Cem TURSUN / İSTANBUL, (DHA)
Oluşturulma Tarihi: Nisan 28, 2011 17:04
Balyoz Planı Davası’nın 24. duruşmasında emekli Orgeneral Halil İbrahim Fırtına’nın çapraz sorgusunun tamamlanmasının ardından, iddianame sırasına göre hakkında yakalama kararı bulunan ve GATA’da tedavi gören eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Ergin Saygun olmadığı için Genelkurmay Eğitim ve Doktrin Komutanlığı Eğitim ve Destek Komutanı Korgeneral Nejat Bek’in savunmasının alınmasına geçildi.
Üye hakim Ali Efendi Peksak, "İddianamede yer alan plan seminerinde imzanız var. Katılmadığınız plana imza atmak doğru mu?" diye sordu. Plan seminerinin bir süreç olduğunu, hazırlık ve sonuç aşaması bulunduğunu belirten Bek, kendisinin parafının olmasını da Kurmay Başkanlığı’nda görevli olmasından kaynaklandığını kaydetti. Karargahta emir verme yetkisinin olmadığını söyleyen Bek, plan seminerlerinde görevi gereği koordinasyonu sağladığını anlattı. Bek, seminerdeki ses kaydının ordu komutanının emriyle alındığını ifade ederek, bunun arşivde bulunması konusunun da komutanın emrine bağlı olduğunu belirtti.
"BU EMRİ BEN VERDİM"
Bunun üzerine söz alan emekli Orgeneral Çetin Doğan, "Ben bunun kaydını aldım. Eğer bir darbe planı olsaydı neden kaydedilsin. Ben -Kayıt altına alınsın- dedim" şeklinde konuştu. Söz konusu harp planının provasız olduğunun altını çizen Doğan, "Burada maksadını aşan ifadeler olmuş olabilir ama bu bir eğitim programıdır. Bu emri ben verdim" dedi.
PROVASIZ SEMİNER
Savcı Kırbaş’ın, "Bu seminer provasız yapıldı. Başka provasız yapılan seminer oldu mu?" sorusuna Bek, "Hayır. Provasız yapılan da var yapılmayan da. Bu, komutana bağlı" cevabını verdi. Savcının "Seminerde ses kaydı alınıyor da neden görüntü kaydı alınmadı?" sorusuna araya giren Çetin Doğan, "Ordunun o zaman görüntü almasına imkan da yoktu, lüzum da yoktu. Ses almak için bir görevli bir subay var. Hiçbir plan seminerinde görüntü kaydı alınmadı. Ses kaydı yapılması emrini de ben verdim" diye yanıtladı.
"ALLAH BELALARINI VERSİN"
Doğan, Savcı Kırbaş’ın ses kaydının alınmasına neden gerek duyulduğu şeklindeki soruya da, "Bu seminerdeki çok ciddi konular görüşüldü" diye cevap verdi. Savcı Kırbaş’ın "Bu seminer ciddi, diğerleri ciddi değil miydi?" sorusu üzerine Doğan "Bunun iftira olduğunu bile bile bunun içinde olanları lanetliyorum. Allah belalarını versin. Benim 1997 yılında Korgeneral iken hakkımdaki imzasız bir mektubun ’Ergenekon’ davasında bulunduğunu biliyor musunuz? Benim hakkımda bazı çevreler Atlantik ötesinden kumpaslar kurmuşlar. Ama bunu başaramayacaklar. İyi ki ses kaydını almıştım yoksa bugün ses kaydı olmasaydı bu iftira çok daha ileri gidilebilirdi" diyerek tepkisini dile getirdi.
"SUSMA HAKKI DEĞİL GÜLME HAKKI"
Ardından 8. Kolordu Komutanı Korgeneral Korkut Özarslan’ın savunması alındı. "Somut delillere dayanan tüm suçlamaları reddediyorum. Malatya’da ifade vermiştim tekrar ediyorum" diyerek sözü avukatı Tolga Akalın’a bıraktı. Akalın, açık sahtecilik ürünü olan birçok hususun ortaya konduğunu savundu. Akalın, "Bu sahteciler, yeni sahtelikler üretmeye başladılar. Gelinen durum göstermektedir, bunun adı yargılama olamaz. Yargılama tiyatrosu olur. Biz bu tiyatronun 1. perdesi olan savunma bölümünü reddediyoruz. Biz susma hakkımızı değil gülme hakkımızı kullanıyoruz" dedi. Başkan Ali Alçık, avukat Akalın’ın mahkemeyi tiyatroya benzetmesinin savunma kapsamını zorladığını belirterek uyardı.
"BU REZİL İDDİANAMEYİ BAŞTAN SONRA ŞİDDETLE REDDEDİYORUM"
Akalın’ın müvekkilinin sorulacak soruları cevaplamayacağını belirtmesi üzerine eski Özel Kuvvetleri Komutanı emekli Korgeneral ve MHP İstanbul 1. Bölge Milletvekili adayı Engin Alan’ın savunmasına geçildi. "Biz bu ömrü onurumuz, şerefimiz itibarımız için yaşadık" diyen Alan, "Bu değerlerimizi hedef olan, fırsat bilen alçaklarca hayasızca saldırmasına zemin yaratarak düzmecelerle dolu bu rezil iddianameyi baştan sonra şiddetle reddediyorum" diye konuştu.
"ADALETTEN KAÇSALAR DA TARİHTEN KAÇAMAYACAKLARDIR"
"İmzasız dijital belgeler delil kabul edilebilir mi? İddia sahipleri iddialarını ispatla mükellef değil mi?" diye soran Alan "Bu ülke bu devlet, bu millet için hayatlarını hiçe sayan kahramanlara ’cuntacı, darbeci’ diyen densizler, zamanı gelince yaptıklarının hukuki bedelini mutlaka ödeyecektir. Adaletten kaçsalar da tarihten kaçamayacaklardır" dedi. Alan savunmasına şöyle devam etti:
"ÖZKÖK VE YALMAN NE BİLİYORLARSA SÖYLESİNLER"
"Balyoz sahte planı ortaya atıldıktan sonra dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman ’zamanı gelince konuşuruz’ gibi sözler söylediler. Zaman bu zaman. Bu iki general açıkça ne biliyorlarsa söylesinler. Balyoz diye bir şey var mı, yok mu?"
ALAN’DAN ÖZKÖK VE YALMAN’A SORULAR
Engin Alan, emekli orgeneraller Özkök ve Aytaç Yalman’ın ’Balyoz planı var diyorlarsa’ yanıtlamalarını istediği soruları ise tek tek sıraladı:
"Balyoz varsa neden bu konuda yetkili komutan olarak gereğini yapmadınız? Neden seminerden 5 ay sonra 2003 Ağustos’taki Şura’da Fırtına General’i ve Örnek Amiral’i çok yetkili kuvvet komutanlıklarına getirdiniz? Neden seminerden 5 ay sonra Şükrü Sarıışık Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği’ne getirildi. Korgeneral Metin Yavuz Yalçın neden Harekat Başkanlığı’na getirildi? Beni pasif bir göreve atamak yerine Yunanistan sınırındaki 2. Kolordu’ya komuta görevine devam ettirdiniz? Bu iki emekli komutan bu soruların yanıtını vermedikçe yargılama yapılamaz. Biz de burada suçsuzuz, diye debelenir dururuz."
Duruşmada tutuklu sanık eski MGK Genel Sekreteri emekli Orgeneral Şükrü Sarışık’ın savunmasının alınmasına geçildi.