Güncelleme Tarihi:
AK Parti Erzurum İl Başkanlığında bir basın toplantısı düzenleyen Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile Van’da bulunan bazı sağlık kurumlarında gerçekleştirilen bazı ihalelerde yolsuzluk yapıldığı konusunda 18 Mart 2010 tarihli sahte isimle BİMER ve Van Cumhuriyet Başsavcılığına ihbar mektubu gönderildiğini bildirdi. Van Valiliğinin iddiaları incelemesi için bakanlıktan müteftiş talep ettiğini, iddiaları incelemek üzere 9 Nisan 2010 tarihinde Müfettiş Birol Taşdemir ile Ali Keskin’i görevlendirildiğini anlatan Akdağ, soruşturmanın tamamlanmasının ardından düzenlenen raporu 15 Şubat 2011’de Van Valiliği ve Van Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdiklerini açıkladı. Konunun hassas oluşu nedeniyle ikinci bir müfettiş heyetine de soruşturma yaptırdığını, söz konusu raporları Başmüfettiş Cahit Uçar ile Nihat Ünver’den oluşan ayrı bir heyete incelettirdiğini, hazırlanan raporun da 18 Mart 2011 günü Van Valiliği ve Van Cumhuriyet Savcılığına gönderdiğini söyleyen Bakan Akdağ, "Kılıçdaroğlu’nun ifade ettiği gibi, "Yolsuzluk dosyası soruşturmasını engellemek için valiliğe yazı yazdığımız iddiası doğru değildir.
KILIÇDAROĞLU’NDA 12 HAZİRAN SENDROMU BAŞLADI İDDİASI
Raporlar yargıya intikal ettirildiği açıktır" dedi ve şöyle devam etti:
"Hal böyle iken Sayın Kılıçdaroğlu’nun bir engelleme ve örtbas etme durumundan bahsetmesi ve bunu bir yolsuzluk olarak ifade etmesi büyük bir haksızlık ve sorumsuzluktur. Ana muhalefet partisi genel başkanlığını yürüten bir kişinin bu sorumsuz tavrı, her ne kadar kendi alışkanlıkları ile örtüşse ve kendisine yakışsa da sayın genel başkan, Sağlık Bakanı'na bir özür borçludur. Sorumluluğunu yerine getirerek kamuoyu önünde özür dilemelidir. Bu sayın genel başkanın kulağına da küpe olmalıdır. Her işittiğini söyleyip durmak, kişiye yalan söylemiş olmak için yeter. Bir ana muhalefet partisinin böyle küçük siyasetle uğraşmaması lazım. 'Çamur at izi kalır' düşüncesinde olmaması lazım. Aslında attığı çamurların bizde izi kalmayacağı açık ama kendi elinde o izler kalıyor. Hem özür dilemesini, hem de ellerini iyi bir yıkamasını öneriyorum. Çok fazla çamurla uğraşıyor sayın Kılıçdaroğlu. Bunu da tabi karşılıyorum. Çünkü seçim yaklaştıkça Sayın Kılıçdaroğlu’nda bir 12 Haziran sendromu başladı. Bunu bir hekim olarak görebiliyorum. Belli mahfiller tarafından pompalanan bir rüzgar var Kılıçdaroğlu’nun arkasından onu yürütmek için. Bu rüzgar yavaşladıkça kamuoyundan gerekli desteği bulamadığın gördükçe yarın kendi genel başkanlığındanda olabileceği endişesiyle hırçınlaşıyor. Türk siyasetinde hiç alışık olmadığımız ağır ifadeleri, küfürleri vatandaşın karşısında mitinglerde sergiliyor. Kendisine yazık ediyor."