Güncelleme Tarihi:
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, medya kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle yıl sonu değerlendirme toplantısında bir araya geldi. Bakan Güler, Türkiye'nin bölgesinde huzur, güven ve istikrarın merkezi olarak gıpta ile takip edildiğini, kritik bölge ve coğrafyalarda getirdiği çözüm önerileri ile barış ve istikrara önemli katkılar sağladığına dikkat çekti. Bakan Güler, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, tehditleri sınırlarına dayanmadan, kaynağında bertaraf etmeyi öngören dinamik ve proaktif savunma ve güvenlik stratejisi çerçevesinde, terörle mücadelesini sürdürdüğünü dile getirerek şöyle dedi:
"Bu kapsamda, 1 Ocak'tan bugüne kadar Irak ve Suriye'nin kuzeyi dahil; 2 bin 84 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Özellikle, son 4 ayda icra ettiğimiz Irak ve Suriye'nin kuzeyindeki terör hedeflerine yönelik bir kısmında karadan ateş destek vasıtalarının da kullanıldığı etkili ve kapsamlı hava operasyonları ile toplam 1110 hedef imha edilmiş, 820 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Böylece teröristlere ağır bir darbe indirilerek kararlılığımız gösterilmiştir. Yine, kararlı operasyonlarımız neticesinde teslim olmalar artmış, yıl içerisinde 122 terörist teslim olmuştur. Bugün operasyon yapmayı dahi akıllarından geçiremeyen, sözde kale dedikleri mağaralardan kafalarını çıkaramayan ve sıkışıp kalan teröristler için tek çıkış yolu, Türk adaletine teslim olmaktır."
'TEK HEDEFİMİZ TERÖRİSTLER'
Bakan Güler, PKK/KCK, PYD/YPG ve DEAŞ'ın Suriye ve Irak'taki tüm unsurlarının, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da meşru hedefleri olduğunu söyleyerek, "Kim, nasıl destek verirse versin, ne şekilde eğitirse eğitsin tek hedefimizin teröristler olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyorum. Bugün bazı müttefiklerimizce kullanılan; 'Benim işime yarayan, bana dokunmayan terörist yaşasın' anlayışı sakıncalı, tek taraflı ve tehlikelidir. Uzun yıllardır ülkemizin enerjisini ve kaynaklarını harcayan terörle; tek bir terörist kalmayıncaya kadar artan bir etki ve yoğun bir baskıyla mücadele etmekte azimliyiz, kararlıyız. Başta Şırnak ve Hakkari olmak üzere tarihi ve kültürel zenginlikleri olan şehirlerimizde terör, artık bir gündem olmaktan çıktı. Bölge terörden temizlendikçe, güvenlik ve huzur temin edildikçe, hükümetimiz tarafından yürütülen hizmet siyasetiyle ulaştırmadan sağlığa, eğitimden spora, tarımsal kalkınmadan hayvancılığa, çevre-şehircilikten turizm ve kültüre kadar her alanda büyük yatırımlar hayata geçirilmiştir. Şu anda da artan bir ivmeyle bölgeye yönelik yeni yatırımlar devam etmektedir" ifadelerini kullandı.
'SURİYE'NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNÜ DESTEKLİYORUZ'
Bakan Güler, Suriye'de hayatın normalleşmesine yönelik insani yardım ve altyapıyı destekleme faaliyetlerinin sürdüğünü belirterek, "Amacımız, Suriye'de 2254 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararı temelinde siyasi bir çözüme ulaşılmasıdır. Suriye'nin toprak bütünlüğünü destekliyoruz. Bölgede kalıcı barışın sağlanması amacımız doğrultusunda diyalog, temas ve koordinasyona yönelik çalışmalarımızı da sürdüreceğiz. Kapsayıcı bir 'Anayasa'nın kabulü, serbest seçimlerin yapılması, sınır güvenliğimizin sağlanması sonrası biz de herkes gibi gereğini yapacağız. Ancak Suriye topraklarında varlık gösteren terör örgütleriyle mücadele konusundaki tutumumuz nettir. Bunu herkes böyle bilmeli, anlamalı, kabullenmelidir" dedi.
