Güncelleme Tarihi:
Bakan Koca, ayaktan hasta kabul kapasitesinin artırıldığını dile getirerek, “2020 yılında aylık 13 milyon olan poliklinik muayene sayımızı 2022 yılı Ekim ayı itibarıyla 26 milyona ulaştırarak var olan kapasitemizi iki katına çıkardık. Hastanelerimizde pandemi öncesi dönemde günlük 672 bin MHRS randevusu açılırken, bugün yüzde 40 artışla 945 bine kadar çıkmıştır. Randevu alanların yüzde 25’nin de bu arada gelmediğini söylemek istiyorum. 945 açılan randevunun yüzde 60’ı ancak bakılabilir durumda. Aradaki fark 400 bine yakın. 400 bin açılan randevuya gelinmiş olsaydı aslında bu sorun bitecek” ifadelerini kullandı.
Merkezi Hekim Randevu Sistemi’nin (MHRS) son yıllarda yüksek talep gördüğünü gözlemlediklerini belirten Koca, günlük yaklaşık 1.2 milyon hastanın hizmet aldığını, 1 milyon 200 bin toplam bakılan hastanın 550 bininin MHRS’den, 650 bininin ise randevu almadan gelen hastalar olduğunu söyledi. 32 bin polikliniğe 32 bin tıbbi sekreter alacaklarını duyuran Bakan Koca, “İlk 16 bini de gelecek hafta kılavuz yayınlanınca görmüş olacaksınız. Sözleşmeli hekim kadrolarını da yaygınlaştırıyoruz. Böylece sıkıntı çektiğimiz yerlerde hekim istihdamına teşvik ediyoruz. Yani en geç Ocak 15’e kadar da bu 27 bin sözleşmeli hekimin açıktan atamalarını yapıyor olacağız” açıklamasında bulundu.
“4 KİŞİDEN BİRİ RANDEVUSUNA GELMİŞ OLSA VEYA BOŞ BIRAKILMIŞ OLSA SORUN BÜYÜK BİR ORANDA ZATEN ÇÖZÜLMÜŞ OLACAK”
Her 4 kişiden birinin randevusuna gelmediğinin altını çizen Koca, “4 kişiden biri randevusuna gelmiş olsa veya boş bırakılmış olsa sorun büyük bir oranda zaten çözülmüş olacak. Hasta yoğunluğunun fazla olduğu hastanelerimizde mesai sonrası çalışmayı özendirecek çalışmalar yaptık, mağduriyet oluşmaması için branş bazında dinamik bir şekilde yönetmeye çalışıyoruz. Sorunun farkındayız. Çözümü adım adım uyguluyoruz. Yakında böyle bir gündemimiz olmayacak” diye konuştu.
“ŞEHİR HASTANELERİNDE NE HASTA SAYISI, NE YATAK DOLULUK ORANI, NE YOĞUN BAKIM DOLULUK ORANI, NE AMELİYAT SAYISI İLE İLGİLİ HERHANGİ BİR GARANTİ SÖZ KONUSU DEĞİLDİR”
Ankara’da Covid-19 hastalarının yüzde 63’ünün şehir hastanesinde tedavi edildiğini söyleyen Bakan Koca, “Şehir hastanesi olmasaydı Ankara’da neler yaşanırdı? Üzerine basa basa söylüyorum. Şehir hastanelerinde ne hasta sayısı, ne yatak doluluk oranı, ne yoğun bakım doluluk oranı, ne ameliyat sayısı ile ilgili herhangi bir garanti söz konusu değildir. Yatak doluluk oranı dahil olmak üzere. Şehir hastanelerinde garanti olarak ödenen tek bedel kira bedelidir. Şehir hastanelerinin bunun dışında aldığı 19 hizmet bedeli var. Bu hizmet bedelleri yemek, güvenlik, laboratuvar, görüntüleme gibi 19 hizmet bedelinden bahsediyoruz. Bunlar da miktara bağlı hizmet bedeli. Bunların da süresi 25 yıl değil, 5 yıl” diye konuştu.
Miktara bağlı hizmetlerde eşik değerin tespit edildiğini söyleyen Bakan Koca, "Eşik değer görüntüleme ve laboratuvar hizmetleri için Sağlık Uygulama Tebliği’nin fiyatları uygulanıyor. Benim de beğenmediğim, üniversiteler için çok düşük olduğunu söylediğiniz Sağlık Uygulama Tebliği rakamları ile ihale yapılıyor. MR’dan bahsedelim. MR’ın SUT fiyatı ne kadar? 115,07. Biz daha fazla indirim alabilmek için bir eşik değerin üzerinde ola ki daha fazla talep olursa biz daha fazla indirim isteriz denilerek belirlenen eşik değere kadar yüzde 40 indirimle alıyoruz. Kaç lirayla? 62.76 lira. O eşik değerin üzerine çıktığında bir yüzde 40 indirim daha alıyoruz. Kaç lira? 37.65 lira. 37 lira ile MR çekiliyor” ifadelerini kullandı.
