Güncelleme Tarihi:
İkinci Ergenekon davasının 115. duruşması sanıkların taleplerinin alınmasıyla devam ediyor. Duruşmada söz alan tutuklu sanık gazeteci Mustafa Balbay, “Bu iddianameyi yazanlara bir müjdem var. Silivri‘ye 4 yeni cezaevi daha yapılıyor. Türkiye büyüyor çünkü. Silivri Cezaevi Avrupa’nın en büyük cezaevi deniyordu. Şimdi Dünya’nın en büyük cezaevi olacak" diye konuştu.
“CEZAEVLERİ DEVLETİN TAHAMMÜDEN ADAM ÖLDÜRME YERİ MİDİR?"
Tutukluluk cezasının Ağırlaştırılmış tutukluluk cezasına dönüştüğünü belirten Balbay, “Cezaevleri devletin tahammüden adam öldürme yeri midir? Mahkeme heyetinin de bunda payının olduğunu söylemek istiyorum. Mahkemeler sadece aldığı kararlardan değil, almadıklarından da sorumludur" dedi.
“İNSAN CENNETTE BİLE TEK BAŞINA KALMAK İSTEMEZ"
Cezaevinde tutukluların tek kişilik koğuşlarda tutulmasını eleştiren Balbay, "İnsan cennette bile tek başına kalmak istemez. Ama burada sistematik olarak yapılan budur. Cezaevinin merkezi yayınında sürekli arabesk müzik yayını yapılıyor. Ben de ses olsun diye kitaplarımı koymam için verilen yan koğuştaki kanalı açıp ‘Yan koğuştaki komşum arabeskten hoşlanıyor. Ben de ona katlanıyorum. Ne yapayım’ diyorum" dedi.
“35 YILDA GELDİĞİMİZ NOKTAYA BAKIN"
115. duruşmanın yapıldığını ve normal şartlarda ağır ceza mahkemelerinde yılda 3-4 defa duruşma yapıldığını ifade eden Balbay, “Yılda 4 duruşma yaptığımızı düşünürsek şu anda davanın 35. yılında oluruz. 35 yılda geldiğimiz noktaya bakın. Daha tutuklu sanıkların ifadelerinin alınması bile tamamlanmadı. İddialar iddialarla, iddianameler ise iddianamelerle güçlendirilmek isteniyor. Böyle bir yargılama ortaçağda bile yoktur" ifadesini kullandı.
“BUNU NASIL İÇİNİZ ALIYOR"
Roma hukukunda kölelerin dahi bir hukuku olduğunu söyleyen Balbay, “Hiç değilse bir sahibi var ve sahibi izin vermeden satılamıyordu. Hukukun kişiselliği diye bir şey var. Bir kişinin işlediği suçtan bütün sülalesini yargılayamazsınız. Bu davada ise bir kurum, yargılanan kişiyle beraber suçlu gösteriliyor. Cumhuriyet Gazetesi terör örgütünün merkezi gibi gösteriliyor" dedi.
“ŞU YGS’Yİ DE BİZE YIKARLAR MI?"
“4 yıl boyunca medya cellatları tarafından ‘şu suçu da işlemiş olabilir, bu suçu da işlemiş olabilir’ denilerek suçlanıyoruz" diyen Balbay, konuşmasında YGS’deki şifre skandalına da değindi. Balbay, “Birkaç gündür elim böğrümde bekliyorum. ‘Şu YGS’yi de bize yıkarlar mı?’ diye. Neyse ki ÖSYM başkanı Ali Demir ‘Böyle bir suç yoktur’ diye açıklama yaptı. Suç olsaydı o da bize yüklenirdi" diye konuştu.
“BİR TERÖR ÖRGÜTÜ EL BOMBASINI MUM YAPAR MI?"
Gazeteci Yazar Tuncay Özkan, bazı sanıkların evinde bulunan ve mumluk olarak kullanıldığı söylenen içi boşaltılmış el bombalarına atıfta bulunarak, mahkeme heyetine, "Bir terör örgütü el bombasının içindekileri çıkarıp onu mum yapar mı?" diye sordu. Özkan, evinde yapılan aramalarda 28 bin kitap bulunduğunu, bir terör örgütünden bu kadar kitap çıkmasının beklenemeyeceğini belirtti. Özkan, ruhsatlı tabancasının savcılık tarafından iddia olunan Ergenekon terör örgütü cephaneliğine yazıldığının öne sürdü. Özkan, "Susurluk raporu sende çıkmış diyorlar. Evet bende çıkar. Ben yayınladım çünkü" diyerek cezaevinde gazetecilik faaliyetlerinden ötürü tutuklu bulunduğunu söyledi.
“ACIYI BAL EYLEDİK"
Tuncay Özkan, kendisine destek olmak isteyenlerin kartpostallar yolladığını belirterek, "Özgürlüğü ancak yüreğinizde yitirmezsiniz. Ben inancımı yitirmeden hukuk arıyorum. Kömür madencileri gibi derinlere inerek hukuku arıyorum" diye konuştu. Özkan konuşmasının sonunda ise Şair Hasan Hüseyin Korkmazgil'in "Acıyı bal eyledik" şiirini okudu.
Duruşma taleplerin alınmasıyla devam ediyor.