Bakan Güler, hudutların Cumhuriyet tarihinin en yoğun, en etkin tedbirleri ve tesis edilen çok katmanlı emniyet sistemiyle korunduğunu belirterek, 1 Ocak'tan itibaren 199 bin 898 kişinin geçişinin engellendiğini; yakalanan 13 bin 156 düzensiz göçmen ile 410'u FETÖ olmak üzere 590 teröristin kolluk kuvvetlerine teslim edildiğini kaydetti.
'225 TON İNSANİ YARDIM MALZEMESİNİ GAZZE'YE ULAŞTIRDIK'
Bakan Güler, İsrail ve Filistin arasında yaşanan çatışmaları yakından takip ettiklerini, uluslararası hukuk ihlal edilerek çoğunluğu bebek, çocuk ve kadınlardan oluşan binlerce masum sivilin katledilmesinin vahşet boyutuna ulaşan bir 'savaş suçu' ve daha da acısı bir 'insanlık suçu' olduğunu kaydetti. Bakan Güler, "Beklenti ve temennimiz; çatışmaların derhal sonlandırılarak gecikmeksizin kalıcı ateşkes ilan edilmesi, insani yardımların kesintisiz ve yeterli şekilde Gazze'ye ulaştırılması, iki devletli çözüm temelinde, adil ve kalıcı bir barışa yönelik sürecin de başlatılmasıdır. Filistin meselesi adil bir sonuca kavuşturulmadan bölgemizde kalıcı bir barışın mümkün olamayacağını da her fırsatta dile getiriyoruz. Gazze'ye yönelik yardımlarımız kapsamında Sağlık Bakanlığımız ve ilgili kurumlarla koordineli olarak bugüne kadar 13 uçak ile 225 tondan fazla insani yardım malzemesini bölgeye ulaştırdık. Çoğunluğu acil tedaviye ihtiyaç duyan hasta ve refakatçilerden oluşan toplam 317 Gazzeli kardeşimizi ise ülkemize getirdik" diye konuştu.
'YUNANİSTAN İLE İLİŞKİLERİMİZ TARİHİ BİR DÖNEMDE'
Yunanistan ile ilişkilerin geliştirilmesinde tarihi bir dönemden geçtiklerine vurgu yapan Bakan Güler, "13 Kasım'da Ankara'da icra edilen Güven Artırıcı Önlemler Toplantısı, Yunanistan ile ilişkilerimizi daha da geliştirmek için güzel bir fırsat olmuştur. Bu vesileyle 2 yıldan fazla bir süredir ara verilen 'Heyetlerarası görüşmeler' tekrar başlatılarak görüşmelere önümüzdeki sene de devam edilmesine yönelik görüş birliğine varılmıştır. Ayrıca, güven artırıcı önlemlerin uygulanmasını kolaylaştırmak için bir İletişim Noktası Mekanizması kurma kararı da alınmıştır. Yine, 7 Aralık'ta 'Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi' toplantısının 5'incisi kapsamında Sayın Cumhurbaşkanımız liderliğinde iki ülke adına önemli bir adım daha atılmıştır. Görüşmelerimizde ağırlıklı olarak Ege'de gerginliğin azaltılması, diyalog kanallarının açık tutularak sorunların iyi komşuluk ilişkileri ve müttefiklik ruhu çerçevesinde çözümü konuları ön plana çıkmıştır. İki ülke arasında imzalanan 'Atina Bildirgesi' çerçevesinde de iyi komşuluk ilişkileri, diyalog ve pozitif gündemle süreci devam ettirmeyi hedefliyoruz" dedi.
