Güncelleme Tarihi:
|
Sevgili hurriyet.com.tr okurları artık iki milyonu aşkın bir güçsünüz…
Çünkü her gün hurriyet.com.tr’ye iki milyon okur gelmektedir…
İşte bu büyük gücü sosyal sorumluluklarımız için kullanmak istiyoruz…
Sizlerden gelen tüm yorumları koyuyoruz…
Engellilere yaşam hakkı tanımayan, onları unutan…
“Bu beyni engelli zihniyet”e karşı sizlerin yorumlarınız etkili oluyor…
Ankara’da arkadaşlarımdan ilginç sinyaller alıyorum…
Sanıyorum kısa bir süre içerisinde parlamento ve siyasi iktidar harekete geçecek…
Bu ne kadar çabuk olur, nasıl sonuç verir bilemem…
Benim bildiğim bir şey var…
O da Köksal Toptan Lisesi’nin 123. basamağından bütün engelliler adına yaptığım haykırıştır…
Ve bu haykırışın iki milyonu aşkın hurriyet.com.tr okurunun, evinde, işyerinde, bilgisayarlarında, çok daha önemlisi kalplerinde ciddi bir yankı uyandırdığıdır…
Görüyorum ki engelli engelsiz bu memleketi bu milleti seven herkes yüreklerinden bir sevgi zinciri oluşturuyor… İşte bu sevgi halkasıyla aşacağız engelleri…
Bakın Engin Turgut ne demiş:
"YAZ ÇEKİRGE YAZ !
YAZ Kİ SES GETİR…
YAZ Kİ DUYSUNLAR…
YAZ Kİ İÇİMİZ SOĞUSUN…
Beyni engelli yöneticilerin yıllardır biriktirdikleri bu engelleri kaldırmak yıllarca sürecek bir mücadele gerektirir. Bizlerde de hata var…
Biz biriktirdik bu yöneticileri… Onlar da engel biriktirdiler. Bizler karınca kadarınca üstümüze düşen sosyal sorumlulukları yerine getireceğiz ki -sorumsuz değil- sorumluksuz olanlar sonunda yola gelsinler. Senin gibi, benim gibi engelsizler mücadele edecek ki engelliler kurtulsun çünkü onların ayrı mücadeleleri var zaten.
YAZ FATİH YAZ !
YAZ Kİ SES GETİR,
YAZ Kİ DUYSUNLAR."
Bir başka engelli vatandaşımız ise Almanya’dan yazıyor…
Vücudumun yüzde 80’i engelli olduğu için Alman devleti kendisine bir yardımcı görevlendirmiş…
Orası da devlet burası da devlet…
Bizdeyse bırakın böyle bir uygulamayı, oyunu kullanmaya giden engelli vatandaş için 3 kat yukarıya “Sırtınıza alın da getirin” diyen okul müdürleri var…
123. basamakta gördüğüm bu acı gerçek, beni de kendime getirdi…
Yalnız seçimlerde mi…
Soruyorum şimdi bu memlekette engelli çocuklar nasıl okuyor, o merdivenleri nasıl çıkıyor…
Ve çok daha önemlisi bir sinemaya tiyatroya nasıl gidebiliyor…
Evet sevgili hurriyet.com.tr okurları 2 milyonu aşkın bu tertemiz yürek zinciri şimdi Ankara’ya kadar uzanıyor…
Ve oradan bazı sinyaller alıyorum…
Birkaç güne kadar bir takım gelişmeleri size aktarabileceğim…
Siz, bu memleketin sorumluluk sahibi insanları…
İyi ki varsınız…
Ve artık öyle büyük bir güçsünüz ki…
Bakın nasıl etki yaratıyorsunuz…
Bu işin peşini bırakmayalım…
SİZDEN GELEN YORUMLAR: Annem 59 yaşında, emekli ilkokul öğretmeni..2 yıl önce geçirdiği bir beyin kanaması nedeniylesol kolu ve ayağı felç oldu. Duyarlı ve sorumluluk sahibi bir Türk Vatandaşı olarak oy kullanmak için Eskişehir Cumhuriyet Lisesinde oyunu kullandı.. Ama ne zahmetlerle.. Öncelikle 2. kattaki oy sandığına annemi kardeşim, babam ve eşim tekerlekli sandalye ile taşıdılar. Taşırken bir yerlerine bir şey olmadığı için şanslıydık.. Daha sonra oyunu kullanırken kardeşim anneme eşlik etmek zorundaydı, zira sol kolu felçliydi ve yardıma gereksinimi vardı..Sırada bulunan ve doktor olduğunu belirten bir vatandaş! ise annemin yanında birisinin olmaması gerektiğini, yönlendirme yapıldığını, zaten hep böyle numaralar yapılarak oy sahtekekarlığı yapıldığına kadar işi getirdi ve kavga çıkarttı.. Annem ağlayarak eve döndü.. Hem toplum içinde rencide oldu, hem de binbir zahmet çekildi.. İnsanların başkalarını bu kadar incitmeye hakkı var mı? Devletimizin ise engelli insanları yok saymaya hakkı var mı? Bunları neden anlatıyorum? Engelliler için neden özel bir uygulama yapılamıyor? Onlar için eminim ki pratik bir çözüm getirilebilir.. Engelli vatandaşlarımızın da seçmen olduğu, oy kullanma hakkı olduğu unutuldu... Yeni seçimlerde onlar için yapılabilecek bir kolaylık; engelli vatandaşlarımızı da kazanmamızı sağlayacak.. Zira annem ve onun gibi vatandaşlarımız "keşke gitmeseydim, hem rezil oldum, hem herkese yük oldum" diyerek toplumdan kendilerini soyutluyorlar.. Bu konuda toplumsal bir bilince ve Yüksek Seçim Kurulunun bilgilendirilmesine gereksinim olduğunu düşünüyorum.. İlginiz için şimdiden teşekkür eder, çalışmalarınızda başarılar dilerim.. Yrd. Doç. Dr. Onur UYSAL Sn. Fatih Çekirge.
