Güncelleme Tarihi:
Kurum, Bakanlığının 2022 yılı bütçesinin TBMM Plan Bütçe Komisyonundaki görüşmelerinde milletvekillerinin soru ve eleştirilerini yanıtladı.
Bütçelerin, Bakanlıkların projelerini ve gelecek vizyonlarını en doğru şekilde aktardıkları demokratik platformlar ve milletvekillerinin, doğru ve adil eleştirilerini, yapıcı katkılarını sundukları demokratik organizasyonlar olduğunu belirten Kurum, "Lakin, 2022 bütçe görüşmeleri, kimi milletvekilleri tarafından yapılan haksız eleştirilere, itham ve tezyif edici cümlelerle dolu bir şekilde başlamış ve devam etmektedir. Ben sözlerimin hemen başında üslubuna uygun bir şekilde tartışmaları zenginleştiren vekillerimize teşekkür ediyorum." ifadelerini kullandı.
Belediyeler konusunda ayrımcılık, partizanlık yapıldığı, belediyelerin eşit şekilde desteklenmediği iddialarına ilişkin Kurum, görevi devraldığı günden bugüne, tüm ekiple beraber 81 ilin tamamını ziyaret ettiklerini, bazı illere birden fazla gittiklerini anlattı. Bu ziyaretlerin sayısının 350'ye yaklaştığını aktaran Kurum, "Hiçbir siyasi ayrım gözetmeksizin, o belediye hangisi, bu belediye hangisi diye bakmadan belediyelerimizin, şehirlerimizin geleceğini ilgilendiren sayısı on binleri bulan projelerimizi başlattık. Hamdolsun önemli bir kısmını da tamamladık. Bir kısım projelerimizin çalışması da devam ediyor." diye konuştu.
"KAFANIZI ÇEVİRİP NEREYE BAKSANIZ ORADA BİZİM PROJEMİZİ, AK PARTİ MÜHRÜNÜ GÖRECEKSİNİZ"
İddia sahiplerinden, belediye başkanlarıyla konuşmaları ve partilerinin başkanları tarafından yönetilen şehirlere bakmaları ricasında bulunan Kurum, şöyle devam etti:
"Kafanızı çevirip nereye bakarsanız bakın, bizim orada bakanlığımızın yapmış olduğu bir projeyi, bizim, AK Parti'mizin mührünü görürsünüz. Hep aynı şeyi söylüyorsunuz. 'Yerel yönetimlerin yetkisini kısıtlıyorsunuz' diyorsunuz. Bir kere, 2002 yılından sonra yaptığımız reformlarla yerel yönetimlerimizin yetki alanlarını siz değil, biz genişlettik. Gelirleri siz değil, biz artırdık. 2014 yılında 30 büyükşehir belediyesine aktarılan pay yüzde 5'ten yüzde 6'ya, büyükşehir ilçe belediyelerine aktarılan payı ise yüzde 2,5'ten yüzde 4,5'e yine biz çıkardık."
Bakan Kurum, kentsel dönüşümü desteklemek maksadıyla İller Bankasının ayırmış olduğu 3 milyar liranın hangi belediyelere gittiğine yönelik soruya da, "2023 yılına kadar belirlediğimiz bu desteğe dair Türkiye'nin birçok belediyesinden 750 milyon lira kredi desteği geldi ve gelen bütün belediyelere istisnasız 750 milyonun tamamını aktarmış durumdayız. Bunun Türkçesi şu, talep edilen miktar kadar belediyelere aktarılmış ve kimin talep ettiğine de bakılmamıştır. Lütfen milletimizi yanlış yönlendirmeyin. İş yaptırmıyorsunuz diyorsunuz ya, işte soruyorum, şimdiye kadar muhalefet belediyeleri hangi işi istemiş ve bakanlık olarak veya bakanlığımıza bağlı birimler o olarak biz engellemişiz? Buna ilişkin her gittiğimiz yerde biz, parti ayrımı gözetmeksizin tüm belediye başkanlarımıza, 'bakanlığımızı ilgilendiren tüm konularla ilişkili taleplerini bize iletmelerini ve bu mevzuat, kanun çerçevesinde yapılacak her türlü desteğe hazır olduğumuzu' hep ifade ettik." yanıtını verdi.
