Güncelleme Tarihi:
Volganeft'in Küçükçekmece'de yarattığı çevre faciası, balıkçıları büyük zarara uğrattı. Ama harç yatıracak parayı toplayamadıklarından henüz tazminat davası açamadılar.
Küçükcekmece Su Ürünleri Kooperatifi’ne üye balıkçılar, geçen yıl 29 Aralık'ta Menekşe Sahili’nde ikiye bölünerek karaya oturan Volganeft-248 adlı tankerden denize yayılan petrolün yarattığı kirlilikten zarar gördükleri için sigorta şirketi ve acentaya 100 milyar liralık tazminat davası açmak istiyor, ama parasızlık nedeniyle açamıyor.
Balıkçıların avukatı İsmet Gülen, Küçükçekmece Su Ürünleri Kooperatifi’ne üye 100’ü aşkın balıkçının kaza sonucu uğradıkları zararı tazmin için 'Volganeft-248' adlı tankerin sigorta şirketi Omur Marina Denizcilik Hizmetleri Mümessillik ve Müşavirliği Limited Şirketi aleyhine 100 milyar liralık tazminat davası açacaklarını söyledi.
1 milyar 300 milyon TL
Ancak Avukat Gülen, İstanbul Ticaret Mahkemesi’nde açılacak dava için ön harç ve masraf bedeli olarak 1 milyar 300 milyon lira gerektiğini, balıkçıların henüz bu bedeli toplayamadıklarını ekledi. Bu nedenle dava da açılmış değil.
Avukatın verdiği bilgiye göre denize yayılan petrolün yarattığı kirliliğin boyutlarının tespiti ve balıkçılara etkisinin belirlenmesi için Küçükçekmece 2. Asliye Hukuk Hakimliği’ne başvuruldu. Bir bilirkişi heyeti oluşturuldu.
İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü’nden Prof. Dr. Salih Cengiz ve Tarım İl Müdürlüğü’nden Ziraat Mühendisi Muharrem Aksoy’dan oluşan bilirkişi heyeti, kooperatif üyelerinin tekne, ağ ve öteki avlanma malzemeleri ile bulundukları yerlerin çevresinde keşif yaptı.
Bilirkişi heyeti sonuçta zehir zemberek bir rapor hazırladı. Raporda, balıkçıların hem teknelerinin hem de deniz ürünlerinin zarar görmesi yüzünden büyük bir zorlukla karşı karşıya oldukları belirtiliyor.
ZEHİR ZEMBEREK RAPOR
Bilirkişi raporunu Küçükçekmece 2. Asliye Hukuk Hakimliği’ne 24 Ocak 2000'de verdi. Yapılan tespitler korkutucuydu:
Kıyı boyu ve Menekşe deresinin ağzı tamamen zift ve bitüm tabakasıyla kaplanmıştı. Kirlilik, bölgedeki tekne ve insan hareketini engelleyecek düzeydeydi. Bu tabakaların derhal temizlenmesi gerekiyordu.
Kooperatif üyelerine ait olan 2 metre eninde, 8 metre boyunda ve 1.5 metre yüksekliğindeki balık ağı yığını tamamen zifte bulaşmıştı ve kullanılamaz haldeydi.
Menekşe Deresi’nin iki yakasında dere ağzından itibaren denizle Küçükçekmece Gölü’nü birbirine bağlayan 1.5 kilometre uzunluğundaki kayık ve tekne bağlama alanı ve çekek yerleri, 50-60 santimetre yüksekliğe kadar, açıkça gözle görülecek biçimde petrol artığı ziftle kaplıydı.
Kayık ve tekne bağlama alanı ve çekek yerlerinde, boyları 6-9 metre arasında değişen teknelerde, su kesiminden itibaren 20-40 cm. yüksekliğinde donmuş petrol atığı veya zift vardı. Öyle ki, teknelerin her birinin tamamının temizlenerek yeniden boyanması gerekiyordu.
Kirlilik, avlanma sahasındaki deniz ürünlerinin tüketimini uzunca bir süre engelleyecek nitelikteydi. Petrol atığı, deniz ürünlerinin dokularında birikerek zehirli bir etkiye yol açacaktı.
Kirliliğin kendi kendine yok olması en az 10, hatta bazı daha derin ve yoğun kirli yerlerin temizlenmesi 30 yılı bulabilecekti.
Dolayısıyla, ağ ve tekne sahibi olan ve balıkçılıkla iştigal eden herkes, ağların işlemez duruma gelmesi ve teknelerinin kirlenmesi nedeniyle 'kısa', çevrenin kirlenmesi ve deniz ürünlerinin azalması, yok olması veya kalitesinin düşmesi nedeniyle de 'uzun' sürede zarara uğramışlardı.