Güncelleme Tarihi:
İkinci Ergenekon davasının 85. duruşması görülmeye devam ediyor. Sanık ve avukatların taleplerinin alındığı duruşmada söz alan tutuklu sanık gazeteci Mustafa Balbay , 3-4 ay önce yaptığı açıklamada özel yetkili mahkemelerin geçmişteki Devlet Güvenlik Mahkemeleri'ni (DGM) aratmayacak şekilde haddini aşan bir hal aldığını ifade ettiğini belirterek, “Tartışılan biz değil o mahkemeler olacak demiştim. Gelinen noktada yargılanacak olan bizler değil sizlersiniz" dedi.
“BURADAN TERÖR ÖRGÜTÜ ÇIKMIYOR"
Medyada Ergenekon davasıyla bambaşka bir ortam yaratıldığını ifade eden Balbay, “Arif Doğan düşüncelerini açıklıyor. Durmuş Ali Özoğlu düşüncelerini açıklıyor. Belki de Ergenekon bir haber ajansıydı, soruşturma bürosuydu. Buradan terör örgütü çıkmıyor. Ama savcılar kurgulanan örgüte üye bulabilmek için can hıraş bir şekilde çırpınıyor. Bir teğmenden, bir gazeteciden, bir sendika başkanından üye yaratmaya çalışıyor" diye konuştu.
“BİZİM BAŞKA ŞUBEMİZ YOK"
Zaman zaman sesini yükselten Balbay, sözlerine şöyle devam etti:
“Kendinize gelin, böyle mahkeme olmaz. Bizi darağacına asıp taşlatıyorsunuz. Babası ölen, amcası dağdan atlayan ‘Ergenekon yaptı’ diyor. Burada yan yana getirdiklerinize bakın. Rektörler, öğretim üyeleri, gazetecileri, sendikacıları bir araya getirdiniz. Şamil Tayyar ‘Balyoz Ergenekon’un 30 katı’ diyor. Siyasi parti liderlerinin, avukatların, gazetecilerin bir arada olduğu bir örgüt dünyada yok. Bizim başka şubemiz yok taklitlerimizden sakınınız"
“BU DAVANIN YÜRÜMESİ DEĞİL ÇÜRÜMESİDİR"
Davaya sürekli başka dosyaların istenmesini de eleştiren Mustafa Balbay, “Bu dosyayı da getirtelim, şu dosyayı da getirtelim. Bu davanın yürümesi değil, çürümesidir" ifadesi kullandı. Cumhuriyet Gazetesi’ne yazdığı yazıların ancak 10 gün sonra yayınlanabildiğini belirten Balbay, “Gazetecilerin bir kısmı hapiste çürüyor. Gazeteye gönderdiğim yazılar 8 gün sonra gazeteye ulaşıyor. Ve 10 gün sonra yayınlanıyor. Bir yazıyı kaleme aldığımda 10 gün sonra bile güncelliğini yitirmemiş olması gerekiyor. Bu bir direniştir. Bu özünde sansür değil midir? “ diye konuştu.
“CUMHURİYET SAVCISI MI DEDİKODU SAVCISI MI"
"Türkiye’de bu savcılar olduğu sürece hükümeti davası açmak, hakaret davası açmaktan daha kolaydır" iddiasında bulunan Balbay, şu örneği verdi: “Şöyle bir dava olabilir mi? 7 yıl önce Balbay 3-4 kişiyi öldürdüğü söyleniyor. Ama adamlar ölmemiş gibi. Buradan bir dava açılamaz. Ama böyle bir darbe davası açılabiliyorsunuz. Not defterinde Tayyip yazılmış, altı çizilmiş, üstü çizilmiş. Hııı... O zaman darbecisin. Daha önce savcılar, Cumhuriyet’in savcısı mı? Hükümetin savcısı mı? Diyordum ama bu sözümü değiştirdim. Şimdi ‘Savcılar Cumhuriyet’in savcısı mı? Dedikodu savcısı mı?’ diyorum. Türkiye’de darbe davası açmak, hakaret davası açmaktan daha kolay bir hale gelmiştir"
KAMPANYAYA TEŞEKKÜR
Mahkeme heyetine elindeki bir kağıdı göstererek, “Bütün dünyada bu dolaşıyor. Burada ‘Türkiye gazetecilerin tutuklu olduğu bir ülke. Türkiye’yi kınayın’ yazıyor. İşte Türkiye’nin dünyadaki imajı buna dönüştü" diyen Balbay, aralarında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Gazeteciler Derneği’nin de bulunduğu 17 kurumun açtığı “Tutuklu gazetecilere özgürlük" kampanyası için çok teşekkür ettiğini belirtti.
HANEFİ AVCI YORUMU
Bugünün TBMM’nin açılış günü olduğunu hatırlatan ve “En kötü Meclis kapalı bir meclisten iyidir" diyen Balbay, “Dün polise ifade vermesi için aranan Aysel Tuğluk, bugün barışa katkıda bulunması için aranıyor. Buyurun dengelerin halini görün" dedi.
Devrimci Karargah Örgütü soruşturması kapsamında tutuklanan Hanefi Avcı’nın da Silivri Cezaevi’ne getirilmesiyle ilgili olarak da “Hanefi Avcı da Silivri’ye ne zaman gelecek diye düşünüyorduk. Silivri’de olduğumuz için buraya açılan yolları biliriz. Tahmin ettiğimiz tarihten daha geç bir tarih oldu" dedi.