Güncelleme Tarihi:
Sahil Güvenlik Komutanlığı Karadeniz Ülkeleri Sınır Sahil Güvenlik Teşkilatları İşbirliği Forumu (BSCF) Yıllık Liderler Toplantısı, Antalya'nın Kemer ilçesinde yapıldı. Toplantıda İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Sahil Güvenlik Komutanı Tuğamiral Ahmet Kendir, Antalya Valisi Münir Karaloğlu ve komşu ülkelerin üst düzey askeri yöneticileri yer aldı.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Sahil Güvenlik Komutanı Tuğamiral Ahmet Kendir, bölgesel işbirliğini artırmak, bölgedeki barış, istikrar ve deniz güvenliğini sağlamak için Karadeniz'e kıyı 6 ülke, Türkiye, Rusya, Romanya, Ukrayna, Gürcistan ve Bulgaristan'ın içinde yer aldığı BSCF'nin 2000 yılında kurulduğunu ve bu toplantıda Türkiye'nin 20'nci dönem başkanlığını Ukrayna'dan devralacağını açıkladı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise Suriye'deki terör örgütleri ve destekçisi ülkelerle, göçmen sorunlarıyla ilgili sert açıklamalarda bulundu. Türkiye'nin terörle, düzensiz göçle ve uyuşturucu ticaretiyle karada ve denizde verdiği mücadelenin herkesçe bilindiğini belirten Bakan Soylu, bunların hiçbirisinin Türkiye'nin iç dinamiklerinin ürettiği problemler olmadığını kaydetti. Yıllardır mücadele edilen PKK terörünün de en başından itibaren dışarıdan lojistik ve stratejik destek aldığını anlatan Bakan Soylu, “Ülke olarak çok bedeller ödedik, çok da acılar çektik" dedi.
Dünyayı terör konusunda her zaman uyarmaya çalıştıklarını belirten Bakan Soylu, "Ancak ne yazık ki terör örgütlerinin küresel güç mücadelesinde araçsallaştırılmasına maalesef engel olamadık. Muhataplarımızı bu tavırlarından vazgeçiremedik. Bugün gelinen noktada karşımıza 258 milyon göçmen, zorla yerlerinden edilmiş 70,8 milyon mülteci, yıllık 1,3 trilyon dolarlık küresel savunma harcaması, doğrudan ve dolaylı uyuşturucu kullanımından sadece 2017'de yaklaşık 585 bin kişinin hayatını kaybettiği bir dünya tablosu var. Bu tablo bize yakışıyor mu" diye konuştu.
Teröre karşı 40 yıldır verilen mücadelede binlerce şehidimiz olduğunu, binlerce annenin evlatsız, çocukların babasız kaldığını dile getiren Soylu, “Güzel ay yıldızlı bayrağımıza sarılan tabutları uğurlamakla büyüdük. Kaç yıl daha sürecek. Gelecek nesillere bunu mu bırakacağız. Hemen yanı başımızda terör devleti oluşturabilmek için çaba sarf eden müttefiklerimiz ne yapmak istiyor. Teröristlerle görüşenler acaba ne yapmak istiyor. Hangi biriniz kendi egemenlik alanınızda buna müsaade edersiniz, ya da ettiniz. Dikkat ediniz; bunun sadece teröre ait sonuçları yok ki. Bölgesel istikrarsızlığa sonuçları var. Nesilleri travma ile bırakan sonuçları var. Kimsenin umurunda mı bilmiyorum" dedi.
'AVRUPA TERÖR ÖRGÜTÜNÜN REHBERLİĞİNİ KENDİNE YOL TUTMUŞ'
Türkiye'ye yönelik şu ana kadar terör örgütünün sınırdan sivillerin, çocukların yaşadığı alanlara 980'den fazla havan ve füze saldırısı yaptığını belirten Bakan Soylu, “20'ye yakın sivil insanımız, bir tanesi 9 aylık Muhammet olan, yine 11 yaşındaki bir kız çocuğumuz hayatını kaybetti. Bunu atan kimin terör örgütü. Buna sahip çıkan kim? Buna sahip çıkan maalesef vekalet savaşlarını bu bölgede yürüten bizim müttefiklerimiz. Avrupa ayağa kalktı. Diyor ki; 'Siz bir harekat yapıyorsunuz, burada sivilleri öldürüyorsunuz.' Bir tek sivil göstersinler. Koskoca Avrupa terör örgütünün rehberliğini kendisine yol tutmuş. Bu nasıl izah edilebilir. Bir tanesi bugüne kadar bine yakın oradan buraya roket atıldı, bir teki bir tek cümle ile bunu ifade etmedi" diye konuştu.
