OluÅŸturulma Tarihi: Temmuz 13, 2000 00:00
BANA GENİNİ SÖYLE SANA KİM OLDUĞUNU SÖYLEYEYİM (2) İNSAN GENOM PROJESİNİN (HUMAN GENOME PROJECT) Geçen hafta başladığımız ve tarihinden bahsederek kısa bilgiler vermeye çalıştığımız genetik konumuza, bu kez binyılın mucizesi olarak gösterilen insan genom projesini inceleyerek son vereceğiz. 1990 Ekim ayında başlanan ve 18 ülkenin destek verdiği bu proje ilk planda insan gen haritasının çıkarılmasını amaçlıyordu. Sonuçta varılan noktada DNA'nın %99 unun deşifre edildiği iddia ediliyor. Ancak söylenmek istenmeyen bir gerçek var ki deşifre edilen genlerin sadece %21.1 inin ne işe yaradığı kesin olarak biliniyor. %65.7 sinin ise bilgileri henüz hazır değil. İşler yolunda giderse 3 yıl içinde bu bölüme de hakim olunabileceği iddia ediliyor. Yani kısaca duvarda ne yazdığını okuyabiliyoruz ama ne anlama geldiğini bilmiyoruz.Bilim adamlarının çoğunun anlamadığı bu projenin Clinton ve Blair tarafından sunuluş görkeminin insanları karşılığı olmayan bir iyimserliğe sürüklediği ve neredeyse tüm dünyanın 6 ay içinde ölümsüzlüğün çaresinin bulunacağına inanır hale getirildiği. Şimdi projenin ileri sürdüğü bulguların bizler için ne anlama gelebileceğini özetlemeye çalışalım. Genetik araştırmalar temelde iki noktaya dayanır. Önce gen tespit edilir, sonra işlevi tanımlanır. Bir örnek verelim. Smithkline Beecham ilaç şirketinin araştırmacıları Alzheimer hastalarında beyinde proteinlerin zararlı parçalara bölünmesini sağlayan bir madde (enzim) olabileceğini varsayıyorlardı. Projeden gelen bilgiler doğrultusunda DNA sıralarını araştırdılar. Sonuçta iki şüpheli kromozom ortaya çıktı. Suçlu ya 21. ya da 19. kromozom olabilirdi. Araştırmalar 19. kromozomun sorumlu olduğunu gösterdi. Böylece şimdi 2 yıl içinde bu maddeyi yok edecek ve Alzheimer hastalarını tedavi edecek ilacın geliştirilmesi bekleniyor. Eğer genom projesi dizlimi ortaya koymasaydı bu çalışmanın gerçekleşmesi daha yıllar alacaktı.Halen verilen bilgiler ışığında şeker hastalığı, AIDS, çeşitli barsak hastalıkları için de benzer ilaçlar geliştirilmek üzere. Genom projesindeki bilgiler çalışmaları inanılmaz şekilde ivmelendirdi. Yine bir diğer tedavi atılımı da hastalıklara neden olan genlerin onarılmaya çalışılması. Ama bunun için daha çok yol katetmek gerekiyor gibi. Gen haritasının evrim süreci ve tarihi, göçler ve ırkların akrabalığı konusunda da aydınlatıcı olabileceğine inanılıyor. Projenin mimarlarının öngördüğü gelecek şöyle:-2010 yılında hangi insanın hangi hastalık için yüksek risk taşıdığı belirlenebilecek ve erken önlem alınacak. -Kanserde risk altındakiler kolaylıkla belirlenebilecek-3 veya 4 değişik genetik testle kalp hastalığı riski taşıyanlar hemen anlaşılacak-Şeker hastalığı gelişimi önceden belirlenerek bu hastaların kilo kontrolü ve egzersizlerine hemen başlanabilecek. -Anne karnındaki bebeğin taşıyabileceği hastalıklar saptanarak önlemlere olabilecek en erken safhada girilebilecek-2020 yılında doktorlar reçete yazarken genetik özelliklerin bireysel farklılıklarını bile dikkate alabilir hale gelecek.