'11 OCAK'TA İSTANBUL'DA İMZA TÖRENİ PLANLIYORUZ'
Bakan Güler, tahıl krizinin aşılmasına büyük katkı sağlayan Karadeniz Tahıl Anlaşması'nın, yeniden aktif hale gelmesi için girişimlerinin sürdüğünü belirtti. Güler, Karadeniz'de barış ve istikrarın yeniden tesisinin, başta kıyıdaş devletler olmak üzere tüm dünya açısından önem arz ettiğini vurguladı. Bakan Güler, Karadeniz'deki mayın tehlikesine karşı Türkiye öncülüğünde başlatılan 'üçlü girişim' kapsamında Türkiye, Bulgaristan ve Romanya heyetlerinin yer aldığı Karadeniz Mayın Karşı Tedbirleri Görev Grubu Toplantısı'nın 3’üncü turunu 22-23 Kasım'da gerçekleştirdiklerini hatırlatarak, 11 Ocak 2024'te 3 ülkenin Savunma Bakanlarının katılımı ile İstanbul'da imza töreni yapılmasını planladıklarını kaydetti.
'İSVEÇ'İN NATO ÜYELİĞİ KARARINI TBMM VERECEKTİR'
Güler, İsveç'in NATO üyeliğine ilişkin "Yapılan yasal değişiklikler tek başına bir anlam ifade etmiyor. Bizim için önemli olan somut ve uygulamaya dönük adımlar atılarak taahhütlerin yerine getirilmesidir. Son dönemlerde Avrupa'da, Müslümanların kutsal kitabı Kur'an-ı Kerim'e yönelik sözde demokrasi ve ifade özgürlüğü adı altında küstah ve iğrenç saldırılar yapılmaktadır. Danimarka, geç de olsa bu durum karşısında kutsal kitaplara karşı 'uygunsuz bir şekilde muamele etmeyi' yasaklayan bir yasayı kabul etmiştir. Tüm insanlığın ortak değerlerine, hoşgörü ve barış içerisinde bir arada yaşama kültürüne katkı sağlayan her adım gibi bunu da olumlu bulduğumuzu ifade etmek istiyorum. Temennimiz; benzer eylemlerin yaşandığı, terörün farklı biçim ve tezahürlerinin bulunduğu diğer ülkelerin de gecikmeksizin benzer ve somut adımlar atmasıdır. İsveç'in NATO'ya katılım protokolü Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından imzalanarak TBMM'ye sevk edilmiştir. Üyelik ile ilgili son kararı TBMM verecektir" dedi.
'641 BİN 544 KİŞİ BEDELLİ ASKERLİKTEN YARARLANDI'
Güler, FETÖ ile mücadelenin de örgütle iltisaklı tek bir personel kalmayıncaya dek tavizsiz bir şekilde ve kararlılıkla devam ettiğini belirtti. Güler, Milli Savunma Üniversitesi Müşterek Harp Enstitüsünde eğitim öğretimin tüm öğrenciler için (dost/müttefik ülkeler dahil) Türkçe olarak verildiğini; ancak, gelen yoğun talepler üzerine Türkçeye ilave olarak İngilizce olarak da ayrı bir seminer halinde verilmesi için çalışma başlatıldığını belirtti. Güler, asker alma faaliyetlerinin 2019 yılında yürürlüğe konulan Kanun çerçevesinde sürdürüldüğünü, söz konusu kanunun yürürlüğe girmesinden bugüne kadar 2 milyon 817 bin 600 kişinin askerlik yaptığını, 641 bin 544 kişinin de bedelli askerlik uygulamasından istifade ettiğini belirtti.
