Güncelleme Tarihi:
Çavuşoğlu, İsrail'in Filistinlilere yönelik saldırısı, Gazze ve Kudüs'te yaşananlarla ilgili TBMM Genel Kurulunu bilgilendirdi.
İsrail’in saldırılarında şehadet mertebesine erişen Filistinlilere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dileyen Çavuşoğlu, toplantının yapıldığı sırada İsrail’in Filistinli sivillere yönelik yürüttüğü askeri harekatın sürdüğünü belirtti.
Çavuşoğlu, şu ana kadar 200’den fazla Filistinlinin hayatını kaybettiğini, şehitlerin yarısına yakınının kadın ve çocuk olduğunu söyledi.
İsrail’in, her ramazanda olduğu gibi bu yıl da özellikle Kudüs’teki Filistinlilere yönelik baskılarını artırdığını belirten Çavuşoğlu, yasa dışı yerleşimlerin tarihte görülmemiş boyutlara ulaştığını; bundaki temel hedefin ise Filistinlileri Kudüs’ten tamamen sürmek ve bağımsız bir Filistin devletini imkansız hale getirmek olduğunu ifade etti.
Çavuşoğlu, "İsrail, Doğu Kudüs’ün Şeyh Cerrah semtinde Filistinli aileleri evlerinden zorla tahliye etmeye başladı. Bir düşünün, yaklaşık 70 yıldır bir evde yaşıyorsunuz; çocuklarınız, torunlarınız burada doğmuş ve bir gün bir sözde mahkeme kararıyla sizi evinizden çıkarıp orayı başkalarına veriyorlar. Bunu hangi adalet anlayışıyla açıklarsınız? Buna hangi vicdan sessiz kalır?" diye sordu.
İsrail polisinin, Filistinli Müslümanların dini özgürlüklerine de müdahale ettiğini vurgulayan Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Haremi Şerif’te Ramazan ayını idrak etmelerine engel oldular. İbadetlerini yapmaya ve oruçlarını açmalarına engel oldular. İlk kıblemiz Mescidi Aksa’da ibadet eden Filistinlilere plastik mermiler ve gaz bombaları ile saldırdılar. Filistin Dışişleri Bakanı’nın 7 Mayıs’ta ülkemize gerçekleştirdiği ziyarette, İsrail’e karşı atılabilecek adımları değerlendirdik. Akabinde maalesef İsrail sivil Filistin halkına saldırdı. BM binalarını, okulları ve insani yardım için kurulan hastaneler dahil tüm kurumları hedef aldılar. İsrail, Gazze’den atılan ilkel füze ve bombaları bahane edip Gazze’ye yönelik topyekün bir saldırı başlattı. Hem mübarek Ramazan ayını hem de Ramazan Bayramımızı Filistinlilere ve bizlere zehir ettiler."
ATILAN ADIMLAR
Türkiye olarak atılan diplomatik adımları özetlemek istediğini belirten Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sayın Cumhurbaşkanımız uluslararası toplumun Filistin’e yönelik desteğini sağlamak çok sayıda liderle görüştü. Ben de çok sayıda mevkidaşımla yüz yüze veya telefonla görüştüm. Bazılarıyla defalarca konuştuk. BM'den sonra dünyanın en kapsayıcı uluslararası örgütü niteliğindeki İslam İşbirliği Teşkilatını harekete geçirdik.
İlk olarak Daimi Temsilcilerimiz bilahare Dışişleri Bakanları olarak bizler acil oturumda bir araya geldik. Bu toplantılarda kabul edilen bildiri ve kararda, girişimlerimiz üzerine, BM Güvenlik Konseyinden netice çıkmaması nedeniyle BM Genel Kurulunun toplanması çağrısı eklendi.
Ayrıca, 2018’deki İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Olağanüstü Zirvesi ve BM Genel Kurulunda kabul edilen kararlarda da vurgulandığı üzere, Filistinliler için bir uluslararası koruma gücü oluşturulması dahil her türlü mekanizmanın harekete geçirilmesi hususunu eklettik.
