Oluşturulma Tarihi: Mart 12, 2005 00:00
BALKANLAR bir zamanlar ön bahçemizdi. Anadolu'ya üvey evlat muamelesi yapan Osmanlı, Balkanlar'a özel önem vermiş, bu toprakları çeşit çeşit eserlerle donatmıştı.Bugün büyük bir kültür varlığı haline gelmiş olan bu yapıların pek çoğu ayakta. Bir zamanlar Osmanlı'nın bu kadar önem verdiği ön bahçesine biz bugün nedense uzak durmak için büyük özen gösteriyoruz. Ekonomik olarak buralarda yok sayılırız. Makedonya'da iş yapmaya çalışan bir avuç Türk girişimcisiyle konuşurken hep aynı şikáyeti dinledim:‘Ah şuralara devlet biraz elini uzatsa... Neler olmaz neler...’Neler olacağını anlatabilmek için önce Makedonya'yı biraz tanıtmam gerekiyor.2 milyon nüfuslu bu küçük ülkede yaşayanların yüzde 5'i Türk.Kişi başına milli gelir 2500 dolar civarında. Ama işsizlik korkunç: Yüzde 33. Migros gelmiş... Büyük bir alışveriş merkezi yapıyor. Mayısta açılacak.Bu alışveriş merkezinin Makedonya'daki sosyal yaşama büyük hareketlilik getirmesi bekleniyor.Eski bakanlardan Yalım Erez'in bir tuğla fabrikası var. Zorlu Grubu bir tekstil fabrikasına ortak.Ve bunların dışında ufak tefek iş yapan üç beş girişimci. Hepsi hepsi bu...Buralarda yüzlerce tarihi eser bırakmış olan Osmanlı'nın torunlarının Makedonya'daki tüm performansı iki fabrika ve bir alışveriş merkeziyle sınırlı kalmış.* * *Oysa burada insanlar Türkiye'ye karşı çok yakınlar. Yalnız Makedonya'da değil bu sıcaklık, Sırbistan'da da öyle. Önce korka korka gelmiş Sırbistanlı turistler. Sonra katlanarak artmış sayıları.Geçen yıl 300 bine yakın Sırbistan Karadağlı turist, tatilini Türkiye'de geçirmiş. Anlatılanlara göre ülkesine mutlu dönmeyen de yok.Ama Türkiye, Sırbistan'a da uzak duruyor. Oysa Balkanlar'da iş yapabilmek için Sırbistan çok önemli bir ülke. Şarık Tara'nın girişimiyle gerçekleşen Güneydoğu Avrupa Zirvesi'nde konuşan cumhurbaşkanı ve başbakanların hemen hepsi, geçmişi unutmak istediklerini özellikle vurguladılar. Yüzyıllardan beri trajedilere sahne olan ülkelerinde artık hepsi barış istiyor.Bunca acıdan sonra barışın değerini anlamışlar.* * *Zirvede üç cumhurbaşkanı ile dört başbakan konuşurken bir şey dikkatimi çekti. Hepsi gepgenç insanlardı.Her biri
film artisti kadar yakışıklı olan bu yöneticilerin dünyaya bakışları da çok değişik.Hepsi değişime, yeni dünya değerlerine gönülden inanıyorlar. Ortak dilekleri şu:‘Artık düşmanlıkları, silahlı çatışmaları bırakalım, trajediler yaşamayalım, bundan sonra önümüze bakalım ve ne pahasına olursa olsun kalkınalım, refahı yakalayalım. Demokrasiyi tam olarak işletelim. Bireylerin eşit haklara sahip olmasını sağlayalım.’Türkiye zaman yitirmeden Balkanlar'a açılmalıdır. Bu topraklara girişimciler göndermeli, yatırıma aç olan bu ülkelere gelecek işadamlarına da devlet destek olmalı.Unutmayalım, Balkanlar hem Avrupa'nın, hem de bizim ön bahçemizdir. Avrupa'yla orada daha kolay buluşuruz.
button