Güncelleme Tarihi:
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, Sakarya’nın Serdivan ilçesinde Sakarya Tarım Sektörü Temsilcileri toplantısında çiftçilerle buluştu. Bakanlık olarak Meclis’e sundukları yeni düzenlemeyle ilgili konuşan Bakan Kirişci, birçok yeniliğin ve avantajın sağlandığını ifade etti. Orman yangınlarında hayatını kaybedenlerin şehit sayılması konusunda da çalışma yaptıklarını anlatan Bakan Kirişci, “Ormanlar daha etkin korunacak. Çünkü ormandan gelir elde ettiğini düşünen orman köylüsü, zaten ilgileniyor, zaten koruyordu, daha fazla koruma içgüdüsüyle hareket etmiş ve buraları sahiplenmiş olacak. Ormanlık alanlarda rehabilitasyon çalışmalarımız daha hızla yürütülecek ve sektörümüz gerçekten bu konuda önemli bir kazanım elde etmiş olacak. Arkadaşlarıma sordum. Bizim toplam 133 orman yangınlarında hayatını kaybeden insan var. Bu insan var derken bunun 105 tanesi kendi vatandaşımız. Geri kalanı bu ülkeye yangınlarda hizmet vermek üzere gelen başka ülkelerin vatandaşları. Bu son düzenlemeyle bu yangınlarda hayatını kaybeden 105 vatandaşımıza, vatan evladına, bu yeşil vatanın muhafızlarına, koruyucularına şehitlik unvanı verilmiş olacak, diğer şehitlerin yararlandığı haklardan bu kardeşlerimizin yakınları da artık yararlanıyor olacak. Zaten onlar şehit ama geride kalanlarınıza da bu payeyi inşallah vermiş olacağız” dedi.
"SU ZENGİNİ BİR ÜLKE DEĞİLİZ"
İklim değişikliğinin yarattığı olumsuz etkilere de değinen Bakan Vahit Kirişci “Mart ayında kuraklığı konuşuyorduk. Biz depremle, depremin yaralarını sarmakla meşgulken Şanlıurfa, Adıyaman ve Malatya'da bu üç ilde bir anda sel ve taşkınları yaşamaya başladık. Şanlıurfa'nın uzun yıllar ortalaması yıllık 460 kilogram yağış alırken, 14-15-16 Mart'ta, üç günde tam 138 kilogram yağış aldı. Bu 460 kilogramın üçte birine tekabül ediyor. Bu taşkınlara neden oldu. Bir anda kuraklığı konuşan ülke, sel ve taşkınları konuşmaya başladı. Bugün nisan ayının 5’i ve burada bir yağış dolayısıyla uçağımızı indiremediğimizi söylüyoruz. Yağışımız olsun ama düzenli yağış olsun. Fakat küresel ısınma, iklim değişikliği bunları birer realite olarak bize öğretmeli. Buradan şunu söylemeye çalışıyorum. Bizim bir su zengini ülke olmadığımız, su fakiri bugün için olmasak bile su zengini olmadığımızı bunu da kabul edeceğiz. Bir başka yönü itibarıyla Türkiye'de evet suyu sadece biz kendimiz tutumlu olarak kullanmayacağız tarım sektörü olarak. Aynı zamanda sanayi sektörünün de içme ve kullanma sularında da mutlaka özeni gerekiyor. Yine tarım sektöründe suyun ne kadar önemli hale geldiğini anlatmak için birkaç rakam vermek istiyorum. Bir kilo kırmızı et için 15,5 ton su gerekiyor. Bir kilogram kırmızı et için. Bir kilogram peynir için 5 ton su gerekiyor. Yine bizim burada 1 kilogram buğday için 1,3 ton su gerekiyor. Yani düşünün. Şimdi biz bu büyükbaş, küçükbaş, kanatlı vesaire diyeceğiz. Bunlardan da en az su tüketen hangisi ona bakacağız, yine bitkisel üretimde suyu en az hangi ürünle maksimum verimi alabilirim, suyu en optimum hangi üründe değerlendirebilirimi yapmak zorundayız. Bunları yapmadan olmaz. Artık böyle bir dünya var ve böyle bir Türkiye var. Bunları ben sizinle paylaşmak durumundayım” dedi.
