Güncelleme Tarihi:
Adana Asayiş Şubesi’nden gelen, güçlü hafızası ve ekip ruhunu iyi bilmesiyle ünlü Sedat Yorgancı’yı Asayiş Şube müdürü yaptı. Genç cinayet amiri Ertuğrul Güler’i ise Cinayet Bürosu’nun başına getirdi. Durmuşlar, faili meçhuller için kurduğu on kişilik özel ekibin başına Güler’i atadı. Güler, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün Türkiye’de seçtiği 5 cinayet eğitmeninden biri. Güler ve ekibi bu kez de şaşırtmadı, aradan bir yıl geçmeden 9 faili meçhulün 7’sini çözdü. Geçtiğimiz hafta Şanlıurfa Valisi Nuri Okutan, bu özel ekibin başarısını ödüllendirdi.
İki yıl önce öldürülen Şanlıurfalı Hakkı’nın dosyası faili meçhuller rafına kaldırılmıştı. Cinayet Büro’nun katillere göz açtırmayan amiri Ertuğrul ve özel ekibi, katili sadece iki ayda yakaladı. Güler ve ekibi, bir sigara izmaritini fark etmişti. Katil filtreyi ısırıyor, bükerek söndürüyordu. Sivil polisler, maktulün sürekli gittiği parkta 200 kişiye sigara ikram etti, izmaritlerini inceledi. Sonunda katil, ikram sigaradan yakalandı.
Gülden AYDIN
Şanlıurfa Maşuk Köyü’nün çobanları, 1 Kasım 2008’de gördükleri karşısında dehşete kapıldı. Bir köpek sürüsü, derenin içindeki cesedin boğazını parçalıyordu. Maktul, 19 yaşındaki Hakkı Küçükoğlu’ydu. Tekstille uğraşıyordu. Kaybolduğunu, iki gün önce ailesi Şanlıurfa Şehitlik Polis Karakolu’na bildirmişti. Annesi Filiz Küçükoğlu (35) polise, “Oğlum öğle saatlerinde bakkala ekmek almaya gitmişti. Kendisinden bir daha haber alamadık” demişti. Alınan ifadeler, beş klasör doldursa da polis, bir ipucuna ulaşamadı. Görgü tanığı da yoktu. Cinayetin çözülmesi imkânsız gibiydi. Anne Filiz Küçükoğlu dışında herkes umudunu yitirmişti. Küçükoğlu, Cumhurbaşkanlığı dâhil, tüm resmi makamlara dilekçe veriyor, oğlunun katillerinin yakalanmasını istiyordu. Hakkı’nın bekçi babası Mahmut Metin Küçükoğlu (35), geride kalan üç çocuğu için endişeleniyordu. Ruh sağlıkları hiç iyi değildi. Muhammet Kerim (9), psikolojik tedavi görüyordu. Büyük kızı Sevda (14) ise ağabeyinin katillerinin kendisini takip ettiğini söylüyor, okula gidip gelirken koruma istiyordu. Meçhul düşmanlardan korkan aile, bunalıma girmişti.
Parkta iki ay mesai
Cinayet Bürosu Amiri Ertuğrul Güler ve ekibi, Hakkı Küçükoğlu cinayetini masaya yatırdı. Önce beş klasörlük cinayet dosyasını eledi. 20 sayfaya indirilen bu yeni dosyada olay yeri fotoğrafları, video görüntüleri, krokiler ve otopsi raporu kalmıştı sadece. Ekip, maktulün yakın çevresinin ifadesini yeniden alırken gösterdikleri tepkileri de izliyordu. Olay yeri incelemesi yeniden yapıldı, fotoğraflar çekildi. Olay yerine yüzlerce kez gidildi. Ekip, fotoğraflardaki en küçük ayrıntıyı yakalamak için beyin fırtınası yaptı. Cinayet senaryoları üretti. Köylülerle görüştü. Ama somut bir bilgiye ulaşamadı.
