Güncelleme Tarihi:
Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, 9. Kalkınma Planı ve Stratejisi'nin ele alındığını belirtirken, Türkiye'de ilk kez 1961 Anayasası ile planlı döneme geçildiğini anımsattı.
Her 5 yılda bir 5'er yıllık kalkınma planları hazırlandığını anlatan Bakan Çiçek, bu planlarla, ülke kaynakları ve varılmak istenen hedeflerle ilgili olarak hükümetlere yol gösterici nitelikte çalışmalar yapıldığını anlattı.
Türkiye'nin kalkınması için temel dokümanların oluşturulduğunu anlatan Bakan Çiçek, 2006 yılının bu anlamda bir geçiş yılı olduğunu belirtti.
Bir yılık bir geçiş döneminin ardından 2007-2013 yıllarını kapsayan 9. Kalkınma Planı ile ilgili hazırlıkların bir süreden beri devam ettiğini kaydeden Çiçek, bununla ilgili bugünkü toplantıda bir sunum yapıldığını söyledi. Gelecek Bakanlar Kurulu toplantısında bu değerlendirmelere devam edeceklerini belirten Bakan Çiçek, şöyle konuştu:
“Bu planı biz önemsiyoruz. Bu planın geçmiş 8 plana nazaran bazı özellikleri var. Bunlardan bir tanesi; eskiden bu planlar 5'er yıllık yapılırken, 9. plan 7 yıllık bir süreci kapsamaktadır. Planla ilgili 57 özel ihtisas komisyonu kuruldu, 2 bin 252 kişi bu çalışmalarda görev aldı. Bu planın 7 yıllık dönemi kapsamış olmasının getirdiği bazı özellikler var. 2013 yılına kadar olan zaman sürecini içine aldığına göre, Türkiye herhangi bir aksaklık sözkonusu olmadığı takdirde, AB ile müzakereler açısından da dönemin sonuna gelmiş olmaktadır. İkinci olarak 2013 yılı söz konusu olduğunda da AB için yeni bir bütçe dönemi başlayacak. Dolayısıyla, AB müzakere süreci ile de Türkiye'nin tam üyeliğiyle de irtibatlı olarak yapılmış bir plan olma özelliği taşımaktadır. O bakımdan da geçmişteki planlara nazaran farklı bir yanı var. Hiç şüphesiz bu planla ön görülen hususlar; Türkiye'nin istikrar içinde büyümesini temin etmek, gelir dağılımını daha adil hale getirmek, küresel ölçekte rekabet gücünü artırmak ve AB'ye üyelik için uyum sürecini tamamlamaya yönelik bir vizyonu öngörmektedir.”
“POLİTİKA OLUŞTURMA...”
Bu planın, ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan bazı ilkeleri bulunduğunu anlatan Bakan Çiçek, bu planını, sektör bazında değil, bütüncül bir yaklaşım içinde hazırlandığını söyledi.
Bu planda, kamu hizmetlerinin sunumunda, şeffaflığı, hesap verilebilirliği, katılımcılığı ve verimliliği esas olarak ilke edindiklerini kaydeden Çiçek, bu 7 yıllık plan içinde devletin, ticari mal ve hizmet üretiminden çekilmesini hedeflerken, politika oluşturma, düzenleme ve denetleme işlevlerinin güçlenmesi gibi bir kısım ilkeleri de içerdiğini söyledi. Bu ay sonuna kadar plan metninin oluşturulacağını bildiren Bakan Çiçek, şöyle devam etti:
“Rekabet gücünün artırılması, istihdamın artırılması, sosyal dayanışmanın güçlendirilmesi, bölgesel gelişmenin sağlanması, kamu hizmetlerinde kalite ve etkinliğin artırılması istikametinde bu plan hazırlanmaktadır. Ana strateji olarak bu eksenlere oturan plan ile ilgili değerlendirmeyi gelecek hafta da yapacağız. Nisan sonu itibariyle Bakanlar Kurulu'na gelecek, bu stratejik unsurlarla hazırlanan metini Haziran başında TBMM'ye göndereceğiz. Meclisin çalışma takvimine göre de 1 Ocak 2007'de yürürlüğe girebilmesi için uygun zaman ne zaman olacaksa, tabiatıyla TBMM'de görüşülerek, anayasadaki süreç içinde bunu mecliste konuştuktan sonra da bu yürürlüğe girmiş olacaktır.”
DIŞ POLİTİKA
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün de dış politika konularında Bakanlar Kurulu'na bilgi verdiğini belirten Çiçek, bu bağlamda Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın süren ve ABD Dışişleri Bakanı Condalizza Rice'nin yarın başlayacak ziyaretlerine ilişkin de değerlendirmeler yapıldığını söyledi.