Bakan Koca, şehir hastanelerine 2019 yılında yapılan kanun değişikliği ile taban ve tavan uygulaması getirildiğini hatırlatarak, “Belki hiç farkında olmadınız o kanun geçerken. Şehir hastanelerinin uzun dönemde oluşacak mali riski bu kanun ile minimilize edildi. O kanun çıkarken var olan sözleşmedeki kira bedelinin üzerinde olmamak kaydıyla çıkmıştı. Yani altında yapabiliyorsanız yapın ama sözleşme rakamın üzerinde olmasın diye çıkmıştı. Bu sayede belirlenen taban değerinde fazla bir bedel ödemeyeceğimiz kanunla koruma altına alınmıştı” açıklamasında bulundu.
“DIŞKAPI YILDIRIM BEYAZIT EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ, YENİLENMİŞ HALDE İLAVE 600 YATAK KAPASİTESİ İLE AÇILACAK”
“Şehir hastanelerinde hasta garantisi olmasına rağmen hastaneleri neden kapatmıyoruz?” diyen Bakan Koca, şöyle devam etti:
“Bu hastanelerde yenilenmesi gerekenleri de yeniliyoruz. Yatırım planına alındı. Mevcut hastanelerimizi yeniliyoruz. Biraz insaf. Burada ilk defa söylüyorum. Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi, yenilenmiş halinde yatak kapasitesi 600. Onkoloji Hastanesi’nin yatak kapasitesi 600. İlave bunlar. Dr. Sami Ulus Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim Ve Araştırma Hastanesi de 300 yatak kapasitesi ile etüt projelerine başlandı. En geç 6 ay içinde ihaleleri yapılacak. Beştepe Devlet Hastanesi devam edecek. Ulucanlar Göz Eğitim ve Araştırma Hastanesi de o kimliği ile devam edecek. Onun da kadrosunu güçlendirmeye devam edeceğiz. (Kapatıldı denilen hastaneler) Yatırıma alındı, etüt projeye başlandı. En geç 6 ay içinde Dışkapı yıkım gerektiği için yıkılarak yapılacak. Onkoloji, yıkılmadan 600 yatak ilave ile yapılacak. Sami Ulus da 300 yatak ilave ile yeniden inşa edilecek en geç 6 ay içinde.”
“TANIMLANMAMIŞ BRANŞLA 30’A YAKIN MUAYENEHANECİ HEKİM AMELİYAT YAPIYOR. BUNU MU İSTİYORSUNUZ?”
Muayenehane kısıtlaması konusunda soruları cevaplayan Bakan Koca, “Muayenehane kısıtlaması ile ilgili ekim ayında yürürlüğe konan yönetmelik değişikliğimizin yankıları çok fazla oldu. Yönetmeliğin temel amacı muayenehaneleri sınırlamak değil, hasta güvenliğini sağlamak ve özel hastanelerin planlama dışına çıkmasını engellemektir. Biz muayenehaneleri sınırlamaya yönelik bir yönetmelik yayınlamadık. Öyle bir niyetimiz de yok. Öyle bir niyetimiz olsaydı sadece cerrahlara yönelik özel hastaneleri kullananlara yönelik yapmazdık. Dahili branşlarla ilgili herhangi bir uygulamamız yok bu anlamda. Sadece özel hastaneler yönetmeliğinde yapıyoruz. Bizim gördüğümüz özel hastanelerin özellikle şu süreçte kendilerine yönelik planlamayı delmek üzere muayenehaneciliği kullanmalarıdır. Son dönemde muayenehane hastaneleri oluşmaya başladı biliyor musunuz? Özel hastanelerin yaptığımız planlamayı, muayenehane hekimliği üzerinden delmelerine izin vermek istemiyoruz. Örnek vereyim; bir ilimizde bir hastane plastik cerrahi kadrosunda ruhsatı olmayan bir hastane. Tanımlanmış bir branş değil. Ama o hastane plastik cerrahi hastanesi olarak internet sitesinde tanımlıyor. 30’a yakın muayenehaneci hekim orada ameliyat yapıyor. Buna izin mi verelim? Bunu mu istiyorsunuz?” diye konuştu.
