Güncelleme Tarihi:
Bakkal Salomon Bey, manav Davit Bey, manifaturacı Leon Bey
Onlar, en eski, kadim Balatlı. Çünkü Balat, Bizans devrinden beri Yahudilerin oturduğu bir semt. Bugün bu geleneği sürdüren sadece üç kişi kalmış Balat'ta...
Salomon Nesim Hekim, kendi deyişiyle eski, en eski, kadim Balatlı. Beş asır önce kalyonlarla İspanya'dan yola çıkan ataları Balat sahilinde demirleyince başlamış İstanbul'daki serüvenleri. 1331 doğumlu yani 85 yaşında. Babası Yuda Hekim'in hayatının büyük bir bölümü savaşlarda geçmiş. Yemen Harbi, Balkan Harbi derken Çanakkale Savaşı. Salomon Bey, ‘‘Babam sondan bir önceki büyük savaşta yani Çanakkale'de şehit oldu’’ diyor.
Küçük Salomon dünyaya gözlerini açar açmaz yetim kaldığı için hiç baba şefkati görmemiş. Okuma yazmayı söktükten ve biraz matematik öğrendikten sonra bir tekel bayiinde çırak olarak işe başlamış. Askere gitmeden önce gönlünü kaptırdığı Balat Yahudisi Donna Hanım'la evlenmiş. 1940'ta bir buçuk yıl sonra dönerim umuduyla askere gitmiş ama... ‘‘Sanki dünya savaş çıkarmak için bizim aileden birinin askere gitmesini bekliyor. Bir buçuk yılda dönmeyi umarken Alaman Harbi'nden ötürü üç buçuk yıl silah altında kaldım. Geldiğimde kızım kocaman olmuştu. Ama neyse vatan sağolsun.’’
Salomon Bey, çıraklık yaptığı Balat Çarşısı'nda 1950'de bir bakkal dükkanı açmış ve 40 yıl tekkeyi beklemiş. Üç kızının üçü de Balat'ta doğup büyümüş. Emekli olunca dükkanı kapamış ama çalışmadan duramadığı için Balat Market'in sahibi Aytekin Karadağ'ın yanında çalışmaya devam etmiş. Şimdi Şişli'de büyük kızının yakınında oturuyor. Aytekin Bey, onu her sabah erkenden evinden alıp Balat'a getiriyor.
ÇIFIT ÇARŞISI ESNAFI
Osmanlılar Yahudilere ‘‘Çıfıt’’ diye hitap ettikleri için bugün adı Leblebiciler Sokağı olan bölgeye eskiden ‘‘Çıfıt Çarşısı’’ denilirmiş. Çünkü, bu çarşı esnafının büyük bir bölümü Yahudiler'den oluşurmuş.
Eski Çıfıt Çarşısı'ndaki Balat Market'in yani Salomon Bey'in hemen karşısında Balat Manavı'nın sahibi de 74 yaşında bir Yahudi. Manav Davit Behar'ın babası Silivrili. Anne tarafı ise Balat Mollaaşkı Mahallesi'nin en eski sakinlerinden. Davit Bey de Balat'ta doğup büyümüş. Halen burada oturuyor. Dükkanı İstanbul'un belki de en eski manavı. İçinde barınmak için bir sığınak bulunmayan bu eski zaman manavının önü olduğu gibi açık. Kendini bildi bileli durmaksızın çalışan bu yaşlı adam, karların dükkanın önünü kapadığı kış günlerinde bir yağ tenekesinde portakal kasalarını yakarak karıncalanan ellerini ısıtıyor. Tıpkı 60-65 yıl önce, çocukluk çağındaki gibi. Tıpkı 250-300 yıl önce Çıfıt Çarşısı'ndaki büyük büyük dedesinin yaptığı gibi...
ŞAPKA MERAKLISI
Balat'ın en eski esnaflarından Leon Brudo 79 yaşında. Manifaturacılık yapan Leon Bey'in babası küçükken İstanbul'a gelmiş bir Selanik Yahudisi. İstanbullu bir Yahudi ailenin kızıyla evlenerek Kuzguncuk'a yerleşmiş. Leon Brudo çocuk denecek yaşta iş hayatına atılmış. Bilgili, neşeli, görgülü bir eski zaman İstanbullusu. Şapka meraklısı. Türlü çeşit fötr şapkası var. Koleksiyonunda bir şapka var ki tam 50 yıldır giymeye devam ediyor. Leon Bey dükkanının olduğu binayı yıllar önce satın almış. Binanın cumbasının üstünde Sefarad Yahudileri'nin alamati farikası olan bir kalyon kabartması var. Üstünde ‘‘Furtuna Marmara’’ yazan bu kalyon rölyefi, Yahudiler'in İspanya'dan İstanbul'a geldikleri teknelerin sembolü.