Bu ziyaretleri önemsediklerini belirten Çiçek, şöyle devam etti:
“Bu ziyaretleri önemsiyoruz. Ülkeler yararına, hem Filistin-İsrail ilişkileri, bölge ilişkileri bakımından hem de müttefikimiz olan ABD ile ilişkilerimiz açısından bu ziyaretleri önemli buluyoruz. Özellikle zamanlama itibariyle bakıldığında hem Irak'ta hem de Ortadoğu'da meydana gelen gelişmeler dikkate alındığında bu iki ziyaret birbirleriyle zaten belli ölçüde bağlantılıdır.
Kaldı ki ABD'nin bölgedeki gündemi ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti veya hükümet olarak uğraştığımız konular aşağı yukarı belli konularda da örtüşmektedir. Yani Irak başta olmak üzere, Filistin-İsrail sorunu, terör konuları gibi temel konular, hem ABD'nin çözmeye çalıştığını konular, hem de Türkiye'nin çözüme kavuşmasını arzu ettiği konulardır.”
AKARYAKIT KAÇAKÇILIĞI
Türkiye'deki akaryakıt kaçakçılığı konusunun da ele alındığını bildiren Çiçek, bununla ilgili olarak Petrol Piyasası Kanunu'nda değişiklik öngören kanun tasarısının Bakanlar Kurulu'nda imzaya açıldığını söyledi.
Petrol Piyasası Kanunu'nun günün ihtiyaçlarına yanıt vermediği için akaryakıt kaçakçılığının Türkiye'nin gündeminde yer aldığını ifade eden Bakan Çiçek, şöyle konuştu:
“Bu kaçakçılığın boyutu yaklaşık 2 milyar dolardır. Bu kaçakçılık sadece ekonomik kayıp bir kenara, ülkenin güvenliği, kamu düzeni, organize suç örgütleriyle etkin mücadele, vergi kaybı, haksız kazancın ve suiistimallerin önlenmesi gibi pek çok sebeplerden dolayı bu konuların sıkı bir şekilde takip edilmesi ve önüne geçilmesi bakımından önemlidir. Mevcut yasal boşluklar var görünüyor, bunun süratle giderilmesi ve etkin mücadele yapmak adına bu tasarının yasalaşmasını arzu ediyoruz. Bununla ilgili tasarı imzaya açılmıştır. Tamamlanır tamamlanmaz TBMM'ye gönderilecektir.”
"DEMOKRATİK İZAH TARZIDIR"
Hükümet Sözcüsü ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek, TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın Milli Güvenlik Siyaset Belgesi ile ilgili açıklamaları konusunda “Sayın Meclis Başkanı'nın belirttiği husus, böylesine önemli bir konunun TBMM'de görüşülmesinin doğru olacağı yönünde demokratik bir izah tarzıdır. Bunda da yadırganacak bir husus yok” dedi.
Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın dün TBMM'deki konuşmasında Milli Güvenlik Siyaset Belgesi ile ilgili açıklamalarının ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün “konunun muhatabı Bakanlar Kurulu'dur” sözlerinin anımsatılması üzerine, şunları söyledi:
“Onu siz değerlendirirsiniz, ben değerlendirmem. Herkes bizi muhatap gösteriyor, ama her konuşmaya biz cevap vermek durumunda değiliz. Neticede biz hükümette bu konuları konuştuk, görüştük. O bahsedilen metinde neler varsa, hükümet olarak bunları biliyoruz. Başbakanlık direktifi olarak zaten ilgili kurullar, gereği neyse yapıyor. Dolayısıyla devletin bilgisi dahilinde olan metinlerdir bunlar. Ama Sayın Meclis Başkanı'nın belirttiği husus, böylesine önemli bir konunun TBMM'de görüşülmesinin doğru olacağı yönünde demokratik bir izah tarzıdır. Bunda da yadırganacak bir husus yok.”
FİLİSTİN
Bir gazetecinin, ekonomik sıkıntı içindeki Filistin'e Türkiye'nin kısa vadede bir yardımda bulunup bulunmayacağı sorusuna Çiçek, toplantıda böyle bir yardım konusunun konuşulmadığını söyledi.
Türkiye'nin Filistin'e kendi imkanları ölçüsünde insani yardım yaptığını ifade eden Çiçek, “bunun bilinen bir gerçek olduğunu, gizli kapaklı birşey olmadığını” belirtti.
Filistin'de işsizliğin azaltılması, oradaki şartların iyileştirilmesi noktasında bir kısım sanayi bölgelerinin oluşturulmasında Türkiye'nin öncülük ettiğini ve destek verdiğini anlatan Çiçek, Filistinli ve İsrailli işadamlarının diyalogu sağlamak adına daha önce Türkiye'de toplantılar yaptıklarını anımsattı.
