a.a.
Oluşturulma Tarihi: Nisan 26, 2006 18:52
Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, “75-77 doları gören petrol fiyatları karşısında nükleeri düşünmemiz lazım. Önlemini aldıktan, yeni teknoloji ile yapıldıktan sonra problem söz konusu değil. Bu tercihimiz değil aynı zamanda mecburiyetimiz” dedi.
“1. Ulusal Türkiye'de Enerji ve Kalkınma” sempozyumunda konuşan Güler, sürdürülebilir kalkınmayı 3 ayağa oturttuklarını, bunların ekonomik, sosyal ve çevresel boyutlar olduğunu anlattı.
Türkiye'nin çok önemli bir coğrafi konumu bulunduğuna işaret eden Güler, “Bize bahşedilen geçiş coğrafyası konumumuzu değerlendirmek istedik. Çünkü bilinen enerji kaynaklarının yüzde 70'i doğu ve güneyimizdedir. Batı'da tüketiciler vardır. Biz de Türkiye'yi transit ve ticaret ülkesi olarak düşünüyor ve bu coğrafyadan sonuna kadar fayda sağlamak istiyoruz. Bu da hem dış politikayı hem de enerji politikamızı etkiler” diye konuştu.
Güler, Türkiye'nin enerji politikasının olmadığına yönelik eleştirilerin haksız olduğunu vurgulayarak, “Enerji politikamızın olmaması, dünyanın en büyük 10 ekonomisi içende olmayı hedefleyen bir ülke olarak düşünülemez. Türkiye'nin de mevcut enerji politikası vardır” dedi.
Enerji politikasının karmaşık bir mesele olduğunu kaydeden Güler, Türkiye'nin yatırım yapması, hızlı büyümesi gerektiğini bildirdi.
Enerjinin enflasyonun düşmesinde çok büyük payı olduğunu dile getiren Güler, siyasi belirsizliklerin de özellikle akaryakıt fiyatlarını belirlediğini, petrol fiyatlarının yüksekliğinin de ekonomik değil, daha çok siyasi bir mesele olduğunu söyledi.
Bakan Güler, bu noktada petrol aramaya ağırlık verdiklerini ifade ederek, “TPAO'nun yatırım bütçesi 4'e katlandı. Denizler dahil olmak üzere her yeri deliyoruz. Bu petrolü de doğal gazı da bulmaya azmettik. Çünkü etrafımızda varken, biz de olmaması kafamızı karıştırıyor” diye konuştu.
Tarım sahalarının boş olduğunu, buralarda pekala biyodizel ve biyoetanol üretmek için tarımın geliştirilebileceğini belirten Güler, ”Yani yeraltında ararken yer üstünde de arıyoruz” dedi.
Hidrojen Enerji Merkezi'nin kurulduğunu anımsatan Güler, “Yani olması gereken şeyleri yapıyoruz. Bu kulvarda biz de yarışıyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
“5 SÜTUN”
Enerji Bakanı Güler, şöyle konuştu: “Yenilenebilir enerji varken, nükleere neden giriyoruz diyorlar, keyfimizden girmiyoruz. Tek tarafı dinlerseniz, pekala baştan çıkabilirsiniz. Lobiler birkaç mücadele içinde olabiliyor. O yüzden her yönünü gözden geçirmek gerekiyor. Türkiye'de özellikle enerjide duyduklarınızın yüzde 10'una, gördüklerinizin yarısına inanın. Kömüre çok büyük ağırlık verdik, hidrolik santralde büyük talep var, jeotermal de çok büyük adımlar attık, çünkü Türkiye'nin altında çok büyük bir soba var, rüzgarda istenen olmadı, ama teşvik edeceğiz, yenilenebilir enerji konusunda gerekeni yaptık, lisansları hızlandırmaya çalışıyoruz. Liberalizasyonu sağlayarak rekabet koşullarını aratıyoruz, yeni kanunlar çıkarıyoruz.
Sistemimizi 5 sütun üzerine oturtmak istiyoruz. Doğal gaz, kömür, hidroelektrik, yenilenebilir enerji ve nükleer. Biz doğal gaza fazla ağırlık verdiğimiz için burada dışa bağımlılığımız var. Kömür ve suyu ihmal etmişiz. Burada yeniden gaza bastık ve yeniden kömür aramaya ağırlık verdik, kömür arama hamlesi başlattık.”