Leon Brudo, 20 yıl önce Balat kötüye gitmeye başlayınca evini Nişantaşı'na taşımış. Ama Unesco'nun Balat ve Fener Semtleri Kentsel Rehabilitasyon Projesi ortaya çıkıp, Haliç temizlenince tekrar evine dönmüş. ‘‘Atalarımın doğduğu bu semtte ölmek istiyorum’’ diyor.
RAV. Yeuda adoni
Din Kurulu Üyesi
Türkiye'de kimseyi Yahudi yapmıyoruz
Türkiye'de Yahudi cemaatini hahambaşı ve yardımcılarından oluşan altı kişilik dini kurul temsil ediyor. 69 yaşındaki Yeuda Adoni din kurulu üyelerinden biri. Adoni, cemaatin dini durumuyla ilgili şu bilgileri verdi:
İstanbul'da 17 sinagog var. Heybeliada, Burgaz ve Kınalı'daki sinagoglar yazın açılıyor. İstanbul'da cemaatin azlığından dolayı kapalı sinagoglarımız var. Eskiden Yahudi nüfusunun en yoğun olduğu Balat'taki Ahrida Sinagogu, İspanya'dan göçümüzden önce yapılmış bir sinagogdur. Şu anda Balat'ta bir tek orası açık. Anadolu'daki sinagogların sayısını bilmiyoruz. Tek bildiğimiz çoğunun harap olduğu. Bu sinagogların bakılması çok büyük bir maliyet istiyor. Kültür Bakanlığı talebimiz olmamasına rağmen Edirne ve Gaziantep'teki iki sinagogumuzu restore etmek istediğini söyledi. Bilgileri verdik ama şu an ne durumdalar bilmiyorum. Ankara'da cemaatimiz var ama sinagoglar kapalı. Sadece bayramlarda açılıyor ve İstanbul'dan bir din adamı gönderiyoruz.
BİZDE MİSYONERLİK YOK
Biz kimseye ‘‘gel Yahudi ol’’ demeyiz. Din kurulu Yahudi olmak isteyen kişiye bir süre verir. Bu sürenin sonunda kişiye Tevrat'tan sorular sorar ve kişinin samimi olup olmadığını inceler. Eğer, din kurulundan onay verilirse Tevilla denen bir ton şehir suyunu ihtiva eden bir havuza girer. Neva Şalom ve Kadıköy'deki sinagoglarımızda bu havuz var. Bu suya girmek arınmayı simgeler. Sonradan Yahudi olan kişi eğer sünnetsizse sünneti de yapılır. Türkiye'deki bazı Hıristiyanları yahudi yapıyoruz. Bu din değiştirmeler evlilik için oluyor. Biz Türkiye'de 500 yıldır yaşıyoruz. Ülkemize olan saygımızdan dolayı hiçbir Müslümanın dinini değiştirmeyiz. Başka bir ülkede yapılabilir ama Türkiye'de yapılamaz.
Gila benmayor Gazeteci
İsmimi anlamıyorlar
İsmimi söylediğimde anlamıyorlar. Türk müsünüz diye soruyorlar. Beni en çok bu rahatsız ediyor. Halbuki bunu soran insanların, bu toplumda azınlıkların da yaşadığını ve onların Türk olduklarını bilmesi gerekir.
Sartre'ın dediği gibi, Yahudi ancak Yahudiliğini hatırlattığın zaman Yahudi olduğunu hatırlar. Ben de, Türk müsünüz, diye sorulduğunda Yahudiliğimi hatırlıyorum. Benim için önce toprak, sonra din geliyor.
Amerika veya Fransa'da bir kişinin Yahudi olduğunu isminden anlayamazsınız. Halbuki Türkiye'de şak diye belli oluyor. Cemaat daha ziyade Yahudi isimleri koyuyor. Bu cemaatin bir zaafı mı bilemiyorum. Bu sorunun cevabını bulamadım.
KORKAK YAHUDİ!
Ben karma bir evlilik yaptım. Benim için farklı kültür bir zenginlik demektir. Benim ailemde protestan da var, hıristiyan da...
Bir dil ne olursa olsun yaşatılması gerekir diye düşünüyorum. Ladino da mutlaka yaşatılmalı. Ben kulaktan duyma biliyordum ama sonra üç yıl İspanyolca kursuna gidip biraz daha ilerlettim. Ama kızım bilmiyor. Babası Ermeni'ydi. Keşke Ermenice de bilseydi.
