Güncelleme Tarihi:
Canikli, dün NATO Savunma Bakanları Toplantısının ardından gazetecilerle bir araya geldi, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
Toplantı kapsamında geldiği NATO Karargahı'nda bazı ikili görüşmelerde bulunduğunu belirten Bakan Canikli, ABD Savunma Bakanı James Mattis ile de bir araya geldiğini anımsattı. Mattis ile görüşmesinde birçok konuyu ele aldıklarını aktaran Canikli, "Özellikle Münbiç'teki yol haritasıyla alakalı son derece ayrıntılı, yapıcı ve olumlu bir görüşme gerçekleştirdik." diye konuştu.
Canikli, Mattis ve Pentagon'un Münbiç'teki yol haritasının şekillenmesinde olumlu katkısının olduğunu belirterek, "İlk görüşmelerimizde SDG olarak tanımlanan ve içinde fiilen YPG/PKK unsurlarının da bulunduğu o yapıyla ilgili daha farklı düşünceleri vardı. Bugüne kadar birçok görüşme gerçekleştirdik. Bu yapının deşifre edilmesi için hem olayın gerçek boyutunu anlattık hem de YPG ile PKK arasındaki organik ilişkinin bütün belge ve bilgilerle ortaya konulmasını sağladık." ifadelerini kullandı.
Bununla ilgili ABD de dahil olmak üzere müttefik ülkelerin savunma bakanlarına çok kapsamlı dosya, bilgi ve belge sunduklarını anlatan Bakan Canikli, "Bugün geldiğimiz noktada PYD/YPG'nin PKK'nın bir unsuru olduğu ve SDG içindeki hakim konumda oldukları tezimiz artık büyük oranda kabul edilmiş durumda. Bu kabulün sonucu olarak Münbiç'teki yol haritası ortaya çıkmıştır." dedi.
Mattis ile görüşmesinde S-400 hava savunma sistemleriyle F-35 savaş uçaklarının da gündeme geldiğini belirten Canikli, şunları söyledi:
"Onların kaygı ve hassasiyetleri S-400 sisteminin çok güçlü radarlara sahip olması. Türkiye'ye kurulması halinde başta F-35 savaş uçakları olmak üzere diğer NATO unsurlarını rahatsız edebileceği ve bazı NATO'ya ait bilgilerin bu radarlar vasıtasıyla başka yerlere aktarılabileceği şeklinde bir kaygıyı ifade etti. O nedenle büyük oranda ABD Senatosunun da S-400'lerin Rusya'dan alınmasına itirazı olduğunu söyledi. Biz de kendisine böyle bir tehlikenin, riskin hiçbir zaman olmayacağını, gündeme gelmeyeceğini ifade ettik ve bu garantiyi verdik. Yani Türkiye'de kurulacak S-400 sistemi hiçbir şekilde, hiçbir NATO unsurunu, F-35 uçakları dahil rahatsız etmeyecek ve onlar için bir tehdit ve tehlike oluşturmayacak. Bu garantiyi kendilerine verdik, açık olarak bunu ifade ettik. Bunu, kendisinden Senatoya anlatmasını talep ettik. S-400'ler kurulacak, gelecek, o konuda herhangi bir tartışma söz konusu değil."
"Bizim en doğal hakkımızdır"
S-400 hava savunma sistemleriyle F-35 savaş uçağı projesinin ilişkilendirilmesinin doğru olmadığını, bunu da muhataplarına ilettiklerini belirten Canikli, şöyle konuştu:
"Çünkü F-35 projesi bir ticari anlaşmadır. Başını ABD’nin çektiği birçok NATO ülkesiyle birlikte geliştirdiğimiz bir proje. Bugüne kadar da Türkiye bu projeyle ilgili taahhütlerini zamanında yerine getirmiştir. 800 milyon dolardan fazla ödeme yaptık. Toplam 100 uçaklık bir alım öngörülüyor. Bunun da 11 milyar dolardan fazla bir maliyeti var Türkiye açısından. Biz yükümlülüklerimizi yerine getirdiğimiz için başka hiçbir şarta bağlı olmaksızın, başka hiçbir olayı gerekçe göstererek bu projeyi ertelememek, geciktirmemek gerekiyor. Bu yaklaşımımızı da kendilerine ifade ettik. Aksi tavırların ciddi güven problemlerini beraberinde getirdiği ve bu güven probleminin hükümetler nezdinde değil, Türk milleti nezdinde de ciddi anlamda güvensizlikler ortaya çıkardığını, bunu arzulamadığımızı, planlandığı şeklinde bu uçakların Türkiye'ye teslimi ve diğer yükümlülüklerin karşı tarafça da yerine getirilmesi beklentimizi kendilerine ifade ettik. Temennimiz F-35 uçaklarıyla ilgili planlandığı, projelendirildiği gibi anlaşmalara sadık kalınarak bunların gereklerinin yerine getirilmesi. Bu tür yaklaşımların esasında bizi mecburen başka arayışlara ittiğini, aslında S-400 projesini de bu çerçevede değerlendirmek gerektiğini yine paylaştık. Dolasıyla F-35 ile ilgili anlaşmalara aykırı bir şekilde karar ve politika gündeme gelirse biz elbetteki tedbirimizi almak durumunda kalacağız, elbette başka arayışlara gireceğiz. Bu da bizim en doğal hakkımızdır. Bu kararlılığımızı da açık bir şekilde kendilerine ifade ettik.”
