Güncelleme Tarihi:
Bergama'nın Ovacık köyünde faaliyet gösteren Koza Altın Madencilik firmasının, işletmenin siyanür kullanımı nedeniyle ”çevre ve insan sağlığına zarar verdiği” iddiasıyla kapatılması için mücadele veren çevrecilerden avukatlar Arif Ali Cangı, Ömer Eralat ve Noyan Özkan, işletme üretiminden devletin ekonomik olarak ne kadar kazanç elde ettiğini öğrenmek istedi.
Bu amaçla 4982 Sayılı Bilgi Edinme Yasası çerçevesinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü'ne 5 Haziran 2006 tarihinde başvuran çevreci avukatların bu talebinin, ilginç gerekçeyle karşılanmadığı ortaya çıktı.
Başvuru sahiplerine, bilgi talebinin uygun bulmadığını bildiren bakanlık, avukatların Başbakanlık Bilgi Edinme Değerlendirme Kuruluna 25 Temmuz 2006'da yaptığı başvurunun ardından, ret gerekçelerini soran kurula hitaben gönderdiği cevapta bunu ayrıntılı olarak şu şekilde açıkladı:
“Söz konusu ruhsatın, madenciliğin gelişmesini istemeyen bir kesim tarafından bir simge haline getirilerek, ülkemizde altın işletmeciliğinin ilk yapıldığı işletme olan İR:3549 sayılı ruhsat sahasındaki madencilik faaliyetlerinin önüne haksız yere engeller çıkarılarak kamuoyunun yanıltılması sonucunda, kamu yararı bulunan madencilik faaliyetlerinin yapılamaz hale getirilmesiyle yer altı kaynaklarımızın üretiminin engellenmesine sebep olunması, dolayısıyla ülkemiz madenciliğine sekte vurulması ve talep edilen bilgilerin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu kapsamındaki tabela bilgileri dışında değerlendirilerek, bu bilgilerin 4982 sayılı Kanunun 17 ve 23. maddelerine göre verilmediği...”
TAHAKKUKU AÇIKLAYAN BAKANLIK, TAHSİLATI AÇIKLAMADI
Aynı yazıda, bilgi talebinin bu gerekçelere rağmen, daha sonra Başbakanlık Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulunun benzer kararları göz önüne alınarak karşılandığını bildiren bakanlık, başvuru sahiplerine 27 Kasım 2006 tarihli verdiği cevaptaysa, maden üretiminden kaynaklanan devlet hakkına ilişkin tahakkuk miktarını bildirirken, tahsilat miktarına yer vermedi.
Bunun üzerine, 6 Aralık 2006'da yeniden Başbakanlık Bilgi Edinme Değerlendirme Kuruluna başvuran avukatların bu talebi de kurulca oy birliğiyle haklı bulunarak, bakanlıktan tahsilat miktarının da açıklanması istendi.
DEVLET 1 YILDA SADECE 238 BİN YTL'YE HAK KAZANMIŞ
Öte yandan, 2005 ve 2006 yıllarına ilişkin devlet hakkı tahakkuk ve tahsilatına ilişkin bilgi talebi başvurusuna cevaben 27 Kasım 2006'da verilen bilgiye göre, İzmir Bergama'daki altın madeni işletmesinden 2005 yılı için 238 bin 904 YTL 40 YKr devlet hakkı tahakkuk ederken, başvuru tarihi olan 2006 yılı Haziran ayına kadar istenen miktar ise 2006 yılı satış bilgi formunun 2007 Nisan sonuna kadar verilme süresi olduğundan henüz bilinmiyor.
Avukat Arif Ali Cangı, yaptığı açıklamada, söz konusu maden işletmesi üretiminden devlet hakkı miktarını sorarak, sürekli “ekonomi için ne kadar büyük yarar sağladığından” bahsedilen işletmenin, ülkeye ne kadar katkı sağladığını öğrenmek istediklerini belirtti.
Bu talep karşısında, kamuoyuna altın madenciliğinin ekonomiye katkılarından bahseden bakanlığın, bu bilgileri açıklamaktan kaçındığını, ancak itirazları sonucu sadece tahakkuk miktarını açıkladığını ifade eden Cangı, tahakkuk miktarının ne kadarının tahsil edilebildiğinin ise hala muamma olduğunu bildirdi.
MALİYE BAKANLIĞI DA AİHM'LİK OLDU
Cangı, aynı işletmenin devlete ne kadar vergi geliri sağladığı konusunun da bilinmez durumda olduğunu dile getirerek, bu konuda da Maliye Bakanlığının olumsuz tutumu nedeniyle konuyu son çare olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşımak durumunda kaldıklarını kaydetti.
Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığından madenin vergi rakamlarını talep ettiklerini, ancak bu taleplerinin “vergi mahrumiyeti” gerekçesiyle yerinde görülmediğini ifade eden Cangı, şunları söyledi:
“Bunun üzerine önce talebimizi reddeden ilgili kamu görevlisi hakkında suç duyurusunda bulunduk, ancak bakanlık görevli hakkında soruşturma açılmasına izin vermedi. Bunun üzerine bakanlık kararının kaldırılması ve soruşturma açılması için Ankara Bölge İdare Mahkemesi'ne başvurduk. Fakat, Bölge İdare Mahkemesi de itirazımızı reddetti. Bu, Türkiye'de Bilgi Edinme Yasası'nın işlemediğini gösterir. Yapacak başka bir şey kalmayınca konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşıdık.”
Cangı, işletmenin vergi rakamlarında da tıpkı “devlet hakkı” düzeyinde olduğu gibi son derece düşük, hatta “sıfır” verginin söz konusu olduğunu ileri sürerek, “2005 ve 2006 yılına ilişkin elimizde bir bilgi yok, ama devam eden bir
dava dosyasına İl Özel İdaresi avukatının sunduğu vergi levhası fotokopisinden öğreniyoruz ki, işletme 2004 yılında zarar göstererek hiç vergi ödememiş” dedi.