'ABD'NİN ELİYLE PYD DAEŞ'LE EL SIKIŞTI'
Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı harekatlarını hatırlatan Bakan Soylu, şöyle konuştu:
“Bize oradaki DAEŞ serbest kalacak diyorlar. DAEŞ ile göğüs göğüse mücadele eden dünyadaki tek ülkeyiz. Fırat Kalkanı'nda 3 bin 69 DAEŞ'liyi etkisiz hale getirdik. DAEŞ bizim yüce dinimiz İslamiyet'i istismar ediyor. Dünyadaki ortaya koyduğu fotoğraf ile dinimizin tartışılmasına sebebiyet teşkil etmek için aslında bu coğrafyadaki ülkelerin içine de sokulan dünyaya da sokulan bir kötülüktür. Cezaevlerimizde bin 500 DAEŞ ve El Kaideli var. 7 bin 500 savaşçıyı 5-6 yılda sınır dışı ettik. Türkiye DAEŞ'le mücadeleyi dünyadaki hiçbir ülkenin yapmadığı kadar güçlü bir şekilde yapmıştır. Biz Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı'nda teröristleri, DAEŞ'lileri temizledik. Müttefikimiz Amerika'nın eliyle Rakka'da DAEŞ'le karşı karşıya gelmeye çalışan PYD, onlarla anlaştı, el sıkıştı. Siz de ben de biliyoruz ki onların Afganistan, Pakistan, İran çöllerine Ürdün, Lübnan, Libya'ya geçmelerine sebebiyet verdi. Becerebilen de Avrupa'ya gitsin dedi. DAEŞ'le mücadele eden biz, DAEŞ'i serbest bırakan Amerika'nın talimatıyla PYD."
'SEYİRCİ KALMAMIZ MÜMKÜN DEĞİL'
Meselenin sadece Suriye olmadığını, Afganistan, Afrika, Asya ve Pakistan'dan ciddi göç dalgasıyla karşı karşıya olunduğuna dikkat çeken Bakan Soylu, Amerika ve Avrupa'yı terör mensuplarını tutmakla suçladı. Soylu, şöyle devam etti:
“Bizim bunlara seyirci kalmamız mümkün değildir. Ölümden öte köy yok. Yaşadığımız bu topraklarda özgürlüğümüzü, bağımsızlığımızı birisi bize hediye etmedi. Sizin ülkenizde de hediye edilmedi. Herkes mücadele ederek aldı. Gelecek nesillerimize hemen yanımızda bir terör koridoru bırakamayız. Bize geçmiş nesillerimiz bir terör koridoru bırakmadı. 40 yıl terörle mücadele ediyoruz. Gelecek nesillere terörle mücadele eden bir Türkiye bırakmak istemiyoruz. Bunu temizlemiş, artık başka şeyleri konuşan bir Türkiye bırakmak istiyoruz. Bu bölgenin de Avrupa'nın da dünyanın da çıkarınadır."
'BÖYLE BİR DÜNYA OLAMAZ'
Barış Pınarı Harekatı'yla ilgili eleştirilere de yanıt veren Bakan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizim kimsenin toprağında gözümüz yok. Biz Suriye'nin toprak bütünlüğünden yanayız. Bir mahallede oturuyorsunuz. Mahallede bir çetenin bakkalınızı rahatsız etmesini ister misiniz? Çocuğunuzun gittiği okuldaki öğretmenin, çocuğunuz okula giderken yolun güvensiz olup onun etkilenmesini ister misiniz? Geceleyin hanımefendiler evlerine giderken çaresiz ve yalnız bir şekilde bu çetecilerle karşı karşıya kaldığı zaman karşılaştığı muameleyi görmek ister misiniz? Çeteci terörist olacak, kim desteklerse desteklesin Amerika'dan da batıdan da büyük Allah var. Kim desteklerse desteklesin, ne yaparlarsa yapsınlar. Biz bunlara nasıl müsaade ederiz. Nasıl buna ev sahipliği yapılmasına müsaade ederiz. Bu vekalet savaşlarının, bu teröristlerin, bu özellikle altını çizerek söylüyorum, emperyalizmin radikalleşmeyi istismar ettiği, kullandığı politikaların sonunu getirmek zorundayız. Böyle bir dünya olamaz."