Maktulün el ve ayaklarındaki naylon ip ve yaralara bakılarak tahmin edilen suç aletinin satıldığı dükkanlar araştırıldı. Yine sonuç yoktu. Maktulün arkadaş çevresi, iş arkadaşları, mahalle komşuları, irtibatlı olduğu bütün insanlarla tek tek görüşüldü. Yine sonuç yoktu. Maktulün üzerinden cüzdanı çıkmamıştı. “Gasp” olarak değerlendirdikleri olayın tüm senaryoları çürütüldükten sonra tek alternatif kalmıştı: Tesadüfi tanışma... Özel ekibin tezi buydu. Maktulün arkadaşlarıyla tekrar görüşüldüğünde, gözden kaçan ve dosyada yer almayan bir ayrıntı yakaladılar. Maktul Hakkı Küçükoğlu, boş zamanlarını kent merkezindeki Şehitlik Çamlık Parkı’nda geçiriyordu. Genç polislerden oluşturulan sivil ekip, Şehitlik Çamlık Parkı’nda iki ay sürecek mesaiye başladı. Artık çalışma yeri şube değil, parktı.
200 kişiye sigara ikramı
Özel ekip, iki yıl önce olay yerinde bulunan iki sigara izmariti üzerinde araştırmalarını sürdürdü. İzmaritler kriminal incelemeye gönderildi. Gelen rapora göre izmaritlerden birinde öldürülen Hakkı Küçükoğlu’nun DNA’sı, diğerinde ise kime ait olduğu belli olmayan DNA tespit edilmişti. İkinci şahıs kimdi? İkinci sigara izmaritini ve bu izmarite ait fotoğrafları inceleyen ekip, izmaritin hem yandan bükülerek söndürüldüğünü hem de dudakla temas eden kısmının ezildiğini fark etti.
Sigara söndürme şekli bisiklet kullanma, yazı yazma, kulaç atma gibi kişiye özeldi. Özel ekip, Çamlık Parkı’nda, yıllar önce maktulün dolaştığı gibi dolaşmaya başladı. 200 kişiye sohbet sırasında olay yerindeki izmaritle aynı marka sigara ikram ettiler. İzmaritler, gizlice fotoğraflandı. İkinci ayın sonunda benzer söndürme alışkanlığı olan on kişi tespit edildi. Hepsi kan, kıl ve tırnak örnekleri alınmak üzere Devlet Hastanesi’ne götürüldü, sonra serbest bırakıldı. DNA karşılaştırması için örnekler Ankara Kriminal Laboratuvarı’na gönderildi. Bir ay sonra sonuç raporu geldi. On kişiden 9’uncu sırada bulunan 20 yaşındaki Ömer Faruk Gülap’ın DNA’sı ile olay yerindeki izmaritte bulunan DNA birebir eşleşmişti. Gülap, çok seri bir şekilde yakalandı, elleri arkadan kelepçelenerek polis otosuna bindirildi. Bu, “işin bitti” demekti. Şubeye gelene kadar hiç konuşulmadı. Sorguda önce inkâr etti. DNA raporunu görünce daha fazla direnemeyerek, “Evet ben öldürdüm” dedi. Rengi bembeyazdı, elindeki sigara titriyordu. Üç sigarayı peş peşe içtikten sonra her şeyi itiraf etti. Sigarayı hâlâ aynı şekilde söndürüyordu. En büyük itirafçı, bu izmaritlerdi. Polisler izmaritleri ellerine aldıklarında Gülap şaşkın şaşkın bakıyordu.