'ABD İLE TEKNİK TOPLANTILAR TAMAMLANDI'
F-16 tedariki ve modernizasyonu ile Eurofigter tedarikindeki son durumu da paylaşan Güler, "ABD'den 40 adet F-16 Blok 70 Viper alımı ile 79 adet modernizasyon kiti talep ettiğimiz süreci takip ediyoruz. ABD ile teknik toplantılar tamamlandı. Ancak bir an evvel olumlu ve somut adımlar atılarak sürecin başlatılmasını beklediğimizi de muhataplarımıza iletiyoruz. Bu konuyla ilgili dün Sayın Cumhurbaşkanımız, ABD Başkanı Biden ile bir telefon görüşmesi yaptılar. Başkan Biden da 'Bunu en kısa ürede kongreye iletme hazırlıklarını yaptım' diyerek ifade etmiş. Tedarik sürecinde en önemli husus müttefiklerin birbirine yaptırım uygulamamasıdır. Müttefiklerin, Türkiye'nin küresel ve bölgesel fonksiyonunu iyi anlaması, ona göre bu gibi tahdit uygulamalarından derhal vazgeçmesi gerektiğini her zaman ifade ediyoruz. Güçlü Türkiye’nin, güçlü Türk Silahlı Kuvvetlerinin; güçlü NATO ve güçlü ittifak demek olduğunu hatta güçlü terörle mücadele olduğunu vurguluyoruz. Temenni ediyorum ki önümüzde süreçte somut gelişmeler olacaktır" dedi.
'EUROFIGTER İYİ BİR ALTERNATİF'
Güler, F-16 tedarik ve modernizasyonu süreci devam ederken, Eurofigter'ları da iyi bir alternatif olarak gördüklerini söyleyerek, "İlk aşamada 20 daha sonra da 20 olmak üzere en üst versiyon 40 uçak alma planımız vardır. İngiltere'nin bu konudaki desteği ve yaklaşımı diğer müttefiklere örnek olması açısından önemlidir. İspanya da benzer desteği bize vermektedir. Almanya'nın itirazları konusunda; müttefiklik ruhu esaslarında, ortak güvenlik perspektifine uygun seçenek ve kararların alınması doğru bir yaklaşım olacaktır. Tüm bunların ötesinde asıl hedefimiz, muharip eğitim uçağımız Hürjet ve 5'inci nesil milli muharip uçağımız Kaan’dır. Kaan'ın; ilk uçuşunun 27 Aralık'ta gerçekleştirilmesi, yerli motorun 2028'de hazır olması ve en geç 2032'de de envantere alınması planlanmaktadır. Dolayısıyla önceliğimiz, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde hayata geçirilen milli teknoloji hamlesi doğrultusunda; teknolojisiyle, tecrübesiyle, mühendislik altyapısı ve proje yönetim sistematiği ile dünyada büyük yankı uyandıran ve gıpta ile takip edilen savunma sanayimizi daha da ileriye taşımak için var gücümüzle çalışmaktır" diye konuştu.
'PROJE TEKNİK BİLGİLERİNİN PAYLAŞILMASI ZAFİYETE NEDEN OLABİLİR'
Bakan Güler, Türkiye'nin artık ürettiği, tasarladığı ve ihraç ettiği yerli ve milli savunma sanayi ürünleri ve bu alanda sahip olduğu imkan ve kabiliyetleriyle dünyada adından her geçen gün daha fazla söz ettirdiğini belirterek, "Milli yetenek, değer ve gururlarımız övgüyle karşılanıp takdir edilirken diğer yandan yürütülen çalışmaların ve proje teknik bilgilerinin kamuoyuyla kontrolsüz bir şekilde paylaşılması; sahip olunan yeteneklerin bilinmesine, ürünlerin işlevselliğini önlemeye yönelik karşı tedbir alınmasına, yeteneklerin zafiyete uğraması ve bilgi üstünlüğünün kaybedilmesine neden olabilmektedir. Bu konuda; üretici, kullanıcı, basın kısacası tüm taraflar her anlamda büyük hassasiyet göstermeli ve duyarlılık sergilemelidir" dedi.
Bakan Güler ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı:
TERÖRİSTLERİN PARAMATORLU SINIR GEÇİŞ TEŞEBBÜSLERİ TERÖRİSTLERİN PARAMATORLU SINIR GEÇİŞ TEŞEBBÜSLERİ
Terör örgütü mensupları, paramotor kullanarak geçiş faaliyetlerine ağırlık verme gayretindeydiler. Biz de her konuda olduğu gibi bu hususta da gerekli emniyet tedbirlerini aldık. Günümüz muharebelerinin en önemli kuvvet çarpanlarından biri hava savunma sistemleridir. Bu kapsamda, yurt savunmasını gerek hudutlarımızda gerekse hudutlarımızın ötesinde tespit edip etkisiz hale getirecek imkân ve kabiliyetimizi sürekli olarak geliştirmekteyiz. Yerli ve milli savunma sanayimiz, silah-radar sistemleri de dâhil artık her türlü tedbiri geliştirecek seviyededir.