Sacit SERİM Fatih bey,
Sayın Çekirge, Seçimlerde engellilerin oy kullanma sorununu dile getirdiğiniz için bir engelli yakını olarak teşekkür ediyorum. Ancak bilmeniz gereken bir konu var: YSK; mahkemeler yoluyla vasi kararı çıkartan engellilere oy kullanmadı. Bu konu Sayın Oktay Vural, Sayın Lokman Ayva tarafından dile getirilmesine rağmen, Sayın Ayva'nın bu konuda Cumhurbaşkanı, İçişleri Bakanına mektup yazmasına rağmen ve en önemlisi kanunda herhangi bir hüküm olmamasına ve Anayasa'da her vatandaşın oy kullanma hakkının açıkça dile getirilmesine rağmen böyle bir karar alındı. Size bu konuda, YSK'ya yaptığımız başvuruyu da ek'te yolluyor, bu konuyu da dile getirmenizi rica ediyorum. Saygılarımla. Gül Demirbaş Elçi Sn. Fatih Bey, Malum konu ile ilgili hassasiyetiniz için ben de teşekkür ederim. Benim bu sorunu kısa vadede çözmek adına naçizane bir önerim var. Zira her secim mekânının engelli vatandaşlarımıza göre yeniden düzenlenebileceği konusunda ümitsizim. Bunu uygun bulursanız dile getirirseniz sevinirim. Bir sonraki seçimlerde engelli vatandaşlarımızın çektiği eziyetleri gidermek için her secim bölgesinde engelliler için onların şartlarına uygun hale getirilmiş özel bir mekân tayin edilsin ve tek bir mekândan bağlı bulundukları sandıklara ulaştırılmak üzere oy zarfları işaretlensin. Bu oyların sayımı ve dağıtımı zor olacak, ama bir zahmet bu duruma YSK katlansın. Saygılarımla, Sevinç Yılmaz Merhabalar, Bugünkü yazınızı gözlerime yaslar dola dola, boğazımda bir turlu yutamadığım koskocaman bir yumruyla okudum. Ben ne yazık ki şanslı bir insan olarak doğdum. Mutlu, huzurlu ve neşe içinde ailemin ve çevremin bütün olanaklarıyla el bebek, gul bebek yetiştirilip bu yasa geldim. Hala daha da benzer olanaklarla hayatimi sürdürüyorum. Bütün bu sahip olduklarıma rağmen bazen karsılaştığım ufacık şeyler bile toplumda, kalabalıklar içinde yoğun şekilde panik duygusu yasamama sebep oluyor. Sanki her sey garip bir dekor hissi veriyor bana düpedüz kurmaca,yalan. Umudumu kaybetmek istemesem de gördüklerim, karsılaştıklarım ya da okuduklarım bu panik duygumu pekiştiriyor. Ben, bu sağlıklı ve de mutlulukla çerçevelenmiş halimle, okurken bile nefes alamaz hissederken kendimi ve böyle bir ülkede yasadığım için içimdeki isyan duygusu kabarırken engelli vatandaşlarımızın seçimlerde, ya da başka başka zamanlarda yasadıkları olaylarla kendilerini toplumdan, her turlu yasam olanaklarından soyutlayıp kendi içlerine kapanmaları sanki ellerindeki tek çareymiş gibi. Umuyorum ki artik ülkemi yönetenler; en alt kademeden, en üst kademeye kadar, o idari kadro içinde yer alan ya da bir şekilde yer almaya soyunan herkes benim gibi çok mutlu,çok iyi, dahası çoktan da çok normal görünen insanlarımızın bile içindeki sessiz çığlıkları anlayabilirler, duyabilirler. Her vatandaş gibi en doğal, en insani haklarımızı istiyoruz sadece. Ben artik kaldırım taslarının sürekli yenilenmesini değil...her secimde gösteriş adına kaldırımdaki ufacık kare toprak-beton karışımının bile çiçek fideleriyle donatılmasını değil...İzmir, Alsancak’taki para kabul etmeyip karşılığında sizin elinize zorla adaçayı ya da ıhlamur demeti tutuşturan, o biçare dedenin o şekilde sokaklarda sürünmesine bir çare bulunmasını istiyorum...ya da..ya da..ya da.... Naçizane, sizin yazınızın tetiklemesiyle içimden boşalanların size gelen binlerce mail ya da yazıdan çok da farklı olduğunu düşünmüyorum. Umuyorum bir gün etrafımızdaki güzellikler ve de iyilikler adına size bir şeyler yazabilirim. Hoşcakalın. Mine Aytac Endustri Urunleri Tasarimcisi MERHABALAR SAYIN ÇEKİRGE Ben Elazığ da yaşayan