Güncelleme Tarihi:
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, "29 ambulans ekibimiz zaman aman alıkonuldu. Hemşiremiz, ambulans şoförümüz, doktorumuz katledildi. Ambulanslarımız roketatarla, molotofkokteyliyle ve kurşunlanmayla hasar gördü ama biz hasarları çok konuşmak istemiyoruz. Önemli olan insan ve insana hak ettiği hizmeti verebilmek" dedi.
AA Editör Masası'nda gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Müezzinoğlu, "terör olaylarının sağlık hizmetlerine etkisine" yönelik soru üzerine, terör olaylarında en ağır bedeli Güneydoğu'daki Kürt kökenli vatandaşların ödediğini söyledi.
Müezzinoğlu, 24 saat boyunca hizmet sunan sağlık teşkilatı olarak iki boyutlu bir sıkıntı yaşadıklarını anlattı. Birinci boyutta vatandaşın sağlık hizmetine ulaşmada sorun yaşadığını belirten Müezzinoğlu, "Ateş var, silah var, molotofkokteyli var, mayın döşenmiş yollar var, kazılmış yollar var. Dolayısıyla vatandaşın sağlık hizmeti alımında, sorunu engeli vatandaşa yaşatan bir terör örgütü var" diye konuştu.
İkinci boyutun ise sağlık hizmeti sunanların yaşadığı sorunlar olduğunu dile getiren Müezzinoğlu, sağlık hizmetinin vatandaşa ulaşmasında sıkıntılar yaşandığını kaydetti. Ambulansların kaçırıldığını, buradaki ekiplerin belirli sürelerle alıkonulduğunu, ambulanslara ateş edildiğini anlatan Müezzinoğlu, bir ambulans şoförünün acil bir hastaya ulaşmaya çalıştığı sırada şehit edildiğini dile getirdi.
Sağlık hizmeti sunucuları olarak hizmet verme noktasında zorlandıklarına işaret eden Müezzinoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Esas bedeli Kürt kökenli orada yaşayan vatandaşlarımız ödüyor. Öldürülen ambulans şoförü Şehmus kardeşimiz o bölgenin insanı, Kürt kökenli ve o bölgenin insanına hizmet ederken şehit ediliyor. Yine Yunus Koca, eczacı kardeşimiz, Diyarbakırlı, o bölge insanı, görevi, işi başında katlediliyor. Şırnak'ta, Cizre'deki hemşiremiz Eyüp Ergen kardeşimiz o mahallenin çocuğu, bizim hastanemizin sorumlu hemşiresi ama evine giderken arabasında, direksiyonu başında katlediliyor. Doktor Abdullah, yine Diyarbakırlı, Diyarbakır'ın çocuğu, yol kontrolünde katlediliyor. Burada Kürt vatandaşların hakları için mücadele ettiğini iddia eden bir terör örgütü, bedelini ödettirdikleri de Kürt kökenli vatandaşlar."
Kürt kökenli vatandaşların da güvenli yaşam sürmek istediğini vurgulayan Müezzinoğlu, terörle mücadeleyi Kürt kökenli vatandaşlarla kısa sürede aşmayı temenni ettiklerini söyledi.
Terörün sağlık sektörüne verdiği zararları anlatan Müezzinoğlu, "29 ambulans ekibimiz zaman aman alıkonuldu. Hemşiremiz, ambulans şoförümüz, doktorumuz katledildi. Ambulanslarımız roketatarla, molotofkokteyliyle ve kurşunlanmayla hasar gördü ama biz hasarları çok konuşmak istemiyoruz. Önemli olan insan ve insana hak ettiği hizmeti verebilmek. Biz oradaki insanımıza hak ettiği hizmeti vermekte silahın olduğu, ateşin olduğu, yolların mayın döşendiği veya ulaşımın engellendiği ortamda vatandaşımızın mağduriyetini yaşıyoruz" dedi.
Zor şartlarda hizmet verdiklerini ancak bunu aksatmamaya çalıştıklarını dile getiren Müezzinoğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Diyaliz hastaları zaman zaman provokatif olarak medyaya veriliyor. Cizre'de geçtiğimiz ay bir hafta süresince sokağa çıkma yasağı uygulandı ama biz 66 diyaliz hastamızı evlerinden alarak o zor koşullarda bir kısmı Silopi'de, bir kısmı Şırnak merkezde yatırarak tedavilerini hiç aksatmamak için elimizden geleni yaptık. Güvenli bir ortam olmadığı için yaklaşık bin 500 acil çağrıya gidemediğimizi, güvenli ortam sağlandığında bunlara ulaştığımızı ifade etmek isterim."
DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜNE "TERÖR" MEKTUBU
Bakan Müezzinoğlu, terör olaylarına ilişkin yurt dışındaki sağlık örgütlerini de bilgilendirdiklerini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Terör olaylarında esas bedeli Kürt kökenli orada yaşayan vatandaşlarımız ödüyor. Bu sabah itibarıyla Dünya Sağlık Örgütü Başkanı'na, Avrupa Bölge Başkanı'na, bizim sağlık hizmeti sunucularımızın dinamikleri ve terör dolayısıyla yaşadıkları zorlukları, terör dolayısıyla mağduriyet yaşayan vatandaşlarımızın mağduriyetlerini yazan bir mektup yazdım ve imzaladım. Ankara'daki büyükelçilere de bu anlamda terörden dolayı sağlık hizmetlerinin engellenmesi nedeniyle, o bölge insanımızın mağduriyetlerini dile getirdik."