Kurum, 2002 yılında genel bütçe vergilerinden belediyelere 4,7 milyar aktarıldığını, bu miktarın 2020 yılında 100 milyara yaklaştığını belirterek, "Sadece bu yılın ilk 9 ayında yerel yönetimlere aktarılan miktar 94,4 milyar liraya ulaştı. Bugün sizin partiniz tarafından yönetilen İzmir'de, tarihinin en büyük deprem dönüşüm projesini gerçekleştiriyoruz. Antalya'dan İstanbul'a, Ankara'dan Adana'ya, Sinop'tan Tunceli'ye, Muğla'ya muhalefet belediyelerimizin yönetiminde olan tüm illerde on milyarlarca liralık yatırımı yine biz yapıyoruz. Bizim tek bir derdimiz var, o da milletimize hizmet etmek. 84 milyon vatandaşımıza hiçbir ayrım yapmadan, hiçbir şekilde birbirinden ötekileştirmeden hak ettiği şartlarda yaşam standartlarını sunmaktır." diye konuştu.
"ACI ÜZERİNDEN HİÇBİR ŞEKİLDE SİYASET YAPMADIK"
İzmir'de vatandaşların mağdur olduğunu söylediğini de aktaran Kurum, "Bir kere, Gazi Mustafa Kemal'in 'mağrur İzmir'ini' 20 yılda, 'mağdur İzmir' siz yaptınız. Bana İzmir'de 25 yıldır ne yaptınız? Bir tane kentsel dönüşüm projesi, bir tane deprem dönüşüm projesi, başlattığınız bir tane çalışmayı, bir örneği gösterir misiniz, bunu söyler misiniz?" sorusunu yöneltti.
Türkiye'nin neresinde bir afet olduysa vatandaşın yanında olduklarını anlatan Kurum, "Tabii bazıları bakıyor, göremiyor, duygu anlamında da algılayamıyor." dedi.
Enkaz alanlarında sabahlara kadar çalıştıklarını anlatan Kurum, "Hiçbir şekilde çakarlı arabalarla bilmem nelerle de gezmedik. Acı üzerinden hiçbir şekilde siyaset yapmadık. Hep şunu söyledik, 'bir olacağız, beraber olacağız ve depremden, selden, afetten zarar gören vatandaşlarımızın yarasını saracağız' dedik." diye konuştu.
İzmir'de CHP'ye gönül verenlerin önlerini kesip, "Bunu 25 yıldır görmedik, Sayın Bakanım söz verdiniz geldiniz, sözünüzü tuttunuz, Allah sizden razı olsun" dediklerini anlatan Kurum, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz de o mutlulukla, o heyecanla işlerimizi yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz. Biz sizden takdir beklemiyoruz ama bu kutlu çatı altında en azından afetin siyasetini yapmayalım. Devletimiz tüm kurumlarıyla gönüllü kuruluşlarıyla depremlerde, İzmir'de, Malatya'da, Elazığ'da, Kastamonu'da her afetzedenin yanında olmuş, seferber olmuş bu seferberlik anlayışıyla çalışmıştır. Buraya geldiler çakardan bahsettiler. Orada emek verenlere haksızlık ediyorsunuz. Hiçbir şekilde İzmir'de de mağduriyet adına herhangi bir durum yoktur. İnşallah 26 Kasım'da Sayın Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle de İzmir'de ilk konutlarımızın teslimini depremin birinci yılında yapacağız."
Kiranın da altında taksitle ödemelerin yapılacağını ifade eden Kurum, "Bakın, eser yaptık, eser ürettik, polemikler içerisinde hiçbir zaman yer almadık ve almayacağız da." dedi.
Kurum, milletin derdiyle hemdert olduklarını ve o dertlere deva bulmak için yollara düştüklerini belirterek, "Bizi arayan 84 milyon vatandaşımız, emin olsunlar ki hemen yanı başında bulur. Biz, Ankara'da 'o meşhur karanlık ajanslar tarafından' üretilen, millete en ufak bir faydası bile olmayan tartışmaların içinde hiçbir zaman olmadık, hiçbir zaman da olmayacağız. Bizi, dedikoduların, söylentilerin, iftiraların, ithamların, karanlık ve kirli senaryoların peşine takılıp gidenlerin arasında bulamazsınız." diye konuştu.