Türkiye'nin NATO'da müttefik olduğuna işaret eden Bakan Soylu, “Müttefiklerimiz bizi değil, terör örgütlerini tercih ediyor. Bunun için DAEŞ'i bahane ediyorlar. Bunu ilkokul mantığıyla bile çözemeyenlerle nasıl yol yürünecek, nasıl izah edilecek, elbette büyük bir soru işareti. Bizim geçen yıldan bir önceki yıla 2017'de kaçak olarak yakaladığımız göçmen sayısı 176 bin, ondan bir yıl önce 175 bin. 2018'de 268 bin kaçak göçmen yakaladık. Şimdi yıl bitmedi. 2,5 ay var 334 bin 250. Bu yıl bu hesaplamayla 400 bini görecek. Bu 400 bin trajedi, travma demek. Türkiye'ye kaçak yollarla gelip, kaçak yollarla Türkiye'yi terk etmek isteyenler. 8 metre karın altında donan insanların hesabını kim verecek? Sorumlusu biz miyiz? Meriç'te donan insanların hesabını kim verecek. Ege'de boğulanların hesabını kim verecek" dedi.
'BU BİR TEHDİT DEĞİL TESPİT'
Bakan Soylu, Afganistan'ı kim istikrarsızlaştırmışsa, Pakistan'da kim hegamonik bir yapı kurmak istiyorsa, Afrika'yı kim yoksulluğa mahkum etmişse, Orta Doğu ve Asya'da kim istikrarsızlık oluşturmak istiyorsa faturanın onun önüne konulması gerektiğini söyledi. Türkiye'nin şu an 200'e yakın sahil kurtarma gemisinin yüzde 70'inin sadece düzensiz göçle mücadele ettiğini kaydeden Soylu, “Kapasitemizin 4 katı çalışıyoruz. Kapasitemizin 4 katı değil, kendi kapasitemizle çalışalım, yani bir katı ile çalışalım. Yunanistan'a ilk hafta 7 bin göçmen geçer, ikinci hafta 100 bin, üçüncü hafta 200 bin. Geçti bunlar çünkü. Bir ayda Avrupa'ya geçen göçmen sayısı 400 bini bulur. Bu bir tehdit değil, tespittir" diye konuştu.
'BİZ KİMSENİN HAMALI DEĞİLİZ'
Avrupa'ya ne yaptıklarının farkında olup olmadıklarını soran Bakan Soylu, şöyle konuştu:
"Milyonlarca insanı orada terör örgütü, istikrarsızlık, Esed, Suriye Türkiye'ye gönderecek, Türkiye'yi terör örgütüne teslim edeceksiniz, bir taraftan göçle mücadele ettireceksiniz, ondan sonra af edersiniz, sizin canınız can da bizim canımız patlıcan mı? Şunu çok net Avrupa'ya söylüyorum. Bu zorluğu en iyi siz anlarsınız. Bir rakam verdim, 400 bin kaçak göçmen gelecek. Peki Avrupa'ya bu yıl sonuna kadar ne kadar geçmiş olacak? Taş çatlasın 60 bin, yüzde 15'i. Yüzde 85'ini soran var mı, bunun yüzde 85'i ne oluyor? Her Avrupa'ya geçenin yüzde 20-25 daha fazlası kendi ülkelerine geri dönüyor. Bunun ne büyük bir operasyon olduğunu bilen var mı? Nasıl bir operasyon olduğunu? İstikrarsızlığı, kaçak göçmeni bu bölgeye yükleyin, bu insanlar uğraşsın, uyuşturucuya Avrupa'da ses çıkarmayın, onu da bu bölgeye yükleyin. Geçişi, ticareti. Biz kimsenin hamalı değiliz ve şunu ifade etmek istiyorum, terörü bölgemizde kazıyıncaya kadar bu mücadeleye devam edeceğiz. Kim ne söylerse söylesin."
'KİMSENİN TOPRAĞINDA GÖZÜMÜZ YOK'
"Bizim kimsenin toprağında gözümüz yok olmadı, olmayacak" diyen Bakan Soylu, şöyle devam etti:
“Kendi ülkemiz bize yeter, cennet gibi bir ülke. Fazlasıyla yeter, artar, Allah'a hamd olsun, ama kusura bakmayın terör örgütlerine teslim olacak bir Türkiye yok, olmayacak. Aynı zamanda sosyal medya terörizmine ve yalan terörizmine de teslim olacak bir ülke değiliz. Karadeniz'in çevre kirliliği sorunlarına da elbette beraber tedbir alacağız. Karadeniz'e kıyısı olan ülkelerin kalkınmasına ve bu denizin küresel potansiyelinden tüm sahildar ülkelerin istifade edebilmesini sağlamak sadece bize ait değil, dünyaya ait bir kazanımdır. Karadeniz'in enerji, turizm, kültür çeşitliliği potansiyellerini konuşmamız gerekiyor. Bana sorarsanız dünya için hala bakir bir alandır. Biz bu coğrafyanın insanlarıyız, geleceğe huzur, barış ve kardeşlik bırakmalıyız."