Güncelleme Tarihi:
Bakan Soylu, Bayrampaşa'daki programları kapsamında Karadeniz Gençlik Birliği'nde (KARGEB) gençlerle buluştu. Türkiye'nin dünyanın en kıymetli arazisine sahip olduğunu belirten Soylu, doğudan nitelik, batıdan ise genç nüfus sebebiyle nicelik olarak üstün olduğunu söyledi. Soylu, doğu ile batı arasındaki tek güvenilir köprünün Türkiye olduğuna vurgu yaptı.
Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafya üzerinde çeşitli oyunlar oynandığına dikkati çeken Soylu, "Bu coğrafyanın üzerinde çok oyunlar oynanır. Eğer karakterinizde Osmanlı ve Selçuklu varsa tekrar aynı karaktere döndürülmemeniz için çok oyunlar oynanır. Eğer elinizde Orta Doğu veya Hazar, iki tane enerji çanağıyla ilgili sürekli gelişme potansiyeli taşıyan bir enerji atmosferinin içerisindeyseniz bu ülkenin üzerine çok oyunlar oynanır. Ve bu ülkenin ederini düşürmeye çalışırlar yani kıymetini düşürmeye çalışırlar. Bugün yapılan budur, başka hiçbir şey değil." dedi.
Türkiye üzerinde hesap yapan ülkelerin varlığını işaret eden Soylu, şöyle devam etti:
"Hala herkesin bir Akdeniz hesabı vardır, hala herkesin bir Karadeniz hesabı vardır ve hala herkesin bir İstanbul hesabı vardır. Bu hesap bitmez. Bizim bu hesaba sahip olabilmemiz ve galip gelebilmemiz için yapmamız gereken çok açık ve nettir, güçlü olmak zorundayız.
Terörizmde PKK'yı, PYD'yi ve FETÖ'yü kendi kucağında büyüten ülkeler yok mu, hala sahip çıkan ülkeler yok mu? Hani terörizme karşı dünyanın bir araya gelebileceği bir değerlendirme sürekli ortaya konulurdu. Demek ki bunların hiçbiri doğru değil."
Bakan Soylu, Avrupa Birliği projesinin özgürlük ve açılış projesi olarak başladığını ancak gelinen noktada kısıtlama ve endişe projesine dönüştüğünü dile getirerek, şunları kaydetti:
"Avrupa Birliği projesi aslında bir özgürlük ve açılım projesi olarak başladı. Şimdi ise geldiği noktada bir kısıtlama projesine, bir endişe projesine dönüşmüştür. Londra'nın, Hamburg'un ve Paris'in sokaklarında ağır makineli tüfeklerle özel harekat polisleri gezmektedir. Ürküyorlar ve korkuyorlar. Neden? Sebepleri de kendisidir çünkü. Dünyadaki bu gelir adaletsizliği, gelir eşitsizliğinin kaynağı... Biz son 300 yıldır dünyanın egemeni değiliz. Dünyanın egemeni batıdır ve Avrupa'dır. İlk kez batıdan bu egemenlik şimdi doğuya doğru kaymaya çalışıyor. Esas kavga da budur zaten, dünyanın merkezinin nereye kayacağı kavgasıdır. Dünyanın merkezi Avrupa'ydı, son 300-400 yıldır, Rönesans'tan itibaren, denizlerin keşfinden itibaren."
"S-400 MİLLİ TALEBİMİZDİR"
Avrupa'nın dinamizm ve üretebilme kabiliyetinden giderek yoksunlaştığını ifade eden Bakan Soylu, şöyle konuştu.
"Eğer siz Avrupa'dan 10 yaş gençseniz ve Avrupa dinamizmiyle beraber üretebilme kabiliyetinden giderek yoksunlaşıyorsa o bir şey arar, diğer ülkelerde kendine köle arar. Ucuz maliyette üretecek işçi arar. Tarih yeniden bir kölelik tarihine dönmeye başlar. Eğer siz buna kafa kaldırıyorsanız size kan gütmeye başlar. Kavga budur, kavga başka bir şey değil. Hele bir de sadece kendinizi değil başka ülkeleri de uyandırıyorsanız daha tehlikeli bir hal alırsınız. Bunu başarabilirler mi? Ben başarabilecekleri kanaatinde değilim, çünkü yetenekleri yok ve güçleri de yok aslında. Başka şeyleri yapabilecekleri güçleri muhakkak vardır ama bunu sağlayabilecek güç için hem ekonomik güç ama bir taraftan da siyasal güç olması gerekir. En basit kuraldır, bir ülkenin en yüksek güce ulaşabilmesi için ilk önce siyasal gücü, askeri gücü, ekonomik gücü olması lazım. Bunların bir arada olduğu ülkelerin sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Bu kadar açık ve nettir. Onun için bizim ekonomik açıdan da çok güçlü olmamız lazım, askeri açıdan da çok güçlü olmamız lazım."
Soylu, S-400 konusuna değinerek, şöyle devam etti:
"Türkiye'nin bir S-400 meselesi vardır. Rusya'dan alacağımız savunma füzeleri. Mesela, Türkiye bunu niye ister? Türkiye bunu bir level daha yükselmek için ister. Dışarıdan kendisine gelebilecek bir tehlikeyi bertaraf etmek, aslında oyunda bir iki basamak daha üste çıkmak için ister. Bu bizim milli talebimizdir, bunun siyasal bir farklılığı olamaz. Şu anda sınırlarımıza dışarıdan atılabilecek bir füzeyi böyle karşılayabilecek bir defansımız ve güvenlik barikatımız söz konusu değildir. Bunu istemeyen ne demek ister? Türkiye tehlikeye açık olsun ister. Bu Türkiye'nin şu anda en önemli meselelerinden bir tanesidir. Eğer bunu sağlarsanız tam bağımsızlığınızı sağlamış olursunuz ve özgürlüğünüzü sağlamış olursunuz."