Güncelleme Tarihi:
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, bir dizi ziyaret gerçekleştirmek hava yolu ile Tokat'ta geldi. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, ilk olarak Tokat Belediyesi Hıdırlık Sosyal Tesislerinde basın toplantısı düzenledi. Düzenlenen toplantıya, AK Parti Tokat Milletvekilleri Mustafa Arslan, Yusuf Beyazıt, Tokat Belediye Başkanı Eyüp Eroğlu katıldı.
'IRAK VE SURİYE'NİN TERÖRİSTLERİ KENDİLERİNİN YOK ETME İMKANI YOK'
Terörle mücadelenin yoğun olarak devam ettiğini ifade eden Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar 'Herkesin şunu çok iyi bilmesi gerekiyor. Terörle mücadele 2013-2015 arası çözüm süreci sürdürüldü. Türkiye Cumhuriyeti devleti alicenap davranmak suretiyle adalete teslim olmasını önerdi. Böyle bir imkan, böyle bir fırsat verdi. Bu husus teröristler tarafından istismar edildi. 24 Temmuz 2015'den itibaren büyük çaplı operasyonlarımız başladı. Çukur operasyonlarına yeltendiler. Bunlara da gereken cevap verildi. Yurt içi temizlendikten sonra bunların peşini bırakmadık, bırakmayacağız. Bunun da herkes tarafından anlaşılmasını istiyorum. Çünkü eğer böyle bir şey yaparsak yarın bir gün bunlar tekrar derlenip toparlanıp, ülkemizin başına bela olabilirler. Biz bunlar kaynağında yok etme stratejisiyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Tüm komşularımızın hudutlarına saygılıyız. Onların egemenlik haklarına saygılıyız. Fakat diğer taraftan da komşularımızın bizi anlamasını bekliyoruz. Onların gelip burada bu teröristleri yok etme imkan ve kabiliyetleri yok. 'Şu anda müsait değiliz, gerekli gücümüz yok' diyorlar Suriye'de, Irak'ta. Bunun üzerine biz de kendi göbeğimizi kendimiz kesiyoruz. Tek gayemiz de teröristleri etkisiz hale getirmek. İnsanlar evine barkına, tarlasına gidip gelemez oldular. Burada da biz bu konuda son derece kararlıyız, azimliyiz ve ölürsek şehit kalırsak gazi anlayışıyla bu terörü bitirmek ve 40 yıldan beri milletimizin başına bela olan musallat olan tören belasından halkımızı, milletimizi, vatandaşımızı kurtarmak konusunda kararlıyız. Girilemez denilen yerlere Mehmetçik girdi. Çıkılamaz denilen yerlere çıktı ve çıkmaya devam ediyor. Onların sözde inlerini, karargahlarını, korunaklarını, sığınaklarını, barınaklarını, Mehmetçik yıktı, yıkmaya devam ediyor ve yıkacağız inşallah. Ve en son teröristi yok edinceye kadar bu mücadelemiz sürecek" dedi.
'BAZI ODAKLAR ORADAKİ MÜCADELEMİZİ ÇARPITIYOR'
Ülke sınırlarında bir terör koridoru inşa edilmeye kalkışıldığını, mücadelenin çarpıtılmaya çalışıldığını kaydeden Bakan Akar "Bizim oradaki mücadelemiz sadece ve sadece teröristlere karşı, Irak'ın kuzeyinde olsun, ister Suriye'nin kuzeyinde olsun. Bunlar PKK'dır. Bundan hiçbir farkı olmayan YPG'dir. DEAŞ'lı ve onun türevleri ne varsa. Oradaki masum insanlarla hiçbir şekilde bizim sorunumuz olmadığı, hiç kimsenin etnik, mezhepsel, dini kimliğiyle alakalı olmadığımızı, bunlara karşı herhangi bizim bir tavrımızın olmadığını, bir mücadele söz konulmadığını tek hedefimizin teröristler olduğunu tekrar tekrar ifade etmemize rağmen maalesef bazı odaklar bunu çarpıtmak suretiyle başka yöne çekmektedirler. Biz her zaman söylüyoruz, her yerde söylüyoruz. Türkler ve Kürtler kardeştir. Bizi bu konuda hiçbir şüphemiz yok. Biz bu ülkemizi, milletimizi savunurken, cumhuriyeti kurarken hep beraber olduk. Çanakkale'de milli mücadele, her yerde bunun da en açık göstergesi bizim şehitliklerimiz, şehitliklerimizde, hepimizin gördüğü, bildiği gibi oradaki Türküyle, Kürdü ile, Arabı ile bu vatanı, bu milleti kuranalar aynı şekilde orada kahramanlarımız yatmaktadır. Dolayısıyla biz diyoruz ki 85 milyon tek yumruk tek yürek birlik ve beraberlik içinde bu mücadeleyi devam ettireceğiz ve ülkemizin bekasını ve refahını inşallah hep beraber sağlayıp burada güven içinde yaşayacağız" diye konuştu.