Sağlık turizminin giderek artması sonucu artan işlemleri kayıt altına almak istediklerini dile getiren Bakan Koca, “Bu yüzden serbest hekimlerin aynen hastanelerde olduğu gibi muayenehane bilgi sistemi kullanarak hastalarını dijital olarak kayıt altına almalarını sağlamak istiyoruz. Özellikle yabancı hastaların bilgilerine erişemiyoruz. Bu alanda düzenleme ve denetim zorunluluğu gerekli hale geldi. Öncelik hasta güvenliğini sağlamaktan ibaret. Yönetmelik, özel hastanelerimizde kendi hastalarını yatırarak, muayene hekimleri ile sözleşme yapma zorunluluğu getirmiştir. Buna da hemen geçilmedi, 3 aylık süre tanındı. Uygulama hayata geçtiği zamanki kaygıyı anlıyorum. Bir şekilde hekim sayısınca özel hastanelerde yer olmazsa ne olur? Hiç endişeniz olmasın. Eğer bölgelerde ve belli branşlarda sıkıntı yaşanması halinde bu durumu değerlendiririz. Bu süreçte iller bazında eğer bir sorun olursa zaten takip ediyoruz, gerekli olursa birtakım farklılıkları branş bazında yapabiliriz. Özetle biz bütün vatandaşımızın -yurt dışından gelen hastalar dahil olmak üzere- muayenehane hekimlerinden sadece istediğimiz yazılımı kullanarak gelen hastayı işlemiş olmasıdır. İkincisi, özel hastanelerin planlamayı delerek muayenehane hekimliği üzerinden bu işlemi sürdürmelerine izin vermek istemiyoruz. Üçüncüsü ise kamudan, özel sektör kullanılarak yasal olmayan kullanımı da özel hastaneler üzerinden engellemek istiyoruz. Bununla ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız” dedi.
Daha önce kurucusu olduğu Medipol Hastaneleri konusunda ilgili yönetmeliğin vekiller tarafından dile getirildiğini hatırlatan Bakan Koca, "Kendi kadroları ile hizmet etmeyi ilke edindiklerinden emin olun. Asla dışarıdan hekimin üzerinde oluşmuş yapılar olmadığını bilin. Muayenehane hekimlerinin vakıf üniversite hastanelerini kullanmalarına izin vermeyeceğiz ve söz konusu olmayacak” ifadelerini kullandı.
“BAHSE KONU TEDAVİNİN ETKİNLİĞİNİ SMA BİLİM KURULUMUZ DEĞERLENDİRİYOR”
Bakan Koca ayrıca Bilim Kurulu'nun SMA hastaları için etkisini göstermiş ikinci bir ilacın kullanımının önerildiğini belirterek , "Bu ilacın kullanıma alınması için işlemleri başlattık" ifadelerini kullandı.
SMA konusunun hassas bir konu olduğunu belirten Bakan Koca, “SMA konusunda kelimelerimizi seçerek titizlikle kullanmak zorundayız. Öncelikle SMA konusu kesinlikle bir ödeme sorunu değildir. Binden fazla SMA hastamız var ve tedavilerini etkinliğini ispat etmiş ilaçla masraflarının tamamını devletimiz karşılayacak şekilde kullanıyoruz. Bunun mali bir konu olmadığı şu örnekle izah edilebilir. Türkiye’de toplam 250 hastası için başka iki nadir hastalıkta kullanılan, sadece iki enzim türü için yıllık SMA hastaları için ödenen toplam miktarın iki katı ödeme yapıyoruz. 60 milyon avro SMA için, 120 milyon avro iki enzim için ödüyoruz. 250 hasta için. Sorun nerede? Zolgensma isimli gen tedavisinin ödeme kapsamında olmaması. Bahse konu tedavinin etkinliğini SMA Bilim Kurulumuz değerlendiriyor. Bu bilim kurulu fakültelerimiz ve sahada özellikle hastaları tedavi eden hocalarımızdan oluşan bir bilim kurulu. Bakanlık karar vermiyor. SMA Bilim Kurulumuz, SMA hastası çocuklarımızın tedavisini üstlenen bilim insanlarından oluşuyor. SMA Bilim Kurulu, tedavinin etkinliği ile ilgili yeterli kanıt olmadığı gerekçesiyle şimdilik uygulamaya alınmasının bir gereklilik olmadığını ifade etti. Kaldı ki üretici, belirtisi olmayan hastalara bu tedavilerin uygulanmasını zaten önermiyor. Üreticinin kendisi belirtisi olmayan hastalara önermiyor” dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda daha sonra Sağlık Bakanlığı ile bağlı ve ilgili kurumlarının 2023 yılı bütçeleri kabul edildi.