engelli bir vatandaşım ve annemde benimle aynı kaderi paylaşıyor.Seçimlerde oy kullanmak için bende türlü sıkıntılar yaşadım Namık Kemal ilköğretim okulunun 2. katında bulunan sandığa ulaşmam tam bir işkenceydi, hatta merdivenlerden düştüm. Ama zorda olsa vatandaşlık görevimi yaptım ama annemin durumu benden daha ağır olduğu için o oy kullanamadı Türkiye’de engelliler her zaman yok sayıldığı gibi seçimler dede yok sayılmıştır oysaki 8 milyon engelli yaşamaktadır Türkiye’debiz kendimizce sorunlarımıza eğilebileceğine inandığımız insanları oylarımızla desteklemek isterdik ama maalesef buna olanak verilmedi. bizi bizden başka kim anlayabilir ki.öyle olsaydı şayet şu an yürürlükte olan tedavi yardımyönetmeliğinde ihtiyacımız olan ortoz protez tekerlekli sandalye işitme cihazı vs. gibi hayatımızı kolaylaştırabilecek yardımcı gereçlerin kurum tarafından karşılanmasını engellemek için uğraşmazlardı. bunu bir örnekle açıklayayım eski yönetmelikte işitme cihazı alımında SGK cihaz bedelinin 800 tl lik kısmını karşılarken şimdi analog cihazda 170 tl dijital cihazda ise 350 tl sini karşılamaktadır bunda katılım payını da düşersek 140 ve 280 tl düşüyor . günümüzde elle tutulur iş görebilecek bir cihazın fiyatı ise 1200-2000 arasıdır tabi bunun 5000 tl ye kadarda yolu var. Bunu karşılayabilecek durumda olmayan insanları kaderine terk etmekten başka bir şey değil bu. buda gösteriyor ki biz engellilertüm hükümetler zamanında hep ya ikinci plana itildik yada yok sayıldık kendi kaderimizle baş başa bırakıldık. sayın çekirge yazınızda bizim sıkıntılarımıza yer verdiğiniz için varlığımızı sizler hatırlayıp bi nebzede olsa birilerine hatırlattığınız için teşekkür ediyorum. Fatih Bey Merhabalar, Ben tam olarak engelli olmasam da bacaklarımda kas hastalığı olan bir Türk genciyim. Teknoloji bu kadar ilerlemişken, isteyen kişilerin giriş katında oy kullanamaması, isteyen sağlıklı kişilerin üst katlarda oy kullanamaması ne kadar acı bir şey.Veya mesela oy kullanmanın son 1 saati engelli insanlara ayrılsa, tüm sandıklar zemin kata gelse ve engelliler bu zaman aralığında oy kullansa, bana yarım saat verseler o kadar çok çözüm üretirim ki.İnanın bu kadar engelli olan bir ülkede ben halime şükrediyorum, diğer engelli arkadaşlarımın halini düşünmek bile istemiyorum ama düşünmemek bir çözüm değil. Keşke herkes sizin gibi, benim gibi düşünse.. Size engelli insanlara kocaman yer ayıran kalbiniz için teşekkür ediyor, Hakan Tiken Türkiye de özürlüler için alınmış gerçek mana da tedbir ve ilgi yeterli değildir. Sayın Başbakanım seçim konuşmalarınıyakinen ilgilendim, ne var ki kendisini çevreleyen suni dostlarının engelleri karşısın da ya gerçekleri göremiyor veya gerçekler kendisine iletilmiyor bilemem sadece şu habere Sayın Başbakanımızın dikkatini çekmek isterim. Ağrı İlinde kendilerini elektriğe kaptıran iki erkek kardeşin kesilen organları ı ve sağlık durumu açıkça ortadadır, ve budramı televizyonlarda herkes gibi ben de izledim, içim yandıdiğerini Sizler düşünün. Kendilerinden insanlık namına ilgi bekliyorum yeter Kİ!!!! İlgilensinler. Soruyorum bu iki çocuğun yeri neresidir? Merhaba Fatih Abi Soruna cevap vereyim.. Engelli, yaşlı,hasta ve hamile vatandaşlarımız rezillik içinde oy verdi.Ama OY VERDİ...Ama hepsine teşekkür ediyorum.Azimlerinden dolayı kutluyorum.Onlar gibi duyarlı vatandaşlarından Allah razı olsun. Şehir: Ankara Semt: Emek Okul: Gülen Muharrem Pakoğlu Oy vermek için verilen kat: C3 yani son kat Sözde Engelli ve Yaşlılar için olan sandık no:4236 (giriş kat) Durum: engelli,yaşlılar için sandık var.Ama salon başkanı ve gözetmenler içeri almadılar.