Güncelleme Tarihi:
Bozdağ, CNN Türk'te katıldığı canlı yayında FETÖ'nün darbe girişimi ve sonrasında yaşananlara ilişkin açıklamalarda bulundu.
Milleti uyanık olmaya davet ettiklerini belirten Bozdağ, "Acayip gizli bir örgüt var. Baktığınızda MİT Müsteşarı'na operasyon yapılıyor, MİT Müsteşarı'nın kendine yapılan operasyondan haberi ancak tebligat kendine gelince oluyor. Yani çok gizli yöntemlerle çalışan ve çok rahat sızan, güven kazanan sonra da kendisine talimat veren, Haşhaşilere rahmet okutacak derecede daha farklı bir yapı var." ifadelerini kullandı.
Bozdağ, söz konusu mücadelede hakim, savcı, asker, polis ve başka kamu görevlilerinin Anayasa'ya, yasalara, hukuka, "sadakatla ve milletine bağlılıkla" hizmet yürütmediğinde ortaya neler çıkacağının görüldüğünü dile getirdi.
"Adeta TSK'nın içerisinde Fetullah Gülen silahlı kuvvetleri oluşmuş durumda" diyen Bozdağ, "Yargının içerisinde FETÖ yargısı oluşmuş, üniversitelerin içerisinde FETÖ'nün üniversitesi, medyanın içerisinde... Her alanda örgütlenmiş, her ülkede adeta büyükelçilikler gibi yapılanmış bu yapı karşısında, bir ülkenin tedbir alması, bu tedbirler konusunda herkesten anlayış beklemesi doğaldır. Eğer biz, devletin içerisinde Anayasa'mıza, yasalarımıza ve hukuka sadık olmayan kişileri temizlemezsek bundan sonra Türkiye'de benzer başka Fetullah Gülen Terör Örgütü gibi başka örgütler de çıkar. Bu örgüt yeniden canlanabilir." değerlendirmesinde bulundu.
"BUNLARIN SAPIKLIĞININ ONDAN BİR FARKI YOK"
Bakan Bozdağ, "Hakkında karar kesinleşen, kademeli bir şekilde ceza gelen, devletten tazminatlı ya da tazminatsız ilişkileri mi kesilecek?" sorusuna karşılık, "Önümüze çıkacak kararnamede bunlara dair usuller ortaya konacaktır. Ayrıca şu anda devam eden soruşturmalar var, disiplin hükümlerimiz var. Bu çerçevede bunlar yürüyecektir." cevabını verdi.
Terör örgütü DAEŞ'in canlı bombacısının bir sürü insanı öldürürken cennete gideceğine inanmasını "sapıklık" olarak ifade eden Bozdağ, "Bunların sapıklığının ondan bir farkı yok. Öyle inandırılmış, öyle inanmış. Bizim mücadele edeceğimiz yapı, gözle görülür bir yapı değil, bu yüzden çok dikkatli olmamız gerekir." dedi.
Gözaltında alınan kişiler için "Ankara'da özel bir mahkeme kurulacak, bina da Sincan'da inşa edilecek" gibi iddiaların bulunduğunun hatırlatılması üzerine Bozdağ, şunları söyledi:
"Şu anda çok ciddi sayıda gözaltılar, tutuklamalar var. Bu davaların görülmesi ve bunlara ilişkin duruşma salonlarını şimdiden düşünmemiz gerekiyor. Yani bu kadar sanıklı davanın, Ankara'daki duruşma salonlarında görülme imkanı yok. Bir yandan sanıklar için, öte yandan avukatlar için ve sonra gelen dinleyiciler, yakınlar için bir alan. Büyük bir alana ihtiyacımız olduğu çok açıktır. Bakanlık olarak bu açıdan tedbir aldık, çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Yargılamanın yeri Sincan ilçesi sınırlarında olacak."
Bakan Bozdağ, özel bir mahkeme heyeti iddialarına ilişkin, "Şu anda özel bir mahkemeye gerek yok. Darbe teşebbüsünde bulunanları, hangi mahkemelerin yargılayacağı belli çünkü bir ihtisaslaşma sağlandı. Ancak bu yargılamalar çok uzun süreceği için belki bu belli olan mahkemelere, 'başka iş verilmemesi' gibi bir şey olabilir" diye konuştu.