ABD’NİN TERÖR ÖRGÜTÜ PKK/YPG İLE TATBİKATI: ABD’YE YETERLİ TEPKİ VERİLİYOR MU?
Bir müttefikimizin bir terör örgütüyle temasta olması bile kabul edilebilecek bir şey değildir. Sonuçta biz NATO’da müttefikiz. Bizim kimseden çekincemiz yok. Sn. Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere NATO ve benzeri toplantılarda söyleyeceklerimizi açıkça dile getiriyoruz. Müttefiklerimizin Suriye’de yaptıklarının kabul edilemez olduğunu her ortamda vurguluyoruz. Kimse bizim zekamızla alay etmesin. YPG’li teröristlerle yaptıkları hiçbir faaliyet kabul edilemez. Daha önce teröristlere helikopter kullanma eğitimi veriyorlar dedim. Yine geçtiğimiz hafta içinde tatbikat yaptılar teröristlerle. Her gelişmeyi yakından takip ediyoruz. Bu durumun kabul edilebilir tarafı yoktur.
HİSAR VE SİPER İÇİN İMZALAR ATILDI, HAVA SAVUNMA SİSTEMİ’NE KATKILARI NE OLACAK?
İfade ettiğiniz gibi Türkiye’nin Uzun Menzilli Bölge Hava ve Füze Savunma Sistemi Projesi SİPER Ürün-1’in Seri Üretimi kapsamında dün anlaşmaları imzaladık. Günümüzde bir ülkenin hava savunma sistemlerindeki başarısı caydırıcılığının en önemli göstergesidir. Türk Silahlı Kuvvetleri olarak birinci önceliğimiz caydırıcılığımızı en üst seviyeye çıkarmaktır. Bu kapsamda; hem alçak irtifa hem orta irtifa hem de yüksek irtifada sistemlerimizin hepsinin prototipleri tamamlandı. İnşallah önümüzdeki 2-3 yıl içerisinde hava savunma konusunda hiçbir ihtiyacımız olmaksızın tamamen yerli ve millî sistemlerimizle hava sahamızı savunuyor olacağız.
ABD İLE F-16’LARIN TEDARİKİ VE MODORNİZASYONU KONUSUNDA SÜREÇ DAHA DA UZARSA TSK’DA ZAAFİYETE NEDEN OLUR MU?
Türk Silahlı Kuvvetlerinin şu anda envanterinde bulunan uçakları yeterlidir. Ancak biz geleceği düşünmek ve planlamak durumundayız.ABD’den 40 adet F-16 Blok 70 Viper alımı ile 79 adet modernizasyon kiti talep ettiğimiz süreci takip ediyoruz. Mevcut F-16’larımızı modernize etmek istiyoruz. Türkiye’nin etrafındaki hiçbir ülkede TUSAŞ gibi bir kuruluş yok. F-16 modernizasyonunu çok rahat kendimizin yapabileceğini düşünüyoruz.Şu an sorun görmüyoruz, ancak süreç uzarsa savunma ve güvenliğimiz için gerekli her türlü tedbiri gecikmeksizin alırız.
EUROFİGHTER KONUSUNDA YENİ GELİŞME VAR MI? SONUÇLANMASI İÇİN BİR BEKLEME SÜRESİ VAR MIDIR?
F-16 tedarik ve modernizasyonu süreci devam ederken üzerinde durduğumuz tek uçak; oldukça etkili olan ve en iyi alternatif olarak gördüğümüz Eurofighter.