'SURİYE'DA BARIŞÇIL YÖNTEMİ ARZU EDİYORUZ'
Moskova'da Suriye yönetimiyle yapılan görüşmeyle ilgili Bakan Akar terörle mücadele konusunda hiçbir şekilde taviz vermeyeceklerini belirterek "Bildiğiniz gibi geçtiğimiz günlerde Moskova'da Suriye konulu bir toplantı yapıldı. Bu toplantıya Sayın Fidan ile beraber katıldık. Diğer tarafta karşı tarafta da yine Rusya'nın ve Suriye'nin savunma bakanları ve istihbarat başkanları vardı. Onlarla beraber konuştuk, görüştük. Sayın Cumhurbaşkanımızın defalarca söylediği verdiği direktifler doğrultusunda açıkladı, yaptığı açıklamalar konusunda kendi pozisyonumuzu ortaya koyduk ve terörle mücadele konusunda hiçbir şekilde taviz vermediğimizi, veremeyeceğimizi. Ve bu terörle mücadele konusundan başka amacımız olmadığı açık ve net bir şeyde koyduk ortaya. Diğer taraftan da ülkemize, hepimizin bildiği gibi 4 milyon civarında Suriyeli kardeşimizi misafir ediyoruz. Ve tabii bizim artık buradaki yapımız itibariyle, şartlar itibariyle ilave mülteci alamayacağımızı, misafir kabul edemeyeceğimizi, dolayısıyla yeni bir göç dalgasının gerçekten bizim için mümkün olmadığı kabul edilebilir olmadığı. Bu nedenle de bizim oradaki faaliyetlerimizle, oradaki Suriyeli kardeşlerimizin Suriye topraklarında kalmalarına gayret gösterdiğimizi. Bunun dışında bizim başka bir amacımız olmadığı. Bu 2254 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı var. Bu kararın bütüncül bir şekilde, kapsamlı bir şekilde uygulanmasıyla herkesin daha güvenli olacağını da yoldaki dile getirdik. Diğer taraftan da bizim şu anda Suriye'de ve Türkiye'de beraber olduğumuz Suriyeli kardeşlerimiz var. Bunlara karşı, bunların aleyhinde, bunların aleyhine olacak. Bunları zora sokacak, rahatsız edecek, hakları, hukuklarını çiğneyecek herhangi bir karar, herhangi bir görüşmeye de evet demeyeceğimizi diyemeyeceğimizi, öyle bir şey demeyeceğimizi, böyle bir şey söz konusu olmadığını herkes tarafından bilinmesini, herkesin buna göre hareket etmesini ve herhangi bir şekilde Suriyeli kardeşlerimizin provokasyona gelmemeleri, düşmemelerini, oyunlara düşmemelerini, bunu bilmelerini de tekrar tekrar ifade ettik, ifade etmeye devam ediyoruz. Burada tabi biz elimizden geldiğince barıştan yana olduğumuzu, Suriyeli kuzeydeki çalışmalarda bu şekilde yürüttüğümüzü, tek derdimizin terörle mücadele olduğunu kendilerine söylüyoruz. Ve barışçıl yol ve yöntemlerle bu sorunun çözülmesini arzu ettiğimizi ifade ediyoruz. Fakat diğer taraftan da ülkemize, milletimize sınırlarımıza karşı yapılan tecavüzlere karşı, tacizlere karşı, saldırılara karşı da hiçbir zaman susmayacağımızı, yeri ve zamanı geldiğinde uygun zamanda, uygun yerde yapılması gereken ne varsa bugüne kadar yaptık. Bundan sonra da yapacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. Burnunuzun dibine kadar gelen teröristlere bizi müsamaha etmeyeceğimizi, bizim için esas olanın ülkemizin ve milletimizin rahatı huzuru ve güveni savunması olduğunu da herkesin bilmesini de anlamasını da istediğimizi söyledik, söylüyoruz" diye konuştu.