"ONLAR DA BİZİMLE HEMFİKİRLER"
Böyle dönemlerde, "Bu işi yapanların dışında, bir cadı avı olur mu" şeklinde endişelerin yaşanıldığı ifade edilen Bozdağ, Adalet Bakanı olarak kendi görüşünün sorulması üzerine, "Bu endişe herkesde olabilir, bende de var, başkalarında da olabilir. Şu anda ihbarlar olabilir, ifadeler alınabilir, gözaltılar olabilir ama bu henüz başlamış bir süreç. Karar verme sıralarında suçluyla suçsuzu ayıracaklardır" dedi.
Bakan Bozdağ, Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) çerçevesinde askeri okulların kapatılmasının ya da Milli Eğitim Bakanlığına bağlanmasının gündemde olup olmadığına ilişkin soruya, "Bu detaylara girmeyelim. Şu anda bütün konuları kapsayan çalışmalar ilgili bakanlıklar tarafından titizlikle yürütülüyor. Bunlar ne kadar olacak, nasıl olacak bu değerlendirmelerden sonra ortaya çıkacak. Henüz değerlendirmeler devam ederken, benim 'Şu olmayacak, bu olacak' demem yanlış olur" şeklinde cevap verdi.
Adalet Bakanı olarak askeri yargıyı sivilleştirmek, HSYK'ya bağlamak gibi bir önerisinin olup olmadığı konusunda Bozdağ, şunları kaydetti:
"Esasında AK Parti, CHP, MHP, HDP'nin en kolay uzlaşacakları yerlerden bir tanesi bu. Çünkü onlar da Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ve Askeri Yargıtayın kaldırılması konusunda bizimle hemfikirler. Bu konuda siyasi partilerle bir uzlaşmayı kolay yapacağımıza, belki Türkiye'de en kolay uzlaşacağımız alanın bu olduğuna inanıyorum. Zamanlaması konusunda bir şey demek istemiyorum. Türkiye, demokratik bir hukuk devleti olma vasfını bundan sonra daha da güçlendirecekse yargıdaki 'iki ayrı devlet varmış' görüntüsü veren, iki ayrı yargı uygulamasına da kesinlikle son vermelidir. Bu adımları da atacağız. Ama bunun zamanlaması konusunda bir şey ifade etmem doğru olmaz."
Bozdağ, hakim ve savcılarla, Adalet Bakanlığında açığa almaların olduğunu hatırlatarak, "Yakın geçmişte İstanbul'da Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi, Fetullah Gülen'i mehdi ilan eden bir karar verdi. Eğer bir hakim veya savcı Anayasa, hukuk ve kanuna bağlı bir vicdanla değil de 'Fetullah Gülen' gibi birine veya başkaca herhangi bir ideolojiye, siyasete, görüşe bağlı bir vicdanla hareket ederse o zaman o vicdan sahibi, adaletin değil zulmün vasıtası olur" dedi.
KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELER
Türkiye'de pek çok darbe olduğunu ancak darbecilerin hiçbirisinin milletvekilleri içerisindeyken parlamentoya bomba atmadığını hatırlatan Bozdağ, bunun sadece Hükümete karşı değil milli iradeye, Meclis'e, Anayasa'ya karşı da çok büyük bir düşmanlık ve gözü dönmüşlük, canavarlık olduğunu herkesin de bunu gördüğünü söyledi.
Parlamentoyu bombalamayı, Cumhurbaşkanı'nı infaz etmeyi, insanlara tank sürmeyi göze alan darbecilerin, çok kanlı, çok vahşice bir darbe planlaması yaptığını vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ne yapmak lazım? Herkesteki şey şu: 'Demokrasi nöbetine sonuna kadar devam edeceğiz, Meclis'i bırakmayacağız. Buradan bizim cesetlerini çiğnemeden buraları alamayacaklar.' Büyük kenetlenme orada meydana geldi. Ben onun için Türkiye adına iftihar ediyorum. Çünkü bizim demokrasimizin olgunlaştığını, partiler kendi aralarında ne kadar rekabet içerisinde olsalar da birbirlerini kıyasıya ve acımasızca eleştirseler de demokrasinin artık hepimiz için bir kırmızı çizgi noktasına geldiğini ve milleti birleştiren bir üstün değer olduğu anlaşılmıştır. Bizi birleştiren şimdiye kadar vatan, bayrak, devlet, millet, Atatürk, din vardı şimdi yanına bir de demokrasi, milli irade eklenmiştir. Bu noktada bütün partiler gerçekten cesurca, kahramanca ve ölümü göze alarak bir sınav vermişlerdir."
