'Bana bir şey olursa ailem sana emanet'

Güncelleme Tarihi:

Bana bir şey olursa ailem sana emanet
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 08, 2010 11:19

Meslekte 40 yılı geride bırakan gazeteci Hasan Cemal sekizinci kitabını yazdı: “Türkiye’nin Asker Sorunu.” Cemal’in kitabına göre e-muhtıranın verildiğini öğrenen dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül apar topar evden çıkarken yakın bir dostunu arayıp şöyle diyor: “Eğer bana bir şey olursa ailem sana emanet”

Haberin Devamı

Doğan Kitap’tan 12 Mayıs’ta çıkacak çalışma toplam 557 sayfa. Hasan Cemal’in kitabı tasarladığı ilk tarih 2006. Hrant Dink’in öldürülmesi çalışmalarına uzun bir süre ara vermesine neden olmuş. Kitapta Cemal’in önceki yazılarından, gazeteci Mustafa Balbay ve Emekli Oramiral Özden Örnek günlüklerinden, konuyla ilgili başka gazetecilerin yaptıkları çalışmalardan, davalardan, iddianamelerden alıntılar var, ancak en dikkat çekici bölümler Hasan Cemal’in yıllardır bir kenara yazıp çekmecesine attığı notlar. O notlar dahil hepsini belli bir kronolojik düzen içerisinde derleyen Cemal kitabında örnekler üzerinden askerin siyasetteki etkisini inceliyor.

 

Haberin Devamı

İşte o notların en çarpıcı olanlarından biri:

Aman Allahı’m tarih tekerrür mü edecek?

 

Ankara, 27 Nisan 2007

Çankaya’da Dışişleri Konutu, eski deyişle Hariciye Köşkü.

Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turu dolayısıyla yorucu ve gergin bir gün geçirmiş olan Ak Parti’nin cumhurbaşkanı adayı, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül çalışma odasında bilgisayarının başında internette dolaşırken dinlenmeye çalışıyor.

Eşi Hayrünnisa Hanım ise televizyonda “Hatırla Sevgili” dizisini izliyor. Menderes’in, Polatkan ile Zorlu’nun darağacında biten acıklı sonlarını düşündükçe gözyaşlarını tutamıyor. Bir ara Abdullah Bey’in yanına gidiyor, ekrana gözü ilişince:

“Aman Allahım!” oluyor ilk tepkisi. “Televizyonda seyrettiklerimizi aynı mekanlarda bir daha mı yaşayacağız?.. Tarih tekerrür mü edecek?..”

27 Nisan Muhtırası verilmişti.

Geceyarısı haber kanallarında Genelkurmay’ın “e-bildirisi” okunuyordu. Genelkurmay Başkanlığı’nın sitesinde yayınlanan bildiriyle asker, Gül’ün Çankaya yolunu kesmek için siyasal tarihimize yeni bir müdahalenin antidemokratik bir sayfasını daha ekliyordu.

Abdullah Gül bir koşu üst kata çıkar, giyinir, kısa bir süre sonra yine aynı hızla aşağı iner. Hayrünnisa Hanım, belki de kocasını ilk kez her şeye bu kadar hazırlıklı bir halde görüyordu. Gül de eşine her şeye, ama her şeye, ölüme de, alıp götürmelere de, tutuklanmaya da hazırlıklı olması gerektiğini söyledikten sonra ekler:

Haberin Devamı

“Hazırlıklı ol, ama aynı zamanda metin ol!”

Bu arada Gül çok yakın bir arkadaşına telefon eder:

“Bana bir şey olursa, ailem sana emanet...”

27 Nisan Muhtırası’nı izleyen o sıcak saatlerde, belki daha doğru deyişle dakikalarda Gül ile partili arkadaşları arasında yaşanan hızlı bir telefon trafiği sonunda, Gül’ün iç dünyası şöyle tarif edilebilirdi:

“Ne 12 Mart’taki Demirel gibi şapkayı alıp gidecektik, ne de 28 Şubat’taki Erbakan gibi elimiz titreyecekti. Direnecektik, direnebildiğimiz kadar... Hiçbir şey olmamış gibi bırakıp gitmeyecektik.”

D.S.’nin notu: Hasan Cemal’le söyleşimiz sırasında sizin de şimdi muhtemelen merak ettiğiniz soruyu kendisine sordum: “Cumhurbaşkanı’nın ailesini emanet ettiği arkadaşı kimmiş, en azından siz öğrenebildiniz mi?” Hasan Cemal, “Anlatan bana da söylemedi” dedi. “Anlatan kim?” diye merak ederseniz, onun için de Cemal “En birincil ağızlardan biri” demekle yetindi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!