Kendilerini arayanlar için adreslerinin belli olduğunu vurgulayan Kurum, "81 ilde Anadolu'da bizi bulabilirsiniz. tüm ekibimizle birlikte. 350'nin üzerinde ziyaret yaptık ve bu ziyaretlere de inşallah bu koltuktan kalkacağım güne kadar da yapacağım, vatandaşımın yanında da olmaya devam edeceğim." değerlendirmesini yaptı.
"KİMSE, ARKADAŞLARIMIZ HAKKINDA MESNEDİ OLMAYAN İDDİALARDA BULUNMASIN"
Bakanlıkta zaman zaman yapılan atamaları başka tarafa çeken bir anlayışla karşı karşıya olduklarını dile getiren Kurum, "Bir kere bu soruyu soran Ömer Faruk Gergerlioğlu'na öncelikle şunu söylemek isterim. Sırtını vesayeti, cuntayı, mafyayı, FETÖ'yü, PKK'yı dayayıp, millete parmak sallama, efendilik yapma dönemi bitmiştir. Bu da AK Parti döneminde bitmiştir. Kimse, arkadaşlarımız hakkında mesnedi olmayan iddialarda bulunmasın. Bunu söyleyen önce kendisine bakacak, şu anda iş tuttuğu kökü dışarda, kendi içeride arkadaşlarına, birlikte yol yürüdüklerine, iş tuttukları ABD'deki FETÖ trollerine bakacak. Bunu söyleyen, ondan sonra karşımıza geçecek, onurlu bir şekilde konuşacak. Gergerlioğlu'nun söylediklerinin, bizim nezdimizde hiçbir şekilde kıymeti harbiyesi yoktur." diye konuştu.
Bakan Kurum, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin eleştirilere de "Kanal İstanbul'u kime sordunuz diyenlere cevabımız şu; milletimize sorduk. Yüzyılın en büyük, Cumhuriyet tarihinin en muazzam projesi Kanal İstanbul'u defalarca anlattım. Burada da anlattım. Yine anlatayım. Kanal İstanbul, Cumhurbaşkanımızın milletinin onayına sunduğu, milletin de onay verdiği büyük bir projedir. Kanal İstanbul, boğazımızın özgürlük projesidir. Yüzde 52'si yeşil alanlardan oluşan Türkiye'nin en çevreci şehircilik projesidir. Yapacağımız rezerv konutlarla İstanbul'u depreme hazırlayan büyük bir dönüşüm projesidir." yanıtını verdi.
"BİZ, KANAL İSTANBUL'DA CUMHURİYET TARİHİNİN EN GENİŞ KATILIMLI, EN ŞEFFAF ÇED SÜRECİNİ YÜRÜTTÜK"
Bilim insanlarının Kanal İstanbul'a yönelik olumsuz görüşleri olduğuna yönelik iddialara ise Kurum, "Şu bilim insanlarını bile ayıran, ayrıştıran aklı artık terk edin. Biz, Kanal İstanbul'da Cumhuriyet tarihinin en geniş katılımlı, en şeffaf ÇED sürecini yürüttük. ÇED Raporunu da 200 bilim insanımızın katkılarıyla hazırladık. Deniz araştırmaları yaptık. Dalga, taşkın, su kalitesi, yer altı suyu, deprem ve tsunami modelleme çalışmalarını titizlikle yürüttük. 'Kanal İstanbul çevresine 1,5 milyon nüfus gelecek' yalanlarına hala devam ediyorsunuz. Projenin planlamasını biz yapıyoruz. Bizim böyle bir şeyden haberimiz yok. Hem ÇED'de hem de planlamamızda 500 bin nüfusu geçmiyoruz. Bu 500 bin nüfus da ilave nüfus değildir, çevrelerdeki ilçelerin dönüşümü için rezerv alanlardan oluşmaktadır." karşılığını verdi.
Kurum, şöyle konuştu.
"Kanal İstanbul ile gündeme gelmeye çalışanların ne yazık ki bir tehdit dili kullandığına şahit oluyoruz. Bir bakıyorsunuz müteahhitler tehdit ediliyor, bir bakıyorsunuz devlet kurumları, bakanlık çalışanları, kurumların başındaki yöneticiler tehdit ediliyor, vatandaşlarımız tehdit ediliyor. Bu tehdit dilini kullananlar şunu çok iyi bilmelidir ki bu millet, bu tehditlere kulak asmaz, tehdit edenleri görüyor ve gereken cevabı da verecektir. Ben sadece, Yunus Emre'nin sözüyle yetiniyorum, 'İlla edep, İlla edep' diyorum. Yakmakla, yıkmakla, küfretmekle, tehdit etmekle muhalefet edilmez. Siz yıkmak dersiniz, biz yapmak deriz. Siz yıkarsınız, biz yaparız. Yakıp yıkanlar, yapmanın mutluluğunu, eser kazandırmanın gururunu, milleti memnun etmenin ne demek olduğunu bilmezler."