Bütün dünyada Yahudi kelimesi kullanılırken, Türkiye'de bir de Musevilik eklenmiş. Türkiye'den başka hiçbir yerde Musevi kullanılmıyor. Yahudi kelimesi tarihten beri hep kötü sıfatlarla yanyana getirildiği için bu kelimenin ortaya çıktığını sanıyorum. Kardeşim beş yakındayken bir arkadaşına ‘‘korkak Yahudi’’ diye bağırdı. O kadar bilmiyordu ki, korkak deyince peşinden mutlaka ‘‘Yahudi’’ gelir diye öyle şuursuzca bağırmıştı.
SARA YANAROCAK / Şalom Gazetesi
Son 15 yılda entegre olduk
Yahudiler, yüzyıllar boyu yaşadıkları kıyımdan dolayı dış dünyadan kendilerini soyutladılar. Ticari ilişkileri vardı ama toplum olarak fazla açık değillerdi. Son onbeş yıldır, globalleşmeyle geniş topluma entegre olduk. Entegrasyon karma evliliği de beraberinde getirdi. Aşkın dini, dili, ırkı yok. Bu evliliklerle Yahudi cemaatin büyük bir kısmı eriyecek.
Biz küçük bir toplumuz ve kimsenin mağdur olmadan yaşaması için çaba sarfeden yardım cemiyetlerimiz var. Bu cemiyetler, yardıma ihtiyacı olanı fakir seviyesinde yaşatmazlar, ev kirasını verir, yiyecek içecek temin eder ve çocuklarını okuturlar. İki dilencimiz var. Özellikle düğünlerde sinagogun önünde dururlar. Bunların aslında dilencilik yapmalarına gerek yoktur çünkü yardım alırlar. Ama bunlar, dilenciliği bir iş olarak gördükleri için devam ediyorlar.
Yahudi ulusuna mensup her insanın, İsrail'le duygusal bağları vardır. Bu, yaşadığı ulusla duygusal bağı yoktur anlamına gelmez.
O yaşadığı ülkeye sevgisini, vergisini, hayatını verir, savaşa katılır, gerekirse ölür. İsrail'e göç eden Türkler, orada da Türk geleneklerini sürdürüyor. Türk yemekleri pişirip, Türkçe konuşuyorlar. Uydular sayesinde Türk televizyonlarını izliyorlar.
Sefarad, İbranice'de İspanyol Yahudisi demektir. Sefaradların, Yahudi dinine uygun yemek reçeteleri vardır ve bunlar pişirilir. Yahudi mutfağında etli ve sütlü besinler bir arada bulunmaz. Bir şeyi ya etle, ya da sütle pişirirsiniz. Tevrat'ta böyle bir hüküm var. Der ki: ‘‘Kuzuyu annesinin sütünde boğmayacaksın.’’ Bunu, din bilginleri bu şekilde yorumlamışlar. Herkes bunu uygulamıyor ama bayram sofralarında bu kurala uyuluyor.
SİLVYO OVADYA / Yahudi cemaati basın sözcüsü
Yahudilik bir ırk değil, bir dindir
Telaviv'de Diaspora Müzesi denilen, yani İsrail dışında yaşayan Yahudileri anlatan bir müze vardır. Bu müzeye girdiğinizde, 200 tane resim görürsünüz. Bu resimlerde zenci, Hintli, Türk, İsveç Yahudileri vardır. Eğer Yahudilik bir ırksa, bu resimlerin hepsinin birbirine benzemesi gerekir. Hiçbiri birbirine benzemez. Yahudilik bir ırk değil, bir dindir. Fakat bu tartışma bizim cemaatin içinde bile vardır.
Ladino ve judeo-espanyol biraz farklı şeyler. Ladino, İbranice'nin Ispanyolca dilbilgisi kurallarına bakılmaksızın tercümesidir. Amerikalılar halen Ladino diyorlar. Ama genç nesil kullanmıyor. Bu dil ölmeye yakın, biraz diriltilmeye çalışılıyor. İsrail Devleti bu lisanı ayakta tutmak için bir enstitü kurdu.
İstanbul'da Yahudilere ait bir müze yok. Mevcut 18 sinagogumuz var. Bunlardan Zülfari Sinagogu iki ay sonra müze olarak hizmete girecek ve Yahudi hayatını temsil eden objeler sergilenecek.
Yahudi mezarlıkları çoğunlukla Ulus, Kuzguncuk, Ortaköy ve Acıbadem'dedir. Hasköy'de de kullanılmayan mezarlıklar var. Ama bu mezarların çoğu Kilyos'a taşınacak.
Musevi ve Yahudi kelimeleri arasında hiçbir fark yoktur. Kibarlık olsun diye Musevi kullanılıyor. Aslı Yahudi'dir. Şalom Gazetesi’nde de özellikle Yahudi kelimesini kullanıyoruz. Bazen Müslümanlar Yahudi dedikten sonra, ‘‘pardon Musevi’’ diye düzeltiyorlar. Cemaat içinde de bu tartışılıyor.