Biz ilk aşamada 20 daha sonra 20 olmak üzere en üst versiyon Eurofighter almak istediğimizi ilettik. Daha önce ifade ettiğimiz gibi İngiltere ve İspanya bu talebe olumlu bakıyor. Bir ülke müttefikliğe aykırı bir şekilde buna karşı çıkıyor. Biz müttefiklerin birbirlerine yaptırım uygulamasını müttefiklik ruhuna aykırı buluyoruz. Biliyorsunuz asıl hedefimiz 5'inci nesil millî muharip uçağımız KAAN’ı Türk Silahlı Kuvvetleri envanterine almaktır. O döneme kadar Eurofighter alma konusunda bir gelişme olmazsa ve süreç uzarsa zaten böyle bir ihtiyaç da kalmamış olacaktır.
EUROFİGHTER’LAR HAVA KUVVETLERİNE ÇOK ÇABUK ENTEGRE OLABİLİR Mİ?
Müttefiklerimizin de kullandığı Eurofighter’ların iyi bir uçak olduğunu ve Hava Kuvvetlerimiz tarafından sorunsuz bir şekilde kullanılacağını değerlendiriyoruz.
İSVEÇ’İN NATO ÜYELİĞİNİN ONAYI İÇİN F-16 SATIŞI ŞART OLARAK KOŞULACAK MI?
Bizler müttefiklerimizle ilişkilerimizde hiçbir zaman “sen bunu yaparsan ben de bunu yaparım” gibi tutum ve yaklaşımda bulunmadık. Sn. Cumhurbaşkanımız İsveç’in NATO üyeliği konusunu parlamentoma göndereceğim” dedi ve sözünü tuttu.Beklentimiz F-16 konusunda da bizim yaptığımız gibi karşı tarafın sözünü tutması ve somut adımlar atmasıdır.
YUNANİSTAN’IN F-35’E SAHİP OLACAK OLMASI TÜRKİYE ADINA OLUMSUZ GÜÇ DENGESİNE NEDEN OLUR MU?
Biz gerçek anlamda Yunanistan ile iyi komşuluk ilişkilerini kurmak istiyoruz. Sadece F-35’lere sahip olmakla 85 milyonluk Türkiye’ye herhangi bir tehdit oluşmaz. Önemli olan caydırıcı bir güce sahip olmaktır. Sn. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde caydırıcı gücümüzü artırmayı ve komşularımızla iyi ilişkileri sürdürmeyi devam ettireceğiz.
TÜRKİYE’NİN KARADENİZ’DEKİ TEHDİT ALGISI NEDİR?
Bizim Karadeniz ile ilgili yıllardan beri gelen bir politikamız var. Karadeniz, karadenize sahili olan ülkeler tarafından yönetilmelidir ve sorunlar bu ülkelerce çözülmelidir. Karadeniz bir huzur denizi olarak kalmalıdır. Karadenizdeki bölgesel sahiplilik ilkesini sürdürmeye devam etmeye çalışıyoruz. İhtiyaç olursa müttefiklerimizden yardım isteriz. Ama şuanda bir ihtiyaç yok.
TUZLA PİYADE OKULU İLE İLGİLİ İDDİLAR GÜNDEMDE, OLAN BİTEN NEDİR?
Tuzla Piyade Okulu’ndaki olay 10 Kasım’da meydana gelen bir hadise. Bir tane öğrenci subayımız, yakasına takması gereken fotoğrafı takmıyor ve “toplu iğnem yok onun için takamadım” gibi bir gerekçe ortaya sürüyor. Ona tepki gösteren başka öğrencilerle aralarında tartışma yaşanıyor. Bu olay sonucu hepsi geçici olarak görevden uzaklaştırıldı. Bu olayla ilgili mahkeme ve Yüksek Disiplin Kurulu’nda verilecek kararları duyuracağız. Sorumlu görülen yöneticiler de görevden uzaklaştırıldı. Bu aşamada olayı yanlış yerlere götürecek yorumlardan kaçınmalı ve adli sürecin sonuçlanması beklenmelidir.
SURİYE İLE İLİŞKİLER NE DURUMDA, OLUMLU HAVA RAFA MI KALKTI?