Bakan Kurum, Marmara Denizi Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilmesine ilişkin soruları da yanıtladı. Marmara Denizi Özel Çevre Koruma Bölgesi'nin, Marmara Denizi'nin ekolojisini, biyolojik çeşitliliğini korumak için, daha uzun soluklu bir strateji yürütmek için ortaya koydukları bir çalışma olduğunu vurgulayan Kurum, şunları kaydetti:
"Bu çalışmamız, Marmara Denizi'nde ve İstanbul Boğazı'nda ve hatta dolaylı olarak Ege ve Karadeniz'de çevre kirliliğini engellemek için, bölgenin doğal yapısını korumak içindir. Bilim insanlarımızın hazırladığı raporlar neticesinde yapılmış, çok kapsamlı bir düzenlemedir. Planlama ve yetki açısından baktığımızda, Adalar ilçesinde zaten doğal koruma alanlarımız halihazırda vardı. Arkeolojik sit alanları da vardı. Bu alanlarda planlama ve onay yetkisi de zaten geçmişten bu yana Bakanlığımıza aitti. Yine Boğaziçi Kanunu kapsamındaki sahil şeridi ve öngörünüm alanlarında sekretarya görevi bakanlığımızda, plan onayı ise Boğaziçi İmar Yüksek Koordinasyon Kurulu'ndadır. Biz İstanbul'umuza, ülkemize, ülkemizin geleceği gençlerimize bir söz verdik. Şu an bu sözümüzü tutuyoruz. İnşallah, Marmara Denizi'mizi ortaya koyduğumuz strateji planımızla, 3 yıl içinde 2024 yılına kadar bu plan çerçevesinde uygulamaları hayata geçireceğiz. Marmara'nın ülkemiz için, vatandaşlarımız için ne kadar değerli olduğu anlayışıyla, bilinciyle hareket etmeye devam edeceğiz."
Bu yıl Mart ayında, gençlere yönelik çok önemli bir adım attıklarını, Bakanlıkta ve belediyelerde istihdam edilecek personelin yüzde 20'sinin yeni mezun olması şartını getirdiklerini, bu süreçte 1675 mimar, mühendis, şehir plancısı, iç mimar ve teknikerin hizmete başladığını belirtti.
Kurum, Bakanlığın bağlı kuruluşları ile 50 su bilim mühendisi ve 642 sözleşmeli personel alım sürecini gelecek yıl tamamlayacaklarını ifade etti.
Ankara Çamlıdere Barajı üzerine güneş enerjisi santrali kurulmak istenmesi ve Bakanlığın da buna izin vermediği iddialarına yanıt veren Bakan Kurum, "Bir kere güneş enerjisi kurulmasına ilişkin Bakanlığımıza yapılmış herhangi bir başvuru yok. Kaldı ki ASKİ tarafından aynı bölgedeki, eşik regülatörü HES projesine de ÇED olumlu kararını vermişiz. Yani Bakanlığımız tarafından Ankara Büyükşehir Belediyesinin projesini engellediğimiz iddiası kesinlikle doğru değildir." dedi.
Urla'da ve Konak'ta vapur iskelelerinin onaylarının Bakanlıkta beklediğine yönelik sorular üzerine Bakan Kurum, Urla'da vapur iskelesi ile ilgili herhangi bir plan teklifi olmadığını belirterek, "Şu mağduriyet edebiyatını bırakın artık. Biz, yapıcı, hele hele iklim dostu her projenin yanında olduk, yanında olacağımızı söylememize rağmen, şu mağduriyet edebiyatını yapmayalım." çağrısında bulundu.
Hatay Katı Atık Tesisi'ne yönelik soru üzerine de tesisin ÇED sürecinin komisyon kurulu kararıyla sonlandırıldığını, mahkemenin, tesisin iptaline karar verdiğini belirten Kurum, ÇED sürecinin, kaldığı aşamadan devam ettiğini söyledi.
