Güncelleme Tarihi:
Geçten hafta İsrail'in yapmış olduğu saldırılar sonucunda çok sayıda çocuk, kadın, masum insanın 500 yüzden fazla insan hayatını kaybettiğini, çok sayıda da yaralının bulunduğunu hatırlatan Çiçek, bu nedenle Türkiye'nin bu konuya iki sebepten dolayı ilgi duyduğunu ve bu sıkıntıların bir an evvel sona erdirilmesi noktasında hükümet olarak çaba gösterdiklerini anlattı.
Olaya müdahil olunmasının birinci sebebinin insani açıdan olduğunu, gerçekten orada bir insanlık dramının yaşandığını, içler acısı bir durumun olduğunu, olanların bütün medyada görülebildiğini belirten Çiçek, “Burada insanların feryatları var, elinde imkanı olan herkesin bu dramın sona erdirilmesi noktasında bir çabanın, gayretin içerisine girmesi gerekiyor. Türkiye bu çabalarıyla insani görevini yerine getirmektedir. Evvela Türkiye olarak çabalarımızın birinci nedeni insani açıdandır” dedi.
İkinci olarak konuya ilgi duyulmasının nedeninin Türkiye'nin bir bölge ülkesi olması olduğunu ifade eden Çiçek, şöyle konuştu:
“Bölgemizde meydana gelen her olumsuz gelişme gerçekten hem bölgenin istikrarına hem de dünya barışına olumsuz katkı vermektedir. Bunun için bu bölgedeki tüm ülkelerle ilişkilerini en üst düzeyde ve en iyi şekilde sürdüren Türkiye olarak, böylesine bir insanlık dramının bir an evvel sona erdirilmesi noktasında bir sorumluluk duyuyoruz. Sorumluluğumuzun gereği olarak da Sayın Başbakanımız, Sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere her kademede konunun bir an evvel bu acıklı durumun ortadan kaldırılması noktasında çabalar sürdürülmektedir.”
Çiçek, krizin başından beri Türkiye'nin gelişmeleri yakından takip ettiğine dikkati çekerek, İsrail'in Gazze'ye yönelik hava harekatını genişleterek kara harekatını başlatmasının gerçekten krizi daha da derinleştirdiğini ve farklı bir boyut kazandırdığını söyledi. Türkiye'nin harekatın başlamasının hemen ardından yaptığı açıklamayla, İsrail'in uluslararası toplumun uyarılarına ve uluslararası kamuoyunun tepkilerine rağmen kara harekatına başlamış olmasını kabul edilemez olduğunu açıkladığını ve harekata derhal son verilmesi çağrısında bulunduğunu bildirdi.
“İNSANLIK DRAMININ BİR AN EVVEL SONA ERDİRİLMESİ İÇİN”
Bu insanlık dramının bir an evvel sona erdirilmesi için Türkiye'nin yoğun diplomatik temaslarını sürdürdüğünü ifade eden Çiçek, bu çerçevede Başbakan Erdoğan'ın Suriye, Ürdün, Mısır ve Suudi Arabistan'ı ziyaret ettiğini, Ürdün'de Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile de görüşme yaptığını belirtti. Türkiye'nin Hamas tarafıyla da temasa geçtiğini dile getiren Çiçek, Erdoğan'ın, Türkiye'yi ziyaret eden Katar Başbakanı ile de konuyu görüştüğünü, BM Genel Sekreteri ile de konuyu o taraftan takip etmeye çalıştığını vurguladı.
Başbakan Erdoğan'ın telefonla dünya liderleriyle bu konuyu görüştüğünü anımsatan Çiçek, AB Dönem Başkanı sıfatıyla Çek Başbakanı, İspanya Başbakanı, bugün de Bakanlar Kurulu devam ederken İtalya, Rusya ve İngiltere başbakanlarıyla hem Türkiye'nin bu konudaki tutumunu, düşüncelerini, görüşlerini, hem de ateşkesin bir an evvel sağlanmasının ve insani yardımların bölgeye intikali noktasında katkılarını görüştüğü muhataplarına ilettiğini belirtti.