“BTC AVANTAJ SAĞLAYACAK”
Coğrafi konum başta olmak üzere enerji politikasında kaynakları iyi değerlendirmek istediklerini belirten Güler, şöyle devam etti: “Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) bunlardan biridir. Bu dünyanın en büyük projelerinden biri, 4 milyar dolarlık bir projedir. Hazar petrolünü alıp, Azerbaycan'dan Gürcistan'dan geçirip Türkiye'nin dağlarını taşlarını aşarak, Ceyhan'dan denize iniyor. BTC'nin göreve geldiğimizde inşaatı yüzde 0 idi, proje mühendisleri gibi çalışarak ilk tankeri bir gün dahi geciktirmeden 27 Mayıs'ta yükleyeceğimizi iftiharla söylüyorum. Türk müteahhit, mühendis ve işçilerin gurur kaynağıdır. Bu bize çeşmenin başında olacağımız için büyük avantaj sağlayacak.
Ceyhan bölgesi değişik petrollerin harmanlandığı bir yer olacak, yani petrol-enerji üssü olacak. Bu İstanbul Boğazı'nı da by pass edecek, boğazların güvenliğini artıracak. BTC de inşallah Samsun-Ceyhan Boru Hattı da bitecek. Bu hatlar, ihale ile falan verilen şeyler değil. Gazetelerde zaman zaman yanlış ifadeler oldu. Bu ihale ile verilen bir şey değil, Resmi Gazete'de yayımlanarak, müracaatlarla yapılan bir çalışmadır. Burada da kanun bunu Bakanlar Kurulu kararına verir. Herhangi bir verilen hak ya da imtiyaz şeklinde almamak lazım.”
“TERCİHİMİZ DEĞİL, AYNI ZAMANDA MECBURİYETİMİZ”
Doğal gaz alımında daha önce imzalanan anlaşmalar bulunduğunu anımsatan Güler, doğal gazın daha önce 3 ayrı fiyattan alınırken, bunu tek fiyata indirdiklerini belirtti. Güler, Türkiye'nin Avrupa'nın en ucuz doğal gaz kullanan ülkelerinden biri olduğunu vurguladı.
Güler, nükleer enerji konusunu programa dahil ettiklerini belirterek, yaptıkları projeksiyonlarda şu an itibarıyla bilinen bütün kaynaklar göz önüne alındığında 2020 yılına kadar enerji eksiği olacağını söyledi. Güler, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunu ithalat ve yeni kaynaklarla kapatabilirsiniz. İthalat, dışa bağımlılık demek. O zaman nükleer teknoloji programı başlatalım dedik. Bu gelişmişlik ve kalkınma eşiğidir. Sadece nükleer santral kurma meselesi değil, teknoloji programı meselesidir. Türkiye, nükleer enerji meselesini bugün öğrenmiyor. Türkiye'nin tarihi var, bilim adamları var. Türkiye bu işe sıfırdan başlamıyor. Belli bir birikim var, yıllardan beri gelen nükleer hassasiyet var. Buna karşı çıkanlara cevabını vermemiz lazım. 75-77 doları gören petrol fiyatları karşısında nükleeri düşünmemiz lazım. Önlemini aldıktan, yeni teknoloji ile yapıldıktan sonra problem söz konusu değil. ABD, İsveç, Almanya gibi gelişmiş ülkeler nükleer Rönesans gerçekleştiriyor. Söylenenlerin çoğunun bilimsel, teknolojik dayanağı yok. Bu bir ihtiyaç, biz de bunu gidermek zorundayız. Dünyada 400'ün üzerinde nükleer santral işliyor, yenileri yapılıyor. Bu bizim sadece tercihimiz değil, aynı zamanda mecburiyetimiz.”
Türkiye'nin enerji sepetini çeşitlendirmesi gerektiğini dile getiren Güler, bütün yumurtaların aynı sepete konulamayacağını söyledi.
Bakan Güler, Çernobil'in çok eski bir teknolojiye dayandığını ifade ederek, “Artık yeni teknolojilerde böyle bir sorun yaşanmıyor. Bizim ülkemize kastımız olabilir mi? Biz ne yaptığımızın farkındayız, bunu yaparken bütün bilimsel ve teknik önlemleri alıyoruz” diye konuştu.
“SAMSUN-CEYHAN NOKTASINDA ISRARLIYIZ”
Samsun-Ceyhan Boru Hattı konusundaki bir soruya Güler, şu yanıtı verdi: “Burgaz-Dedeağaç Boru Hattı, Samsun-Ceyhan projesine alternatif olarak sunulmak isteniyor. Ama bu ikisi çok farklı. Samsun-Ceyhan'ın kapasitesi çok daha uygun. Önemli olan ülkelerin yaklaşımı kadar, petrol şirketlerinin bunu ekonomik bulması. Rusya'nın da buna olumlu bakacağını düşünüyoruz. Samsun-Ceyhan noktasında ısrarlıyız. Bakanlar Kurulu gerekli çalışmaları yaptı. Ülkemize çok önemli katma değeri olacak.”