Balyoz davasında avukatların mikrofon tepkisi

Güncelleme Tarihi:

Balyoz davasında avukatların mikrofon tepkisi
Oluşturulma Tarihi: Haziran 16, 2011 13:45

"Balyoz Planı" iddialarına ilişkin 196 emekli ve muvazzaf askerin yargılandığı davanın 32. duruşması görülmeye başlandı.

İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’ndeki salonda yapılan duruşmaya, eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Halil İbrahim Fırtına, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek, Eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan ile Genelkurmay Muhabere ve Elektronik Bilgi Sistemleri (MEBS) Başkanı Koramiral Kadir Sağdıç, Kuzey Deniz Saha Komutanı Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu ve Albay Dursun Çiçek’in de aralarında bulunduğu 142 tutuklu sanık katıldı. Nejat Bek’in de aralarında bulunduğu 20 tutuklu sanık katılmadı. 15 tutuksuz sanık da duruşmada hazır bulundu. Hakkında yakalama kararı olan emekli Orgeneral Ergun Saygun’un GATA’daki tedavisi devam ettiği için duruşmaya katılmadı. Mahkeme Başkanı Ömer Diken savunması tamamlanan Harp Akademileri Komutan Yardımcısı Korgeneral Yurdaer Olcan’ın sorgu ve beyanın alınmasına devam edileceğini belirterek kürsüye çağırdı.

"TSK EMİRLER DİSİPLİN ESASINA GÖRE YERİNE GETİRİLİR"

Söz alan sanık Olcan’ın avukatı Şener Atılgan, müvekkilinin iddianamede hakkında yer alan bütün iddialara satır satır cevap verdiğini anlatarak, "Bizde müvekkilimizin o savunmasına aynen iştirak ediyoruz. Müvekkilime 1. Ordu Komutanlığı’nda düzenlenecek seminerle ilgili tebligat yapılmıştır. Müvekilim ’Hayır ben bu seminere katılmıyorum’ diyemez. Türk Silahlı Kuvvetleri’nde (TSK) emirler disiplin esasına göre yerine getirilir. TSK’da yukarıdan aşağıya tam otorite, aşağıdan yukarıyada tam itaat vardır. Tebligata rağmen seminere katılmayanlar ise askerlikle ilişkileri kesilecek şekilde cezalandırılır. Müvekkilimin seminerde yer alması normaldir. Müvekkilim seminerdeki sunumunu da başarılı şekilde tamamlamıştır, hiçbir suç unsuru taşımamaktadır. Bu seminerde darbe ile ilgili hiç bir konu görüşülmemiştir" dedi.

"MÜVEKKİLİMİN TUTUKLU OLARAK YARGILANMASI HUKUKİ BİR HATADIR"

Dosya içinde yer alan Askeri Bilirkişi raporu ile TÜBİTAK raporları arasında çelişkiler bulunduğunu savunan Avukat Atılgan, "Müvekkilim 42 yıllık başarılı bir subaydır. Kaçma şüphesi yoktur. Müvekkilimin tutuklu olarak yargılanması hukuki bir hatadır. Ve hukuki hatanın yapılmasına devam edildiği kanaatindeyim. Müvekkilimin ve diğer sanıkların biran önce tahliye edilmesini talep ederim" diye konuştu.

"AVUKATTAN SES ALAN MİKROFONA TEPKİ"

"Tepemde kılıç gibi sallanan mikrofonların altında daha fazla huzurlu bir şekilde avukatlık yapamayacağım için müvekkilimden özür dilerim" diyen Avukat Atılgan, duruşma salonun çeşitli yerlerinde yar alan ses alan mikrofonlara tepki göstererek savunma hakkının kısıtlandığını belirtti.

"SANIK KÜÇÜK KOSOVO’DAYDI"

Söz alan sanık Doğan Fatih Küçük, savcılıkta kendisine Yurder Olcan’ın seminerde yaptığı konuşmasına katkıda bulunup bulunmadığı şeklinde sorular sorulduğunu belirtti. Sanık Küçük, sanık Olcan’a seminerde yaptığı sunumuna kendisinin bir katkısı olup olmadığının sorulmasını istedi. Bunun üzerine söz alan sanık Yurdaer Olcan, "Sanık Doğan Fatih Küçük ben sunumumu yaptığım dönemde Kosovo’da görevdeydi. Seminer düzenlendiğinde sanık Küçük Türkiye’de değildi" dedi. Duruşma Yurdaer Olcan’ın sorgu ve beyanlarının alınmasıyla devam ediliyor.

AVUKATLAR SES ALAN MİKROFONLARIN KALDIRILMASI İÇİN DİLEKÇE SUNDULAR

Bu arada Çetin Doğan’ın avukatı Hüseyin Ersöz’ün de aralarında bulunduğu bir kısım sanık avukatları, duruşma salonuna tavandan sarkıtılan ses alan 15 mikrofonun kaldırılması talebiyle mahkemeye ortak bir dilekçe sundular. ’Yasa dışı dinleme ve gözlemeye son verilmesi istemidir’ başlıklı 3 sayfalık dilekçede şu ifadelere yer verildi: "13 Haziran 2011 günü duruşma salonunda ucunda ses ve görüntü alma cihazlarının bulunduğu yaklaşık 4-5 metre uzunluğunda tavandan sarkıtılan kablolarla donatıldığına şahit olduk. Duruşma salonunda mahkemenizin kararı ile yerleştirilen ancak büyük bir skandal olarak tanımlanabilecek avukatların kendi aralarında ve müvekkilleri ile yaptıkları görüşmeleri sesli ve görüntülü olarak kaydeden cihazların derhal kaldırılmasına karar verilmesini, aksi durumda böyle bir ortamda savunma görevinin yapılabilmesinin imkansızlığı karşısında, gerek ulusal gerekse uluslararası ilgili kurumlar nezdinde her türlü meşru girişimlerde bulunarak "Savunma hakkını savunacağımızı" ve bu hakkın özgürce kullanılmasını sağlayana dek kararlılığımızı sürdüreceğimizi arz ve talep ederiz."

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!