Balayı konser sonrası

Güncelleme Tarihi:

Balayı konser sonrası
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 14, 2009 00:00

Yeni Türkü’nün solisti Derya Köroğlu, üç hafta önce tiyatrocu Ayşe Özgürkaya ile evlendi.Grubun 19 Temmuz’da Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda vereceği 30’uncu yıl konserini bekleyen çift, organizasyonun ardından balayına çıkacak.

Haberin Devamı

DERYA KÖROĞLU VE AYŞE ÖZGÜRKAYA 

DÜNYA EVİNE BÖYLE GİRMİŞLERDİ

Herkesin hayatında hiç eskimeyen bir Yeni Türkü şarkısı var   

80 ve 90 kuşaklarını derinden etkileyen ve yeni nesil gençlerin de severek dinledikleri Yeni Türkü grubu geride bıraktığı 30 yılı 19 Temmuz’da Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda kutlayacak, gruba emeği geçen herkes orada olacak. Yeni Türkü’nün önemli isimlerinden Derya Köroğlu ve  Selim Atakan ile hem merakla beklenen bu konseri konuştuk hem de biraz geçmişe döndük.

30 yılı geride bırakmak nasıl bir duygu? Aklınıza ilk gelen kareler hangisi?      

Derya Köroğlu: “30 yıl geçti” sözü, insanı gerçekten sarsıyor. Öte yandan da büyük bir sabır ve sebatı dile getiriyor. “Dile kolay, Türkiye Cumhuriyet tarihinin üçte birinden fazlasında Yeni Türkü varmış maşallah!” dedirtiyor.

Selim Atakan: Bahçelievler 43. sokaktaki evin müzik odasında birlikte yaptığımız çalışmaları unutamıyorum. Bu çalışmalar ileride yaşamlarımızda ne denli yer tutacağının farkında olmadan yapıldı.

Yeni Türkü denince beni hep bir hüzün kaplıyor. Eskiye dönüyorum lise ve üniversite yıllarına... Hâlâ sapasağlam bir grupsunuz ama. Yeni Türkü’yü sevmenin de bir nostaljisi var mı sizce?

D.K: Enteresandır, Yeni Türkü müziklerinin hüzün verdiği fikri de eskide kaldı. Çünkü şimdiki üniversite şenliklerinde bu müzikle coşuyor genç insanlar ve eskiden beri dinleyenler de, Yeni Türkü müziklerinin karanlık dönemde bir aydınlık umudu olduğunu söylüyorlar şimdi. Özetle, Yeni Türkü’yü hâlâ sevmenin nostaljisi, geleceğe umutla bağlanmaktır.

S.A: Nasıl kendi kendimizle kalıp geçmişimizi düşündüğümüzde içimizi bir hüzün kaplar, geçmişimizde yaşadıklarımız mutlu şeyler de olsa... Çünkü her şey geçmiştir, artık bir daha tekrarlanmayacaktır. Demek ki yaşamınız ile Yeni Türkü şarkılarını o kadar bütünleştirmişsiniz ki, onlar aklınıza gelince aynı ruh haline giriyorsunuz.

Konserin tanıtım metninde “Herkesin hayatında hiç eskimeyen en az bir Yeni Türkü şarkısı vardır” diyor... İnsanların belleklerine kazınan bir grup olmak demek bu olsa gerek...

S.A: Bu saptamayı tanıtım metnine biz yazdık ama, dinleyicilerimizin çoğundan gelen bir saptamadır bu. Bir kez yaşantılarımız ile bire bir örtüşen yetkin, estetik ve de anlamlı şarkı sözleri seçtiğimizi düşünüyorum. Ayrıca gerek şarkıları bestelerken, sonrasında da düzenlemeleri yaparken kendimizi tekrarlamaktan, başkalarının eserlerini taklit etmekten kaçındık.

D.K: Zaten bir şarkının hep hatırlanması veya unutulmaması, o şarkının, o insanların hayatında gerçekten yer almış olması anlamına geliyor. Hayatınızda bir şekilde yer almayan bir şarkının hatırlanması ve yaşaması da mümkün değil.

Haberin Devamı

12 EYLÜL'Ü KOVAN ŞARKILAR

Haberin Devamı

Yeni Türk dinlemeyeni 80’li yıllarda entel toplantılarına kabul edilmiyordu... 80’li yıllar ve Yeni Türkü denince sizin aklınıza ne geliyor?

