Güncelleme Tarihi:
Balina kusmuğu denizde durdukça sertleşir, rengi açılır ve önceleri çok keskin oluşundan dolayı insanlara fena gelen kokusu hafifleyerek güzelleşir. Isıtıldığında ve alkole konulduğunda kolaylıkla erir. Ender maddelerden olduğu için ticarî değeri çok yüksek tutulan amber, eski devirlerden beri bazı önemli ihtiyarlık hastalıklarına iyi geldiği, kan yapıcı ve hararet verici olduğu, hafızayı ve sinirleri güçlendirdiği, özellikle felç rahatsızlıklarını iyileştirdiği görülerek ilâç yapımında kullanılmış ve afrodizyak özelliğinden dolayı da kuvvet macunlanyla aristokratların bazı yiyecek ve içeceklerine konulmuştur. En yaygın kullanım alanı kokuculuk olanamberden yine eski devirlerden beri daha çok parfüm, krem ve merhem yapımında faydalanılmıştır.
Tabiatta nâdir bulunan ve özellikle dünyaya denizciler tarafından tanıtılan başka maddeler hakkında olduğu gibi amber hakkında da pek çok efsane uydurulmuş, ayrıca amber-i sâil ve amber çiçeği yağı gibi güzel kokan çeşitli maddelere de bu isim verildiği için bilgilerin birbirlerine karıştırılmasına yol açılmıştır. Klasik İslâm kaynaklarında yer alan başlıca rivayetlere göre amber, denizin dibinden kaynayan ve sudan hafif olduğu için yüze çıkarak donan yağlı bir madde, bir deniz hayvanının kusmuk veya dışkısı, denizlerin uzak kıyılarında yetişen bir bitkinin reçinesi veya bazı Çin Hindi adalarının dağlarında yaşayan arıların güzel kokulu çiçeklerden yaptıkları balın şiddetli
yağmurlarla denize sürüklenip erimesi sonunda geriye kalan mumudur. Bugün kesinlikle bilinen husus ise amberin, dişli balinalardan olan ve adına amber balığı da denilen en büyük balina ada balığının bağırsaklarında teşekkül eden ve henüz tabii mi, marazı mi olduğu tesbit edilememiş bulunan bir sindirim artığıdır. Dışkı ile birlikte vücuttan atılan bu maddenin rengindeki siyahlık hayvanın en sevdiği yiyecek olan mürekkep balığından gelmekte, dolayısıyla yediği miktarla orantılı olarak değişkenlik göstermektedir.
BALİNA KUSMUĞU (AMBERGRİS) NE İŞE YARAR?
Amber, yiyecek ve içeceklere katılmasının ve kokuculukta kullanılmasının yanında, yine kokusundan faydalanılmak amacıyla tesbihçilikte ve kuyumculukta da kullanılmıştır. Kıymetli teşbihlerden sayılan ve amber veya miskü amber denilen teşbihler, ambere laden adlı çalı cinsinin (cistus ladanum), bugün parfümeri sanayiinde kullanılan koyu renkli, güzel ve sabit kokulu reçinesinin (labdanum, laden zamkı) karıştırılıp yoğrulmasıyla elde edilen hamurdan, hamurun sertleşmesinden sonra tornalanmak veya henüz yaşken kalıpla preslenmek suretiyle imal edilmişler ve daha iyi koku vermeleri için de derin dilimlerle süslenmişlerdir. Aynı sertleşmiş hamurdan kahve fincanı, şerbet kâsesi ve çerez tabağı gibi içlerine konulan maddeyi kokulandıracak küçük eşya yapılmış, ayrıca kadınlar tarafından bu hamurun henüz yaşken koparılan küçük parçaları, yüzlerine yapıştırılmak suretiyle sunî ben yapımında da kullanılmıştır.
"Amber parçalarıyla zarifçe işlenmiş, bir güneş gibi parlayan pahalı bir altın kolye, kasaba tellalı tarafından Eurimach‟a sunulmuştur.” Homer- Odyssey
İnsanların süs eşyaları ve nazar boncuklarının üretiminde amber kullanmaya tam olarak ne zaman başladıkları ve bu büyülü gücü ne zaman keşfettikleri bilinmemektedir. Çakmaktaşından yapılmış bıçakların, kesici, kazıyıcı aletlerin, bileyicilerin ve kumun işlendiği bilinmektedir. Bilinen en eski amber maddesi Taş Devri‟nin sonlarında bulunmuştur. Hamburg yakınlarında ren geyiği avcılarının
kampında bir amber tabaka bulunmuştur. Avrupa‟da birçok müzede amberden yapılmış çok sayıda sanat eseri bulunmaktadır. Yeni Taş Devri ve eski Bronz Çağ‟da Baltık karalarının üç önemli merkezinde ham amber işlenmekteydi: Sambia yarımadası, Prusya‟da; Litvanya‟da Šventoji köyünde; ve Letonya‟da Luban gölü yakınlarındaki köylerde.
Orta çağın başlarında, amber yapımı takılar ve küçük haçlar yapıldı. Sanat eserlerinin yapımında amberlerin kullanımı özellikle 17. ve 18. yüzyıllarda yaygınlaştı. O dönemde zanaatçılar tezgah üzerinde amberi kesmeyi, parlatmayı ve şekillendirmeyi öğrendiler. En ünlü eserlerin büyük bölümü Dancing iş sahasında üretildi.
9.- 13. yüzyıllar arasında Litvanya‟da el sanatlarının da gelişmesiyle, amberin işlenmesinde uzmanlaşan zanaatçılar ortaya çıktı. Palanga, amber işlenen eski merkezlerin en önemlisiydi. Birinci Dünya Savaşı‟ndan önce Palanga‟da yılda 20.000kg ham amber işleniyor ve bu endüstride 300- 500 arasında işçi çalışıyordu. Bireysel olarak çalışan zanaatçılar da vardı ve yaklaşık 80 işçinin çalıştığı bi amber fabrikasında çok sayıda el yapımı süs eşyası, sigara ağızlıkları, haçlar ve takılar yapıldı. Amberden yapılan kolyeler Afrika ve Asya ülkelerine, broşlar, kol manşetleri ve diğer maddeler İskandinavya, Hollanda ve Fransa‟ya ihraç edildi.
Zanaatçılar amberi bir dönem sadece ham madde olarak da kullandılar. Tüm bu çiçeklerin, üzüm salkımlarının ya da süs eşyalarının içi oyulmuş ve parlatılmış amber içine yapıştırılmış olması unutulsa da, amberin en büyük doğal parçasının %75‟i israf edilmiştir. Amberin doğal güzelliği hiç düşünülmemiş, amber sıkıştırılmış, eritilmiş ve boya maddeleri ile renklendirilmiştir.
İkinci Dünya Savaşından sonra tasarımcı Feliksas Daukantas amberin işlenmesinde yeni bir trendin oluşmasını sağlamıştır. Amber işlemeyle uğraşanları, onun doğal güzelliğini korumaya teşvik etmiştir.