“TÜRKİYE'NİN POLİTİKASI BELLİ”
Türkiye'nin kendi imkanları ölçüsünde bölgede barışın sağlanması için çaba gösterdiğini vurgulayan Çiçek, şunları kaydetti:
“Türkiye, senelerden beri süren ve kanayan, iki tarafa büyük ölçüde zarar veren, sadece iki taraf açısından değil bölgenin istikrarını da büyük ölçüde olumsuz yönde etkileyen bu sorunun bir çözüme kavuşması, iki tarafın hak ve hukukunu gözeten ve diyalog kanallarının sürdürülebilmesi için elinden geleni çabayı gösteriyor. Bugün yapılan görüşmelerde de zaten Türkiye'nin politikası bellidir, açıktır, nettir. Bu çerçevede, görüşmeler yapılmıştır, yapılmaktadır, ama özel olarak bugüne mahsus, şu kadar yardım veya şu konuda yardım konusunda bir değerlendirme, bugün için söz konusu değil”
"İŞBİRLİĞİ ARZU EDİYORUZ"
Hükümet Sözcüsü ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek, terörle mücadelede işbirliğinde, istihbarı bilgi ve finansman kaynağı konusundaki çalışmaların tek başına yetmeyeceğini, bunun ötesinde bir işbirliğini arzu ettiklerini bildirdi.
Çiçek, “Bugün gelinen noktada; Türkiye'nin ne kadar haklı olduğu, yani yılanın, yaşadığı sürece bir gün gelip kendilerini de sokabileceği gerçeğini, artık bazı ülkeler de yavaş yavaş anlamaya başlamıştır” dedi.
Bakan Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında yaptığı açıklamanın ardından, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Çiçek, yarın Türkiye'ye gelecek olan ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın temaslarında PKK ile mücadele ve işbirliği konusunda somut bir adım atılıp atılmayacağına ilişkin soru üzerine, Türk-Amerikan ilişkilerinin yarım asrı aşan bir geçmişi bulunduğunu, bu ilişkilerin esas itibariyle iki ülkenin, bölgeni ve dünya barışının yararına olduğunu söyledi.
Çiçek, ABD ile bu noktada ele aldıkları konuların, bütün insanlığın şikayet ettiği konular olduğunu, özellikle terör konusunun, bütün insanlık için bütün ülkeler için bir tehdit oluşturduğunu, artık herkesin bildiğini belirtti.
Hiçbir ülkenin teröre karşı yüzde yüz korunmadığını ifade eden Çiçek, bu nedenle ülkeler arasında “bu konuda ne kadar kalıcı, sürekli ve netice alıcı bir işbirliği olabilirse, terörle mücadelede de uluslararası dayanışmanın güzel örnekleri verilmiş olur” dedi.
“TERÖR ÖRGÜTÜ OLARAK KABUL EDİYOR”
ABD'nin baştan beri PKK'yı bir terör örgütü olarak kabul ettiğini hatırlatan Çiçek, geçmişte bu alanda “çok samimi” işbirliklerinin yapıldığını belirterek, bugün bunun daha ileri bir noktaya götürülmesi gerektiğini söyledi.
Çiçek, şunları kaydetti:
“Tabiatıyla, sadece istihbarı alandaki işbirliğinin, terörle mücadele açısından yeterli olmadığını biliyoruz. Bütün ülkelerin terörle mücadelede yapmaları gereken ilk adım, istihbarı konularda işbirliği yapmalarıdır, bilgi alışverişidir. Çünkü birçok terör örgütü sadece bir ülkede değil, bunun dış bağlantıları, uzantıları var. Hatta terör örgütleri arasında da bir dayanışma var. Yani devletlerarası dayanışmadan belki de çok daha fazla terör örgütlerinin birbirleriyle işbirliği içerisinde olduğunu biliyoruz.
Bu, işbirliği yapılacak alanlardan bir tanesidir. İkincisi, terörün finansmanı, bir başka işbirliği alanıdır. Çünkü şu veya bu miktardaki terör örgütü üyesi kişilerin barındırılması, eğitimi, vesairesi bunların hepsi belli bir kaynağı gerektirmektedir ve genellikle bu kaynak, kirli kaynaktır.”
Bütün dünyada terörün finansmanının açığa çıkarılması ve bu noktada etkin tedbirlerin alınmasıyla ilgili hem Avrupa Konseyi çerçevesinde hem de BM çatısı altında yapılan çalışmalar bulunduğunu anlatan Çiçek, ikinci bir işbirliği alanının da finansman konusu olduğunu söyledi.