Çiçek, ayrıca Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın hafta sonu Cidde'de yapılan İslam Konferansı Örgütü Olağanüstü İcra Komitesi Toplantısına katıldığını, Riyad'da Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı ile konuyu görüştüğünü, ayrıca Türkiye'ye gelen Mısır Dışişleri Bakanı ve Suriye Dışişleri Bakanı ile görüşmelerini sürdürdüğünü anlattı.
Cemil Çiçek, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de İran Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinejad ve İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'in aralarında bulunduğu muhataplarıyla telefonda görüşmeler yaptığını hatırlattı.
BÖLGEYE YÖNELİK YARDIMLAR
Türkiye'nin bu süre içerisinde ve henüz bu harekat başlamadan önce de bölgeye yönelik insani yardımlarını sürdürdüğünü vurgulayan Çiçek, bu harekatla birlikte bu yardımları daha fazla artırma çabası içerisine girildiğini belirtti. Türkiye'nin bölgeye 15 adet ambulans gönderdiğini, 10 TIR gıda ve 13 ton ilaç yardımında bulunulduğunu kaydeden Çiçek, “Elektrik yok, su yok, Gazze'de. Acil jeneratör ihtiyaçları var. Bunların teminine gidilmektedir. Ayrıca bu harekat sonucu yaralanan bir kısım Filistinlinin tedavilerinin Türkiye'de yapılabilmesi bakımından teşebbüslerini sürdürüyor. Ambulans uçaklar hazır. İmkan olduğu takdirde bunları Türkiye'ye getirmek suretiyle tedavilerinin Türkiye'de yapılabilmesi bakımından bir çabayı da sürdürmektedir” dedi.
Türkiye'nin bu yardımları sadece Filistinlilere yönelik değil, zaman zaman Irak'ta meydana gelen saldırılar sonucu yaralanan bir çok Irak vatandaşına da sunduğunu ifade eden Çiçek, geçen hafta Irak'ta meydana gelen patlama sonucu yaralanan 10 kişilik bir yaralı grubunun tedavisinin Türkiye'de yapılabilmesi için gerekli teşebbüslerin yapıldığını, bunların tedavilerinin Türkiye'de sürdürüleceğini anlattı.
Cemil Çiçek, “Bu konunun TBMM'de de ele alınmasını arzu ediyoruz. Bu nedenle yarın İçtüzüğün verdiği bir imkanı kullanarak hükümet olarak konuyu TBMM'nin gündemine getireceğiz. Sayın milletvekillerimize ve gruplarımıza bu konuda bilgi verilecek. Böylece siyasi partilerimizin de bu konuya fikri katkıları Meclis'te gündeme gelmiş olacaktır, dolayısıyla bu konu Meclis'te ele alınacak demektir” dedi.
NAZIM HİKMET'İN TÜRK VATANDAŞLIĞINA DÖNMESİ
Cemil Çiçek, bugün üzerinde durdukları bir diğer konunun Nazım Hikmet'in Türk vatandaşlığından çıkarılmasıyla ilgili Bakanlar Kurulu kararının ortadan kaldırılması olduğunu bildirerek, şöyle devam etti:
“Eski Türk Ceza Kanunu'nun 141 ve 142. maddesine göre 25 Temmuz 1951'de Türk vatandaşlığından çıkarılmış olan Nazım Hikmet'in tekrar Türk vatandaşlığına dönmesine imkan veren bir Bakanlar Kurulu kararı bugün imzaya açılmış ve tamamlanmıştır. Böylece uzunca bir zamandan beri Türkiye'de tartışma konusu olan bu konu da ümit ediyoruz ki gündemden düşmüş olacaktır. Doğru bir iş yapmış olduğumuzu düşünüyoruz.
