Güncelleme Tarihi:
Restorasyonlar her zaman özüne uygun olarak uygulanmamakta bunun sonucunda kimliğin önemli bir öğesi olan tarihi yapılar tahrip edilmektedir” denildi.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yaklaşık 10 aydır yürüttüğü çalışmanın finali “Dünya Şehircilik Günü” olan bugün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla Beştepe’de yapılıyor. Genel Kurul’da görüşülerek şura kararları haline getirilecek komisyon raporunda ise şehircilik, restorasyon ve kentsel dönüşüm çalışmaları konusunda özetle şu tespit ve önerilere yer verildi:
TARİHİ YAPI TAHRİP EDİLİYOR
“Kentlerin kimliğinde kritik önem taşıyan tarihi ve kültürel değerlerin korunması gerekir. Tarihi ve kültürel stoku hızla yenileme kaygısıyla, özellikle kentsel yenileme ve dönüşüm projelerinin uygulanma sürecinde kentsel kimliğe dair önemli değerler yok olmaktadır. Restorasyonlar her zaman özüne uygun olarak uygulanmamakta, bunun sonucunda kimliğin önemli bir öğesi olan tarihi yapılar tahrip edilmektedir. Korumayla ilgili yasal, yönetsel ve uygulamaya yönelik sorunlar, mekânsal kimliğin yok olmasına neden olmaktadır. Kent kimliğini oluşturan öğeler ve koruma kriterleri mevzuatta yer almamaktadır. Koruma mevzuatı, sadece alansal ve noktasal koruma üzerine odaklanmaktadır.
KİMLİKSİZ KENTLER OLUŞUYOR
Özel mülkiyete ait sivil mimari mirasın, mülkiyet parçalanması ve ekonomik imkansızlıklar nedeniyle malikleri tarafından korunamaması, korumaya yönelik ilgili kurumlar tarafından verilen katkı paylarının yetersiz olması, bu bağlamda sürdürülebilirlik olgusunu da içerisinde barındıran yeni finansal araçların ve yönetsel yapılanmaların oluşturulamaması, kimliksiz kentlerin oluşmasına neden olmaktadır. Bir bölgenin sit alanı ilan edilmesinden sonra, korumaya yönelik planlama ve uygulama çalışmalarının yetersiz kalması, geleneksel dokularda ve tarihi kent merkezlerinde bakımsızlık, köhneleşme, terk edilme ve çöküntü alanlarının oluşmasına neden olmaktadır. Yerel yönetimlerce hazırlanan imar planlarında tarihi kent merkezi ve dokularında dokuya uyumsuz yolların oluşturulması ve imar haklarını arttırıcı düzenlemelerin yapılması sonucu, geleneksel kent dokularının tahrip edilerek yerine dokuya aykırı taban alanları ve yükseklikleriyle çevreye uyumsuz yapılaşmalar inşa edilmektedir.
KENTSEL BELLEK YOK OLUYOR
Bu tür gelişmeler aynı zamanda kentsel belleğin de yok olmasına neden olmaktadır. Aşırı yapı ve nüfus yoğunlaşmasıyla gelen ulaşım ve otopark sorunlarıyla beraber, kimliksiz mekanlar oluşmaktadır. Sürekli değişim değerine yapılan vurgunun bir diğer yansıması da yeni kentsel değerler üretmede yaşadığımız sorunlardır.
Kentsel kimliğin korunması için, sadece mimari ve kentsel tasarım stratejileri ve politikaları geliştirmesi hedeflenmektedir. Kentsel kimliğin toplumsal, kültürel, ekonomik, çevresel ve ekolojik bileşenleri göz önüne alınmamaktadır. Kentlerdeki çok kültürlülük korunamamaktadır. İstanbul Sulukule’de olduğu gibi belirli toplumsal gruplara ait kentsel mekânlardaki sorunları çözmek adına aceleci ve toptancı planlama yaklaşımları, bu bölgelerin kimliğinin yok olmasına neden olmaktadır.”