Bakan Koç: Turizm alanlarını ihya edeceğiz

Güncelleme Tarihi:

Bakan Koç: Turizm alanlarını ihya edeceğiz
Oluşturulma Tarihi: Aralık 12, 2006 23:49

Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, kitle turizmini inkar etmeden tüm turizm alanlarını ihya edeceklerini, turizmde Avrupa'yı ihmal etmeden bütün dünyaya açılacaklarını bildirdi.

Atilla Koç, Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda, Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği'nin (TÜRSAB) isteği üzerine Almanya'nın Turizm Araştırmaları Kurumunca hazırlanan “Alman Seyahat Pazarında Türkiye” adlı araştırmanın, kurumun direktörü Armin Vielhaber tarafından sunumundan sonra yaptığı konuşmada, çalışmanın Türk turizmine ve kendilerine faydalı olacağını söyledi.

Koç, “Ama biz bu hususlar için bir çalışma yaptık. Bununla beraber bizim dış ülkelerdeki imajımızın nasıl değişeceğine ve bu hususta bizim yapacaklarımız hakkında ayrı bir araştırmaya ihtiyaç var, biz onu da yaptık” dedi. Türkiye'de uzun yıllardır Turizm Bakanlığının bulunduğuna, ancak Turizm Master Planı'nın olmadığına işaret eden Koç, bu planın 2003 yılında Başbakanlığa intikal ettirildiğini ve bunun kendi döneminde olduğunu söyledi.

Atilla Koç, Türkiye'nin aşkla, şevkle, biraz da konjonktürel düzenlemelerle büyük hamleler yaptığını, ama sürdürülebilir olmanın önemli olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Sürdürülebilir olmak için altyapın, projeksiyonun ve programın olacak. Onu biz yaptık. DPT'ye sunuldu, uzmanlar orada da inceleyecek, sonra da sayın Başbakan başkanlığında Yüksek Planlama Kurulunda bu stratejiyi devlet belgesi olarak sizlerin huzurunuza sunacağız. Aynı şekilde Kültür Bakanlığının tabiat varlıkları, folklor, halk kültürü varlıkları ve kitap, hat sanat varlıklarımızın ne olduğu, envanteri, üzülerek söylüyorum, ben gelinceye kadar yoktu. Ama bu ayın sonundan sonra var. Sadece kültür varlıklarıyla ilgili olarak 74 bin varlığımızı tescil ettirdik ve bunun 25 bini de İstanbul'da. Ayağımızın nereye basacağını bilelim diye.”

TÜRKİYE'NİN İMAJI

Sunumu yapan Vielhaber'in Türkiye'nin imajına da değindiğini anımsatan Koç, ”Almanların Goethe Enstitüsü, İngilizlerin İngiliz Kültür Merkezi, Fransızların Fransız Kültür Merkezi ve İspanyolların Cervantes Enstitüsü var. Onun da kanununu hazırladık. 18 maddelik bir kanun. Son incelemelerini yaptık, belki gelecek hafta Meclis'e inecek. Bütün Türkiye'de, bütün dünyada kurulacak, tabii yavaş yavaş, peyder pey, öyle ucuz iş değil bu, Yunus Emre Enstitüleri Türk kültürüne hizmet edecekler” diye konuştu.

Bakan Koç'un, TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy'un siyasete girebileceğini, ancak TÜRSAB'ı siyaset için kullanmasına karşı geleceğini belirterek, “Çünkü ben rakip istemem” demesi gülüşmelere neden oldu.
TÜRSAB'ın görevinin kendi sektörünü ayağa kaldırmak olduğunu dile getiren Koç, “Yahu Atilla Koç'tan ne istediniz de almadınız? 'Efendim bu sene de bozuk gidiyor'. Bu bozuklukta TÜRSAB'ın ne kadar günahı var? Tekrar söyleyeyim, bu sene bir kriz geçirdik, ama bunu mübalağa etmemek lazım. Bu geliş gidişlerde ya çok şen şakrak oluyoruz veya çok karamsar. Oysa hayat ne çok sıcak, ne çok soğuktur. Hafif serin, hafif ılıktır. Böyle bakacağız meselelere” şeklinde konuştu.

Türkiye'nin imajının önemli olduğunu ifade eden Koç, Avrupa ülkelerinde bazı grupların Türkiye aleyhine çok faaliyette bulunduğunu söyledi.