"Yeni bir ilişki hattı açılmış durumda"
Konuya ilişkin bir gazetecinin sorusu üzerine Bakan Canikli, S-400 sistemlerinin NATO unsurlarıyla entegre olmayacağını, aynı zamanda NATO unsurları için tehdit de oluşturmayacağını belirterek, “Bizim temennimiz ve beklentimiz S-400 ya da başka şartlara bağlanarak F-35 projesinin geciktirilmemesi. Bunu bekliyoruz." dedi.
S-400 hava savunma sistemlerinin temini nedeniyle F-35 savaş uçaklarının tesliminin geciktirilmesine yönelik bir hassasiyetin oluşmaması gerektiğini dile getiren Canikli, "Biz bir gecikme beklemiyoruz. Çünkü Münbiç ile başlayan yeni bir ilişki hattı açılmış durumda. Bunun ilerleyerek, genişleyerek başka alanlarda da uygulanmasını talep ediyoruz" görüşünü ifade etti.
Münbiç için yol haritasının da Mattis ile görüşmesinde gündeme geldiğini ifade eden Bakan Canikli, şunları kaydetti:
“Münbiç yol haritasının planlandığı gibi yürütülmesinde gecikme ve oyalama olmayacak. Bu ifadeyi net bir şekilde görüşmede dile getirdiler, bu da bizim için önemli. Daha önce Münbiç ile ilgili verilmiş birtakım sözler vardı ve yerine gelmedi. Bundan sonra ümit ediyoruz bu sözler varılan mutabakatlar çerçevesinde yerine getirilir. Burada başarılı olursak ki şu an itibarıyla olumsuz bir tablo gözükmüyor, Suriye’nin diğer bölgelerindeki benzer problemlerin bu yöntem, mekanizmayla ortadan kaldırılmasında ön açacak aynı zamanda. Münbiç ile ilgili mutabakata varılan yol haritası son derece önemli. Oradaki başarı Suriye’de gerçek anlamda barışın, istikrarın sağlanması ve terörle bağlantılı unsurların bölgeden uzaklaştırılması konusunda ABD ile birlikte, önemli bir hattın, yeni bir yöntemin ortaya çıkmasını sağlayacak. Dolayısıyla oradaki beklentimiz de olumlu. İnşallah çok kısa süre içerisinde bunları da gerçekleştirmiş olacağız.”
“Münbiç'te devriye görevi tamamen Türkiye ve ABD kuvvetleri birlikte yapacak”
“Münbiç'te devriye görevi tamamen Türkiye ve ABD kuvvetleri birlikte yapacak.” diyen Bakan Canikli, bunu "son derece önemli" olarak nitelendirdi. Canikli, ABD’li mevkidaşının yol haritasının bir an önce başlamasına yönelik düşüncesini aktararak, "Yol haritası en kısa zamanda uygulanacak ve inşallah en kısa zamanda tamamlanmış olacak." dedi. Kesin bir takvim vermenin doğru olmayacağını belirten Canikli, “Önemli olan hiçbir oyalama olmadan mutabakata vardığımız çerçevede bu işin birlikte ve olabilecek en kısa sürede yürütülmesi." diye konuştu.
"İzin almak durumunda değiliz"
İkili görüşmelerinde Irak'ın kuzeyine yönelik askeri operasyonun gündeme gelip gelmediğine yönelik soru üzerine Canikli, bu konunun Mattis dahil yabancı mevkidaşlarıyla görüşmelerinde gündeme gelmediğini söyledi.
Terörist unsurların bulunduğu her yerin Türkiye için doğal bir hedef olduğunu, bununla ilgili uluslararası hukuktan kaynaklanan hakların kullandığını dile getiren Bakan Canikli, “Biz Kandil’le ilgili müdahalelerimizi, operasyonları niye yapıyoruz? Çünkü orada terör örgütü, terör örgütü karargahı var, oradan ülkemize yönelik saldırılar gerçekleştiriliyor. Aynı şey Sincar, Mahmur için geçerli. Dolayısıyla bu operasyonlar için herhangi bir yerden izin almak durumunda değiliz.” dedi.
Canikli, Mahmur Kampı’nda terör örgütü PKK’nın ciddi bir mevcudiyetinin olduğunu belirterek, “Orası BM kampıdır ama terörün yuvası haline gelmişse ve Türkiye’ye yönelik terör tehdidin bir kısmı oradan geliyorsa doğal olarak bu tehdidin ortadan kaldırılması? Elbette her ortam, alan kendi özel şartları çerçevesinde müdahaleye maruz kalır." diye konuştu.