Antalya Büyükşehir Belediyesine, afet zararlarının giderilmesi için 8 Ekim'de 100 milyon lira kredi onayı verdiklerini belirten Kurum, "Bakanlığımıza 2021 yılında borçlanma talebinde bulunan 10 CHP'li belediyeye, borçları bütçelerini aştığı için kredi vermedik." dedi.
Türkiye'de siyanürle altın arama yapıldığı iddiaları üzerine Kurum, "Türkiye'de siyanürle altın arama faaliyetleri yoktur. Arama çalışmaları sırasında solüsyon ve doğal bir çamur kullanılmaktadır. Madenlerle ilgili bilgiyi en basit ifadeyle 'yanlış veriyorsunuz.' Bir defa bir madencilik faaliyetine ruhsat verilmesi, o alanların tamamında maden çıkarılacağı anlamına gelmez. Bununla beraber bölgede, ruhsatlı madenin yüz ölçümüne oranının fazla olması, ÇED kararı verileceğini ifade etmez." ifadelerini kullandı.
Artvin merkezde kanalizasyon ve içme suyu şebeke projelerini 3 Aralık 2020'de ihale ettiklerini de aktaran Kurum, projenin yarısını tamamladıklarını, kalanını da 2022'nin Mayıs ayında tamamlayacaklarını ifade etti.
"Kastamonu'nun Abana ve Bozkurt ilçelerinde sanayi siteleri ile ilgili hiçbir işlem yapılmadığı, bütün esnafın mağdur edildiği" eleştirisi üzerine Bakan Kurum, "Kusura bakmayın ama dünyadan haberiniz yok. Kastamonu'da sanayi sitelerimizin sözleşmelerini yaptık. İnşaatlarını başlattık. Yüzde 25'ini tamamladık. 4 ay sonra teslim edeceğiz. İnşallah açılışını birlikte yaparız." dedi.
Muğla Büyükşehir Belediyesine İller Bankasıyla yardım yapılmadığının doğru olmadığının altını çizen Kurum, devam eden inşaat çalışmaları ve ihalesi süren projelerle beraber belediyeye sağladıkları finansmanın 947 milyon lira olduğunu söyledi.
Kurum, ÇED başvurusu yapılan ve uygun görülmeyen projelerin toplam projelerdeki payının yüzde 30, madencilik faaliyetlerinde ise yüzde 40 olduğunu söyledi.
Paris İklim Anlaşması'na ilişkin de Kurum, "'İklim Değişikliği Strateji Belgesi' hazırlanacak, çalışmalarımızı bu strateji belgesi doğrultusunda her alanda sürdüreceğiz. Meclisimizle İklim Kanunu hazırlıyoruz. Orada sadece kömürü değil, enerji, atık, ulaştırma, sanayi, tarım başta olmak üzere tüm alanlarda kısa, orta ve uzun vadede planlarımızı açıklayacağız. Bu anlamda ocak ayında düzenleyeceğimiz İklim Şura'sını da yapacağız. Kömüre ve termik santrale ilişkin Bakanlığımıza son iki yıldır tek bir ÇED başvurusu yapılmamıştır." dedi.
Bütçe görüşmelerinde "Türkiye'de iklim değişikliği sorununun çözülmesi iktidarın sorumluluğundadır." şeklinde bir ifade kullanıldığını belirten Kurum, iklim değişikliğinin sadece Türkiye'yi değil, bütün dünyayı etkileyen küresel bir kriz olduğunu, dünyanın herhangi bir yerinde bir ülkenin sebep olduğu çevre kirliliğinin Türkiye'yi etkilediğini vurguladı.
Kurum, şunları kaydetti:
"Olumsuz etkilerine bütün insanlığın maruz kaldığı iklim krizi konusunda 'sorumluluk iktidarındır' diyemezsiniz. Sorumluluk hepimizindir, bu siyaset üstü bir meseledir. Hepimiz, görev almak, hayatlarımızı ve alışkanlıklarımızı değiştirmek zorundayız. İklim kriziyle sadece Türkiye değil, 208 ülkenin tamamının aynı anda mücadele etmesi gerekiyor. Sadece ülkelerin değil, 8 milyar insanın iklim krizi konusunda çabalaması, gayret göstermesi gerekiyor. Cumhurbaşkanımız, BM Genel Kurulu'nda Paris Anlaşması'na taraf olacağımızı açıkladı. Meclisimizin ortaya koyduğu irade çerçevesinde de taraf olduk. Şimdi önümüzde bir hedef var: Ortaya koymuş olduğumuz 2053 net sıfır emisyon hedefi ile yeşil kalkınma vizyonumuz doğrultusunda belirlediğimiz politika, strateji ve eylemleri gerçekleştirmektir. Hiç merak etmeyin, Türkiye bundan önce siyasette, ekonomide, çevre ve şehircilikte gerçekleştirdiği tüm devrimlerde olduğu gibi, bundan sonra da yeşil kalkınma devrimini gerçekleştirecektir. Evvel Allah, Türkiye'yi Cumhurbaşkanımızın liderliğinde küresel iklim değişikliğiyle mücadelenin en önemli aktörü, lideri yapacağız."