Bakan Koç, “Ama buna karşılık çalışmamız gerekiyor; bir, mass (kitle) turizmini inkar etmeden bütün turizm alanlarını hep beraber ihya edeceğiz, iki, Avrupa'yı inkar etmeden bütün dünyaya açılacağız. Onun için Hindistan'a da Çin'e de gidiyorum, Çin usulü, idarede komünist fakat kalkınmada kapitalist olan Vietnam'a da gidiyorum. İlk defa Türkiye'ye bu sene Amerika'dan 500 bin turist geldi. Bu rakamı 5 milyonlara çıkarmak imkanı var” şeklinde konuştu.
Atilla Koç, Türk turizmini bütün dünyaya açmak için Pakistan, Hindistan, Güney Afrika, Suudi Arabistan ve bazı Avrupa ülkelerinde yılbaşından itibaren kültür ve turizm müşavirlikleri kuracaklarını bildirdi.

“TÜKÜR ELİME SÜREYİM YÜZÜNÜZE”

Bakan Koç, ilk defa Leverkusen maçıyla Türkiye'nin sanal tanıtımına başlayacaklarını, bunu ABD'deki basketbol maçlarında da uygulayacaklarını dile getirerek, “Yani hep beraber çalışıyoruz. Hep Karadenizlilerden misal veririm, Karadenizlilerin güzel bir sözü var, biraz amiyane ama manayı ifade ettiği için inşallah benim dilimde güzelleşir; 'tükür elime süreyim yüzünüze'. Hep beraber” şeklinde konuştu.

“ALMAN SEYAHAT PAZARINDA TÜRKİYE”

Almanya Turizm Araştırmaları Kurumu Direktörü Armin Vielhaber de sunduğu araştırmaya göre, 1988 yılında 800 bin olan Türkiye'ye gelen Alman turist sayısının 2005 yılında yaklaşık 4 milyona yükseldiğini belirtti.
Vielhaber, Alman turistlerin Türkiye'de ortalama 943 Avro harcadığını, bu rakamın Mısır'da 1146, İspanya'da 1033, Hırvatistan'da ise 640 Avro olduğuna işaret etti.

Alman turistlerin 2005'te yüzde 41'inin Türkiye'ye ilk kez, yüzde 59'unun ise ikinci kez geldiğini anlatan Vielhaber, bunun çok olumlu olduğunu, bir kez gelenlerin tekrar tekrar gelmeleri halinde turizmin ayakta kalacağını söyledi.
Vielhaber, 2006-2008 yılları için yurt dışında tatil yapacak Almanlar arasında Türkiye'ye gelmeyi düşünenlerin oranının yüzde 35 olduğunu, ancak bunun dışında zayıf potansiyele sahip kesimden kişilerin de buraya çekilmesi gerektiğini bildirdi.

“TÜRKİYE EŞSİZ YÖNLERİNİ ÖNE ÇIKARMALI”

Türkiye'nin imaj itibarıyla zayıf noktaları bulunduğunu anlatan Vielhaber, bunların kişisel güvenlik, politik durum, çevrenin korunması gibi konular olduğunu belirtti.

Bu imaj araştırmasının bir süre önce yapıldığını ve bugünkü durumun bilinmediğini ifade eden Vielhaber, hem bu durumun belirlenmesi, hem de imajın düzeltilmesi için çalışmalar yapılması gerektiğini vurguladı.

Vielhaber, Türkiye'nin güçlü yönlerini öne çıkarması, rakip ülkelere göre eşsiz yönlerini vurgulaması, “her şey dahil turizme” bağlanmaması gerektiğini söyledi.
Alman turistlerin “deniz-güneş-kum”un yanı sıra örneğin şehir turizmini de istediklerini dile getiren Vielhaber, çok güzel bir kent olan İstanbul'un hala marka olamadığını kaydetti. Vielhaber, İstanbul'a sadece oteller yapıldığını, yazlık evler ve başka konaklama yerlerinin niçin yapılmadığını anlayamadığını belirtti.

Armin Vielhaber, Türkiye'nin çok yatak satmak için ucuz turizme yönelmemesi gerektiğini, bunun “ucuz ülke” imajına neden olarak turistleri kaçıracağını belirterek, bu konuda önlem alınması gerektiğini söyledi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!