'17 MİLYON TON TAHIL KARADENİZ’DEN SEVK EDİLDİ'
Rusya-Ukrayna savaşı sonrası imzalanan tahıl koridoru anlaşmasıyla bu güne kadar 17 milyon ton tahılın Karadeniz üzerinden sevk edildiğini ifade eden Bakan Akar "Bizim için esas olan, öncelikli olanın ülkemizin ve milletimizin rahatı, huzuru, güveni ve savunması olduğunu da herkesin bilmesini ve anlamasında istediğimizi her zaman söyledik söylüyoruz. Burada şimdi bizim kimlerin destek verdiği, kimlerin bunlarla beraber olduğu, kimlerin bunlara teşvik ettiği, kimlerin provoke ettikleri onlar bir tarafa. Biz hiç onlara bakmıyoruz. Bizim yapacağımız şey şu. Ölürsen, şehit kalırsan, gazi anlayışıyla biz hudutlarımızı ve vatandaşlarımızı korumakta, kollamakta kararlıyız. En son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar da bu mücadele devam edecek. Bunu da herkes bilsin diyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız sadece kendi ülkemizle alakalı ülke savunması güveniyle alakalı değil. Aynı zamanda bölge içinde büyük bir gayret sarf etmekte. Hepinizin bildiği gibi biraz önce bahsettiğim gün de yine bu Ukrayna ve Rusya arasındaki savaşın bir an önce bitmesi, ateşkesin sağlanması ve bölge huzurun gelmesi, istikrarın gelmesi için gayreti sürdürüyor. Bu manada yapılan çalışmalardan biri de hepinizin bildiği gibi tahıl anlaşması oldu. Arkadaşlar burada milyonlarca ton tahıl dururken diğer taraftan da özellikle Afrika'da bir sürü insan aç açık bekler haldeydi. Burada Cumhurbaşkanımızın çizdiği çerçevede bizim diğer savunma bakanlarıyla beraber yaptığımız çalışmalar sonucunda çok şükür bildiğiniz gibi işte 23 Temmuz'da imzalanan anlaşma çerçevesinde şu ana kadar 17 milyon tona yakın tahıl ihtiyaç sahibine Karadeniz üzerinden sevk edildi. Türkiye'nin yaptığı koordinasyonla Türkiye'nin yaptığı destekle çalışmaları var. İnşallah devam edecek. Bizim bu arada diğer taraftan yine ülkemizde Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde bu esir değişimi dahil konuşmalar, görüşmeler dahil. Yani bölgeye barış ve istikrarın gelmesi için yapılması gereken ne varsa Türkiye gerçekten yaptı, yapıyor. Bunu dünyanın görmesi lazım, dünyanın duyması lazım. Türkiye'nin ne yaptığı konusunda bazı ön yargılı kişiler bir şekilde Türkiye'yi suçlanan için sudan bahanelerle ortaya bir takım iddialar atıyorlar. Bunlar gerçekten çok acı, çok yanlış. Yani bu kadar çalışma yapan, bu kadar iş yapan, bölge barışına bu kadar katkı sağlayan bir ülkeyi bu tür gerçeklere dayanmayan suçlamalarla ortaya atılması gerçekten çok acı, çok hüzün verici. Biz yine de ısrarla ve inatla yapılanları anlatmak suretiyle, sizler aracılığıyla Basın aracılığıyla yurt içinde, yurt dışında Türkiye'nin bu konudaki önemli ve yaptıklarını vurgulamaya gayret gösteriyoruz. Önemli konulardan biri de bildiğiniz gibi şu anda Karadeniz sakin ve Karadeniz istikrarı devam ediyor. Ekonominin en önemli etkenlerinden biri bizlerin, Sayın Cumhurbaşkanımızın direktifleriyle yaptığımız Montrö'nün açık ve seçik uygulanması. Dolayısıyla başlangıçtan itibaren savaş halinde olduğunu varsayarak kabul ederek, boğazların kapatılması ve içeri giriş ve çıkışların durdurulmasıyla şu anda Karadeniz'in herhangi bir şekilde stratejik bir rekabet alanına dönüşmesi önlendi. Dolayısıyla Karadeniz'in sahil ülkeleri ve Karadeniz şu anda sükûneti muhafaza arz ediyorsa bununla Türkiye esastır. Türkiye'nin yaptığı politika uygulamalar esastır. Bunu da herkes tarafından bilinmesini, görülmesini istiyoruz. Biz tabi Cumhurbaşkanımızın yaptığı konuşma görüşmelerle bir an önce ateşkesin, görüşmelerin başlaması, ateşkesin sağlanması, ateşkesin sağlanması ile birlikte barış görüşmelerinin yapılmasını ve bir an önce bölgeye barış, huzurun gelmesi. Bu konuda herkese çok cumhurbaşkanımızın gayretlerini hepiniz görüyorsunuz, biliyorsunuz" ifadelerini kullandı.