Olağanüstü halin uygulanacağı süreçte bir kanun hükmünde kararname mi yoksa birden fazla kararname mi çıkarılacağı sorusunu Bozdağ, şöyle yanıtladı:
"Şu anda hazırlıklar bitmek üzere. Bizim mümkünse tek kararnameyle meselenin üzerine gidip çözüme kavuşturma gibi bir düşüncemiz var. Eğer ihtiyaç olursa, yetmezse başka kararnameler de gelebilir. Ama Sayın Başbakan'ımızın düşüncesi bir kararname çıkararak bütün konuları onun içerisinde tanzim etmenin, bir daha çıkarmamanın doğru olduğu yönünde. Tabi bu ihtiyaç olduğunda çıkmayacağı anlamına da gelmez. Ama biz, mümkün olduğu kadar az kararname çıkarmak istiyoruz. Kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi aldık çünkü şu anda Türkiye'nin karşı karşıya olduğu tehlike ve tehdit tam anlamıyla izole edilmiş durumda değil."
"TEDBİR ALMAMAZLIK YAPMAMIZ YANLIŞ OLUR"
Dün akşam saatlerinde bir hareketlilik olduğu yönünde söylentiler çıktığının hatırlatılarak, tehdidin sona erip ermediğinin sorulması üzerine Bozdağ, geçmişten günümüze bakıldığında artçıların her zaman görüldüğünü, 17 Aralık hukuk darbesinin 25 Aralık'ta, 9 Mart 1971'deki darbe teşebbüsünün 12 Mart'ta başka bir versiyonunun ortaya çıktığını hatırlattı.
Darbe teşebbüslerine kalkışanların gözü dönmüş olduğuna işaret eden Bozdağ, "Şu anda 'darbe teşebbüsü başarısız kılınmıştır, bundan sonra bir netice alma ihtimalleri, imkanları yoktur' diye bizim yatmamız, tedbir almamazlık etmemiz fevkalede yanlış olur. Kanun hükmünde kararname, esasında bu anlamda, bundan sonraki süreçlerde Fetullahçı Terör Örgütü mensuplarının, demokrasi ve hukuk düşmanlarının Türkiye'de yeniden bir tehlike ve tehdit oluşturmamaları için alınacak tedbirleri içeriyor. Bu millete karşı ilan edilmiş bir OHAL değil doğrudan devlete ilan edilmiş bir OHAL. Devlete yani devleti yöneten Hükümete diyoruz ki, 'Sen tedbirlerini çok hızlı al, çok etkin, kararlı uygula, hiçbir şeyi geciktirme, zamanında doğru olanları yap.' Onun için biz etkin ve hızlı bir biçimde bu kararnamelerle adım atacağız." ifadelerini kullandı.
GÖZALTI SÜRELERİ
OHAL sürecinde, gözaltı sürelerinde herhangi bir değişiklik olup olmayacağının sorulması üzerine Bozdağ, bireysel suçlarda gözaltı süresinin 24 saat, toplu suçlarda ise 4 gün olduğunu anımsattı. Bozdağ, "Anayasa'mız zaten bunun 4 günden fazla uzatılamayacağı hükmünü taşımaktadır. Bunun tek istisnası OHAL'dir. OHAL ilan edildiğinde, OHAL süresince bunun dışına çıkılabilme imkanı söz konusudur. Bu kararname içerisinde de terör suçları ve toplu suçlarla ilgili bir uzatma imkanı, OHAL süresi içerisinde getirilmektedir." diye konuştu.
Konu üzerinde çalışıldığını aktaran Bozdağ, gözaltı süresinin mevcuttan fazla belirleneceğini, ancak ne kadar olacağının henüz netleştirilmediğini söyledi.
Bozdağ, "İlk etapta 7-8 gün uygulanıp, daha sonra bunun gerektiğinde uzatılması şeklinde bir düşüncemiz var. Ama bunun azami sınırı ne olacak ona en nihayetinde karar vereceğiz. Gerekirse uzatılma imkanı verilecek. Ama gerekirse uzatılmanın da bir sınırı olacak. 8 gün ilk etapta olabilir veya 7 gün olabilir. Ama ondan sonra ihtiyaç duyulursa da işte bir defa şu kadar, belki iki defa şu kadar ama en nihayetinde bir rakamdan fazla olamayacak. Belli bir rakam koyacağız." şeklinde konuştu.
GÜLEN'İN İADESİ
Yargıya güvenin zedelendiğine işaret eden Bozdağ, güvenin yeniden tesis edilmesi gerektiğinin altını çizdi.
