Güncelleme Tarihi:
Bakan Dinçer, Başkent Öğretmenevi'nde düzenlediği iftarda, eğitim muhabirleriyle bir araya geldi. Yemeğin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Dinçer, Türkiye'de yapılan sınavların niteliğine ilişkin bir soruyu yanıtlarken sorunun nitelikten kaynaklanmadığını belirtti. Milli Eğitim Bakanlığı'nın lise mezunu ve SBS'ye giren öğrenciler için yaptığı sınavların bilgi ve yeteneği ölçmek için değil, çocukları elemek için yapıldığını ifade eden Dinçer, öğrenciyi seçmek ve denemek için sınav yapmaktan hızla uzaklaşılacağını söyledi.
Ruhban Okulu'nun açılmasına ilişkin bir soru üzerine, bunun bir hükümet politikası olduğuna ve verilen karar doğrultusunda uygulamaya geçileceğine dikkati çeken Bakan Dinçer, konuya ilişkin uzun bir hazırlık yapılmasını gerektiren bir durum olmadığına işaret etti.Başbakan Erdoğan'ın harçların kaldırılmasına ilişkin açıklamaları hatırlatılan ve konuya ilişkin değerlendirmesi istenen Dinçer, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in çalışmalarını sürdürdüğünü söyledi. Dinçer, şöyle devam etti:
“Bakanlar Kurulu'nda hazırlıklar yetişmediği için görüşemedik. Maliye Bakanlığı ile ilgili ortak bir stratejiyi görüştük, onlar hazırlıklarını yapacaklar. Tamamı mı kalkmalı, birinci öğretim-ikinci öğretim gibi farklı uygulamalar olmalı mı, her alanda mı kaldırmak gerekecek gibi soruların cevaplarını ayrı ayrı alternatif olarak belirleyecekler. Geriye kalanı Bakanlar Kurulu tespit ederek kararını verecek. Gelecek döneme yetişeceğini tahmin ediyorum.”
Her branşta öğretmene ihtiyaç olduğunu açıklayan Dinçer, “130 bin civarı öğretmene ihtiyacımız var. Okullaşma oranının artacağını da hesaba katarsak bu sayı daha da fazla artacaktır. İhtiyacımızı kadroyla karşılayamadığımız zaman ücretli öğretmenle karşılıyoruz” diye konuştu.
“Boğaziçi ve ODTÜ ideolojik yaklaşıyor”
Hangi alanlarda ne kadar öğretmene ihtiyaç olduğuna ilişkin ayrıntılı bir çalışma yaptıklarını anlatan Dinçer, buna ilişkin bir çalışmayı YÖK'ün de gerçekleştireceğini belirtti.Bir gazetecinin “Çocuklarını okula göndermek istemeyen veli sağlık raporunu nereden alacak” şeklindeki sorusuna ilişkin ise Dinçer, 66 ayı doldurduğu halde çocuğunun okula gitmemesini isteyen ailelerden Sağlık Bakanlığı haricinde özel hastaneler, aile hekimleri ve sağlık ocaklarının raporlarının kabul edilmeyeceğini bildirdi. Dinçer, “Hastanede ya çocuk doktorundan 'bu çocuğun zihnen okula başlaması uygun değildir' demesi lazım ya da ilgili bir doktor 'zihnen eğitime başlaması uygun değildir' derse biz bu çocuğu ana okuluna alacağız. Yine eğitimden uzaklaştırmayacağız ve yakasını bırakmayacağız biz onun” diye konuştu.Anadolu'nun herhangi bir yerinde yaşamın insanları daha özgür bırakabildiğini ve aile içerisinde çocuğun daha çok birey olarak durduğunu anlatan Dinçer, şöyle devam etti:
“Zengin ve eğitimli kesimde ise çocuklarımıza o kadar çok şefkat gösteriyor ve onların üzerine o kadar çok düşüyoruz ki aslında üzerine düşme işi çok otoriter bir niteliğe dönüşüyor ve çocuk her şeyiyle bizim kontrolümüz altında olsun istiyoruz. Bu kez çocuk birey olma niteliklerinde geride kalıyor. Daha çok anne babasıyla beraber olan biri haline geliyor.
Ben bunu kendi hayatımda yaşayan birisiyim. Henüz ilkokulu bitirdiğimde kendi mahallemden çıkmadığım halde okumak için bir başka ile gitmem gerekti. Benim annem babam beni bir otobüse bindirdi, 'hadi git oğlum' dediler. Ben okula gittim, kayıt oldum, kalacağım yurdu kendim buldum. Ve hiç bir şey olmadı bana. Kaybolmadım, başıma bir şey gelmedi. Ben kendi çocuğumu henüz 500 metre uzaktaki yere elinden tutup götürdüm. O gün akşama kadar da bekledim, başına bir hal gelmesin diye. İki çocuğu yan yana koyup düşünün. Hangisi bireysel yetenekleri daha gelişmiş ve kendine daha güvenli olur?”
“Neden ailenin talebi yeterli olmadı ve ailelerden rapor istendi” şeklindeki soruyu cevaplayan Bakan Dinçer, küresel dünya ile rekabet etmek için bazı tedbirleri almak gerektiğinin altını çizdi. Almanya dahil olmak üzere bir çok ülkenin eğitim yaşını erkene almaya çalıştığını vurgulayan Dinçer, Milli Eğitim Bakanlığı olarak bunu çok daha seri yaptıklarını kaydetti.
