
İbrahim Hızlı mektubunda çalışmak için Almanya'ya gittiğini, ilerleyen yıllarda Türkçe gazetelerin başbayiliğini yaptığını, Cem Karaca'nın Almanya konserlerinde ise sık sık bir araya geldiklerini anlatıyor: "1979 Şubat sonu ya da mart başında gazetelerden Cem Karaca'nın Almanya'da olduğunu okudum. Tekrar buluştuk.
İşte Barış Manço'nun babası olduğu iddia edilen Cem Karaca'nın tiyatro sanatçısı olan babası Mehmet Karaca |
Bana, 'Artık Türkiye'ye dönmek istemiyorum. Türkiye'de sanat, müzik yapmak kolay değil. Fakat bana bir yer lazım. Beni buraya getiren siyasi arkadaşlar da 30 bin markımı çarptılar. Beraber geldiğimiz arkadaşlar da mağdur durumda kaldılar. En az 10 kişinin ikamet edebileceği bir yer lazım' dedi. O zaman benim evim 120 metrekareydi. O günden itibaren tüm ekip evimde kalmaya başladılar. Cem Karaca'nın Almanya'da 9-10 yıl süreyle rahat yaşamasını sağlayan esas kişi Münih'te yaşayan bayan M.K. idi. Yani 10 yıl boyunca Cem Karaca'nın ayakta kalabilmesini sağlayanlar ben, M.K., Yağmur Atsız ve Orsan Öymen'dir. Başka hiç kimseden herhangi bir yardım ve yakınlık görmemiştir.'' İbrahim Hızlı, 1979 yılından itibaren Cem Karaca ile aynı evde kaldıklarını, evlerinde ise rakı masasının eksik olmadığını belirtiyor: "Bir gün Cem Karaca'ya 'Yahu Cem, senin kız veya erkek kardeşlerin, yakının kimse yok mu?' diye sordum. 'Biliyorsun' dedi, ben aslen Azerbaycanlıyım. İstanbul'da çok akrabam var, ama hepsi tüccar. Babam haricinde sanatla ilgilenen olmadı.
'KİMSEYE SÖYLEME'
Bayramlarda, akrabalarımla annem babam görüşür. Bana yaşça akranım olan Yılmaz Karaca var, amcamın oğlu. Onunla devamlı irtibatım var. Benim görünüşte ne kız ne de erkek kardeşim var. Ama babamın anlatmasına dayanarak, benden iki yaş büyük bir abim olduğunu biliyorum. Bu abimle devamlı temastayım, birbirimizi sever ve sayarız. Ben onun kardeşi olduğumu biliyorum ama onun beni bilip bilmediğinden haberdar değilim.''
İbrahim Hızlı, Cem Karaca'nın bahsettiği abisinin ismini veremediğinden dolayı üzgün olduğunu söylüyor ve ekliyor: "Yalnız şunu söylemek isterim, abi dediği kişi Türkiye çapında tanınmış bir kişi. Rahmetli Cem bana bunları içki masasında anlatırken, 'iki duble içtikten sonra sefalara dalıp böyle şeyler mi uyduruyorsun?' dedim. 'Hayır, babam bana vasiyet etti. Bu senin abindir, onunla kavga edip kalbini kırarsan seni evimden kovarım ve bunu kimseye söyleme' dedi."