"Bu süreçte Gülen'in iadesine ilişkin ABD'den yardım edip, ekip gönderme önerisinin gelip gelmediği ve Türkiye'nin cevabının sorulması" üzerine Bozdağ, ABD'ye, FETÖ'nün elebaşı Fetullah Gülen ile ilgili 4 iade dosyasının hem elektronik ortamda hem de Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla gönderildiğini belirtti. Acil tutuklanma talebinin de elektronik ortamda gönderildiğini aktaran Bozdağ, ABD'li yetkililerin elektronik ortamdaki taleplerin ulaştığı, diğerlerinin de yolda olduğu yönünde açıklamalarda bulunduğunu anımsattı.
ABD'li yetkililerin ayrıca Türk yetkililerle işbirliği içerisinde olacaklarını belirttiklerini ifade eden Bozdağ, iki ülkenin adalet bakanlığı yetkililerin temasta olduğunu kaydetti.
Bozdağ, "Hem bakanlıktan uzman göndererek hem de bizzat Adalet Bakanı olarak ben de Amerika Birleşik Devletlerine giderek bu konuyu birinci elden takip edebilirim. Şu anda bunları değerlendiriyoruz." şeklinde konuştu.
ABD'nin acil tutuklamaya ilişkin delilleri istediğinin altını çizen Bozdağ, "Biz o delilleri dosyaların içinde gönderdik ama dosyalar henüz onlara ulaşmadığı için o dosyaların içerisindeki delillerin bir kısmını elektronik posta marifetiyle onlara göndereceğiz. Onlar da bunu alıp değerlendirecekler. Hazırlıkları yapıyoruz, bugün arkadaşlar gönderecekler " ifadelerini konuştu.
"ÇOK CİDDİ SAYIDA DELİL ELDE EDİLDİ"
Darbe girişimine ilişkin henüz ifadelerin tamamlanmadığına dikkati çeken Bozdağ, şunları kaydetti:
"Pek çok delil toplandı. Şu anda elimizdeki delillere baktığımızda, ifadeler var ama bunların içerisinde elektronik postalar, cep telefonları, kamera kayıtları, birtakım yazılar, belgeler var. Çok ciddi sayıda delil elde edildi. Şu anda elde edilen delillerin ne olduğunu, hepsini daha inceleme fırsatı da henüz bulunamadı. Çünkü bu kadar gözaltı var ve gözaltında süresi nedeniyle, zorunlu, azami sınır nedeniyle büyük bir yoğunluk yaşanıyor. O nedenle delillerin tamamının değerlendirilmesi biraz zaman alacak. Belki ek ifadeler de alınabilir. Çünkü sıkışık bir zaman dilimi içerisinde yapılıyor. Onların hepsi değerlendirilecek. Biz bu dosya ile ilgili de taleplerimizi Amerika Birleşik Devletlerine ileteceğiz. Biter bitmez yapacağız. Ama bu biraz zaman alacak. Dosyayı iletme biraz zaman alacak ama bununla ilgili tutuklama talebimizi de bu dosya bitmeden oraya ileteceğiz. Yani belli bir aşamaya gelince onu ileteceğiz. Çünkü, acil tutuklamada 60 gün tutuklayabiliyorlar. 60 gün içerisinde eğer dosyayı oraya iletemezseniz 60'ıncı gün onu serbest bırakıyorlar. Biz bu 60 günlük azami süreyi de dikkate alarak, talebimizi ileteceğiz. İlk ifadeler bittikten sonra, belki Cumhuriyet savcılarımız bunu değerlendirecektir. Ne kadar sürede biter? Bakanlığımıza onlar bu konuda taleplerini iletir iletmez biz hemen bunu ABD yetkililerine ileteceğiz."
Gülen'e ilişkin ABD'nin bugün itibarıyla farklı bir noktada olduğunu dile getiren Bozdağ, ABD Başkan Barack Obama ve diğer yetkilerin açıklamalarının bunu gösterdiğini söyledi. Bozdağ, "Şimdiye kadar bizimle herhangi bir irtibata geçmediler ilk defa bir telefon irtibatı kuruldu ve bir olumlu seyir görüyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
Darbe teşebbüsünün FETÖ'nün emrindekiler tarafından yapıldığını dünyada bilmeyen olmadığını söyleyen Bozdağ, "ABD'nin artık Gülen'i himaye eden bir yaklaşımı ortaya koyacağını düşünmediğini" söyledi.
