Güncelleme Tarihi:
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada tutuklu sanıklardan emekli Albay Bülent Tunçay'ın savunmasının tamamlanmasının ardından emekli Albay Halil Yıldız savunma yaptı.
Yıldız, TSK'daki görev sürecini anlatarak, “Emekli olduktan sonra Bodrum'a yerleştim. Balyoz Ek-A listesinde yer aldığımı İzmir'de öğrendim. Suç isnadı yapılan 2003 tarihinde 1. Ordu'da denetleme ve değerlendirmede görev yaptım. Ek-A'da yer alan görev ile gerçekte görevlendirme almam mümkün değil. Maddi bir hata söz konusudur” dedi.
Hiçbir şekilde ordu komutanlarına evrak imzalatmadığını ifade eden Yıldız, tahliyesini istedi.
Yıldız'ın avukatı Armağan Güner de müvekkilinin isminin listeye sehven yazıldığını düşündüğünü belirterek, “Bazı subaylar hedef haline gelmelerine neden olan bazı davranışlarda bulunmuş olsalar dahi Yıldız kendi halinde bir personel subaydır” dedi.
Denetleme albaylarının etkin görevleri olmadığını ifade eden Güner, emekliliği yaklaşmış albayların bir odada görev yaptıklarını, 5 albaya bir masa ve sandalyenin düştüğünü söyledi.
Güner'in bu sözleri üzerine emekli Orgeneral Şükrü Sarıışık söz alarak, “TSK'da bütün görevler kutsaldır. Doğrudur 5 albay bir masada toplanabilirler. Ancak bu deneyimle albaylar, çok önemli olan TSK'nin denetleme görevini yaparlar” diye konuştu.
Tutuklu sanık emekli Albay Refik Hakan Tufan ise Temmuz 2002 ile Haziran 2003 tarihlerinde Halkalı'daki muhabere taburunda görev yaptığını anlattı.
Balyoz Planı EK-A listesinde adının neden yer aldığını bilmediğini söyleyen Tufan, görevlendirmeye ilişkin emir ve tebligat almadığını söyledi.
Tutuklu sanık Orkun Gökalp ise iddia edilen seminer tarihinde Bosna'da görev yaptığını belirtti.
Tutuklu sanıklar emekli Albay Refik Hakan Tufan ve Orkun Gökalp'ın avukatı Ramazan Bulut da davada “Reha Muhtar vari” sorgulama yapıldığını ifade ederek, “Artık yapılan savunmalar zaman kaybından bir şey değildir. Ek-A'da suçlananlar, imzalarının olmadığını söyledi. Bu söylemle her şey bitmiştir. Artık deliller değerlendirilmelidir. Benim 14 müvekkilim var hepsinin tahliyesini talep ediyorum” diye konuştu.
Sanık Erhan Kuraner de savunmasında, 11 No'lu CD'de yer alan suçlamaların yoruma dayalı olduğunu öne sürerek, üzerine atılı suçu kabul etmediğini tahliyesini talep ettiğini belirtti.
Duruşmada, tutuklu sanık Yunus Nadi Erkut da beraatını istedi.
Tutuklu sanıklardan emekli Tümgeneral Nuri Ali Karababa da sunum yaptığı seminerde Balyoz Planı'na en ufak bir atıfta bulunulmadığını belirterek, seminerin ardından 7 Mart 2003'te görev yeri olan Malkara'ya geri döndüğünü, Ağustos 2003'te terfi ederek, Şırnak Tümen Komutanlığına atandığını, 2007 yılında da emekliye ayrıldığını kaydetti.
Karababa 35 yıl hizmet ettiğini, bugüne kadar hiçbir yasa dışı oluşumun içinde yer almadığını dile getirerek, tahliyesini ve beraatını istedi.
Emekli Tuğgeneral Mustafa Kemal Tutkun da seminerin düzenlendiği tarihte 4. Mekanize Piyade Tugay Komutanı olduğunu belirterek, seminer nedeniyle kendisine hiçbir görev verilmediğini, yardımcısı olan Ali Rıza Sözen ve yüzbaşı Kenan Kalay ile seminere katıldığını söyledi.
Tutkun, hududun boş olması ve kayınvalidesinin rahatsızlığı nedeniyle Sözen'i geri gönderdiğini anlattı.
GÜRBÜZ KAYA'DAN SOKRATES BENZETMESİ
Milli Savunma Bakanlığı tarafından açığa alınan Tümgeneral Gürbüz Kaya da 2 bin 450 yıl önce Sokrates'in savunmasına başlarken kullandığı “Ey Atinalılar. Beni suçlayanlar öyle ifadeler kullandılar, öyle suçlamalar yönelttiler ki ben bile kendimi tanıyamadım. Ancak anlattıklarının hepsi yalan” sözlerini okuyarak, “Bugün ben de 'iddianamede benimle ilgili suçlamaların hepsi yalan' diye gönül rahatlığıyla ifade ederek, savunmama başlıyorum” dedi.
Kaya, 11, 16 ve 17 No'lu CD'lerin Balyoz Planı ve eklerinin sahte olduğunun ortaya konulduğunu ileri sürerek, “Hazırladığım iddia edilen ne görevlendirme ne fişleme ne de diğerlerinin listelerinin hazırlandığı, yayınlandığı ve tebliğ edildiği gibi konularda bir bilgim yoktur. Bana hiç kimse böyle bir görevi ve listeyi tebliğ etmedi. Ben de kabul ettiğimi ifade etmedim. Kimseyi hiçbir konuda listelemedim. Emrimdeki kişilere görev verdiğim konusunda ortada hiçbir hukuki durum yok” dedi.
Kaya, 1. Ordu Komutanlığı tarafından 5-7 Mart 2003'te egemen harekat planının tartışıldığı seminere katılmasının suç işlemek için kurulduğu iddia edilen örgüte üye olma suçunun belgesi ve delili olarak kabul ettirilmek istendiğini anlattı.
Kaya, “Bu kurguyu reddediyorum. Ben herhangi bir örgütün üyesi olmadım. Seminer tamamen yasaldır. Emir komuta zinciri içinde yapılmıştır. Suçlamaları reddediyorum. suçlamalarla ilgili hukuki yasal zemin yok. Dava nedeniyle zan altında bırakıldım. İftirayı yaratanların, atanların cezalandırılmasını istiyorum. Heyetinizin adaletli karar vermesini, sahte belgeler üretip, üzerime böyle bir suçun atılmasına sebep olan çete mensupları hakkında hukuki işlem başlatılmasını, suçsuzluğumun kabulünü talep ediyorum. Umarım suçsuzluğumuz Sokrates'inki gibi geç anlaşılmaz” diye konuştu.
Tümgeneral Nurettin Işık da iddianamenin gerçeği yansıtmadığını atılı suçlamanın dijital verilere dayandığını ileri sürdü.
Işık, CD'lerin sahte olduğunun ispatlandığını belirterek, “Bu hususta davada yer alan suçları çürüten tüm savunmalara katılıyorum. Ben hiçbir şekilde görevlendirme yapmadım. Görev almadım. Dönemin hükümetini men etmeye yönelik hiçbir faaliyette bulunmadım. Suçlamalara ilişkin ıslak imza, kişiye özel imza ve benzeri durumlar yoktur. O dönem ki seminere emirle katıldım. O seminerde ne söz aldım ne de sunum yaptım. İddiaları kabul etmiyorum. Tutukluluğumun kaldırılmasını daha sonra da beraatımı talep ediyorum' diye konuştu.
Duruşma sanıkların savunmalarının alınmasıyla devam ediyor.