Onun beyninin tırnaklarından hiçbir katil kurtulamaz
Ertuğrul Güler (36), gece yarısı tek başına sokaklarda yürür. Güzergâhında mutlaka bir faili meçhulün adresi vardır. Asla cinayetin peşini bırakmaz, bıkmaz, usanmaz. Olay yerine yüzlerce kez gelip gider, ayrıntıların orada kendisini beklediğine inanır. Olay yerinde mutlaka bir yol gösterici olduğunu bilir. Onunla Konya yıllarında uzun süre birlikte çalışan Asayiş Şube Müdürü ve bugün Asayiş Dairesi Başkan Yardımcısı Ercan Taştekin’in deyişiyle “Onun beyin tırnaklarından hiçbir katil kurtulamaz.” Akıl almaz kurgular yapar. “Ayakta kalan senaryo cinayeti çözer” der ve çözer. Hemen başka bir cinayet üzerinde çalışmaya başlar. Bir ayrıntı yakaladığında uyumaz. Ertelemez. Mesai saati yoktur. Makam odasında plaket, takdirname, özel resim yoktur. Sadece cinayet dosyaları vardır. Asla tozlanmazlar. Yeni teknolojiler, yeni kriminal yöntemler ilgisini çeker. Bilimsel makaleler okur, uzmanlara danışır, fikir sorar. Ertuğrul Güler, Ankara Çubuklu doğumlu. 1997’de Polis Akademisi’nden, 2002’de Konya Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nden mezun oldu. 2004’te Selçuk Üniversitesi’nde Yönetim ve Organizasyon alanında yüksek lisansını tamamladı.
Cinayet denklemi
? Katil olay yerinde açık vermeyebilir ama gidiş-geliş güzergahında mutlaka açık verir.
? Kriminal yöntemlerin deşifre edilmesi katillere akıl değil korku verir, caydırır.
? Soruşturma bulmacanın soldan sağa kısmıdır, yukarıdan aşağıya kısmı kendiliğinden oluşur.
? Olay yerinde kanıt olmaması da kanıttır.
? Olay yerinde polisler ayrılana dek katil huzursuzdur. Yıllar sonra tekrar giderseniz, katil olay gününe döner. Huzuru bozulur.
? Bazı katiller, dosyasını soruşturan polisi araştırır. Cinayetle ilgili haberleri internetten tıklayanlardan birinin katil olma olasılığı yüksektir. Katiller takip eder.
? Uzaklaşan kaybeder. Fail olay yerinde aranır.
? Faili meçhullerde, matematik problemlerinde olduğu gibi bazen denklemdeki x aranır. Bazen de alternatif şıklar üretip sonuçları x’in yerine koyup eşitlik sağlanmaya çalışılır.
İşte Ertuğrul Güler’in sözlüğü
? CİNAYET: Şıkları belirtilmemiş matematik problemi
? KATİL: Her zaman aradığı
? DELİL: En doğru tanık
? OLAY YERİ: İlham yeri
? SUÇ ALETİ: Katilin imzası
? MAKTUL: En büyük delil
? DNA: Failin küçülmüş hali
? SORGU: Şifrelerin tuşlanması
? İTİRAF: Olmasa da olur sadece merak
? KAN İZLERİ: Hiyeroglif (resim yazısı)
? TEŞHİS: Tek başına koca bir hiç.
İkinci katil ortaya çıkıyor
? Ömer Faruk Gülap, polis ifadesinde cinayeti tüm ayrıntılarıyla anlattı:
“Onunla parkta tanıştım. Biraz sohbet ettikten sonra isminin Hakkı olduğunu öğrendim. Daha sonra kendisi ile gezmek için Maşuk Köyü’ne yürüdük. Yolda Abdulkadir Kaplama (20) ile karşılaştık. Oda bizimle Maşuk köyüne doğru geldi. Amacımız gezmekti. Üçümüz bir ağaç altında oturup sigara içerken aramızda tartışma çıktı. Hakkı bana küfür etti. Elinde bıçak vardı. Sinirlendim, bir kaya parçasını kafasına hızlıca vurdum, dereye yuvarlandı koştum arkasından birkaç kez daha başına vurdum. Abdulkadir Kaplama, o can çekişirken ellerini ve ayaklarını bağladı. Sonra boğazını sıktı. Hakkı’nın elinden bıçağı aldım, boğazını kesmedim. Nabzına baktık, öldüğünü anladık. Hakkı’nın cüzdanını alıp kaçtık. Çok pişmanım.”
Polis, Abdulkadir Kaplama’yı da yakaladı. Tutuklu yargılandıkları dava bir ay önce sonuçlandı. Her iki katil de 18’er yıl hapis cezasına mahkum oldular.
YARIN: Karıkocayı yatağında katleden tavukçu katil, kurtulamadı. Hem de Türkiye’de ilk kez failsiz tatbikat sayesinde.