Güncelleme Tarihi:
İçişleri Bakanı Soylu, Polis Akademisi Başkanlığı tarafından hazırlanan “Dünyada ve Türkiye’de Kadın Cinayetleri 2016, 2017, 2018 Verileri Değerlendirme Toplantısı”na katıldı.
Programda konuşan Bakan Soylu, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri noktasında dünyadaki rakamlara ilişkin bilgi verdi. Bakan Soylu, “Dünya Ekonomik Forumu’nun yayınladığı Küresel Cinsiyet Eşitliği Raporu'nda birinci sırada yer alan İzlanda ve Finlandiya’da 2016 yılında 1 milyon kişi başına düşen kadın cinayeti sayısı 6’dır. Türkiye'de ise bu oran aynı yıl 3.7 olarak gerçekleşmiştir. Bu rakam Amerika’da 2015 yılı için 22’dir, ki öyle tahmin ediyorum gelişmişlik seviyesi üzerinden düşününce tahminlerimizle örtüşmeyen bir durumdur. Dünya Sağlık Örgütünün 2015 verilerine göre yayınladığı ülkeler sıralamasında İngiltere ve Japonya 1 milyon nüfus başına düşen 2 kadın cinayetiyle oranları en düşük ülke konumundadırlar. İsviçre, Yunanistan, İran, Gürcistan’da bu sayı milyon nüfus başına 4; Almanya, Hollanda, Norveç, İsveç Ve İspanya’da 5; İsrail, Ermenistan ve Hırvatistan’da 7; Belçika, Avusturalya, Romanya da 8 kişidir. Türkiye 2015 verilerine göre Almanya ile aynı bantta yer alıyor, yani 1 milyon nüfus başına 5 kadın cinayeti var. Ancak sonraki yıllarda Türkiye için bu rakam sırasıyla 2016’da 3,7; 2017’de 4,33 ve 2018 sonu itibarıyla da 3,4 olmuştur. 2015 verileriyle kadın cinayetlerinin yüksek olduğu ülkeler olarak biraz önce zikrettiğim gibi ABD 22 ile listenin ortalarında, Rusya 32, Meksika 35, Brezilya 42 ve en çok kadın cinayeti oranı da Guatemala’da, buradaki rakam da 72 olarak karşımıza çıkmaktadır” ifadelerini kullandı.
“Meseleye küresel bazda cinayet açısından değil de kadına yönelik şiddet açısından baktığımız zaman da gelişmişlik seviyesinden bağımsız bir dağılımla karşı kaşıya kalıyoruz” diyerek sözlerini sürdüren Soylu, “Uluslararası kuruluşların raporlarına göre Avrupa’da her üç kadından birisi 15 yaşından itibaren fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalmaktadır. Uluslararası raporlara göre kadına karşı şiddetin en yüksek olduğu ülke yüzde 52 ile Danimarka’dır. Onu yüzde 47 ile Finlandiya izlemektedir. Buradan bakınca kadın cinayetleri noktasında ülkelerin gelişmişlik seviyelerinin tek başına belirleyici olmadığı; sosyal yapıların, kültürlerin çok farklı sonuçlar doğurabildiği, eldeki verilerle ortaya çıkmaktadır” diye konuştu.
Türkiye’deki verileri de paylaşan Soylu, “Türkiye’de polis ve jandarma bölgesinde, 6284 Sayılı Ailenin Korunması Ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında işlenen kadın cinayeti sayıları 2016’da 301; 2017’de 350; 2018’de 281 olarak gerçekleşmiştir. Cinayetlerin en çok işlendiği mekan, yüzde 72,8’le kadının kendi evidir. İkinci sırada yüzde 15 ile sokak gelmektedir. Cinayetlerde kullanılan silahların yüzde 52,8’i ateşli silahlar olup, bunların yüzde 83,9’unun ruhsatsız olduğu görülmektedir. Failler açısından bakıldığında halihazırda faili meçhul kadın cinayeti yoktur. Faillerin sadece 1,3’lük kısmı firaridir. Bunların da yakalama çalışmaları devam etmektedir. Cinayeti işleyenler eğitim durumu açısından incelendiğinde yüzde 69’unun ilkokul ve ortaokul mezunu olduğu; yüzde 18,9’unun lise ve dengi okullardan mezun; yüzde 5,5’lik kısmının da üniversite mezunu olduğu görülmektedir. Eğitim durumu yükseldikçe kadın cinayetine karışma oranı azalmaktadır. Elimizdeki bulgularda sadece lisansüstü eğitim almış kişiler arasında kadın cinayeti faili bulunmadığı anlaşılmaktadır. Yine failler açısından baktığımızda yüzde 57’sinin işsiz veya nitelik gerektirmeyen işlerde çalışan kişiler olduğu görülmektedir. Faillerin yüzde 63’ünün maktüllerle eş veya duygusal partner ilişkisi olduğu; yüzde 32’sinin akraba, yüzde 1,7’sinin de komşu olduğu görülmektedir. Faillerin yüzde 63,7’si evli, yüzde 21,2’si bekardır. Kadın cinayeti kurbanlarının en küçüğü maalesef bir yaşın altında, en yaşlısı ise 88 yaşındadır. Son olarak kadın cinayetlerinin genel sebeplerine baktığımız zaman da yüzde 42,6’sının psiko-sosyal sebepler; yüzde 36,6’sının da cinsel amaçlarla işlendiği, yüzde 13’ünün ise ruhsal-bedensel sağlık sorunları ve madde kullanımı nedeniyle işlendiği anlaşılmaktadır” bilgilerini verdi.
KADES uygulamasına ilişkin de bilgi veren Soylu, “İçişleri Bakanlığı bünyesinde geliştirdiğimiz KADES yazılımı, şiddet mağduru kadınlarımızın bir nevi panik butonu olarak kullanabileceği bir yazılım. Akıllı telefonlara indirilen bu yazılım sadece kadınlarımızın kullanımına açık. yazılım ilk indirildiğinde T.C. kimlik numarası ile kaydolunuyor, sonrasında yer ve konum bilgisi açıkken telefonunuzdaki KADES simgesine dokunduğunuz anda merkezimize bir acil çağrı düşüyor ve merkezimiz otomatik olarak en yakındaki ekibi olay yerine yönlendiriyor. Sisteme kaydolan kadınlarımızın kimlik bilgileri de kesinlikle gizli kalıyor. Şu ana kadar yazılımı indiren kadın sayımız 60 bin 699; aktif kullanıcı 29 bin 81, gelen ihbar sayısı ise 7 bin 991’dir. Bu 7 bin 991 ihbar sayısı, bizzat ekiplerimize gelen çağrı neticesinde arkadaşlarımızın gittiği ihbar sayısıdır. Bunların yarıya yakın bölümü gerek hatalı kullanım sonucu gerekse sistemin çalışıp çalışmadığını merak eden vatandaşlarca yapılan bildirimlerdir. Ancak diğer yarısı gerçek tehlikelerdir. yani yaklaşık 4 bin çağrı, gerçekten bir tehlike içeren durumlara ilişkindi. tabi ki bunun ne kadarının gerçekten cinayete dönüşebilecek olduğunu bilemeyiz. Ancak bir insan hayatını kurtarmanın bile ne kadar önemli olduğu düşünülürse, bu sistemin başarılı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Şikayet üzerine alınan tedbir kararlarına baktığımızda Türkiye’de 2018 yılında 418 bin 995 önleyici veya koruyucu tedbir kararı alındığını görüyoruz. Bu sayı 2017’de 359 bin 165, 2016’da ise 337 bin 608’dir. yani giderek artan bir trend söz konusudur” dedi.