Güncelleme Tarihi:
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, ATGV Antalya tesislerinde bu yıl 19'uncusu düzenlenen Uluslararası Adli Tıp Günleri açılışına katıldı. Adli Tıp Kurumu Başkanı Dr. Hızır Aslıyüksek'in açılış konuşmasını yaptığı etkinliğe 18 ülkeden uluslararası düzeyde çok sayıda adli tıp uzmanı katıldı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, adli tıp bilimi ve kurumunun öneminin kadim adalet arayışında, maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasında sessiz ama çok etkili olduğunu belirterek, "Yargı organları, bir suçun perde arkasında yahut gölgelerinde kaybolan gerçekleri; bir cesedin, bir kimyasal ya da biyolojik verinin, bir suç konusu eşyanın, sessiz tanıklığında bulur. Adli tıp bilimi, belki de insanlık tarihinin en eski arayışlarından birine, gerçeği arama yolculuğuna ışık tutan bir bilim dalıdır. Adli tıp, görünmeyeni görür, duyulmayanı duyar ve en nihayetinde adaletin önüne serer. Adli tıp, suçun karanlık yüzüne karşı bilimin aydınlığıyla savaşır" dedi.
"KARANLIKTA HİÇBİR ŞEY KALMAYACAK"
Gazetecilerin Narin Güran cinayeti ve aktivist Ayşenur Ezgi Eygi'nin İsrail güvenlik güçlerince öldürülmesine ilişkin sorularını yanıtlayan Bakan Tunç, Narin'in katillerinin teşhisi ve hak ettikleri en ağır cezaya çarptırılması noktasında büyük bir beklenti olduğunu belirterek, "Bu beklenti elbette ki yargımız tarafından karşılanacak. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Karanlıkta hiçbir şey kalmayacak. Şu anda elde edilen deliller var, veriler var, ifadeler var, ifadelerdeki çelişkiler var, yeniden ifadeler alınabiliyor. Ve bu anlamda sorgu, soruşturma aşamasında şu anda 12 şüpheli tutuklu. Adli kontrol kararı verilen 3 kişi var. 27'si şüpheli, 241'i tanık olmak üzere bu soruşturma kapsamında 268 kişinin ifadesi alındı. Birtakım DNA tespitleri var. Tespit edilen araçlar üzerinde kriminal incelemeler var. Geriye dönük HTS kayıtları inceleniyor. Kim kiminle yoğun görüşmüş? Bunun yanı sıra baz çakışmaları tespit ediliyor. O cinayet mahallinde kimlerin olduğuna yönelik baz istasyonu tespitleri ve baz çalışmalarıyla ilgili şu anda çalışmalar devam ediyor" diye konuştu.
"TESPİT EDİLEN KAMERA GÖRÜNTÜLERİ VAR"
Birtakım tespit edilen kamera görüntüleri olduğunu da açıklayan Bakan Yılmaz Tunç, şu bilgileri verdi: "Bu kamera görüntüleri dün TÜBİTAK'a gönderildi. TÜBİTAK tarafından inceleme yapılıyor. Oradan da hem ses hem görüntü anlamında tespit edilen bazı evlerden elde edilen kameralarla ilgili TÜBİTAK'ta da bir çalışma yapılıyor. Teknik veriler ve delillerle ilgili kamuoyuna yansımayan bazı hususlar da söz konusu. Tabii ifadeler avukatlar tarafından kamuoyuyla paylaşıldığında o ifadelerden yola çıkarak birtakım yorumlar, tespitler yapılabiliyor. Narin kızımızın katilleri mutlaka bu soruşturma kapsamında tespit edilecek ve yargı huzuruna çıkarılacak. Çok uzun sürmez. Açılacak bir davada yargılama neticesinde onun katil ya da katilleri yargı huzurunda, millet huzurunda hesap verecekler."
Bunun sonuna kadar takipçisi olacaklarını hep söylediklerini belirten Bakan Tunç, "Sayın Cumhurbaşkanımız, Narin kızımız kaybolduğu günden itibaren bu işin üzerinde hassasiyetle duruyor. Bir an önce bulunması ve bulunduktan sonra da yine özellikle soruşturma aşamasını çok yakından takip etti" dedi.
Soruşturmanın selameti açısından farklı yorumlara neden olacak hususlardan kaçınmak gerekiyor. Narin kızımızın katilleri mutlaka tespit edilecek, çok uzun sürmez. Yargılama neticesinde onun katil ya da katilleri hesap verecekler. Biz bunun sonuna kadar takipçisi olacağımızı söyledik.
"KAMUOYUNA YANSIMAMIŞ BİLGİLER VAR"
Çocukların çevresindeki tehlikelere karşı en korunmasız kişiler olduğunu da aktaran Bakan Tunç, "Eğer ailesi koruyamıyorsa, bu konuda aldığımız çok sayıda tedbir var. Soruşturmanın en ince detaylarına kadar hiçbir şüphe bırakmayacak şekilde ifadeler değerlendirilerek tüm teknik veriler, HTS kayıtlarından baz kayıtlarına şu anda tespit edilen kamera kayıtlarının TÜBİTAK çözümlerine yine toplanan telefonlardan elde edilen bazı ses kayıtlarının çözümlenmesine varıncaya kadar birçoğu kamuoyuna yansımamış bilgiler var. Ve sonunda iddianame ortaya çıktığında da sorumlular yargı huzurunda hesabını verecek. Narin kızımızın kanını yerde bırakmayarak yargı, toplum vicdanını rahatlatacak bir karara ulaşacak ve katil ya da katiller en ağır cezaya çarptırılacak" diye konuştu.
