Güncelleme Tarihi:
Birleşen Balyoz davasının dinlenen ikinci tutuklu sanığı hakim Albay Ahmet Zeki Üçok suçlamaları kabul etmedi. İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen, "Sahte çürük raporu" davası kapsamında da yargılanan Üçok’un hakkındaki iddialara cevap verdi. CMK’nın 250. ile görevli savcılık tarafından askeri kişilerle ilgili olarak hazırlanan iddianameler hakkında da konuşan Üçok, askerlerin ancak askeri mahkemelerde yargılanması gerektiğinin altınız çizdi. Balyoz Davası’nda toplam 224 sanığın yargılandığını hatırlatan Üçok, Balyoz soruşturması kapsamında da 41 şüphelinin tutuklandığını söyledi. Balyoz davasında ve soruşturmasındaki toplam 265 askerin tutuklu bulunduğunu ifade eden Üçok, " Bunların suçunun ise ancak amire itaatsizlik olarak değerlendirilebilir" dedi.
HAKİM, SANIK ÜÇOK’U UYARDI
Beşiktaş’da bulunan CMK’nın 250. maddesiyle görevli mahkemeleri ve kararlarını da eleştiren Üçok, "Beşiktaş Adliyesi’nde görev yapan hakim ve savcılar kendilerini Türkiye’deki bütün mahkemelerden hatta Yargıtay’dan bile üstün görmektedirler" şeklinde konuştu. Bu sözler üzerine mahkeme başkanı Ömer Diken de, "Savunma sınırlarını aşarak hakaret ediyorsun. Bizi hedef alamazsın. Siz burada hakim ve savcıları hedef alamazsınız" diyerek sanık Üçok’u uyardı. Bu uyarı üzerine Üçok’da kimseye hakaret etmediğini belirterek", "Hakim ve savcıların görevle ilgili maddeleri dikkate almadıklarını söyledim" diye cevap verdi.
TEK BİR SUBAY TEK BAŞINA NASIL HÜKÜMETİ DEVİRECEKTİR
CMK’nın 250. maddesiyle görevli savcılık tarafından askerlerle ilgili açılan tüm davaları eleştiren Üçok, "Islak İmza Davası, en kötü planlanmış komplolardan birisidir. Bu davada Genelkurmay Başkanlığında görevli bir subayın, tek başına " İrtica ile Mücadele Eylem Planı" isimli tarihsiz bir plan hazırlayarak, hükümeti devirmek amacıyla silahlı örgüt üyesi olduğu iddiasını öne sürülerek, Beşiktaş Adliyesi hakim ve savcılarınca dava açılmıştır. İddianamede başkaca asker kişi yer almamaktadır.O halde acaba tek bir subay tek başına nasıl hükümeti devirecektir. İddianamede yazılı olan suçlamaların gerçek olduğunu kabul etsek bile, bu subayın tek başına gerçekleştirdiği bu eylemi, ancak memuriyet görevini kötüye kullanmak suçunu oluşturabilir. Bu davaya bakmakla askeri yargı görevlidir" dedi.
NASRETTİN HOCANIN KAZANI MİSALİ
Balyoz Davalarını eleştiren Üçok, "Balyoz Davası, kanaatimce Türk hukuk tarihine kara bir leke olarak geçecek, tam anlamıyla skandal bir davadır. Bu davanın hukuksuzluğuna ilişkin somut deliller ortaya kondukça, Nasrettin Hocanın kazanı misali,sürekli yeni hukuksuzluklarla dolu, yeni davalar doğuran bir skandallar bütünüdür. Bugüne kadar Balyoz 1,Balyoz 2 ve son olarak da Balyoz 3 olarak hukuk skandalları tarihindeki yerini almıştır" şeklinde konuştu.
