Güncelleme Tarihi:
Bozdoğan Kemeri, yaklaşık 1700 yıl önce (368) Bizans İmparatoru Valens zamanında inşa edildi. 7 tepeli İstanbul’un Fatih ve Beyazıt’taki iki tepesi arasındaki vadinin üstüne kurulmuştu. Bugün bir ucunda Fatih Camisi, diğer ucunda İstanbul Üniversitesi var. Tarih boyunca birçok tamir ve tadilattan geçerek bugünlere geldi. Bizans zamanında da Osmanlılar devrinde de şehrin merkezine suyu bu kemer taşıdı. Bizanslılar “Valens Kemeri” derken Osmanlılar “Bozdoğan Kemeri” dedi. İmparatorluk sarayına da Yerebatan ve Binbirdirek sarnıçlarına da Ayasofya’ya da su buradan gidiyordu.
DEPREMLER YIKAMADI
Fetihten sonra Topkapı Sarayı’na ve Sultanahmet Camisi’ne de su taşıdı. Mimar Sinan Belgrad Ormanı’ndan gelen suyu da kemere bağlamıştı. Depremlerde çok zarar gördü ama hep ayakta kaldı. Kuşatmalar sırasında kemerin sur dışındaki bölümü sık sık tahrip edilse de sur içindeki bölümü zarar görmüyordu. Yıllar içinde misyonunu tamamladı. Mahalle içindeki eski bir eser olmaktan başka bir hususiyeti kalmadı. Bir zamanlar Trakya civarından ya da Belgrad Ormanı’ndan gelen suların aktığı kemerin üstünde artık otlar bitmiş, mahalle sakinlerinin ve hatta çocukların üstünden etrafı gözetlediği bir yer olmuştu.
CUMBADAN BULVARA
Cumhuriyet’ten sonra Fransız şehir plancısı Henri Prost’un planlamalarıyla özellikle 1940’lardan itibaren şehir kimliğinde daha da öne çıktı. Altını ve etrafını saran cumbalı eski usül ahşap evler yıkıldı. Neredeyse sadece yayaların sığabildiği dar sokak geçitleri yoğun araç trafiğine uygun yollara dönüştü. Unkapanı tarafındaki yıkımlarla bu eski kemer, bütün heybetiyle görünür hale geldi. Bugün bölgeyi Beyoğlu’na bağlayan Atatürk Bulvarı da böyle ortaya çıktı.
YEŞİLÇAM’IN DA GÖZDESİYDİ
Tarihi kemer, Yeşilçam filmlerinde de kendine hep yer buldu. Suriçi Istanbul’un öne çıkan sembollerinden biriydi. Bazen trafik kazalarıyla da gündeme geldi. 1 Mayıs’ta ortaya çıkan fotoğrafıyla da zengin tarihi geçmişine farklı bir sayfa daha eklenmiş oldu.