Güncelleme Tarihi:
Törene, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ve İstanbul Valisi Ali Yerlikaya'nın yanı sıra kültür sanat ve siyaset dünyasından birçok isim katıldı.
Serdar Tuncer'in sunuculuğunu üstlendiği programın açılışında konuşan Bakan Ersoy, Yunus Emre'yi anma programlarının sadece yurt içinde değil, yurt dışında da yürütüldüğünü belirterek, "Bu etkinlikler kapsamında Yunus Emre'nin tasavvuf anlayışını, gönül dünyasını, hoşgörüsünü, bilgeliğini ve şiirini daha iyi anlamak, dilimize, kültürümüze, düşünce dünyamıza kattıklarını fark etmek adına birçok program düzenleyerek, bizim Yunus'u yakından tanımaya ve tanıtmaya çalıştık. Yunus Emre'nin mesajını, onun evrensel hoşgörüsünü tüm insanlığa ulaştırma gayreti içinde olduk." dedi.
"YUNUS'UN MESAJI DÜNYANIN HER KÖŞESİNDE YANKI BULUYOR"
Ersoy, etkinlikler kapsamında İstanbul Arkeoloji Müzelerinde açılan, Anadolu Üniversitesi ile Yunus Emre Enstitüsünün hazırladığı "Yunus Emre Kaligrafi ve Tipografi" sergisinde emeği geçenlere de teşekkür ederek, "Yunus Emre'nin 'Gelin Tanış Olalım' dizesini kendisine rehber edinen ve birçok önemli çalışmayı hayata geçiren özellikle Yunus Emre Enstitümüzü ve Anadolu Üniversitesini yapmış oldukları iş birliği nedeniyle kutluyorum." ifadelerini kullandı.
Yunus Emre'nin birçok eserini yabancı dile çevirdiklerini aktaran Bakan Ersoy, şöyle devam etti:
"Kısa film ve resim yarışmaları gerçekleştirdik. Sempozyumlar, konserler, sergiler düzenleyip, şiirler bestelettik. Macaristan Zigetvar'da Türk Evi'nin bulunduğu meydana Yunus Emre ismi verilmesini sağladık. Kore, Kazakistan, Meksika, Malezya, Japonya, Balkanlar, İspanya, Amerika, İngiltere, Macaristan, Arjantin ve dünyanın daha birçok ülkesinde organizasyon gerçekleştirdik ve gerçekleştirmeye de devam ediyoruz. Çin'de ve Güney Afrika'da 'Yunus Emre Hatıra Ormanı' oluşturduk."
Mehmet Nuri Ersoy, Yunus Emre ile ilgili yurt dışında yapılan etkinlikleri yakından takip ettiklerine ve değerlendirmelerde bulunduklarına işaret ederek, şunları kaydetti:
"Şunu açık bir şekilde söylemeliyim ki Yunus'un mesajı dünyanın her köşesinde yankı buluyor. Yurt dışında yapılan programların ardından insanların Yunus Emre'yi araştırmaya başladığını büyük bir memnuniyetle görüyoruz. Çünkü hepimizin malumu olduğu üzere bugün insanlık zor bir dönemden geçiyor. Dünyanın dört bir yanında yaşanan çatışmalar insanlığa bir şey vadetmiyor. Savaşlar insanlık için bir umut olarak görülmüyor, insanlar geleceğe güvenle bakamıyor. Bunca acının ve gözyaşının ortasında vicdan sahibi insanlar dünyanın dört bir yanında içinde bulunulan kaostan çıkmak için iyi bir fikre, güzel bir söze hasret kalmış durumda. Maddi olanın peşinde koşarken, ruhsal olarak büyük bir boşluk içine düşen insanlar, ruhlarını besleyecek kaynağa ihtiyaç duymaktalar. Bu nedenle Yunus'un hoşgörüsünden haberdar olan, onun hoşgörüyü, cömertliği, iyiliği, sabrı önceleyen evrensel mesajına büyük bir ilgi gösterip, onu daha yakından tanımak istiyor.