Türkiye’nin uzun yıllardan beri Irak'ın kuzeyinden gelen büyük tehditle karşı karşıya kaldığını, bedeller ödediğini anımsatan Bakan Canikli, şunları söyledi:
“Kökten temizlemek için ne yapılması gerekiyorsa şu anda o yapılıyor ve sonuna kadar da gideceğiz. O bölgedeki terörü temizlemek için de aynı Afrin’de, Fırat Kalkanı’nda gösterdiğimiz kararlılığı göstererek terörü temizlemek için ne gerekiyorsa yapacağız. Terörün ortadan kaldırılması için hiçbir işi yarım bırakmayız, bırakamayız. Bu harekatların hiçbirinin de içinde bulunduğumuz siyasi gelişmelerle en ufak bir ilgisi bulunmamaktadır. Kendi mecrasında, çok daha önceden planladığı şekilde adım adım yürümektedir.”
Bakan Canikli, terörle mücadelenin askeri şartların gerekliliğine göre belirlendiğini belirterek, "Onun dışında başka bir belirleme olmaz." dedi. Terörle mücadelenin kararlıkla devam ettiğini, yerli ve milli sistemler, mühimmatlar kullanılarak bu operasyonların yapıldığını vurgulayan Canikli, "Yılbaşından bu yana Irak’ın kuzeyinde yaptığımız operasyonlarda 500’den fazla terörist etkisiz hale getirilmiştir." diye konuştu.
"Terörü ve teröristi cesaretlendiren açıklamaların payı var"
Son dönemde terör örgütünün saldırılarında bir artışın yaşandığına dikkati çeken Canikli, şöyle konuştu:
"Bu artışlarda yine maalesef iç politikada bazı kişilerin, bazı cumhurbaşkanı adaylarının, bazı siyasi parti yetkili ve liderlerinin terörü, teröristi cesaretlendiren açıklamalarının payı olduğunu düşünüyoruz. Bunların başında özellikle terör örgütüyle organik bağı olan siyasi partinin eski genel başkanı Demirtaş ile alakalı, onun serbest bırakılmasına yönelik çağrıların ve taleplerin önemli payı olduğunu düşünüyoruz. Yani teröristleri ve terör örgütünü cesaretlendirdiğini düşünüyoruz. Aynı şekilde terörle çok etkili mücadele eden askerlerimize, komutanlarımıza yönelik çok haksız ve ağır saldırıların da yine terörü ve teröristleri cesaretlendirdiğini ve son dönemdeki saldırıların artışında bunların etkisi olduğunu düşünüyoruz."
"Talihsiz ve üzüntü verici bir açıklama"
CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin 2. Ordu Komutanı Korgeneral Metin Temel’e ilişkin sözlerine yönelik değerlendirilmesi sorulan
Canikli, "Talihsiz ve üzüntü verici bir açıklama" dedi.
"Zihinlerinin gerisinde olan saldırıyı gerçekleştiriyorlar"
Hiçbir vatanseverin terörle mücadelede başarılı olan bir askere, komutana nedeni ne olursa olsun hakaret etme hakkının olmadığını vurgulayan Bakan Canikli, “Bu, sadece teröriste cesaret, ülkemize zarar verir.” diye konuştu.
Korgeneral Temel’in protokol gereği söz konusu iftara katıldığını belirten Canikli, "Ayrıca Sayın Cumhurbaşkanımız onların başkomutanı, yani
başkomutanını alkışlamasından daha doğal ne olabilir? Böyle bir şey, mantık olabilir mi?” diye sordu. Temel’e yönelik “düşmanlıkların" başka nedenlerden
kaynaklandığını dile getiren Bakan Canikli, "Farklı, sudan bahanelerle zihinlerinin gerisinde olan saldırıyı gerçekleştiriyorlar” dedi.
Zeytin Dalı Harekatı devam ettiği sırada CHP’nin Afrin merkezine girilmemesine yönelik ısrarlı söylemleri olduğunu belirten Canikli, şunları kaydetti:
"Teröristlerin etkisiz hale getirilmemesi için, korumak için bunu talep etmişlerdi. Muhtemelen komutanımıza olan düşmanlıkları ve kinleri bu operasyonun devam etmesi ve Afrin’de teröristlerin etkisiz hale getirilmesi ve bunu yapan komutanın da 2. Ordu Komutanımızın olmasından kaynaklanıyor. Başka bir mantıklı izahatta bulunmak mümkün değil. Öyle bir gerekçeyle öyle ağır hakaretler ortaya konulabilir mi? Hiçbir mantığı yok, ölçülü değil. Ordumuzun, terörle
mücadele azmini, şevkine hiçbir şekilde katkı sağlamayacak hatta moral bozucu özelliği, içeriği olan bir yaklaşım bu."