Oluşturulma Tarihi: Ocak 23, 2011 00:00
Bafa Gölü oluşumuyla, görüntüsüyle, adalarıyla ve Meksika’dan bu göle göç eden yılan balıklarıyla muhteşem bir doğa harikası. Üstelik 1996’dan beri tabiat parkı. Ama yeni barajlarla temiz su kaynakları tamamen kesilen göle yazın su gelmiyor. Atık sularla da iyice kirlenen gölde yosun patlaması yaşanıyor. Tek sevindirici gelişme, Çevre Bakanlığı’nın göle su garantisi vermesi
“Bafa’ya bugün baksanız, ‘Bunun nesi var masmavi bir göl’ dersiniz. Ama nasıl karşıdan gelen normal yürüyen birinde kanser olduğunu bakarak anlayamazsanız gölün durumu da aynen böyle” diyor EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü. Kuşadası’nda bulunan Eko Sistemi ve Doğayı Sevenler Derneği (EKODOSD) 2004’den bu yana tüm Aydın bölgesinde doğal hayat, çevre ve kültür koruma çalışmaları yapıyor. Gölün özellikle yazın ortaya çıkan sorunlarıyla mücadele ediyorlar.
Bafa Gölü 6 bin 708 hektarlık bir alana yayılan büyük bir göl. Yarısı Muğla, yarısı Aydın sınırlarında. Eskiden Ege Denizi’nin bir körfezi iken göl haline geldiğinden suyu tuzlu.
DSİ 1985’te gölün Menderes tarafına 6 metre yüksekliğinde 6 kilometre uzunluğunda bir set yaptı. Amaç, balıkçı köyü Serçin’i Menderes’in kış taşkınlarından korumaktı. Köy kurtuldu ama bu kez gölün yaşam kaynağı olan Büyük Menderes’in suları göle gelmemeye başladı ve gölde ekolojik bozulma başladı. DSİ de durumun farkına vardı. Nehrin ucuna baraj vazifesi gören dev bir şişme savak yaptılar. Bu, göle kontrollü olarak su verilmesini sağladı. Ama son yıllarda da tarımın ihtiyacı olan su için yaz aylarında göle hiç su aktarılamıyor.
ATIK SULAR BİRİKTİ
Gölün derdi tek değil... Bir yandan da feci bir atık su deposu haline geldi. Büyük Menderes Havzası boyunca yer alan yerleşim yerlerinin evsel atıkları, yüksek kirletici özellikleri olan Denizli OSB (Organize Sanayi Bölgesi) ve hatta Uşak Deri Sanayi’nin atıkları bile hep Büyük Menderes’e veriliyor. Sürücü’ye göre kirlilik en çok Bafa’yı vuruyor: “Bafa, olumsuz hiç bir katkı yapmayan ama olumsuz etkilenen bir bölge. Gölü içine alan Aşağı Büyük Menderes Havzası’nda ve Azap Gölü’nde de inanılmaz
balık ölümleri yaşandı. Göl bu yüzden artık çok kirli. Kışın temiz su arttığı için kirlilik biraz daha seyreliyor ama yaz aylarında su giriş çıkışı kesildiği için büyük bir sorun var.” Gölden su çıkışı noktası olan Sakızburnu Dalyanı’nda da kapaklar var onlar sulama birliği istediği zaman kapatılıp açabiliyor. Yazın bu kapaklar da kapatılıyor. Böylece göl tamamen kendi haline bırakılıyor.
Bahattin Sürücü, balık çiftliklerinin de gölü kirlettiğini hatırlatıyor: “Göle çok yakın balık çiftlikleri inşa edildi. Tüm atık suları da göle gidiyor. Kirlilikten dolayı eskiden olmayan bitkiler gölde oluştu, alg (bir tip yosun) patlaması yaşandı” diyor.
SARGOSSA’DAN TÜRKİYE’YE İKİ BUÇUK YILDA YÜZÜYORLARGölün meşhur yılan balıkları Meksika’dan geliyor. Ama yanlış anlaşılmasın Meksika’dan TIR’la ithal edilmiyorlar, kendileri onca yolu kat edip iki buçuk yıl süren bir yolculukla göle geliyorlar. Üreme mevsimleri yaklaşınca da Meksika’nın Sargossa körfezine geri dönüyorlar. Onların yavruları yola çıkıyor ve yol boyunca büyüyerek sonunda Akdeniz’e oradan Ege’ye gelip Büyük Menderes’i ters akıntıda geçin Bafa gölüne ulaşıyorlar.