Bu açıdan büyük bir sorumluluğa sahip olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Yunus'u, Mevlana'yı, Hacı Bektaş-ı Veli'yi daha fazla çalışmak, tanıtmak, bu değerlerin dilini dünyaya anlatmak zorundayız. Dünyanın muhtaç olduğu bu dilde merhametsizliğe ve kötülüğe yer yok. 'Biz kimseye kin tutmayız' diyen Yunus'un dilinde sevgi var, aşk var, kardeşlik var. Biz bu anlayış doğrultusunda çalışmalarımızı hem yurt içinde hem de yurt dışında sürdürmeye devam edeceğiz. Bu evrensel mesajın dünyaya iletilmesi konusunda sanatçılarımıza, akademisyenlerimize, medyamıza da büyük görevler düşmektedir. Bu konuda biz her zaman üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Unutmamalıyız ki bu bakış açısıyla yürüteceğimiz çalışmalar, kültürel diplomasi adına ülkemize de güç katacaktır."
Dünya ölçeğinde yarışın sadece siyasi ve ekonomik alanda değil, kültürel alanda da olduğuna dikkati çeken Ersoy, "Köklü bir kültür hazinesine sahip olan ülkemizin bu alanda yapacağı çok şey olduğunu biliyoruz. Sahip olduğumuz kültürel zenginliği ve çeşitliliği yansıtacak çeşitli projeler geliştirerek dünya kültürüne katkı yapmamız gerektiğine de inanıyoruz. Bu nedenle gençlerimizin, geleceğe daha emin adımlarla ilerlemeleri için, ruh köklerini daha da güçlendirmeyi sürdüreceğiz. Bunun için çalışmalarımızın kapasitesini her geçen gün daha da arttırıyoruz. Türk gençliğinin, kültürün, sanatın içinde yoğrulmasının önünde tek bir engel kalmayacak şekilde çalışıyoruz. Ülkemizin hangi noktasında olursa olsun, bir gencin, bir çocuğun şiirden, müzikten, sinemadan, tiyatrodan, çağdaş sanatlardan uzak kalması gibi bir mazereti asla kabul etmiyoruz. Her Türk gencinin, kendini ifade edeceği, geliştireceği sanatsal organizasyona en hızlı ve kolay şekilde ulaşmasını sağlayacak bir altyapı inşa ediyoruz. Bunu yaparken de gençlerimizin kendi kültürel köklerinden asla kopmamalarını, bizi var eden değerlerimizi mutlaka bilmelerini önemsiyoruz. Yunus'u, Mevlana'yı, Hacı Bektaş-ı Veli'yi ve de Neşet Ertaş gibi değerlerimizi anlamadan ne bu toprakları hakkıyla anlayabiliriz ne de bir anlam dünyası inşa edebiliriz. Tüm dünyanın ilgiyle takip ettiği ve önem verdiği böylesi büyük değerleri insanlığa hediye eden milletimiz, hayatının merkezine bu değerleri oturttuğu takdirde yine aynı kültürel ve sanatsal zenginliğe sahip olacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
"MADDENİN DİBE VURDUĞU BİR ÇAĞDA MANA OLARAK ANADOLU'YU YENİDEN MAYALAMIŞTIR"
Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu Başkan Vekili, yazar İskender Pala ise Yunus Emre'nin söylediği sözlerin etkisine değinerek, "Yunus bizi sadece Türkçeyle değil, manevi dünyasıyla, düşünce dünyasıyla, anlayış dünyasıyla kuşatan adamdır ve öyle bir yüzyılda gelmiştir ki, 13. yüzyıl madde ile mana dengesinin birbiri lehine hiç durmadan değiştiği bir yüzyıldır. Bir taraftan Haçlı Seferleriyle artan şiddet ve terör, bir taraftan kıtlık ve kuraklık, diğer taraftan Anadolu coğrafyasındaki savrulmalar, bütün bunların ortasında insanların ekmek, aş bulamadığı zamanda insanları mutlu edecek gönüller sultanı olarak yaşamıştır. Maddenin dibe vurduğu bir çağda mana olarak Anadolu'yu yeniden mayalamıştır." şeklinde konuştu.
Programda ayrıca Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü, Devlet Opera ve Balesi ile Devlet Tiyatroları iş birliğiyle Yunus Emre'yi anlatan bir sahne gösterisi izleyicilerin beğenisine sunuldu.
Gösteride farklı makamlarda ilahilerin yanı sıra Adnan Saygun'un "Yunus Emre Oratoryosu"ndan parçalar seslendirildi.