İslam İşbirliği Teşkilatı 2016-2019 Zirve dönem başkanlığımız sırasında Filistinliler için uluslararası koruma mekanizmasını gündeme getirmiştik. 2018’de İstanbul’da yapılan İslam Zirvesi’nde de bu konuda ortak çağrıda bulunmuştuk. Haziran 2018’de Kudüs konusunda acil olarak toplanan BM Genel Kurulunda, Cezayir’le birlikte eş sunucusu olduğumuz 'Filistinli sivillerin korunması' başlıklı bir karar kabul edildi. Kararda, BM Genel Sekreteri’nin bu konuda bir rapor hazırlaması yönünde çağrı yapıldı. BM Genel Sekreteri, hazırladığı raporda, 4 tip korumadan söz etti:
Fiziki koruma, hukuki koruma, işgal altında yaşayanlara destek amacıyla dışarıdan bir ajans ya da aktörün dahil olmasını öngören genel yardım ve uluslararası kamuoyunda görünürlük kazandırmak.
Raporda, koruma faaliyetleri ve mekanizmalarının iyileştirilmesi için şu hususlar bulunuyor: BM’nin ofis ve personeliyle sahadaki varlığının artırılması, insani erişimin iyileştirilmesi, BM ya da üçüncü bir tarafça konuşlandırılabilecek sivil gözlem misyonu ve fiziki koruma sağlanması.
BM Genel Sekreteri bu raporunda, fiziki koruma için 2 alternatiften bahsetti: BM tarafından güç gönderilmesi ya da BM yönergesi altında gönüllü ülkeler tarafından korunma sağlanması. Tabi, fiziki güç konuşlandırmak için BM Güvenlik Konseyi kararı gerekiyor. Biz son dönemde bu konuda adım atılması için fikirdaş ülkelerle çalışıyoruz."
"YARIN NEW YORK'A YOLA ÇIKIYORUZ"
İİT’teki girişimlerin ardından, İİT Dönem Başkanı Nijer ve Arap Ligi Dönem Başkanı Cezayir’in başvurusuyla BM Genel Kurul Başkanı Büyükelçi Volkan Bozkır, perşembe günü Filistin konusunda Genel Kurul’u toplama kararı aldığını belirten Çavuşoğlu, Bozkır’a da teşekkür etti.
Genel Kurul’a Bakanlar düzeyinde güçlü katılım için çağrı ve çabaların sürdüğünü dile getiren Çavuşoğlu, Filistin Dışişleri Bakanı Riad Malki ve Pakistan Dışişleri Bakanı Şah Mahmud Kureyşi dahil bazı mevkidaşlarıyla New York’a birlikte gideceklerini, yarın yola çıkacaklarını anlattı.
Ayrıca, İsrail’in eylemlerinin cezasız kalmaması için çalıştıklarını kaydeden Çavuşoğlu, Filistin’in 2015 yılında İsrail’in savaş suçlarının soruşturulması talebiyle Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne yaptığı başvuru üzerine, Mahkeme Savcısının soruşturma başlattığını, bu soruşturmayı da hem destekleyip hem de yakından takip ettiklerini söyledi.
Çavuşoğlu, "İsrail, işgal ettiği topraklarda uluslararası insani hukukun temelini oluşturan Cenevre Sözleşmesini de ihlal ediyor. Bu bağlamda, İslam İşbirliği Teşkilatı üyeleriyle birlikte İsrail’in gerçekleştirdiği ihlallerin Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyinde de gündeme getirilmesi yönünde çalışmalarımızı sürdüreceğiz." bilgisini verdi.
"ZALİM İLE MAĞDURU EŞ TUTAN AÇIKLAMALAR YAPIYORLAR"
"Uluslararası toplumun tepkisi maalesef yine cılız kaldı." diyen Çavuşoğlu, şunları söyledi:
"Sanki Gazze’de İsrail ile Filistin orduları arasında bir savaş varmış gibi iki tarafa çağrılarda bulunuldu. Bazıları, İsrail’in güvenliğini her şeyin önüne koydu. Gazze’de işlenen savaş suçlarına ve insanlığa karşı suçlara gözlerini kapadılar. Yeni ABD yönetimi, kural temelli uluslararası düzene dönüş ve uluslararası hukuka saygı gibi söylemlerle iktidara gelmişti. Sonucu tüm dünya görüyor. Zalim ile mağduru eş tutan açıklamalar yapıyorlar. ABD, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinden asgari kınama içeren bir açıklama çıkmasını dahi engelliyor."
Güvenlik Konseyinin, kendi kabul ettiği kararları dahi yok sayan bir aymazlık içinde olduğunu belirten Çavuşoğlu, kimilerinin de karanlık tarihlerinde Yahudilere yönelik işledikleri soykırımların verdiği suçluluk duygusuyla şuurlarını kaybedip İsrail’e adeta arka çıktıklarını dile getirdi.