Biz bütün komşularımızla iyi ilişkileri sürdürmek, kurmak ve onu devam ettirmek amacındayız. Suriye’de dörtlü toplantılar başlamıştı. Rejimin, BM’nin kendisine yüklediği sorumlulukları var; anayasanın kabulü, halkın onayına sunulması, seçimlerin yapılması gibi… Bu şartlar yerine getirildikten sonra biz de herkes gibi gereğini yapacağız. Biz Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatları başlamadan önce çok şey yaşadık. Suriye’den ne kadar tehdit almışız, ne kadar roket saldırısına maruz kalmışız ona bakmak lazım. (Suriye’den; Fırat Kalkanı Harekâtı öncesinde Kilis’e toplam 95 adet / Zeytin Dalı Harekâtı öncesinde Kilis’e 53 / Hatay’a 109 olmak üzere toplam 162 adet / Barış Pınarı Harekâtı öncesinde ise Mardin’e 407 / Şanlıurfa’ya 632 / Şırnak’a 241 / Gaziantep’e de 9 olmak üzere toplam 1.289 / tüm bölgelerden toplam 1.546 adet füze ve havan saldırısı gerçekleştirildi.) 600 vatandaşımızı şehit vermişiz. Sadece Zeytin Dalı Harekatı’nda 54 şehidimiz var. Şimdi “Suriye’de ne işimiz var” diye soruyorlar. 600’ün üzerinde vatandaşımızı kaybetmişiz böyle bir şey sorulabilir mi? Anayasa ve seçimler yapıldıktan sonra ve hudutlarımızın güvenliği sağlandıktan sonra gerekeni yapacağız. Ama sınırlarımızın güvenliği sağlanmadan, rejimin verdiği sözler yerine gelmeden kimse bizden bunu beklemesin.
FİLİSTİN’DEN SONRA SIRA TÜRKİYE’DE DENİLİYOR, İSRAİL’İN TÜRKİYE’YE SALDIRMA İHTİMALİ VAR MI?
Böyle bir ihtimalin olması mümkün olamaz. Tabi ki Milli Güvenlik Kurulumuz var, gerekli risk değerlendirmeleri yapılıyor ama Türkiye’ye yönelik bir tehdit bulunmamaktadır. Herkes herkesi bilir.
“MAĞUSA’DA ÜS KURACAĞIZ” AÇIKLAMASI
Biz Kıbrıs’ta bir üstten ziyade gemilerimizi bağlamak için eski bir limanı yenilemek istiyoruz. Oraya sık sık gemilerimiz gidiyor, tatbikatlara katılıyoruz, ziyaretler yapıyoruz ama yarın TCG ANADOLU oraya gitse bağlanacağı iskele yok. Orada eski bir iskele var onu yeniliyoruz.
TÜRKİYE-ROMANYA-BULGARİSTAN MAYIN KARŞI TEDBİRLERİ İŞBİRLİĞİ GRUBU’NUN KAPSAMI NASIL OLACAK?
Karadenizde Türkiye, Romanya ve Bulgaristan yan yana geldik ve Mayın Karşı Tedbirleri İşbirliği’ni kurduk. Buradaki amaç hem Rusya, hem Ukrayna limanlarından sürüklenen mayınları tespit ederek boğazlarımıza gelmeden imha etmek. Mayınları bugüne kadar tespit ettikçe imha ettik. Karadeniz’de deniz karakol uçaklarımızla, gemilerimizle mayın tespit çalışmaları yapıyoruz. Son zamanlarda biraz fazla mayınlar gelmeye başlayınca böyle üçlü bir yapı kurduk. Mayın tarama gemilerimiz Romanya’nın sınırlarının bittiği yere kadar sürekli devriye yapacak.
BEDELLİ ASKERLİKTE FİYAT DEĞİŞİKLİĞİ VE KIŞLASIZ ASKERLİK SÖZ KONUSU OLUR MU?