Önce sandıklarının olduğu salon başkanından kağıt getirsinler dediler.Tutanak tutacaklar E yukarıdaki sandık başkanıda seçmeni görmek istedi.Saçmalığa bakarımsınız..O adam oraya gelse zaten oy kullanır.Kafasından zorumu var.Okul müdürüne söyledik oda elinden birşey gelmediğini söyledi.( ki evet yanımıza bir beyi verdi sağ olsun ama koluna girince merdiven bitmiyor ki) Bilmiyorlar mı Emek mahallesi Ankara'nın en eski yerleşim yerlerinden biri,Burada yaşayanlarda mantıken yaşlılar... Ama ne hikmetse yaşlı, engelli,sayım sonrası rahatsızlığı olan(bacak kırıkları gibi) ne kadar vatandaş varsa hepsi merdiven tırmanıyordu.Ya ben gencim ben tırmanırım ama onlar ne yapıyorlar ta en tepede.El insaf ya...Nüfus sayımındaki verilerde yaşlar belli değil mi?Nüfus sayımı evde birebir yapılmadı mı?Evde o kişinin koşullarını görmediler mi? Her şeyi sormayı biliyorlar ama bunu gözden kaçırıyorlar.Rezillik diz boyu bir şekilde oy kullandılar.Yazık günah ya Allah korkusu bu mu? Kardeşim hamile,3 hafta sonra doğumu var, zor bela çıktı kızcağız tırmanarak. Ama hiç kimse geç kızım sen demedi. Mahalledeki bütün yaşlılar ellerinde bastonlarla kan ter içinde. Bu arada ben mi evet ben gittim oyumu kullandım. Ama en sonra... Kimi bulduysam koluna girip, omuz verip yerine ulaştırdıktan sonra. Uzatmanın alemi yok. Kısaca bu rezilliği bize yaşatanlara HAKKIMI HELAL ETMİYORUM... Seçim 4-5 yılda bir yapılıyor ve ülkenin kaderini belirlese de kişilerin kendi kaderlerini çoğu zaman aldıkları eğitim belirliyor. Sizin oy verdiğiniz okulda engelli bir çocuk öğrenim görebilir mi? Ben de oy verdiğim okulda okulun girişinde ve merdivenlerde bu düşüncelere gark olmuştum, engelli çocukların nasıl öğrenim göreceğini düşünmüştüm. Sonra daha önce gazetede gördüğüm bir haberde arkadaşlarını kucaklarında taşıyan kahraman çocuklar geldi gözümün önüne. O zaman bu çocukları överken kimse neden kucakta taşımak zorunda kalındığını düşünmemişti muhtemelen. Önemli siyasi şahsiyetlerimizden biri de Almanya seyahatinden döndüğünde orada gördüklerine şaşırıp 'Almanya'da ne kadar çok sakat varmış!' demişti. Bu zihniyet ve zeka düzeyiyle de şaşkınlıklarına şaşmamak gerekiyor galiba. Sevgiler, Yalçın Sayın Çekirge, Engelli vatandaşlarımızın seçimler sırasında yaşadığı sıkıntılarla ilgili yazılarınızı üzülerek okudum. Gerçekten de ülkemizde engelli olarak yaşamak çok güç. Ben bir süredir Berlin'de yaşayan bir akademisyenim. Burada yaşadığım beş aylık süredeki gözlemlerim çerçevesinde beni en çok kıskandıran ve hüzünlenmeme sebep olan iki konu olduğunu söyleyebilirim. Birisi, kendi akut bel rahatsızlığım nedeniyle tanışma olanağı bulduğum fizyoterapistimin bir tespitinin doğru olduğunu görmek, diğeri de bir Ankaralı olarak burada gördüğüm mükemmel toplu taşımacılık anlayışı (Ankara'da toplu taşımacılık adına nerdeyse hiçbir şey yapmayan, toplu taşımacılıktan tek anladığı, kent merkezine arabaların mümkün olduğunca daha "toplu" bir biçimde girmesini sağlamak olan bir zihniyetin bir kez daha görevde kalması, inannılır gibi değil). Ağır durumdaki engelli hastalara şifa dağıtmaya çalışan fizyoterapistimin bir gün bana, "Ozan Bey en çok neye üzülüyorum biliyor musunuz, ben tekerlikli sandalyede yaşamak durumunda olan hastalarımın hiçbirisini yolda, çarşıda göremiyorum, oysa bir Avrupalı fizyoterapist dışarı her çıktığında bir ya da bir kaç hastasını yolda, çarşıda, sinemada görebilir. Bu beni çok hüzünlendiriyor." demişti. Evet, gelince gördüm ki gerçek buymuş. Cadde ve sokaklarda, markette ya da sinemada, bir yerlerde tekerlikli sandalyeli bir kişi görmediğim gün olmadı. Hatta