‘BU ÜLKENİN YENİ BİR LİGE ÇIKMASINI SAĞLAYACAĞIZ’
Tarım politikalarıyla Türkiye’nin dünyada saygın işler yaptığını aktaran Bakan Kirişci, “Diğer taraftan yine bu ülkede iktidara biz geldiğimizde bu ülkenin nüfusu 65 milyondu. Bugün değerli kardeşlerim ülkenin nüfusu 85 milyon. Fazladan 20 var. Düzensiz göçmen vesaire, bunların da 3,5- 4 milyon olduğunu varsayın. Artı 2002’de 15 milyon olan bu ülkeyi ziyaret için gelen turist sayısı, bunlar bugün 50 milyonun üzerine çıktı pandemiye rağmen. Eğer pandemi olmamış olsaydı, bugün 65-70 milyonları konuşuyor olacaktık. Bunları da bizim nüfus olarak yine görmemiz gerekiyor. Türk Hava Yolları, milli gururumuz. 122 ülkeye 255 destinasyona uçuyor. Ve bu 255 destinasyona uçarken sadece bizim insanlarımızı getirmiyor. Başka ülkelerin insanlarını da bir yerden bir yere naklediyor. Burada bizim yine Türk Hava Yolları'nın kendi iştiraki olan yemekçilik şirketi marifetiyle burada 185 milyon yolcuyu da doyuran biziz. Yetmez. 2002 yılında 3,8 milyar dolarlık ihracatımız var. Ama bugün 30 milyar dolara yaklaştık. 30 milyar dolar, 2002 yılında tüm Türkiye'nin ihracatının 36 milyar dolar olduğunu dikkate aldığınızda onun tek başına tarım ve gıdayla birlikte gerçekleştireceğimiz ihracat rakamına yaklaştığını söyleyebiliriz. ‘Bu ülke üretmiyor. Bu ülke her şeyi ithal ediyor’ diyenlere onları itham etmek için söylüyorum. Bu ülke üretiyor. 85 milyonu, 4,5 milyon düzensiz göçmeni, 50 milyonun üzerinde turisti, 185 milyon bizim ülkemizi kullanıp başka ülkelere erişen turistleri, uçak yolcularını, artı 30 milyar dolarlık ihracat kapsamında da başka ülkelerdeki insanları doyuran bir tarım sektörü var. Bu ülkenin üreticisi üretiyor. Efendim peki ithalat da yapıyoruz. Doğru. O da var. Ama önemli olan ithalatla ihracat arasında net ihracatçı mısınız, net ithalatçı mısınız? Biz net ihracatçı konumundayız ve şu geride kalan 20 yıllık sürede 96 milyar dolarlık ihracat fazlamız var. Bunları da bilerek bizim bazı adımları atmamız gerekiyor. Türkiye'de bu nüfus artışından dolayı 2002 yılında kişi başına düşen arazi varlığı 4 dekar. Şimdi 2022 sonu itibariyle bu 2,8 dekar, ama 2050’ye geldiğimizde nüfusumuzun 105 milyon olacağı öngörülüyor. Bizim bu 105 milyon nüfusla ilgili olarak yine kendi nüfusumuzun birey başına düşen arazi miktarı da doğal olarak 1,7’ye düşmüş oluyor. Türkiye Yüzyılı, 2023 ile başlayan Türkiye Yüzyılı’nda tarım ve orman camiası adına bir devrimdir. Bu ülkenin Allah'ın izniyle yeni bir lige çıkmasını sağlayacak. Bu dünyadaki süper liglerin de üstünde bir lig onu da söyleyeyim. Bazı kısımları itibariyle dünyada olmayan düzenlemeler bile şu anda bu mevzuat içerisinde var” dedi.
ÜRETİCİYİ KORUYAN PROJELER HAYATA GEÇECEK
Bakanlığın yeni düzenlemesiyle birlikte hem üreticinin hem de alıcının korunacağını anlatan Bakan Vahit Kirişci, sözlerine şöyle devam etti:
“Bir yıl soğandan para kazanıp ertesi yıl soğandan iflas edenler. Artık bunları unutacağız. Burada sözleşmeli üretimle, üreticiyle bu üreticinin ürettiklerini alacak bir masaya oturtacağız. Burada Tarım ve Orman Bakanlığı’nın hakemliği esas olacak. Tarım ve Orman Bakanlığı her iki tarafı da gözetecek. Hiç kimsenin birinin diğerine baskı yapmasına, yok saymasına veyahut da onu dezavantajlı, kendini avantajlı hale getirmesine asla izin vermeyeceğiz. Burada tarafların gerekirse cayma hukukları olabilir ama bu hukukun da gereği olarak birisi, bir taraf caymak istediğinde bunun bedelinin ne olacağını da bilerek hareket edecek. Orada tarım sigortası TARSİM devreye girecek. Orada bu üretimi, sözleşmeyi zorunlu kılacak. TARSİM’in uygulaması zorunlu hale gelecek. İşte üretici ürettim, kime satacağım? Kaç liradan satacağım? Acaba ben bunu nerede depolayacağım? Bunların derdine düşmeyecek. İşte bu sözleşmeli üretimde. Bu yasanın içinde var. Şeker pancarı üreticileri bunun biraz daha ilkel hali demeyeyim ama daha alt normlardaki halini halihazırda uyguluyor ve başarını da uyguluyor. Ama şimdi biz bunu çok daha ileri taşıdık ve uluslararası normların da üstünde bir norm kazandırdık."
‘ORMAN KÖYLÜSÜNE İSKONTO’
Orman köylülerine de bazı avantajların sağlandığını ifade eden Bakan Kirişci “Orman köylümüz ısınmak için oduna veya evini yapmak için keresteye ihtiyacı var değil mi? Biz işte gerek ısınma gerekse de binasını yapmak, evini yapmak için ihtiyaç duyduğu bu keresteyi maliyetinin yüzde 70 iskontolusu olarak maliyeti 100 liraysa, 70 lirasını almayacağız. 30 liralık bedelle bu vatandaşlarımızı hem ısınma ihtiyaçlarını hem de kereste ihtiyaçlarını bu yolla sağlamış olacağız. Bu da önemli bir vatandaşlarımıza, orman köylülerimize desteğimiz olacak inşallah” dedi.