-Kanserle uğraşan doktorlar direkt hedefe yönelik ilaçlar hazırlayabilecekler. -Psikiyatrik hastalıkların nedenleri anlaşılabilecek. Şizofrenik ve manik depresif hastaların tedavisi mümkün olacak.-2030 yılında ölüm halen kaçınılmaz son olarak duruyor olacak ancak yaşam süresi iyice uzayacak-2040 yılında gen tedavisi tamamen yaygınlaşacak ve ortalama yaşam süresi 90 yıla ulaşacak. Bunların hepsi iyi güzel ama henüz ortada hiçbir şey yok. Herşey varsayıma dayanıyor. Proje maalesef biraz abartılıyor. Niye derseniz yanıtını tam olarak vermek kolay değil. Ticari kaygılar neden olabilir. Çünkü projeyi sahiplenip patent alırsanız gelecek sizin olacaktır. Bu nedenle birinci olma düşüncesi bu konuda çok önemli. Zaten devlet ve özel şirketler arasında inanılmaz bir rekabet var. Yine insanları umutlandırıp projenin devamı için kaynak bulmak düşüncesi de bir neden olabilir. Konunun etik yönünü ise başlı başına irdelemek gerekir mutlaka. Yazı çok uzayabileceği için kısaca değinmek isteriz. Halen Amerikan Patent Bürosu 6000 civarında gen için patent vermiş durumda. Bunların 1000 kadarı insan genleri. Bilim adamlarının ayaklanıp genlerin bir icat değil doğada zaten var olan bir yapı olduğunu iddia ederek dava açmaları sonucunda gen patent işlemleri şu an için durduruldu. Ancak verilen patentler nedeniyle genetik deneyler yapmak eskisinden pahalı artık. Yine bu projeyle insan sağlığı yönünden zengin ve fakir ülkeler arasındaki uçurumun artık kapatılamayacak ölçüde derinleştiğini iddia edenler var elbette. Ne de olsa genetik çalışmalar milyon dolarlarla ölçülebilen harcamalar gerektiriyor. Bu teknolojinin birkaç devlet elinde tekelleşeceği kesin. Doğumdan önce herşeyin bilinmesinin çocuk sahibi olacakları nasıl bir paranoyaya sürükleyebileceği ise güzel
film senaryosu olur.Adet olduğu üzere ülkemizdeki duruma da kısaca değinelim. Türkiye'de genetik bilimi henüz olması gereken düzeyde değil. Nedeni basit, para yok. Oysa Tunus dahil birçok ülkede genetik merkezler çoktan kuruldu bile. TÜBİTAK ve DPT bu konuda destek veriyor ama elbette ki yetersiz ve ne kadar devam edeceği meçhul. Özel sektörün ise bilimden anladığı kendi üniversiteni kendin yap kampanyası sadece. Şu anda hedef kapsamlı bir genetik merkezi kurulması. İnsan genetiğiyle ilgili bölümler ODTÜ, Bilkent, Boğaziçi ve İTÜ gibi üniversitelerde var. Yine Sabancı ve
Koç Ãœniversiteleri de bu konuya ilgi duyuyor. Tıp fakültelerinde bölümler mevcut. Ama basit bir laboratuar bile yüzbinlerce dolarla kurulabiliyor maalesef. Yani iÅŸler ÅŸu ana kadar pek iç açıcı deÄŸil ama ümitler henüz tükenmemiÅŸ durumda.Görüldüğü gibi konumuzu neresinden tutsak yazmakla bitmeyecek kadar derin. Zaten bu bilim adamları denize bir taÅŸ atar, geri kalanlar çıkarmanın yollarını aramakla günlerini geçirip dururular. Amerikanın yeni baÅŸkanı olacağına kesin gözüyle bakılan küçük Bush bile genom projesi hakkında 'Tanrının yerini almaya çalışanlar için ızdırap duyuyorum' demedi mi. Siz yine de gönlünüzü ferah tutun. 80-90 yıl daha diÅŸinizi sıkabilirseniz her ÅŸey daha güzel olacak… SaÄŸlıcakla kalınız…Dr. Serdar GÃœNAYDIN - 13 Temmuz 2000, PerÅŸembe Â
button