dün otobüs beklerken, tek bacaklı, altmış yaşlarında şık giyimli bir engelliyi, ileri geri giderek vitrin gezer ve keyifli keyifli ıslık çalarken görünce şunu sordum kendi kendime: "Benim ülkemde engelliler anayasal haklarını dahi kullanamazken, buradaki engelliler, kendileriyle, çevreyle ve hayatla barışık bir biçimde yaşayabiliyorlar. Her gün çarşı ve pazarda gezebiliyorlar, diğer insanlardan tek farkları üstünde oturdukları çeşit çeşit tekerlikli sandalyeler. Oysa, biz ne yapıyoruz? Engelli vatandaşlarımıza hayatı zindan ediyoruz, engellerine engeller ekliyoruz. Sayın Çekirge, diğer taraftan da şunu düşündüm. Aslında belediye yönetiminde bulunanlar ve bu yönetime talip olanların tekerlikli sandalyede yaşamını sürdüren vatandaşların oy kullanmamasından rahatsızlık duymaması son derece doğal. Çünkü, öyle bir hedef kitleleri yok! Öyle bir vizyonları olmadığı gibi! Saygılarımla, Dr. Ozan Ergül Sayın Fatih Çekirge, Yazınızı okuduğumda utandım, öfkelendim, kızdım. Bu kadar duyarsız bir ülke olmamızı hala anlayabilmiş değilim. Halada gecen sene yasadıklarım gördüklerimden sonra… Geçtiğimiz yıl Amerika’nın San Diego şehrinde idim. Bir yıl boyunca California’dave Nevada’da bulundum. Gördüm ki, günlük hayat biz normal vatandaşlar için değil engelli vatandaşlar için dizayn edilmiş ve sanki tüm nüfusun engelli olabileceği düşüncesi ile yapılandırılmıştı. Elbette hayrete düştüm: Otobüs durağında bekliyorum yanımda iki tane tekerlekli sandalyede engelli Amerikalı var. İhtimal vermediğim cin onların başka nedenle orada durduğunu düşünmüştüm açıkçası. Otobüs geldi kaldırıma sıfır olacak şekilde yanaştı. Ve durdu… Sonra kapı acildi ve kimse atılıp binmedi otobüse.. Önce otobüsün açılan kapısından otomatik bir düğme yardımı ile bir uzantı kalktı o uzantı daha sonra dışarı cıktı, ve otobüsle kaldırım arasında bir köprü olacak şekilde rampa haline geldi. Ama hala kimse binmiyor otobüse. Bu işlem bitince otobüs şoförü otobüsün on koltuklarına doğru gitti. Ne yaptığını göremedim amadaha sonra içinde olduğum bir gün izlediğimsuydu: Otobüs şoförü on sırada duran koltukları kaldırdı ve çok pratik ve çabukça iki yanındaki duvardaki kilitlerle sabitledi. Ve diğer tarafa da ayni şeyi yaptı çünkü iki engelli binecek otobüse.Malum insan güvenliği çok çok önemli oralarda. Bu işlem bitince tekerlekli sandalyedeki kişilerden biri arabasını otobüsün içine doğru surdu ve durması gereken yere kadar geldi ve durdu. Otobüs şoförü hala orda… bu sefer tekerlekli sandalyeyi emniyet kemerleri ile bir kaç yerden sabitledi kaymasın, düşmesin diye. Sonra diğer vatandaş da bindi, ayni işlemler onun içinde tekrarlandı ve otobüs şoförü yerine geçti. Daha sonra diğer normal insanları da otobüse aldıktan sonra yola devam etti. İnecekleri duraklara geldiğinde de gene otobüs şoförü otobüsü durdurdu, kapıları açtı, , rampaları indirdi ve gene kimse içeri girmedi, bekledi. Otobüs sofora yerinden kalktı, gidip engelli vatandaşlarınemniyet kemerlerini çözdü. Onların arabaları otobüsü terk etti daha sonra koltuklar normal vatandaşların kullanabileceği hale getirildi ve otobüs şoförü yerine geçip yeni yolcularını aldı… Yoluna devam etti. Ben de hayretle izledim. Bir Türk olarak; mübarek engelli değil sanki padişah bindi otobüse..törene bak diyemedim. Bir Türk olarak bakakaldım; kimse hadi kardeşim isimiz var çabuk olsana demedi, halbuki ben okula geç kalmıştım Bir Türk olarak bu ne kadar güvenlik tedbiri, ne kadar da canları kıymetli diyemedim Bir Türk olarak sasırdım; otobüs onca zaman durakta beklerken bir Allahın kulu da çıkıp arkadan kornaya basmadı Bir Türk olarak dumur