Güncelleme Tarihi:
Günay, Nevruz'un “bahara çıkışı” müjdeleyen bir yerel bayram olduğunu, gece ile gündüzün eşitlendiği gün olan 21 Mart'ın bazı yörelerde daha çok hissedildiğini söyledi.
“(Nevruz, bütün Türkiye'de aynı coşkuyla kutlanacak) demek, biraz merkezden yönlendirmek olur' diyen Günay, Türkiye'nin doğu ve güneydoğusunun kıştan bahara geçişi o tarihlerde daha yakından hissettiğini ifade etti. Karadeniz Bölgesi'nde de 20 Mayısta düzenlenen bir şenlikle kıştan bahara geçişin kutlandığını aktaran Günay, şunları söyledi:
“Deniz kıyısında 20 Mayısta kutlanan bir bayramı nasıl Diyarbakır'a taşıyamazsak, Diyarbakır, Mardin ve İç Anadolu için anlamlı olan bir bayramı da aynı şekilde Karadeniz'e ya da Batı'ya taşıyamazsınız. O nedenle Nevruz, biraz yerel bir bayramdır. Ama Nevruz coşkuyla kutlanılsın. Çünkü, 21 Mart özel bir tarihtir, gece ile gündüzün eşitlenmesi beni şahsen çok sevindiriyor, çünkü gecelerin uzunluğundan çok şikayet eden bir insanım. O yüzden ben içimde bu coşkuyu hissediyorum ama bir devlet kararıyla bu Türkiye'nin her yerinde coşkuyla kutlanacaktır demek, bu bayramın, şenliğin yerelliğine uygun değildir.
Ama, bu coşkuyla kutlansın, isteyen o gün izin kullansın, tatil yapsın, istediği kadar şenlik yapsın bunları destekliyorum. Ben Kültür ve Turizm Bakanı olarak Türkiye'de var olan kültür çeşitliliğinin korunmasından ilgili ve sorumluyum. Bunu destekliyorum. Ama bu, bir kanunla bütün Türkiye'de aynı şekilde bir görkemli kutlamayla yapılsın, o zaman bu bir halk şenliği olmanın dışına taşar, bir resmi bayrama dönüşür. Halk şenliğidir, o gün ve müsamahalı olunmalıdır. İsteyen bayramını istediği gibi kutlamalıdır, istediği renkleri giymelidir, istediği türküleri söylemelidir, ateşten mi, çemberden mi atlıyor, özel yemek mi pişiriyor, hepsini yapabilmelidir ki bunun bir yerel bir halk şenliği olduğu hissedilsin.”
“RESMİYET GİRERSE SAMİMİYET KAYBOLUR”
Nevruz kutlamalarında özgürlük ve samimiyetin ön planda olması gerektiğini ifade eden Günay, “Valilerin başkanlığında, emniyet müdürlerinin de
demir dövdüğü ritüeli yasaya bağlanmış bir bayram olunca bir halk şenliği olmaktan çıkar” dedi.
Kutlamalara “resmiyet girince” samimiyetin kaybolacağına inandığını dile getiren Günay, halkın dilediğince şarkılar, türküler, halaylar, sazlar, sözler, renklerle kutlama yapmasını doğru bulduğunu ifade etti. Günay, “Ben Nevruz'da bakanların gidip, valilerin de bulunup demir dövmesini bir vadede terk edeceğimiz bir resmi ritüel olarak görüyorum. Ancak şu anda buna uyuyorum, ilgilenilmedi denilmesin diye... Ama işin özüne uygun değil” görüşünü dile getirdi.
Nevruz'un geleneksel bir bayram olmasına karşın doğu toplumlarında daha yaygın olduğunu anlatan Günay, 1 Mayıs'ın ise “emeğin hakkını dünyada tescil ettirdiği” evrensel bir gün olduğunu belirtti. Günay, 1 Mayıs'ın, emek-sermaye arasında büyük kavgalarla süregelmiş büyük bir mücadelenin tarihinde anlamlı bir gün olduğunu, bu nedenle resmi tatile dönüştürülebileceğini kaydetti.
“Bu, bir resmi tatile dönüştürülebilir ve yine çok resmi olmayan yöntemlerle, çalışanlardan dileyen pikniğe gider, dileyen bir meydanda gösteriye gider” diyen Günay, ritüellerin geleneksel bayramların özüne aykırı olduğunu söyledi. Geleneksel bayramların halkın istediği formlara kavuşturulması gerektiğini kaydeden Bakan Günay, “Böyle olması lazım ama şu anda bu resmi ritüele uygun olarak ben de gidip 21 Mart günü gidip belli resmi görevleri yerine getireceğim” diye konuştu.
Toplumun içinden gelen duyguları özgürce ifade edilmesine fırsat vermenin rahatlama sağlayacağına inandığını belirten Günay, şunları söyledi:
“21 Martı içselleştirmeyenler vardır, dokunmazsınız. İçselleştirip özgürce yaşamak ve o günü şenlik olarak kutlamak vardır. Ona da izin vereceksiniz. Yani toplumun içinden gelen duyguları zaman zaman özgürce ifade etmesine fırsat vermek rahatlatır toplumları, iç çatışmayı azaltır. Bizim yapmamız gereken de zaten budur. Ne yazık ki bizde 21 Mart, yani Nevruz ve 1 Mayıs çatışma vesilesine dönüşüyor. Çünkü bir taraf resmi bir biçim koyuyor, 'kutlayacaksan böyle kutlayacaksın' diyor. Öbür taraf da bir biçim dayatıyor. Ama bu değildir. Biri bahara geçiştir, öbürü emeğin özgürlüğünün kutlanmasıdır. Bunların çok özgürce, serbestçe, dileyenin dilediği biçimde, bir başkasını rahatsız etmeden yapılmasıdır işin özüne uygun olan...
Burada katı bakış açıları çatışıyor ve bu günler, bu şenlik günleri, bu coşku günleri ne yazık çatışmaya dönüşüyor. Hatta bazıları ne kadar çatışma, kavga çıkarsa, bu bayramın, bu günlerin, 1 Mayıs'ın, Nevruz'un o kadar anlam kazandığına inanıyor ki, bu da hiç anlamamaktır. Ben tatil olmasından yanayım. Çatışma çıkarmak, 'gidersin-gidemezsin' kavgaları yapmak yerine, bir biçim tarif etmeden bir tatil günü yapılabilir. Dileyen piknikte kullanır, dileyen evinde istirahatte kullanır.
Bunları çatışma vesilesine dönüştürmek çok yanlış. Kutlamak isteyenler, kutlatmamak isteyenler arasında kavgaya dönüşüyor. Bu, Nevruz'un da, 1 Mayıs'ın da anlamına uygun değil. 1 Mayıs, 'Emek Bayramı' ya da 'Bahar Bayramı' diye geçiyor. Bir dönem ülkemizde 'emek' lafı biraz sakıncalı sayıldığı için adı 'Bahar Bayramı' olmuştu. Doğrusu bunun emektir. Nevruz da aslında Bahar Bayramı'dır. Bunların isimleri tatille birlikte serbest bırakılarak halkın bir şenlik içinde kutlamasına izin verilmelidir.”