ESKİ GENELKURMAY BAŞKANLARINA SERT ELEŞTİRDİ
Dönemin Genelkurmay başkanları Yaşar Büyükanıt ve İlker Başbuğu sert sözlerle eleştiren Üçok, sözlerine şöyle devam etti: "2008 yılında, Kara Kuvvetlerindeki Karargah Evleri yapılanması içerisinde bulundukları iddiası ile Beşiktaş Adliyesi savcıları tarafından beş teğmen ve Harp Okulu öğrencileri tutuklandı. Beş teğmenin tutuklanması ile başlayan bu süreçte, ben de Hava Kuvvetleri içerisinde var olduğu iddia edilen Karargah Evleri soruşturmasını yürüten savcıydım. Beş teğmen ile ilgili soruşturmanın da hukuki irtibat bulunması nedeniyle askeri savcılık olarak bana verilmesi için Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşavirliği’ne gittim. Ancak benim, bu beş teğmenin tutuklanmasının Türk Silahlı Kuvvetleri’ni test etmek amaçlı olduğunu ve bu soruşturmaların askeri yargının görevine girdiğini, bu soruşturmaları görevsiz olan Beşiktaş Adliyesi’ne bıraktığımız takdirde tutuklamaların artarak devam edeceğini beyan etmeme karşın, hukuki delillerle desteklenen bu ikazlarım, dönemin Genelkurmay Başkanı olan Yaşar Büyükanıt tarafından dikkate alınmamıştır. Bana biz bu işe karışmayacağız denilerek, soruşturmanın Beşiktaş savcılarınca sürdürüleceği bildirilip, soruşturma emri verilmemiştir. Bu olayın akabinde, Beşiktaş Adliyesi’nde görevli savcılar yavaş yavaş soruşturma kapsamına aldıkları askeri şahısların rütbelerini yükseltmeye başlamışlardır. Daha sonra, Ağustos 2008 itibarıyla göreve gelen İlker Başbuğ’da aynı tutumu devam ettirmiştir. Askeri yargıyı ısrarla soruşturmaların dışında tutmuştur. Sayın Başbuğ’un dönemi, kanaatimce, Türk Silahlı Kuvvetleri tarihinde, personelinin en acımasız hukuksuzluklara, aşağılanmalara ve zulümlere maruz kaldığı dönem olmuştur. Beş teğmen ile başlayan süreç, Sayın Başbuğ döneminde, ikisi orgeneral olmak üzere 54 general/amiral, 140 subay ve 3 astsubayın haksız yere tutuklanmalarına kadar varmıştır."
İDDİA DOĞRUYSA BAŞBUĞ KAHRAMAN ASKERLERİNİ SATMIŞ DEMEKTİR
Üçok, "Sayın Yaşar Büyükanıt ve İlker Başbuğ döneminde, askeri yargının en temel kanunlarında değişiklik yapılmıştır. Böylece askeri mahkemelerin bütün yetkileri elinden alınmış ve adeta görev yapamaz hale getirilmeye çalışılmışlardır. Meydana gelen olumlu görev uyuşmazlıklarının kesin çözümü için, Uyuşmazlık Mahkemesine gidilerek gerçek görevli mahkemelerin tespit edilebilmesine olanak sağlanmasını istedim. Fakat dönemin Sayın Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ tarafından, bu önerilerimin hiç birisi dikkate alınmamıştır. Görevsiz ve yetkisiz sivil savcılıklar ve mahkemelerce yürütülen soruşturmalar ve kovuşturmaların hiçbirisi ile ilgili olarak askeri savcılıklara soruşturma emri verilmemiştir. Hatta, ne acıdır ki, kendisine gönderdiğim mektubum, bir gazetede yayımlanmıştır. Kaderin ne acı oyunudur ki, yüzlerce askerin tutuklanmasına katkıda bulunan Genelkurmay Adli Müşaviri de, benzer suçlamalara maruz kalmış ve tutuklanarak Hasdal Cezaevine konulmuştur. Arkadaşları tarafından kendisine, niçin ısrarla askeri yargının bu sürecin dışında tutulduğu ve gerçek görevli mahkemelerin tespit edilebilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine gidiş yolunun engellendiği sorulmuştur. Kendisi, Hasdal’da tutuklu bulunan arkadaşlarına, bu hususta dönemin Genelkurmay Başkanı olan İlker Başbuğ’un emir verdiğini ve askeri yargının bu sürecin dışında tutulmasını istediğini söylemiştir. Eğer bu doğru ise,Türk Silahlı Kuvvetleri’nin başkomutanı olan İlker Başbuğ, generallerini, amirallerini, subaylarını, astsubaylarını verdiği emirler doğrultusunda hiç çekinmeden hayatlarını feda eden bu kahraman askerlerini satmış demektir" ifadelerini kullandı.
SAYIN GENELKURMAY BAŞKANIMIZ ORGENERAL NECDET ÖZEL’E MEKTUP YAZIN
Üçok sözlerini şöyle tamamladı: "Tüm tutuklu yakınlarından ricam şu: Sayın Genelkurmay Başkanımız Orgeneral Necdet Özel’e mektup yazın, e-posta atın, telefon edin. Deyin ki, ’bizim babalarımızın,kocalarımızın, oğullarımızın, kardeşlerimizin, ağabeylerimizin gerçek görevli mahkemelerde adil bir şekilde yargılanabilmelerini sağlayabilmek için, askeri mahkemelerde haklarında dava açtırın. Biz adalet istiyoruz’ deyin. ’Biz de tüm çocuklar gibi doğum günümüzü babamızla kutlamak istiyoruz’ deyin. ’Düğünümde babam yanımda olsun deyin. Doğumumda kocam yanımda olsun’ deyin. ’Hasta yatağımda oğlum elimi tutabilsin deyin."
Sanık Üçok’un savunmasına ara veren mahkeme, duruşmayı 13 Ekim gününe duruşma ertelendi