D. K: Bülent Aydın adında bir sevenimizden dün gece bir e-mail almıştım. Bülent’in açıklamaları sizin bu sorunuza belki güzel bir yanıt olabilir. Aynen şunları söylüyordu: “12 Eylül’ü kovan şarkılardı sizinkisi... Susuzlukta su gibiydi Yeni Türkü şarkıları. 1980’lerde cezaevlerine doldurulup 1985’lerde çıkabilen kuşak için 12 Eylül’ün boğucu havasını dağıtan umut şarkılarıdır onlar. Dizlerimizin üzerine doğrulduğumuzda aşık olduğumuzda da Yeni Türkü’nün şarkılarına sarıldık biz.”

Peki, size göre neydi Yeni Türkü’yü özel kılan? 

D.K: Gerçekten yeni ve öncü olması. Ve de geleceğe olan umudu taşıması.

S. A: Biz başlangıçta özel olduğumuzu anlayamadık, çünkü bunu anlamak için 10 yıl geçti, dinleyicilerimiz bizi ancak anladılar. Yalnız bu işe başlarken, gerçek bir bilimsel çalışma gibi dünyadaki benzeri çalışmaları dinledik, analiz ettik, onların evrensel boyutlarını saptadık ve bu veriler doğrultusunda hareket ettik. Bir Yaşar Miraç, Murathan Mungan, Turgay Fişekçi, Can Yücel’i seçmemiz rastgele değildi. Bunun yansımasını da şimdi daha net görebiliyoruz.

Yeni Türkü grubunu kurma kararı aldığınız güne dönsek neler hatırlıyorsunuz o güne dair ilginç anı olarak?

D.K: Selim’in evi hem bizim müzik yuvamızdı, hem de Selim hepimizi yedirir içirirdi tüm hamaratlığı ile.

S. A: Benim için en ilginç şey, bir grup kurduğumuzun farkında olmamak ve her şeyi, akşamları, işten döndükten sonra yaşanan bir arkadaş ziyaretleri olarak algılamaktır, o günlerde...

O zamanlar bir kuşağa damganızı vuracağınızı tahmin ediyor muydunuz?

S. A: Öyle bir beklentimiz yoktu ama şunu bekliyorduk: Biz bir takım örneklerle ortaya çıkacağız, bunları beğenen başka müzisyenler olacak, onlar da benzeri çalışmalar yapacak ve bu tarzı daha da ileriye götürecek, Türkiye yeni ve yetkin bir müzik türüne kavuşacak. Tabii bu gerçekleşmedi, müzik ve diğer sanatlar toplumsal gelişmelere paralel olarak başka bir yöne doğru gelişti.

Yeni genç nesil ile Yeni Türkü arasında bir kopukluk var mı sizce? Eğer varsa bunun nedenleri ne olabilir? 

D.K: Üniversite gençliği ile tamamen iç içeyiz, yeni albüm yaptığımızda da tüm gençliği kucaklayacağız umarım.

S.A: Yeni nesil gençlik belki politik ve sosyolojik anlamda ‘eski nesil gençlik’ kadar çok donanımlı değil. Aslında eskiye göre dünya ile ilgili daha çok şey biliyor ama onlar gibi hızlı ve sağlıklı içsel ve dışsal tartışmalar söz konusu olduğunda pek becerikli olamıyor. Ama yine de müzik dinleme alışkanlığına sahip olduklarında Yeni Türkü’ye rastlarlarsa muhakkak onu beğeniyor, şarkıların içlerinde kendine ait bir şeyler bulabiliyorlar. Dolayısıyla bir kopukluktan bahsetmek doğru değil.

Haberin Devamı

EMEĞİ GEÇEN HERKES KONSERDE OLACAK

 30. yıl konserinde tüm kadro toplanacak mı? 

D. K: Evet, Yeni Türkü’ye emeği geçmiş herkes orada olacak.

S. A: Yeni Türkü’nün tüm dönemlerini içeren geniş bir repertuvar sunacağız. Yeni Türkü orkestrasına 25 kişilik bir senfonik oluşumlu orkestra eşlik edecek. Teatral sunuşlar olacak, bu sunuşu tiyatro yazarı Özen Yula hazırladı. Oyuncumuz da “Canım Ailem” TV dizisindeki rolü ile hepimizin kalbini kazanmış Şebnem Bozoklu. Yunanlı diva Haris Alexiou sırf bu konserimiz için Atina’dan gelip, asılları ona ait olan “Telli Telli” ve “Olmasa Mektubun” şarkılarını söyleyecek.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!