"GERÇEĞİN İSPATI İÇİN AYRICA BİR DELİLE HACET YOKTUR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a düzenlenen saldırı girişimini ABD Başkanı Obama'dan benzetme yaparak değerlendiren Bozdağ, şöyle konuştu:
"ABD Başkanı Obama'nın infaz emrini verenin Türkiye'de oturup, Türkiye Cumhuriyeti devletinin de 'biz bunu vermeyiz' demesini hoş karşılar mı? Karşılamaz, kıyamet kopar. Şu anda Obama'ya Allah vermesin öyle bir şey olmasını asla arzu etmeyiz, bir benzetme olarak söyledim. Bu olay nasılsa, Türkiye'nin Cumhurbaşkanına yapılan hadise odur. Meclisi bombalıyor, insanların üzerine otomatik silahlarla tarama yapılıyor ve kadınların erkeklerin, çocukların, yaşlıların üzerine tanklar sürüldü ve dünyada görülmemiş bir vahşet yapıldı. Bu vahşeti yaşatanın kim olduğunu herkes adı gibi biliyor. Burada delil istemeye gerek var mı, bence gerek yok ama hukuksal prosedürün işlemesi için uluslararası sözleşme gerektiği bir prosedür var onun gereği yerine getirilir. Ama o gerek yerine gelsin veya gelmesin artık Fetullah Gülen'in o darbe teşebbüsünün arkasında olduğuna dair dünyada hiç kimsede bir tereddüt olduğuna inanmıyorum. Gerçek ortadadır, gerçeğin ispatı için ayrıca bir delile hacet yoktur."
Bozdağ, ABD hükümetinin, başkanın ve adalet bakanlığı yetkililerinin gerekeni yapacağına inandığını, Gülen'in iadesini istemenin Türkiye'nin en doğal hakkı olduğunu söyledi.
Adalet Bakanlığının idam cezası üzerinde çalışıp çalışmadığının sorulmasının üzerine Bozdağ, halkın bu yönde ciddi bir talebi olduğuna değindi. Bozdağ, "Tabi millette böyle bir talep varsa bu taleple ilgili değerlendirmeler elbette yapılır. Şu anda bir değerlendirme yapılacaktır bu konuda ama bu değerlendirmenin sonucunda nasıl bir adım atılacak, onun kararını hep beraber vereceğiz." dedi.
"AB ile müzakereler devam ediyor ve idam cezası gelirse, örnek Fetullah Gülen'in iadesi verilmez gibi bir durumun ortaya çıkar mı? Bütün bunlar değerlendiriliyor mu?" şeklindeki bir soru üzerine Bozdağ, bütün hepsinin değerlendirildiğini, Türkiye'nin AB için her sözü yerine getirildiği halde AB'ye girişi engelleyici gerekçeler bulunduğunu söyledi.
Bozdağ, "Biz bu noktada AB'nin değerlendirmelerine elbette bakarız ama esasında milletimizin, devletimizin çıkarlarına taleplerine bakarız" dedi.
Bozdağ, İmralı'ya yönelik saldırı ve Öcalan'ın sağlık durumuna ilişkin iddialarla ilgili şunları kaydetti:
"Bu iddialar yoğun bir biçimde dile getirildi. 'Öcalan'ın öldürülmesi suretiyle PKK'ya müzahir çevrelerin sokağa dökülerek, Türkiye'de bir iç çatışmanın, başka tür bir karmaşa ve kaos ortamının ortaya çıkarılması hedeflendiğine' dair iddialar ortaya atıldı, birtakım şeyler oldu. Ama hükümetimiz orada gerekli tedbirleri aldı, yani orada böylesi bir Türkiye'yi karıştırmak, Türkiye'yi bir kaos ortamına sürüklemek isteyen bir kirli planın olabilme ihtimali yüzde 1 bile olsa buna karşı tedbir almamız gerekir. Orada şu anda bir sıkıntı yok, herhangi bir güvenlik sorunu olmadığı gibi sağlık sorunu da söz konusu değildir. Ama bu konuyu sürekli provoke ediyorlar sosyal medya üzerinden, bu konuyu sürekli kaşıyan provokatörler var. Bu paralel devlet yapılanmasının sosyal medyadaki uzantıları bunu yapıyor, bu konuda milletimizi uyarmak isterim, bu provokasyonlara gelmesinler, asılsız haberlerle milleti karşı karşıya getirmek istiyorlar, buna itibar etmesinler."