Çiçek, terörle mücadelede işbirliğinde istihbarı bilgi ve finansman kaynağı konusundaki çalışmaların tek başına yetmeyeceğini belirterek, “onun ötesinde operasyonel işbirliği de zaten terörle mücadelede yapılması gereken husustur. Yalnız terörle değil, organize suçlarla ilgili ve diğer suçlarla... O nedenle Türkiye sadece istihbarı bilgi değil, bunun ötesinde bir işbirliğini arzu etmektedir. Bu noktada Türkiye'nin beklentileri neyse bunlar yarınki görüşmelerde konuşulmuş olacaktır” diye konuştu.
Bir gazetecinin, Türkiye ile ABD'nin, İran ve Suriye konusundaki görüşlerinde derin farklılıklar bulunup bulunmadığı sorusuna, şu yanıtı verdi:
“Aslında Türkiye olarak bizim bölgedeki gelişmelerle ilgili İran'ın nükleer enerjisi ve nükleer silahla ilgili yaptığı çalışmalar konusunda daha evvelki Bakanlar Kurulu toplantısında açıklama yapmıştık.
Bölge zaten yeteri kadar ısınmıştır dolayısıyla biz bu bölgede daha fazla istikrarsızlığa sebebiyet verecek ve bütün dünyayı da büyük çapta etkileyecek gelişmeler olmamasını arzu ediyoruz. Onun için bu konunun soğukkanlılıkla ve karşılıklı diyalogla çözülmesi karşısındaki beklentimizi herkese, her vesileyle ifade etmeye çalıştık.
Komşumuz İran'dan da beklentilerimizi daha evvelki Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında da açıklamıştık. Türkiye bu beklentilerini sürdürmektedir. Eğer bu noktada kendisine düşebilecek bir görev olabilecekse zaten bunu dostane olarak ilgili ülkelere yapmaktadır. Telkinlerini sürdürmektedir. Dolayısıyla bu çerçevede yarın bu konu da herhalde gündem konusu olabilir.”
“İLK DEFA OLUYOR DEĞİL”
Türkiye'nin sınır bölgelerine asker gönderdiği, komşu ülkelerde de böyle bir hareketlilik olduğunu ifade eden bir gazetecinin, bu ülkelerle herhangi bir işbirliği olup olmadığı sorusu üzerine Çiçek, şunları söyledi:
“Aslında bu ilk defa oluyor değil. Türkiye, ilk defa sınır bölgesinde veya Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde faaliyetler yapıyormuş gibi doğru olmayan değerlendirmeler yapılıyor.
Türkiye; her sene, terörle mücadele açısından, baharla birlikte, o bölgedeki gelişmeleri dikkate alarak, zaten gerekli güvenlik tedbirlerini almaktadır. Şu an orada yapılan çalışmalar da bu tedbirler meyanındadır ve bu çerçevede değerlendirilmesi gereken faaliyetlerdir. Sayın Genelkurmay Başkanımız da bu çerçevede değerlendirmeler yapmıştır.
Hem miktar bakımından mübalağalı, çok da gerçekçi olmayan değerlendirmeler var. Sanki ilk defa oluyormuş gibi dışa karşı ifadeler kullanılmaktadır. Bunların ikisi de doğru değil. Bunlar; normal,hükümetin bilgisi dahilinde, hükümet ile ilgili güvenlik birimlerinin Silahlı Kuvvetler ile birlikte değerlendirdiği, oturup konuştuğu konulardır. Olağanüstü bir durum yok. İlk defa olan bir durum söz konusu değil.
Tabiatıyla, Türkiye'yi rahatsız eden terör örgütünün bir kısım uzantıları, komşu başka ülkeleri de rahatsız etmektedir. Biz, bu işbirliğini hep arzu etmiştik, bu konuya dikkati çekmiştik. Bazı ülkeler, bu alanda işbirliği yapmak yerine, zaman zaman tam tersi, bu terör örgütü ve onun uzantılarını himaye eden birtakım tavırlar içinde olmuştur. Bugün gelinen noktada, Türkiye'nin ne kadar haklı olduğu, yani yılanın, yaşadığı sürece, bir gün gelip kendilerini de sokabileceği gerçeğini, artık bazı ülkeler de yavaş yavaş anlamaya başlamıştır. O nedenle, her ülke, kendi güvenliğini sağlamak bakımından, içerde kamu düzenini tesis bakımından bir kısım operasyonlar yapmaktadır.
Türkiye de bu operasyonlara ilgi duymaktadır, yakından takip etmektedir. Gelişmeleri bu şekilde mütalaa ediyoruz.”