2019’da bir kanun çıktı, artık buna herkes uyacak. Bundan geri adım atmamız söz konusu değil. Toplumun her kesimi destek verdi ve Meclis'in onayıyla çıktı. Bizim askerlik sistemimiz Türkiye’nin garantisidir. Biz hiçbir zaman tamamen profesyonel orduyu istemiyoruz ve düşünmüyoruz. Bunu vatandaşımız da istemiyor. Bizim şuanda ki hedefimiz, yüzde 50 yükümlü, yüzde 50 de profesyonel asker.
SURİYE’DE BİR KARA HAREKATI’NA İHTİYAÇ VAR MI?
Biz zaten Suriye’ye girmişsek her şey masadadır demektir. Türkiye bir tehlikeyi görürse ve operasyon yapmamız gerekiyorsa hiç tereddütsüz yapacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın.
IRAK’IN KUZEYİNDE HEDEFE ULAŞILDI MI? SINIRLARIMIZ KİLİTLENEREK GÜVENLİ HALE GETİRİLDİ Mİ?
Terörle mücadele 40 yıllık bir konu. Artık biz bu terör belasını kesip atmak istiyoruz. Türkiye’nin önümüzdeki 10-20-30 yıl daha buna tahammülü yok. Ülkemizi ve milletimizi bu beladan kurtarmak istiyoruz ve bununla ilgili de kesin sonuçlu iş yapıyoruz. Yapılan operasyonların sınırlarımıza etkisi var mı? 5-6 senedir sınırlarımızda bir tehdit yok. Şırnak’a, Hakkari’ye gidip geliyoruz ve emniyetli olduğunu görüyoruz. Bizim şu anda Irak kuzeyindeki Pençe-Kilit bölgesinde az bir işimiz kaldı. Teröristlerin “kale” diye kazdıkları yerler onların mezarı oluyor. Birkaç yer daha var ve oraları da onların mezarına çevireceğiz.
SAVUNMA SANAYİİ GÜVENLİĞİ KONUSUNDA YAPILAN ÇALIŞMALAR?
Savunma Sanayii’ndeki faaliyetlerimiz ile ilgili haberlerde çok fazla detay paylaşılıyor. (Bir gazete haberini okuyarak) Arkadaşlar burada bahsedilen detayları kimi ilgilendirebilir. Bunu niye yazıyoruz biz? Bunu size biri veriyor, alan da bütün detaylarına kadar yazıyor. Biz kendimiz de çok dikkat edeceğiz ama sizlerden de istirham ediyorum. Bu konuda biz de tedbir alacağız. Projeler ve ürünlerle ilgili güvenlik zafiyeti yaratabilecek bilgileri paylaşan kişi ve firmaları mahkemeye vereceğimizi ifade ediyoruz.
S-400 NE KADAR SÜREDE AKTİVE OLUYOR?
Bu bir savunma silahı. Bize taaruz eden birisi var da savunma silahını kullanmadık mı? Bugün bir ülke “2 saat sonra taaruz ediyorum” diyerek başka bir ülkeye saldırmıyor. Bir savaş durumunda yığınak yapacaksınız, uçaklarınızı kaydıracaksınız, yüzlerce tren, vagon çalışacak, seferberlik vesaire ilan edilecek. Yani kimsenin haberi olmadan bir ülke başka bir ülkeye hava saldırısı yapması çok zor. Biz de ihtiyaç hasıl olduğunda S400’leri kullanmakta tereddüt etmeyeceğimizi defalarca dile getirdik.
"HER ŞEYİ BASIN İLE PAYLAŞACAĞIZ"
Bizim yüzde 100 aleyhimize dahi olsa her olayı sizlerle paylaşacağız. Hiçbir şekilde bundan geri adım atmayacağız. Bugün ne Türkiye’de ne de dünyanın herhangi bir ülkesinde hiçbir şeyi saklayamazsınız. Biz medya ile samimi olarak her şeyi şeffaflıkla paylaşmaya ve sonuçlarına katlanmaya hazırız. Hiçbir şeyi saklamayacağız.