A.A.
Oluşturulma Tarihi: Kasım 20, 2007 11:32
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ertuğ Düzgüneş, Türkiye'de balıkçılık sektöründe kontrolsüz bir büyüme yaşandığını, buna karşın balık stoklarında artma olmadığını, aksine azalma yaşandığını söyledi.
Düzgüneş, Türkiye'de balıkçılık sektöründe planlı bir hareket yapısının olmadığını söyledi.
Balıkçılığın en önemli ayağı olan avcılığın ön hazırlıktan yoksun bir şekilde yürüdüğünü belirten Düzgüneş, “İnsanlar sadece ruhsat alarak istedikleri gibi avlanıyorlar. Bugün hamsi avlayan, orkinos sezonu başlayınca Akdeniz'e kadar inip orkinos avlayabiliyor. Ruhsat tüm balıklar için alınınca sorunlar büyümeye başlıyor” dedi.
Balıkçı motorlarının güçlerinin inanılmaz ölçülerde büyüdüğünü, boylarının 64 metreye kadar çıktığını ifade eden Düzgüneş, “Kısacası, balıkçılıkta kontrolsüz bir büyüme yaşandı, yaşanıyor. Ama
balık stoklarımız eskiye göre artmadı, aksine azaldı. Her geçen gün yeni yapılan gemilerin avcı filolarına katıldığını görüyoruz. Bu yönüyle baktığımız zaman balık stoku, yani kaynak büyüklüğüyle, gemilerdeki gelişmenin paralel olmadığını görüyoruz” diye konuştu.
Yararlanılan balık sayısının gün geçtikçe azaldığına dikkati çeken Düzgüneş, “Örneğin 2 yıldır hamsi konusunda Karadeniz'de yaşanan sorunu dikkate aldığımızda, hamsi filosunun artık ekonomik çalışmadığını görüyoruz. Ya gemiler denize açılmıyorlar, ya da açıldıkları zaman az ve küçük balıktan oluşan sürülerle karşılaşıyorlar” dedi.
“RADİKAL BAZI KARARLARIN ALINMASI GEREKİR”
Sorunların aşılması için radikal bazı kararların alınması gerektiğini dile getiren Düzgüneş, alınacak kararların başında “balıkçılık denetim planları”nın hazırlanması ve uygulamasının geldiğini söyledi.
Alınacak tedbirler kapsamında bazı türlerde avcılığın 3 yıllığına, 5 yıllığına tamamen durdurulmasını, balık unu ve yağı işleyen fabrikalara ürün gelişinin engellenmesi gerektiğini ifade eden Düzgüneş, “Özellikle balık işleyen fabrikaların çalışması, ucuz ve bol balığa bağlı. Bu işletmeler balıkçıyı daha fazla avlanmaya zorluyorlar. 'Fiyat düşsün de ucuz fiyata balık alalım' diye. Stoklarda sürekli olarak bir kıyım söz konusu” dedi.
“İŞGALCİ TÜRLER DE BALIĞI YOK EDİYOR”Küresel ısınma ve çevre sorunları nedeniyle Akdeniz ve Pasifik kökenli canlıların, Kızıldeniz'den geçerek denizlerimizi işgal ettiğini belirten Düzgüneş, şöyle devam etti:
“Karadeniz'e deniz salyangozu böyle geldi, taraklı meius böyle geldi, şimdi balon balığı geldi. Eskiden sularımızda görülmeyen canlılar, yumuşakçalar, eklem bacaklılar, kafadan bacaklıların istilası söz konusu ki bunlar ya besin rekabetine girerek yerli balıkları kaçırıyor, ya da onları tüketerek canlılıklarını sürdürüyorlar. Mesela Pasifik kefalinin Karadeniz'de sınırımıza gelmesiyle yerli kefal yok oldu.”
Bu canlılara karşı çok esnek, çok acil, çok kıvrak yöntemler uygulanması gerektiğini ifade eden Düzgüneş, yerli türlerin yaşaması için bu işgalci türlerin avlanması gerektiğini söyledi.
“BALIKÇILIKTA TEK OTORİTE ŞART”
Düzgüneş, sorunların çözümü noktasında, Türkiye'de balıkçılık yönetim politikası olmadığı için karar verecek kuruluş da olmadığını savunarak, “Yapılacak işlerin en başında, balıkçılıkta karar verecek “tek otoritenin” kurulması geliyor” dedi.
Bu konuda üniversitelerin verdikleri kararların ancak tavsiye niteliğinde olduğunu ifade eden Prof. Dr. Düzgüneş, şunları söyledi:
“Biz sadece bilimsel tavsiye üretebiliriz. Araştırmalar konusuna baktığımızda, Türkiye'nin araştırmalara ayırdığı bütçe o kadar kısıtlı ki bu tip araştırmaların kısıtlı bütçelerle yapılması mümkün değil. Ulusal araştırma politikası oluşturulmalı, bunlar, yapabilecek kuruluşlara ihale edilmeli veya konsorsiyumlar kurulmalı. Yani batılı tarzda çalışma anlayışı getirilmesi lazım. Bugünkü gidişata bakarsak Türkiye'de balıkçılık sektörünün iyiye gittiğini söyleyemeyiz. Böyle giderse sürdürülebilir balıkçılık yapmak ve insanlarımıza bu değerli besini sunmak zorlaşacak.”