Esasen Türk vatandaşlığından çıkarılmasını gerektirecek yasa maddeleri geçmiş dönemlerde ortadan kaldırılmıştır. Kaldı ki 2002 yılı bütün dünyada UNESCO tarafından Nazım Hikmet yılı ilan edilmiştir. Tüm dünya edebiyat çevrelerinde Nazım Hikmet takdir gören, saygı duyulan bir isim olması asabiyle artık gereği, anlamı kalmamış, hukuki dayanakları kalmamış bu kararın da ortadan kaldırılması gerekmekteydi. Dolayısıyla 1951'de alınmış olan bu karar, bugün Bakanlar Kurulu kararıyla ortadan kaldırılmış bulunmaktadır.”
TÜRKİYE BARIŞTAN YANA SAMİMİYETİNİ İSPAT ETTİ
Cemil Çiçek, Türkiye'nin barıştan yana samimiyetini ispat etmiş bir ülke olduğunu belirterek, “Eğer böyle bir katkı (Gazze'de kurulacak barış gücü) olacaksa Türkiye, buna 'hayır' demez” dedi.
Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısından sonra yaptığı açıklamada, coğrafi işaretlerin ve geleneksel özellikli ürün adlarının korunmasıyla ilgili bir kanun tasarısının Bakanlar Kurulu'nda imzaya açıldığını ifade ederek, “Türkiye'de geleneksel ve yöresel karaktere sahip ürünlerin teşviki ve üretimin çeşitlendirilmesi yoluyla ürünlerin piyasa değerleri artırılarak bölgesel, kırsal ekonomilerin güçlendirilmesine katkı sağlayacak olan teknik nitelikli bir kanunudur, gayet önemlidir” diye konuştu.
Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın AB ile ilgili bilgi sunumunda bulunduğunu bildiren Çiçek, bu kapsamında gelecek Bakanlar Kurulu toplantısının büyük bir bölümünün 2009 yılının en iyi şekilde değerlendirilmesi bakımından neler yapılabileceği konusuna ayrılacağını anlattı.
“HERKESİN İKİ KONUDA YOĞUNLAŞMASI GEREKİYOR”
Konuşmasınından ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Çiçek, bir gazetecinin, “Sayın Başbakan'ın Gazze ile ilgili temaslarından bahsettiniz. Ancak, İsrail ile herhangi bir temastan bahsetmediniz. Bu kapsamda temas kurmadan Hükümetiniz bu sorunu çözmeyi nasıl planlıyor? Bununla bağlantılı olarak İsrail devletinin kurulmasının ardından bölgedeki dış politikası göz önüne alındığı zaman İsrail'e karşı Türkiye'nin yaptırım uygulaması söz konusu mudur? sorusunu şöyle yanıtladı:
“Gazze'de insani bir dram yaşanıyor. Herkesin acil olarak iki konuda yoğunlaşması gerekiyor; ateşkesin sağlanması ve insani yardımların bölgeye ulaştırılmasında bir kısım kolaylıkların sağlanması. Bizim gönderdiğimiz yardımlar bile belli bir muvafakatle peyderpey yapılıyor. İnsanların ihtiyaçlarının hangi aşamada olduğunu zaten biliyoruz. Türkiye'nin şu safhada yapmaya çalıştığı husus; bu iki konunun bir an önce gerçekleşmesidir. Sadece Türkiye'nin çabaları bu konuda yetmeyebilir, ama biz kendi sorumluluğumuzun içerisinde gerek bölge devleti olarak gerekse insani açıdan bu çabayı sürdürüyoruz. Dünya barışına da karşı olumsuz etki yapan bu gelişmeler karşısında Türkiye'nin dışında diğer ülkelerin de yapacağı bir şeyler vardır ve olmalıdır. Türkiye bunu da talep etmektedir.