Boğaziçi ve ODTÜ üniversitelerinin 66 aylık bir çocuğun gelişimini henüz tamamlamadığına ilişkin raporları hatırlatılan Dinçer, bu üniversitelerin iddialarını 1960'lı yıllardaki pedagojik formasyon üzerinden yaptığını ve konuya ideolojik yaklaştığını ifade etti.Dinçer, üstün zekalı ve üstün yetenekli çocuklara yönelik çalışmalara ilişkin soru üzerine, TBMM'de bu konuda bir çalışma yapıldığını hatırlattı. Meclis'teki çalışmanın tamamlanmasıyla kendi çalışmalarını birleştireceklerini ve bu konuda bir strateji belirleyeceklerini bildirdi.
Bir yılda 57 bin kişi almış olacağız
Öğretmen atamalarının ne zaman yapılacağı sorusuna, “Ağustos” yanıtını veren Bakan Dinçer, atanacak öğretmen sayısına ilişkin “40 bin kişi alacağız inşallah. Geçen sene benim vermediğim söz için ne kadar bunaltıldığımı biliyorsunuz. Ama bu sene hiç söz vermediğimiz halde, hiç de 'şöyle yapacağız, böyle yapacağız' diye vaatte bulunmadığımız halde cumhuriyet tarihinin en fazla öğretmen alımını yapıyoruz. Bir yıl içinde 57 bin kişi almış olacağız. 17 binini şubat ayında aldık şimdi de 40 bin alacağız” diye konuştu.
Bakanlıkta görevlendirilen öğretmenlere ilişkin bir soru üzerine, Bakanlık'ta ve taşra teşkilatlarında öğretmen ünvanlı geçici görevli kimsenin kalmayacağını dile getiren Bakan Dinçer, 'öğretmen sınıfta' sloganıyla hareket edeceklerini anlattı. 'Tek ders' sınavının yapılıp yapılmayacağının sorulması üzerine Dinçer, “Evet, olacak. Tek dersten kalan çocuklarımız için sınav olsun istiyorum” yanıtını verdi.
Suriye'den gelenlerin kaldığı konteyner kentlerde çocuklara eğitim verilip verilmeyeceği sorusuna Dinçer, konteynerlerde çocuklara eğitim verilmesine yönelik hazırlıkların yapıldığını söyledi. Mevcut müfredata göre ancak derslerin Arapça olarak verileceğini dile getiren Dinçer, Arapça bilen öğretmenlerin buralarda görev yapacağını söyledi. Dinçer, “Çocukların eğitimini ihmal etmemekle birlikte ailelerin Türkiye'de kalmalarını pekiştirecek bir tavırdan da uzak bir üslup içinde yapmayı planlıyoruz” diye konuştu.
FATİH Projesi'nin yeni eğitim ve öğretim yılında daha geniş bir alana yayılacağını belirten Dinçer, geçen dönem 52 okula döşenen akıllı tahtaların yeni dönemde 3 binden fazla olacağını ve daha fazla öğrenciye tablet bilgisayarlar dağıtılacağını belirtti.
Oyun ve fiziksel etkinlikler dersi
Okula yeni başlayacak çocukların müfredatına ilişkin soru üzerine Bakan Dinçer, ders saatlerinin önemli oranda azaltıldığını vurguladı. Bu çocuklara her gün bir saat 'oyun ve fiziksel etkinlikler' diye bir ders konulduğunu bildiren Dinçer, “Her gün için bir oyunun müfredatını hazırladık. Her gün için bir oyun kartı hazırladık. Öğretmeni ve öğrencisi oynayacak ve oynarken öğrenecek. Yine her gün bir saat daha önceden var olan serbest etkinler koyduk. Bunda da yine çocuklara okuma yazma öğretmelerine mani olacak tedbirler alıyoruz. İstiyoruz ki çocuğumuz nisan, mayısta okumayı öğrensin” dedi.
İlk sene çocuklara okulu, öğrenmeyi ve öğretmeni sevdirmeyi amaçladıklarını da söyleyen Dinçer, “Okullara zeka oyunlarının olduğu salonlar kurduruyoruz çocuklar için. Mekanlar da değişiyor. Elimizde şu anda bütün mekanları değiştirecek bir imkan yok tabii ki ama yeni kurgularda eğitim yapılacak mekanlar da farklı olacak” diye konuştu.
Öğretmen stratejisine ilişkin soru üzerine Bakan Dinçer, taslak çalışmanın kendisine sunulduğunu, Bakanlar Kurulu'nca uygun görülmesi durumunda Türkiye'nin öğretmen istihdam edilme ve yetiştirme stratejisinin belirleneceğini kaydetti.İmam hatip ortaokulu kayıtlarına ilişkin soru üzerine Bakan Dinçer, ortaokulların ve sınavla almayan liselerin kayıtlarının otomatik olarak yapıldığını belirtti. Sadece imam hatip ortaokuluna gitmek isteyen öğrencilerin velilerinin söz konusu okullara giderek kayıtlarını aldıracağını bildiren Dinçer, bu okullara kayıt yaptıran öğrenci sayısına ilişkin soru üzerine toplam sayının henüz kendisine ulaşmadığını da söyledi.