AYŞENUR EZGİ EYGİ AÇIKLAMASI
Ayşenur Ezgi Eygi'nin İsrailli asker tarafından hunharca şehit edildiğini belirten Bakan Tunç, "Yaptığı neydi? Oradaki soykırımı, teröristleri kınamak. Filistinli mazlumların hakkını, insan haklarını savunmak için barışçıl bir gösteriye katıldı. Bir insan hakları savunucusu ve aktivisti. Amerika Birleşik Devletleri'nde üniversiteyi bitirdi, bu sene haziran ayında mezun olmuştu. Mezuniyet töreninde Amerika'da Filistin bayrağı açarak 'Filistin'e özgürlük' diye haykırdı. Oradaki katliamın durmasını istedi ve Filistin'e geldi. Filistin'de mazlumların hakkını savunurken, barışçıl bir gösteride İsrailli teröristler, askerler tarafından hunharca katledildi, şehit edildi. Vatandaşımızın yabancı bir ülkede şehit edilmesi konusunu takipsiz bırakamazdık. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımız hemen soruşturma başlattı. İç hukuktan kaynaklanan hakkımızı hemen vakit geçirmeksizin kullandık" dedi.
BM GENEL KURULU'NDA GÜNDEME GELECEK
Ayşenur Ezgi'nin otopsi işlemlerinin önce Filistin'de yapıldığını anlatan Tunç, "Sonrasında naaşı, Türkiye'ye getirildi. İzmir Adli Tıp Kurumu Başkanlığı'nda da Minnesota protokolüne uygun bir otopsi işlemi yapıldı. Tam, detaylı bir otopsi. Uluslararası mahkemelerde geçerliliği olacak bir çalışma yapıldı. Onun hakkını, hukukunu hem iç hukukunu koruyacağız hem de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda Sayın Cumhurbaşkanımız konuşma yapacak, yarın mutlaka bu konuya da değinecektir. Hem Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin gündemine Ayşenur'un raporlarını intikal ettireceğiz. Hem de soykırım davası şu an devam ediyor, Türkiye'nin katılma talebi de söz konusu oldu. Uluslararası Adalet Divanı'na da Ayşenur kardeşimizin raporlarını takdim edeceğiz ve delilleri sunacağız" diye konuştu.
SORUŞTURMANIN BİR NÜSHASI DA TÜRKİYE'DE
Yine Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde devam eden İsrailli saldırganlarla ilgili soruşturmaya da Ayşenur'un delillerini takdim edeceklerini açıklayan Bakan Tunç, "Önceki gün Filistin Büyükelçisi makamımıza geldi. Adalet Bakanlığına adli yardımlaşma kapsamında Ayşenur'un Filistin'deki soruşturma dosyasını tüm ekleriyle beraber bizlere taksim etti. İçerisinde CD ve flash bellekteki tüm görüntülerle beraber tüm dosya kapsamı şu anda Filistin'de devam eden soruşturmanın bir nüshası da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımıza intikal etti. Soruşturma hem Ankara'da devam edecek hem de uluslararası hukuk anlamında da Ayşenur Ezgi kardeşimizin hakkını, hukukunu korumanın gayreti içerisinde çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Ayşenur Ezgi kardeşimize bir kez daha Allah'tan rahmet diliyorum. Ailesi ile görüştük. Sonuna kadar onun hakkını, hukukunu savunmanın gayreti içerisinde olacağız ve hem ulusal anlamda hem de uluslararası hukuk anlamında bütün takiplerimizi sürdüreceğiz" dedi.
YENİ ANAYASA AÇIKLAMASI
Bakan Tunç, yeni anayasa tartışmalarına ilişkin ise şunları söyledi:
"Zaten Türkiye'nin darbe anayasasından kurtulması noktasında aslında herkes mutabık, siyasi düşünceleri çok farklı da olsa, evet bu bir darbe anayasasıdır. Türkiye'nin demokratik, sivil, katılımcı bir anayasaya kavuşması noktasında milletçe hemfikiriz. Tabii burada önemli olan bir uzlaşmanın sağlanabilmesi. Anayasalar, toplum sözleşmesidir. Anayasamız, 1982 anayasası. 1980 darbesi sonrası darbeciler tarafından yazdırılan bir anayasa. Dolayısıyla cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına başladığımız, yeni bir başlangıç yaptığımız bu dönemde darbe anayasasıyla değil de milletimizin her bir ferdinin kendini içinde gördüğü, temel hak özgürlükleri tahkim eden, demokratik hukuk devleti niteliğini daha da güçlendiren yeni bir anayasayla yola devam etmemiz konusunda mutabık olmadığımız kimse yok. Tabii detaylar konusunda uzlaşmak lazım. Bu anlamda da TBMM Başkanımız 28'inci dönemin başından itibaren siyasi partilerin genel başkanlarıyla görüşmeler yaptı. Bu başlangıcın derinleştirilerek devam etmesini elbette ki temenni ediyoruz. Anayasamızda vesayetçi ruhu ortadan kaldırmaya yönelik gerek yargı alanında, gerek yönetim sistemi alanında, gerek temel hakların güçlendirilmesi anlamında çok önemli. Reformlar da yapıldı ama bu reformlar anayasadaki vesayetçi ruhu tamamen kaldırdığını söyleyemeyiz. O nedenle Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına adım atarken yeni, demokratik, sivil bir anayasada toplum olarak, tüm siyasi partiler olarak uzlaşırsak, millete karşı görevimizi de yapmış oluruz. İnşallah o noktaya geliriz."