oldum; otobüse törenle binen inen ve herkesten öncelikli ve ayrıcalıklı olan bir kesimden daha az eşit şartlarla seyahat ettim. Amerika’da otopark in önemini bilen bilirhele de kıyak yerlerin önemini. Bizdeki gibi bulduğun kaldırıma araba park edemezsin. Bulduğun 300-500 mt uzaktakiyerlere de 20-30 dolarlardan başlayan miktarlarda ciddi paralar ödersin Otoparklarda en baba en güzel yerler de engellilereayrılmıştı. Engelli kartını araba canıma yerleştirippark ediyorlardı arabalarını, en kıyak yerlere. Çoğunda para bile ödemiyorlardı. Daha sonraki dönemlerde de benzer şeyler yasadım. Yollar, merdivenler, otobüsler, restoranlar, asansörler, hatta ve hatta casinolara müşteri taşıyan servisler bile engelliler için tüm imkanları sunmuş, onlar için dizayn edilmişti. Sanki tüm San Diego ve hatta California engelli idi biz azınlıktık..Engelli olasım geldi valla.. Müstesna Erkahraman Fatih Bey, Yazılarınızı ilgiyle okuyorum. Farklı bir bakış açısıyla farklı noktalardaki eksiklikleri fark ediyorsunuz. Ben size, engelli konusunda yazı yazdığınız için bu maili atıyorum. Benim albino bir arkadaşım var ve albinolar içerisinde gördüğüm en iyi durumda olan bir engelli. Belki bilmiyorsunuzdur diyerek biraz açıklayayım. Albinolar beyaz tenli saçları da sarımtırak /beyaz renginde oluyor. Bunun yanında engelleri de görme konusunda kendini gösteriyor. Görme yetenekleri zayıf. Kimisinde bu aşırı durumda, kimisinde de -arkadaşım gibi olanlarda yani- çok aşırı ağır durumda değil. Ben ne zaman arkadaşımla sokağa çıksam insanlıların cüzamlı görmüşçesine ona bakmaları, onu irite etmeleri, "bu davranışa" maruz kalan ben olmadığım halde beni rahatsız ediyor. Otobüse yavaş bindiği için otobüs şoförlerince kınanmaları, "bariz" engeli olduğu halde askerlik şubesinde çile çekmesi , sahtekar muamelesi görmesi vb. daha sayabileceğim bir sürü durumla karşı karşıya kalıyor. Yazıktır, milleti soyanlar, ezenler hakkında bir tek adım atmazlar, bariz ispatlandığı halde onlara sahtekar muamelesi yaparlar. Bir engelli bir zorlukla karşılaştığında duyarlılık göstermeye çalışan insanlara da engelli vatandaşımıza da yazınızdaki gibi sahtekar muamelesi yaparak pes dedirtirler. Burası böyle bir yer mi demeli yoksa yok kardeşim ben onlardan olmayacağım mı denmeli bilemedim. Tek bildiğim her geçen gün sevgiyle burası benim vatanım demekten giderek uzaklaştığım. Saygılar, Gülnihal Çolakoğlu Sayın Fatih Çekirge
|
Bu yazınızda görüş bildiren,engelli veya engelli yakınlarının duygularını engelli çocuk babası olarak da çok iyi biliyorum. Bir ses çıkartılmasını sağladığınız için teşekkür etmenin ötesinde minnet duygusu ile yazıyorum. Sizin aracılığınızla toplumumuzda bir arpa boyu daha yol alabilirsek daha büyük bir mutluluk olamaz. Saygılarımla, Mete Sandalcı Samsun
SAYIN FATİH BEY;
İÇİMİZDEKİ SESİ DUYURDUNUZ SİZE ÇOK TEŞEKKÜR ETMEK İSTİYORUM YAZINIZI YORUMLARI AĞLAYARAK OKUDUM VE GERÇEKTEN
'Maalesef Türkiye'de yaşıyorum' DİYORUZ BUNU DİYENE DEĞİL DEDİRTENE SÖZ HAKKI VERMEK GEREKİR. ÇOK GÜZEL ŞÖYLER YAZILMIŞ DUYGULAR VE İSTEKLER AYNI BİRAN ÖNCE YAPILMASI GEREKEN ŞEYLERİN ENGELLERİN KALDIRILMASI GEREKİYOR
UNUTMASINLAR Kİ HER İNSAN POTANSİYEL ENNGELLİDİR.
MELEK TUTAL
ESKİŞEHİR
Sayın Çekirge,
Annem MS hastası olduğu için şu an tekerlekli sandalyede. Malumunuz olduğu üzere onu dışarı çıkarmak hatta onu sandalyesiyle sokaklarda gezdirmek neredeyse imkânsız. Engelliler düşünülmeden yapılmış kaldırımlar, rampa yapılmış olsa bile üzerine park etmiş arabalar, çökmüş yollar annemi gezdirmemizi imkânsız kılıyor. Tüm bunların yanında tabiî ki bir de seçim döneminde yaşadıklarımız var.