Çavuşoğlu, "İşte Avusturya’daki popülist zihniyet, insanlık suçu işleyenlerin bayrağını kendi gönderlerinde dalgalandırmakta beis görmedi. Bunları yapanların İslam düşmanlığı ile tanınmış çevreler olması bizi hiç şaşırtmadı. Biz her zamanki gibi, uluslararası toplumun aklıselim ve iyi niyetli üyeleriyle birlikte çalışmaya devam ediyoruz. Bu çerçevede, AB ve içindeki bizim gibi düşünen ülkelerle gelişmeler karşısında atılabilecek adımlara dair diyaloğumuzu sürdürüyoruz." dedi.
TRT VE AA'YA TEŞEKKÜR
"Bu yaşananlar bizi şaşırtmadı. Çünkü biz yıllardır İsrail’in gerçek niyetinin başkenti Kudüs olan bağımsız Filistin devletini yok etmek olduğunu biliyoruz." diyen Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Bazı Müslüman ülkeler, önceki ABD Yönetimi’nin baskısıyla İsrail’le ilişkileri normalleştirirken, yaptığımız uyarılar da maalesef haklı çıktı. Biz normalleşmeye karşı değiliz. Ancak bunun Filistin davasının pahasına olmasına karşıyız. Nitekim, normalleşme çabaları İsrail saldırganlığını artırdı.
İsrail’in hedef gözetmeksizin gerçekleştirdiği saldırılar neticesinde gittikçe kötüleşen insani durumla da yakından ilgileniyoruz. Her zaman olduğunu gibi duyarsız değiliz. TİKA ve Kızılay başta olmak üzere insani yardım kuruluşlarımız zor koşullara rağmen Filistinli kardeşlerimizin acısını hafifletmeye çalışıyor. Sahada çok çalışıyorlar. Gıda, sıcak yemek, ilaç, hijyen ve mutfak malzemesi gibi her türlü yardımı yapıyorlar. Kendilerine huzurlarınızda şükranlarımızı sunuyorum.
İsrail, sivillerin yanısıra basın yayın kuruluşlarına da saldırıyor. Tabii, bunları işlediği suçları dünya görmesin, bilmesin diye yapıyor. Bu vesileyle, yardım kuruluşlarımız gibi sahada yaşam tehlikesi altında cansiperane bir şekilde görev yapan başta Anadolu Ajansı ve TRT çalışanlarımız olmak üzere tüm basın mensuplarına da yürekten teşekkürlerimi iletiyorum.
Bu çabalarımız kapsamında Yüce Meclisimizin vermiş olduğu güçlü tepki özellikle takdire şayandır.
Tüm siyasi partilerin imzasıyla yayınlanan ortak bildiride, İsrail’in zulmünün kınanması, milletimizin duygularına tercüman olmuş, diplomasimize güç katmıştır.
Keza, Sayın Meclis Başkanımız, Komisyon Başkanlarımız ve diğer milletvekillerimizin, parlamenter diplomasinin imkanlarını bu hususta seferber etme çabalarından da büyük güç alıyoruz. Dışişleri Bakanlığı olarak her konuda olduğu gibi bu hususta da Yüce Meclisimizin hizmetindeyiz."
Bugün Ankara’da bulunan Pakistan Dışişleri Bakanı Şah Mahmud Kureyşi’den Pakistan Meclisi’nin de benzer şekilde oybirliğiyle güçlü bir karar kabul ettiğini öğrendiğini belirten Çavuşoğlu, "Kardeş Pakistan’ın yönetimine, Meclisine ve halkına da selam ve iyi dileklerimizi iletiyorum." dedi.
Filistin’de ve ötesinde, mazlumların umudunun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğunu belirten Çavuşoğlu, "Filistin konusunda Türkiye’de ortak bir dayanışma iklimi var. Bunu koruma hususunda hassasiyet göstermemiz lazım. İç siyasetin rekabet diline bu konuyu taşımamak ve Netanyahu ile aynı zihniyetteki insanları, zalimleri sevindirmemek konusunda dikkat hepimizin görevidir. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Yüce Meclisimizin bize verdiği güçle Filistin davasını savunmaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Türkiye, Filistin konusundaki diplomatik çabaların öncüsüdür. Dünyada vicdanın ve adaletin sesidir ve sesi olmaya devam edecektir. Bu çabalarımızda Yüce Meclisimizin duyduğu güven en büyük desteğimizdir." diye konuştu.