İskoçya'nın Glasgow kentinde "Türkiye'nin temsil edilmediğine" yönelik ifadeler üzerine Bakan Kurum, Türkiye'yi 2 hafta boyunca tüm kurumlarla, üniversitelerle, STK'lerle, özel sektörle en iyi şekilde temsil ettiklerini, 40'ın üzerinde yan etkinlik düzenlediklerini kaydetti.
Kurum, Türkiye olarak müzakere süreçlerine önemli katkılar sağladıklarını, kendisinin bizzat 5 gün boyunca pek çok ülkeden mevkidaşıyla görüşmeler yaptığını belirterek, "Cumhurbaşkanımız, güvenlikle ilgili olmasının yanı sıra ülkemizin itibarını korumak nedeniyle de Glasgow'a gitmeme kararını aldılar. Biz milletimizin itibarını korumakla mükellefiz. Hiçbir yerde ülkemizin saygınlığına, izzetine halel gelmesine müsaade etmeyiz. Kaldı ki Cumhurbaşkanımız, iklim değişikliğiyle alakalı mesajlarını Ekim ayında gerçekleştirilen BM Genel Kurulu'nda açıkladılar. Artık Paris Anlaşması'na tarafız. 2053 net sıfır emisyon ve Yeşil Kalkınma hedefleri doğrultusunda çalışmaları yürütüyoruz." dedi.
"HDP, MİLLETE FAYDASI OLAN, DOĞAMIZA FAYDASI OLAN HİÇBİR ADIMIN İÇERİSİNDE OLMADI, OLAMAZ"
Kurum, görüşmelerde bahçeden, yeşil alandan, çocukların oyun oynadığı alanların kurulmasından, şehirlerin en değerli alanlarının yeşile ayrılmasından rahatsız olan bir anlayışı büyük bir şaşkınlıkla izlediğinin altını çizdi.
TOKİ'nin millet bahçesi yapmasından, yeşil alan üretmesinden neden rahatsız olunduğu sorunu yönelten Kurum, TOKİ'nin bugün dünyada hiçbir ülkenin yapamadığını yaptığını, büyük çoğunluğu dar gelirli olan 1 milyon 100 bin insana, 1 milyon 100 bin aileye ev ve işyeri sunduğunu söyledi.
Bakan Murat Kurum, TOKİ'nin 19 üniversite yaptığını, devletin en gözde kamu binalarını, yüzlerce park, cami, kreş, ticaret merkezi, oyun alanı yaptığını, yurt dışında da binlerce konut yaptığını belirterek, şunları kaydetti:
"Bugün TOKİ'miz, bu ülkenin en çok yeşil alan, en çok insan merkezli sosyal donatı üreten kurumudur. TOKİ karınca gibi çalışmış. Dün planlı kentleşme lazım dendi, gitti planlarını yaptı. Konut seferberliği dendi, gitti milyon konut üretti. Şimdi vazifesi yatay mimari esaslı, zengin imkanlara sahip, yeşilin içinde bir proje mantığıyla, hem sosyal konutlarını yapmak hem de Türkiye’nin 81 iline millet bahçesi kazandırmaktır. Siz bunu kaldıramıyorsunuz. Her fırsatta, çevreci, doğasever olduğunu dile getiren bir insan, nasıl olur da tam 30 milyon insanın yürüme mesafesinde, spor alanlarıyla sağlık sunan, yeşil alanlarıyla oksijen sunan, aktivite alanlarıyla milletimizi rahatlatan yeşil alanlara, milletin bahçelerine nasıl karşı çıkar? Anlamak hakikaten mümkün değil."