Cemil Çiçek, “Başbakan'ın muhataplarıyla yaptığı görüşmede Orta Doğu turunda iki aşamalı bir planı önerdiği Arap ve İsrail basınında çıktı. İlk aşamada ateşkesin sağlanması ve Türk askerlerinin de içinde bulunduğu bir barış gücünün bölgeye yerleştirilmesi, ikinci aşamada da Filistin'deki bölünmüşlüğün
giderilmesi, Hamas ve El Fetih'in bir araya gelmesi şeklinde. Başbakan, Arap
basınına verdiği demeçte, 'Hamas'ın taleplerini BM Güvenlik Konseyi'nin gündemine taşıyabiliriz” dedi. Böyle bir girişimi olacak mı Türkiye'nin?” sorusu üzerine şunları söyledi:
“İki konu çok acil, tekrar söylüyorum. Bunlardan bir tanesi kan dökülmesinin önlenmesi. Bu kanamanın durdurulması lazım. Bu bizim planımız, başkasının görüşü hiç fark etmez. Bütün ülkelerin konuya karşı hassasiyet gösterip, sorumluluk taşıyıp, bu çabayı göstermesi lazım. Türkiye, niyetini çok açık olarak ortaya koyuyor, meseleye insani açıdan bakıyor. Gazze abluka altındadır. Elektrik, su, gıda maddesi, ilaç yok, dört bir taraftan kuşatılmış açık hava hapishanesi gibi... Buraya insani yardımların süratle gönderilmesi lazım. Ondan sonrası tabiatıyla oturulup konuşulacak diyalog yönüyle, ister BM ,başka türlü, o bundan sonraki gelişmedir. Acil olandan yola çıkarak konuları konuşmak daha doğru olur. Türkiye'nin yapmak istediği budur.”
Çiçek, “Pek çok senaryo dile getiriliyor. 'Ateşkes sağlansın' deniliyor. Eğer bölgede barış gücü oluşturulsa Mehmetçiğin bölgeye gitmesine Hükümetimizin bakış açısı nedir?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Barışa katkı sağlayacaksa... Türkiye, dünyanın birçok ihtilaflı bölgesine asker göndermiştir. Türkiye şu an dünyanın pek çok bölgesine, başta Afganistan, Lübnan, Somali, Balkanlar'da her zaman üzerine düşeni yapmıştır. Çünkü Türkiye'nin geleneksel dış politikası; hem yurt içinde hem de yurt dışında 'Yurtta Sulh, Cihanda Sulh.' Türkiye, barıştan yana samimiyetini ispat etmiş ülkedir. Eğer böyle bir katkı olacaksa Türkiye buna 'hayır' demez. Akan kanın durması, Türkiye'nin tek başına çabasıyla neticelenecek husus değil. İnanıyoruz ki birçok ülkenin, birçok devletin, bu konuda bir çok toplumun en başta da sivil toplumun... Orada insanlar hayatını kaybediyor, birçok yaralı var. Dolayısıyla tüm dünyanın; hükümetler veya sivil kuruluşlar bazında konuya ilgi gösterip acil konunun ortadan kaldırması lazım. Tüm dünyanın gözü önünde olan bir konuda doğrusu biraz daha çaba, gayret gerekmektedir. Biz üzerimize düşeni yapmaya çalışıyoruz.”
Hükümet Sözcüsü Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Çiçek, “Nazım Hikmet'in mezarının Türkiye'ye getirilmesi konusunda görüşleriniz nedir?” sorusu üzerine de şunları söyledi:
“Bizim kararımız; Nazım Hikmet ile ilgili 1951 yılında Türkiye'nin almış olduğu kararın kaldırılmasından ibarettir. Mezar konusu zaman zaman tartışılıyor. Gelmesinde fayda var mıdır, yok mudur? Ailesi ne der? Bu tek başına Hükümetin, Türkiye'nin vereceği karar değildir. Türkiye, bugün önemli bir karar almıştır. Türk vatandaşıdır artık bu kararın yayımlanmasıyla birlikte, gelmesinde bir sakınca yoktur bizim yönümüzden. Biz olaya olumlu bakarız.”