A.A.
Oluşturulma Tarihi: Kasım 29, 2005 12:14
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, ideolojik yaklaşımları eğitimciliklerinin önüne geçen bazı insanlar tarafından “öğretmen düşmanı” suçlamasına maruz kalmasını asla kabul edemeyeceğini belirterek, öğretmenlerin yasal çerçeve içerisinde ve mesleğe yakışır biçimde demokratik haklarını aramalarının yanında olduğunu bildirdi.
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, öğretmenlerin çalışma saatleri ve ücretleri hakkında son günlerde basında yer alan haberlerle ilgili olarak öğretmenlerin elektronik posta adreslerine bir açıklama gönderdi. Çelik, açıklamada TBMM Bütçe Plan Komisyonu'nda Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) bütçesinin görüşülmesi esnasında, bir muhalefet milletvekilinin, “Öğretmenlerin yılda ortalama 1800 saat derse girdikleri ve bunun karşılığı çok az ücret aldıklarına” ilişkin sözleri üzerine, öğretmenlerin bir yılda 36 hafta ders yaptığını, bu 30 saat üzerinden hesaplandığında ise 1080 saat ettiğini aktardığını belirtti.
Öğretmenlerin haftada 15 saat zorunlu olarak, 6 saat de ücret karşılığı derse girdiğini ifade ettiğini kaydeden Çelik, bu sözlerinin bir gazetede “Öğretmenler 2 gün çalışıyormuş” başlığı ile yansıtıldığını anlattı. Çelik, “Öğretmenleri yanlış bilgilendirmek ve tahrik etmekten başka bir amaç taşımadığı gün gibi aşikar olan bu başlık, birkaç gün sonra yasadışı gösteri ve yürüyüşe hazırlanan bazı sendikalar tarafından kötüye kullanılmıştır” dedi.
“SİSTEMATİK BİR KARALAMA KAMPANYASI”
Çelik, ek ders ücretlerinin artırılmasıyla ilgili 23 Kasım 2005'te yaptığı basın toplantısındaki “Öğretmenlerimizin lehine ciddi bir iyileştirme yapılması, benim samimi arzu ve isteğimdir. Ancak, ülkenin kaynakları ve imkanları hepimizin malumudur” sözlerinin de “Milli Eğitim Bakanı, Maliye Bakanı gibi konuştu” başlıkları ile basında yer aldığına dikkati çekti. Çelik, “Tümüyle tahrik amaçlı ve sistematik bir karalama kampanyasının bir parçası olan bu başlıklar, yine birkaç gün sonra yapılan eylemlere malzeme edilmiş ve öğretmenlerin gereksiz yere infialine sebep olmuştur” dedi.
Bakanlığın, ek ders ücretlerinin net 9.82 YTL'ye yükseltilmesi talebiyle bir Kanun Tasarısı taslağı hazırladığını, Maliye Bakanlığı'nın da MEB bütçesine 3 katrilyon lira yük getirecek taslaktaki rakama itirazı üzerine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ve kendisinin katılımıyla bir toplantı yapıldığını belirten Çelik, bu toplantıdan, “ihtiyaç ve imkanın örtüştürüldüğü bir iyileştirmenin mutlaka yapılması gerektiği” kararının çıktığını ve bu doğrultuda Maliye bürokratlarına talimat verildiğini bildirdi.
Öğretmenlerin özlük haklarıyla ilgili beyanlarında “sığ popülizme düşmediğini ve rasyonel davrandığını” vurgulayan Çelik, öğretmenleri yerine getirilemeyecek bir beklenti içine sokmanın ve ardından onları hayal kırıklığına sevk etmenin dürüst siyaset ve devlet adamlığı ciddiyetiyle bağdaşmadığının öğretmenlerin takdirinde olduğunu kaydetti.
“EK DERS ÜCRET TASARISI, HÜKÜMETİN BİR TASARRUFU”
Bakan Çelik, şunları kaydetti: “İş kolumuzdaki yetkili sendikamızın Genel Başkanı beni telefonla arayarak Öğretmenler Günü'nden bir gün önce, benimle birlikte basının önüne çıkarak hazırladığımız ek ders ücretiyle ilgili tasarının kendi çabaları sonucu hazırlandığı intibaını vermek istemiş ve bundan, sendikası lehine bir sonuç çıkarmaya çalışmıştır. Ancak bu talep tarafımdan reddedilmiştir. Kendilerine ek ders ücret tasarısının sendikaların baskısıyla değil, gereklilik olduğu için hükümetimizin bir tasarrufu olduğu hatırlatılmış, nitekim aynı görüş 17 Kasım 2005 tarihinde ATV televizyonunda katıldığım “Teke Tek” programında da dile getirilmiştir.
Nitekim 24 Kasım Öğretmenler Günü'nde 81 ilden gelen öğretmenlerin Başbakan Erdoğan'ı başkanlığımda ziyaretimiz esnasında, Sayın Başbakan bu çalışmanın yapıldığına ilişkin müjdeyi öğretmenlere vermiştir. Buna rağmen basın kuruluşlarında, öğretmenler için yapılacak ücret artışını, benim şahsen istemediğim yönündeki açıklamaların yer alması ve öğretmenlerimizin bilerek yanlış yönlendirilmesi maksatlı ve son derece üzücü bir tavırdır.”
“BASKI, ŞİDDET İÇERMEYEN HER TOPLANTIDA YER ALIRIM”
Bakan Çelik, öğretmenlerin yasal çerçeve içerisinde ve öğretmenlik mesleğine yakışır bir biçimde demokratik haklarını aramalarının yanında olduğunu ve öğretmenlerin yasal haklarını aramalarını sonuna kadar desteklediğini belirterek, şöyle devam etti:
“Gerek kişisel hayatım gerekse politik hayatımda hep çokseslilikten yana oldum. Toplumun her kesiminin, görüş ve düşüncelerini özgürce anlatması, gösteri ve eylem yapması, toplumumuzun zenginliği ve demokratik hayatın bir gereğidir. Her rengin her ortamda açık ve şeffaf bir şekilde ifadesinden yanayım. Baskı ve şiddet içermediği ve yasalar çerçevesinde olması şartıyla öğretmenlerimizin düzenleyeceği her toplantı ve etkinlikte imkanlar nispetinde yer alacağımı son günlerde defalarca vurguladım.
Öğretmenlerimizin daha mutlu ve huzurlu olmaları özlük haklarının iyileştirilmesi için yaptığımız bir dizi düzenleme ve ortaya koyduğumuz birçok proje, kamuoyunun bilgisi dahilindedir. Hal böyleyken ideolojik yaklaşımları eğitimciliklerinin önüne geçen bazı insanlar tarafından 'öğretmen düşmanı' suçlamasına maruz kalmam, asla kabul edemeyeceğim son derece çirkin bir yakıştırmadır.”
Milli Eğitim Bakanı olduğu günden beri yaptığı bütün konuşmalarda, öğretmenlik mesleğini ve öğretmenleri sürekli olarak yücelttiğini belirten Çelik, “Saygıdeğer meslektaşlarımın son günlerdeki tartışmaları bu bilgiler ışığında değerlendirmelerini diler, bu vesileyle selam ve sevgiler sunarım” dedi.