Salda Gölü'ndeki çalışmalara ilişkin bir soru üzerine de Kurum, Salda'yı tertemiz hale getirdiklerini vurguladı. "Peki siz, Salda bu haldeyken neredeydiniz? Kumsal alana araç girişini tamamen durdurduk. Siz o araçlar kıyıya kadar inerken neredeydiniz?" diye soran Kurum, şunları söyledi:
"Biz kıyıdaki ve çevredeki çöp tepeleri, derme çatma binaları kaldırdığımız için mi rahatsızsınız, insanlarımıza daha iyi şartlarda orada dinlenme imkanı verdiğimiz için mi rahatsızsınız, anlamakta zorluk çekiyoruz. HDP, millete faydası olan, doğamıza faydası olan, çevremizi koruyucu hiçbir adımın içerisinde olmadı, olamaz. Biz en azından icraat anlamında, belediyeleri yönettikleri dönemde tek bir doğru, güzel, çevreci adımın atıldığını görmedik. Diyarbakır'a döktükleri betonu gördük, belediye kasasında, milletin cebinde olması gerekirken, belediye kaynaklarının nasıl terör örgütlerine peşkeş çekildiğini gördük. Milletimize de açıkladık. O süreci siz çok iyi bilirsiniz. Kimin rantçı olduğunu, talancı olduğunu milletimiz çok iyi biliyor. Rantçı da sizsiniz, talancı da sizsiniz. Kırklar dağında beton yaptınız, biz de yıktık. Belediyenin, vatandaşın kaynaklarını terör örgütüne verdiğinizi de gördük."
"ATIK TOPLAYICI KARDEŞLERİMİZ, SIFIR ATIK PROJEMİZİN İSİMSİZ KAHRAMANLARIDIR"
Atık toplayıcılarına ilişkin sorular üzerine de Bakan Kurum, şunları kaydetti:
"Çekçekçi, emekçi kardeşlerimizle ilgili tezvirat yapıyorsunuz. Biz hepinizin kastını çok iyi biliyoruz, milletimiz de çok iyi biliyor. Kimse bizim emekçi kardeşlerimiz üzerinden siyaset yapmasın, onları istismara kalkışmasın. Sayın Emine Erdoğan Hanımefendinin himayelerinde yürüttüğümüz sıfır atık projesi ve yine kendilerinin ifadeleriyle 'atık toplayıcı kardeşlerimiz', Türkiye'nin en büyük çevre hareketi olan sıfır atık projemizin isimsiz kahramanlarıdır. Kimse bizim emekçi kardeşlerimizin arasına girmeye çalışmasın. Bizim her zaman, işçinin, emeğin, alın terinin yanında olduğumuzu çok iyi biliyor. Bize konuşmalarında, rantçı, emek sömürücü diyenler, asıl emek sömürücüsü sizlersiniz."
Kurum'un açıklamalarının ardından Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü ve Meteoroloji Genel Müdürlüğünün bütçeleri komisyonda kabul edildi.
BAKAN KURUM İLE HDP'Lİ VEKİLLER ARASINDA TARTIŞMA YAŞANDI
HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun Bakanlıkta yapılan atamalara ilişkin iddiaları üzerine Bakan Murat Kurum'un açıklamalarına HDP İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu araya girerek tepki gösterdi.
Katırcıoğlu'nun sözleri üzerine salonda AK Parti ve HDP milletvekilleri arasında gerginlik yaşandı. Komisyon Başkanı Cevdet Yılmaz görüşmelere ara verdi.
Aranın ardından Bakan Murat Kurum'un konuşmasını tamamlaması üzerine Komisyon Başkanı Cevdet Yılmaz, Gergerlioğlu'na tekrar söz verdi. Gergerlioğlu, açıklamalarını tekrarlaması üzerine Bakan Kurum, "Ben sözlerimin arkasındayım. Kendisi gelecek, Twitter'dan, Facebook'tan duyduklarıyla bize hesap sormaya kalkacak, biz de hiçbir şey söylemeyeceğiz. Devletin hakimi savcısı var. Hukuk düzeni var, hukuk düzeninde yapılması gerekenler yapılır, bizim de verecek bir hesabımız varsa gider hesap veririz. Sözlerinizi aynen size iade ediyorum." dedi.
Komisyon Başkanı Cevdet Yılmaz da siyaset steril bir ortam olmadığından milletvekillerinin birbirlerine tahammül etmeleri gerektiğini belirterek, oturumu kapattı.