Gölden kefal, levrek, çipura çıksa da yılan balığı gölde artık tükenmek üzere. Yılan balığı hem Menderes’te hem de gölde artık çıkmayan bir tür. Bahattin Sürücü yılan balıklarının ilk kez bu yıl çok azaldığını söylüyor: “Çevre Bakanlığı’na değişik öneriler götürdük. Normalde göle suları akan Çine Çayı ve İkizdere’ye barajlar yapılınca buralardan da su gelmez oldu. Bunlar temiz dereler oldukları için gölün kirliliğini azaltıyordu. Özellikle barajlardan yazın göle mutlaka su verilmeli. Uluslararası anlaşmalar da var, en azından can suyunun temin edilmesi lazım. Bu gelmezse göl suyu tamamen yok olabilir.”
EKODOSD’un yazılı başvurusuna Çevre ve Orman Bakanlığı DSİ-Etüd ve Plan Dairesi Başkanlığı’ndan gelen cevap yazısında Çine ve İkizdere barajlarının işletmeye açılmasından sonra Bafa Gölü ve Büyük Menderes’in beslenmesinde herhangi bir sıkıntı yaşanmayacağının güvencesi verildi. Ayrıca Büyük Menderes’de kirliliğe neden olan kaynakların azaltılması için de planlar hazırlanıyormuş. Hem su hem de temizlik güvencesi almak ne büyük mutluluk.
Bİ’ŞEY YAPMALI
Yeşil Kutu ProjesiÇevre konusunda büyükleri eğitmenin kolay olmadığı aşikar. Bu durumu gören Bölgesel Çevre Merkezi (REC) dünyada uyguladığı bir eğitimi Milli Eğitim Bakanlığı, Çevre ve Orman Bakanlığı işbirliğinde Türkiye’ye uyarladı. Hazırlık çalışmaları 2004’te başlayan Yeşil Kutu Projesi 2007’den beri eğitimlerle 9 bin öğretmen ve 900 bin öğrenciye ulaştı. Trenle sekiz ile gidildi ardından bölge eğitimleri geldi ve 81 ile yayıldılar. Bosch Ev Aletleri bu geniş kapsamlı proje için yıllık yaklaşık 500 bin Euro bütçe ayırıyor.
Yeşil Kutu öğretmenler için hazırlanan bir çevre eğitim seti. Kutunun içinden çıkan öğretmen el kitabı çevre üzerindeki tehditler ve baskıları, kentleşme, atıklar, enerji, sanayi, ulaşım gibi insan etkilerini ve iklim değişikliği, ozon tabakasındaki incelme gibi küresel sorunları anlatıyor. Kutuda öğrencileri çevre konusunda çözüm üretmeye yönelten oyunlar da var. İkilem oyunlarında oldukça detaylı sorular soruluyor. Amaç öğrencileri bu konuda düşünmeye yönlendirmek. 45 eğitici çizgi
film de cabası.
Eğitimi alan öğrencilere öğretmenleri tarafından birer onur belgesi veriliyor. Sete ulaşamayan herkes için www.yesilkutu.net internet adresinde eğitim kadar detaylı olmasa da genel bazı bilgiler var. Sitenin öğrencilere yönelik kısmı da sömestr tatilinde açılmış olacak.
O DA BİR YEŞİL
Doğaya zararsız kumaş kullanıyorum
Arzu Kaprol (Modacı) Bence en büyük çevre sorunumuz doğal kaynakların sonsuza dek böyle kalacağını düşünmemiz ve herşeyi sorumsuzca tüketmemiz. Sürdürülebilir bir çevre politikasına ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. 2010 yaz koleksiyonumun ismi Eco-polis idi; kendi kendine yeten bir şehir ütopyası... Şimdilik sadece bir ütopya çünkü, böyle bir kent henüz yok. Ama çok yakın zamanda başka çaremiz kalmadığı için bu ekolojik sistem çözümlerine ihtiyaç duyacağız. Mesleğimle ilgili sürdürülebilir malzeme kullanımına dikkat etmeye çalışıyorum. Zarar veren boyar maddeler veya testten geçmemiş kumaşları kullanmamaya özen gösteriyorum. Evde çöplerimizi mümkün olduğunca ayrıştırarak vermeye çalışıyoruz; bir de en önemlisi çocukları çevreye duyarlı yetiştirmeye çalışıyoruz. Aydınlatmalarda da enerji tasarruflu sistemler benim için öncelikli. Denizin Boğaz’da gittikçe biraz daha temizlendiğini görmek beni sevindiriyor.