Nuran ÇAKMAKÇI
Oluşturulma Tarihi: Aralık 28, 2008 00:00
Koç Üniversitesi’nin, rektörünü seçmek için yaklaşık 2 yıldır sürdürdüğü çalışma sona erdi. Üniversite, yaklaşık 100 üniversiteden öğretim üyelerine başvurmaları için çağrıda bulundu; ABD’de bir insan kaynakları şirketiyle çalıştı. Mütevelli Heyeti, dört kişiden oluşan bir Rektör Arama Komitesi kurdu. Ömer Koç, Tamer Şahinbaş, Prof. Dr. Bülent Gültekin ve Prof. Dr. Philip Khoury’den oluşan bu komite, 45 adayla görüştü, sayıyı üçe indirdi.
Rektör Arama Komitesi, geçen temmuzda New York’a giderek Stanford Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ümran İnan’la (58) yüz yüze görüştü. Prof. Dr. İnan, ekimde Türkiye’ye gelerek tüm mütevelli heyet üyeleriyle tanıştı. Ve geçtiğimiz günlerde de kendisine rektör seçildiği bildirildi. Prof.Dr. İnan, Türkiye’den 22 yaşında ayrıldı, 58 yaşında döndü. Göreve başlamadan önce
Koç Üniversitesi’ni ziyaret etti, öğretim üyeleri ve öğrencilerle tanıştı. O gün biz de üniversitedeydik. Prof. Dr. İnan’la sohbetimizde, İstanbul Üniversitesi gündeme geldi. Bu devlet üniversitesi de şu sırada yeni rektörünün arayışındaydı ve atanması çok farklı bir sistemle yapılıyordu. Prof. Dr. İnan’a göre, rektörlerin mütevelli heyetleri tarafından atandığı Amerikan sistemi, çok daha mantıklı. İşte Koç Üniversitesi’nin yeni rektörünün yeni göreviyle ilgili düşünceleri.
ÖĞRENCİLİĞİNDEN BERİ BIYIKLI Türkiye’den 35 yıldır uzakta ama, her yaz tatilini İstanbul’da geçiriyor. Eski eşyalara meraklı. ABD’de kullandığı araba 66 model, 46 yıl önce babasının armağan ettiği Omega saati takıyor. Öğrenciliğinden itibaren, arada kesse de genelde bıyıklı. Türkiye’ye İK uzmanı eşi ve kızıyla geliyor, oğlu şimdilik ABD’de kalıyor.
Üniversitede demokrasi zordurRektör ataması seçimle olmaz. Örneğin Stanfod’da bölüm başkanını seçmek için bile, dekan önce bölümdeki öğretim üyeleriyle konuşur, sonra idarecilik ve mükemmellik kriterlerine göre birisini atar. Rektörün de mükemmelliğe dönük kriterlerle, mütevelli heyeti tarafından atanması daha sağlıklıdır. Örneğin Koç’ta 300 öğretim üyesi arasında böyle bir
seçim yaptınız diyelim, sonuçta en popüler aday ortaya çıkar. Ama bu arkadaşın akademik ve idarecilik kriterleri yüksek olmayabilir. Popüler insanlar en iyi idareciler değildir. Üniversitelerde demokrasi zordur.
İstanbul Üniversitesi’ndeki seçimde arkadaşları hiç tanımıyorum. Ama, haberleri izlediğimde seçimin neden iyi olmadığına dair bir veri daha oluşuyor: Seçimde adaylar birbiriyle çatışıyor. Oy verilirken hangi kritere göre verildiğini bilmiyorum. Ayrıca bütün kariyerini aynı üniversitede yaşamış olanların seçilmesi sorun yaratabilir. Çünkü çok uzun süre orada olan insanların, belki de bağnazlaşmış fikirleriyle bir üniversiteyi yeni yerlere götürmesi zordur.
Beni kelle avcıları buldu
Koç Üniversitesi için beni head hunter’lar, yani kelle avcıları buldu. Temmuzda benden bazı belgeler istediler, gönderdim. Mütevelli Heyet üyelerinden bazıları ile New York’ta buluştum. Sonra İstanbul’a çağırdılar. Tüm heyetle ve Rahmi Koç’la görüştüm. Benimle tanışmak istediler. Rektör, üniversitenin dışa açılan kapısı, görüntüsüdür. İnsan olarak tanımaları gerekiyordu. Bazı insanlar kağıt üzerinde iyidir ama insani ilişkileri zayıftır. O nedenle mülakat önemliydi.
Stanford Üniversitesi’nde bütçesi 8 milyon dolar olan geniş bir araştırma programım vardı, emrimde 42 kişi çalışıyordu. İşimin çoğu idarecilikti. O nedenle rektörlük kararı zor olmadı. Zaten 10 yıl sonra emekli olacaktım. Ya biraz daha araştırma yapıp, biraz daha öğrenci mezun edip, ödül almaya devam edecektim ya da yeni bir heyecan içine girecektim. Ben daha ilginç bir yokuş tırmanmayı tercih ettim. Koç’u bir yere getirirsem, onu Türkiye’deki diğer üniversitelerin de takip edeceğini hissediyorum. Sanki elime bir kaldıraç geçmiş gibi.
ANTARKTİKA’DA BİR DAĞA ONUN İSMİ VERİLDİ Prof.Dr. İnan, ev kadını bir anne ile
Meteoroloji’den emekli bir memurun üç çocuğudan biri. Ankara Koleji ve ODTÜ’den mezun oldu. Kardeşlerinden biri inşaat, diğeri kendisi gibi elektrik mühendisi. Üçü de ABD’de profesör. Ümran İnan, ABD’de NASA’dan birkaç kez Takım Başarı Ödülü aldı. Bu yıl uzay iletişim biliminin en önemli ödülü kabul edilen Appleton Ödülü’nü kazandı. Uzay teknolojileri ve iletişim alanında uzman. ABD Ulusal Bilim Kurulu, Antartika’da 2400 metre yüksekliğinde bir dağa İnan Tepesi ismini verdi.
Tıp fakültesi için hayallerim var
Tıp konusunda çok önemli hayallerim var. Yatak yanı kültürü olan hekimler yetiştirmek istiyorum. Yani, yatağın yanında hastaya insanca davranan, hastanın ihtiyaçlarını anlayan hekimler. Böylece Türkiye’ye yeni bir doktor nesli yetiştirmiş olacağız. Beşeri bilimlerle teknik birimleri birleştiren bir model üzerinde de çalışıyoruz. Bir mühendis tarih de, arkeoloji de bilmeli. Biraz da felsefe okusun. Çünkü buradan mezun olanlar lider olacak.