Geçtiğimiz genel seçimde annem birkaç görevlinin oy kullanacağımız okulun kapısına gelmesi sayesinde oyunu kullanmıştı. Ancak bu seçimlerde maalesef öyle olmadı. Mahallemizdeki bir okulun 4.katında olan bir sınıfta oy kullanacaktık. Üstüne üstlük merdivenlerde insanlar kuyruklar oluşturmuştu ve bırakın tekerlekli sandalyede bir yetişkinin o merdivenlerden çıkarılmasını bizler bile aralardan yürüyerek zor zar geçiyorduk. Biz de durumu sandık başkanına ilettik. Ortamın nispeten kalabalık olmasından dolayı kendisini zor durumda bırakmamak adına annemi daha geç bir saatte getirebileceğimizi söyledik ve kaçta getirelim diye sorduk. Orada bulunan sandık başkanı dışında görevli bir kişi birkaç görevli arkadaşın aşağıya inebileceğini ve onların refakatinde annemin oy kullanabileceğini söyledi. Hatta bunu duyan sıradaki birkaç kişi evde aynı durumda olan akrabalarını da düşünüp getirmeye karar verdiler. Ancak o an sandık başkanından boşlar bir tavırla şok sözler geldi "ya da gelmese de olur." O an sırada bulunan birkaç kişiden mırıltı halinde de olsa "olur mu bir oy bir oydur" cevapları gelmiş olsa da benden hiç cevap çıkmadı, çünkü boğazım düğümlenmişti. Karşılaştığım bu tavır beni o kadar şaşırttı ve kızdırdı ki, gerçekten görevlilerin nasıl bir tutum izleyeceklerini bilmediğimden ve gittiğinde kötü bir durumla karşılaşıp üzüleceğinden çekinmem nedeniyle annemi oy kullanmaya götüremedim.
Sayın Çekirge, bir vatandaşın oy kullanmaya gelip gelemeyeceğine karar verme yetkisi hiç ama hiç kimsede değildir. Bu husus anayasamızda açıkça düzenlenmiştir. Hele ki, hayatı birçok anlamda "engelli" yaşayan ama düşünceleri ve görüşleri birçoğumuzdan daha da "engelsiz" olan bu kişilerin yönetimde söz sahibi olabilecekleri tek fırsatın neredeyse ellerinden alınması olacak iş değildir. Ayrıca bu konuda zaten hassas olan bu vatandaşlara sosyal sorumluluk gereği daha fazla ihtimam göstermek gerekirken onların belli başlı haklarına bile saygı duymamamız toplumumuz adına oldukça hazin bir durumdur.
Bu konuda gösterdiğiniz hassasiyet için size binlerce kez teşekkür ediyorum. Umuyorum ki, tüm bu yazılar, yorumlar, yaşananlar bir çözüm getirir. Saygılarımla...
BAŞAK
Fatih bey merhaba
Sizi gerçekten takdir ediyorum kısa ve öz söyleyeceğim sözler var fakat bu memleketi bu hale getirenler kimler bununla ilgili bi şey yazında insanlar okusun da ibret alsın bakarımsınız kimlere güveneceğiz Allah aşkına ya söyleyin ben 30 yaşındayım ama maalesef güven güven güven bazı işler boş görüyorsunuz en çok güvendiğimiz yerden bile neler çıkıyor. Hoşçakalın
Sayın Fatih Çekirge
Yazınızı ilgiyle ve teessürle okudum
28 yıl çalışmış, Emekli bir coğrafya öğretmeniyim. Yurdumuza da, bana da uğurlu gelmeyen 2002 yılı mağdurlarından J))) yürüme engelli bir yurttaşım.
Seçimin ertesi günü yazdığım yazıyı EKDE sunuyorum.
ÖNERDİĞİM ÇARELERİ SİZ DE BENİMSİYORSANIZ LÜTFENKONU EDİN Kİ, YSK UYANSIN. VE BİZLERİN BİR KÜFE GİBİ TAŞINMASINA ENGEL OLSUN.
KALKINDIĞI İDDİA EDİLEN TÜRKİYE’NİN YAŞLILAR VE ENGELLİLER İÇİN, HER RESMİ DAİREYE BİR EĞİMLİ YOL VE BİR ASANSÖR KOYABİLECEK GÜÇTE OLDUĞUNA İNANIYORUM.
KENDİ VATANDAŞINDAN KORKTUĞUNDAN ARALARINA GİRMEYEN, ONLARCA ESKORTLA VE YÜZLERCE KORUMA – POLİS EŞLİĞİNDE HAVA ATAN, 20-30 YIL ÖNCEKİ HAYATLARINI UNUTUP, KENDİLERİNİ DEV AYNASINDA GÖREN KOMPLEKSLİ KODAMANLARIN, BİR YERDEN BİR YERE GİDİŞLERİNİN PARASAL MASRAFI BİLE, BİRKAÇ ASANSÖR, YÜZLERCE EĞİMLİ YOL MALİYETİNE EŞİTTİR.
DAHA NE DİYELİM Kİ,,,,,
Saygılarımla
Etem Kutsigil
SAYIN FATİH ÇEKİRGE
Ben engelli değilim, etrafımda engelli ne bir yakınım nede bir tanıdığım var.
Ama toplumuzda milyonlarca engelli arkadaşımız var. Ne yazık ki işimiz
düştüğünde bu insanları hatırlıyoruz. Çünkü onlarında herkes gibi
olduğunu, gezmek, eğlenmek gibi haklarının olduğunu umursamayıp
Sadece bu gibi durumlarda var olduklarını hatırlıyoruz.
Onlarında bu ülkenin vatandaşı olduğu gerçeği o zaman aklımıza geliyor.
Ne acı ki bin bir zahmetle vatandaşlık görevini yerine getirmeye çalışan
Bu insanlara karşı herkes duyarsız.
Çünkü nerden bileceğiz dimi, ayaklarımız bizi taşıyor,otobüse yürüyerek,
geç kaldığımız yere koşarak, Poşetlerimizi taşıyarak geçiriyoruz
Ömrümüzü.
Seçimlerde 1 saat ayakta beklediğimizde oflayacak kadar, otobüste sıkış, tıkış gidince isyan edecek kadar nankörüz.
Bu nasıl bir manzaradır, sırtında, ya da sandalyesiyle taşınarak oy kullanmak.
Utandım kendimden biz onları umursamıyoruz ama onlar kendilerini umursamayan insanları düşünüp bir oy bir oydur demişler.
Ben beş dakikada çıkarken o merdivenleri onlar sanki dağa tırmanır gibi engelleri aşmaya çalışmışlar.
ŞİMDİ SORUYORUM TÜM OKUYUCULARA VE YETKİLİLERE ACABA ONLARMI BİZMİ ENGELLİ.
Bu sorunun cevabı her şeyi açıklar sanırım.
İLKNUR ÇELİK.
Merhaba,
Ben de engelli olan kardeşimi oy vereceğimiz okula tekerlekli sandalye ile zar zor getirdim. Yollarda olan engel zaten malum ama bir de insanların ve devleti yönetenlerin duyarsızlığı eklenince çok daha zor oluyor. Annem de yürüme zorluğu çekiyor. Ben ise bir yandan annem bir yandan da kardeşimle bizim için çok değerli olan vatandaşlık görevimizi yapmakta kararlıyız.. Sandık ikinci katta ve merdivenlerden tekerlekli sandalyeyi çıkartmak mümkün değil. Yüzlerce insan var ama bu sakatın da burada ne işi var diyen gözler ve dudaklar.. Başlar başka tarafa çevriliyor... Kardeşim Meral de ben insan değil miyim diyor ama yine de bu duyarsız insanlıktan nasibini almamış kişilerden utanarak önüne bakıyor. Mahallemizin muhtarı geliyor yanımıza... Abla ben yardım edeyim ama nasıl diyor... Teşekkür ediyorum ... Siz misafirlerinizle ilgilenin ben alışığım çıkarırım diyorum ve kucaklayıp merdivenleri çıkıyorum. Kahretsin sıra var. Görevli bakıyor bir sandalye ayarlıyor. Annem utangaç olsun biz sıramızı bekleriz insanlara mani olmayalım diyor.
Görevli olmaz teyze zaten öncelik hakkınız var.. Değil mi beyefendi izin veririmsiniz diye soruyor. Beyefendi, ama ben beklersem benimle olan annem de bekler biz oyumuzu kullanalım.
TAMAM ÖNEMLİ DEĞİL BİZ BEKLERİZ. BİZ ZATEN HEP BEKLİYORUZ.
ÖNEMLİ OLAN DEVLETİMİZ. BİZ BU ŞARTLARDA VATANDAŞLIK GÖREVİMİZ YAPTIK.
AMA DEVLET NE ZAMAN BİZE BABALIK YAPACAK.
Saygılarımla,
Mehtap Dut
Sayın Çekirge, yazılanları okuyup duygulanmamak elde değil.
Sabah sağ salim uyanıp evden çıkıyoruz ama akşam eve sağ salim ulaşabileceğimizin garantisi yok. 2 sene önce bir trafik kazası geçirdim. Yanımda oturan yolcu sakat kaldı. Mahkemeler sürerken kadıncağız kalkmamak üzere yatağa bağlanmıştı. Beni kurtaran sadece şanstı. Yarın hepimiz engelli olabiliriz. Ailemizde - çevremizde var olan engellileri evlerde sakladığımız sürece insan olamayız. Hayat paylaştıkça güzelleşir..
Sakat zihniyete sahip (özellikle sakat diyorum engelli değil) insanlara diyecek hiç bir şey bulamıyorum...
Saygılarımla,
Filiz Doğru
Sayın, Fatih Çekirge
Annen 72 yaşında ve birçok rahatsızlıkları dolayısı ile baston yardımı ile zor yürümektedir.
Oy kullanacağı sandığı ilkokulun 4. katında olmasından dolayı kendisini zor zahmet merdivenlerden
Çıkararak oyunu kullandırdık. Geçen dönemdeki yine aynı sıkıntıyı yaşadığımızdan bu sefer engelli ve
Yaşlılar için girişte bir paravan olacağını düşündüm fakat ne yazık ki aynı sıkıntıyı tekrar yaşamak zorunda
Kaldık.
Keşke getirmeseydik diye düşündük…..
Yüksek seçim kurulunun bu konu ile ilgili gelecek seçimlerde bir geliştirme yapacağını ümit ederim.
Nurgül Kayaş