'YUNANİSTAN'LA CİDDİ SORUNLARIMIZ VAR'
Yunanistan ile sorunlar yaşadıklarını aktaran Bakan Akar bir an önce barışçıl yol ve yöntemleri desteklediklerini ifade ederek şunları söyledi:
"Bizim Yunanistan'la bazı problemlerimiz var. Bazı sorunlarımız var. Ciddi sorunlarımız var. Bu sorunların bir an önce çözülmesi için, bunların çözülmesi için bu gerginliğin giderilmesi için, barışçıl yol ve yöntemlerle, diyalogla, uluslararası hukuk çerçevesinde, görüşmelerin başlaması için gerçekten Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere bütün bakanlıklarımız, azimle, kararlılıkla bu çalışmaları destekliyoruz, görüşmelerde destekliyoruz, buluşmaları destekliyoruz. Bir tarafta istişare görüşmek, bir tarafta, güven ve güven artırıcı görüşmeler, diğer tarafta ise Sayın Cumhurbaşkanımızın NATO Genel Sekreteri'yle başlattığı bir görüşme yöntemi olan ayrıştırma görüşmeleri. Fakat maalesef bunların hiçbirine, komşumuz Yunanistan'dan olumlu cevap almadık, alamıyoruz. İki yıldan beri bekliyoruz. Bizim Savunma Bakanlıkları arasında görüşmeler vardı. Bunlardan ikisizini Afrika'da yaptık. Birini de Türkiye'de yaptık. Bu dördüncüsü. Türkiye'de gelmesi lazım. Gelmeleri için biz bekliyoruz. Maalesef bu konuda bizim davetlerimize rağmen gelmediler. Gelmedikleri gibi bizi de maalesef yeni Osmanlıcılıkla, yayılmacılıkla, revizyonizmle kendilerine göre bir takım böyle kelimelerle, kavramlarla suçlamaya teşebbüs ediyorlar. Yani bunlar gerçekten hiçbir anlamı yok. Hiçbir manası yok. Hiçbir temeli yok. Biz ne yaptık? Türkiye ne yaptı? 1923 Lozan Anlaşması Lozan'dan sonra Paris Konferansı 1947. O zamandan beri bütün statüko devam ediyor. Bu statükoyu bozan, adaları silahlandıran Yunanistan. Bizim ağzımızın dibine gelip, burnumuzun dibine gelip gece gündüz provoke eden Yunanistan. Daha dün balıkçılarımızı rahatsız eden Yunanistan, ateş ettiler. Yani burada gerçekten yani 'Yavuz, hırsız, ev sahibini basın bastırır' sözünden yola çıkarak her şeyi yapıyor, ediyorlar. Gerginliği arttırıyorlar. Bunu da iç politik sebeplerden yapıyorlar. Onu da biliyoruz. Başka argümanlar olmadığı için Yunan halkının da aleyhine olacak şekilde onların refahının aleyhine olacak şekilde maalesef efendim bu tür girişimlerde bulunmaya devam ediyorlar. Fakat biz de bunlara gerekli cevabı hem sahada hem de masada verdik, vermeye devam ediyoruz. Biz herhangi bir şekilde provokasyonda bulunmuyoruz. Herhangi bir saldırı, tacizde ve tecavüzde bulunmuyoruz. Ama bize yapılan hiçbir tacizi, hiçbir tecavüze karşılıksız bırakmayacağımızı binleri defa söyledik. Bu konuda acemiyiz ve kararlıyız. Bütün birimlerimiz bu konuda talimatlıdır. Taciz yapmayacağız, tecavüz yapmayacağız, saldırı yapmayacağız ve fakat bize yapılan bir şey olursa da bunu hiçbir şekilde karşılıksız bırakmayacağız."
'BUNLAR HALA MEGALİ İDEA PEŞİNDE KOŞUYORLAR'
Yunanistan’ın Türkiye’yi yeni Osmanlıcılıkla suçladığını belirten Bakan Akar şöyle devam etti:
"Bize yeni Osmanlılıkla suçlayanlara diyoruz ki 'Ya sizin Megali İdea'nız ne oldu? Bunlar yıllarca, hala Megali İdea peşinde koşuyorlar. Onu gölgelemek için, onu perdelemek için, onu süslemek için birtakım böyle anlamsız, hiçbir temeli olmayan kavramlarla Türkiye'yi suçlayarak bir yere varabileceklerini zannediyorlar. Diyoruz ki 'Güveniniz dağlara karlar yağmadan aklınızı başınıza alın, ayaklarınız yere bassın. Biz gerçekten samimi olarak dostça elimizi uzatıyoruz. Bu dostluk elini tutmakta gecikmeyin. Tereddüt etmeyin' şeklinde kendilerini ikaz ettik, ikaz etmeye devam ediyoruz. Belli siyasiler var. Bir de bazı askerler de bu kervana katıldılar. Onları da kendilerince politika yapıyorlar. Türkiye'ye karşı olmakla kendilerine bir yepyeniye çalışıyorlar. Böyle bir gayretleri var. Bu gözden kaçmıyor. Bunu herkes görüyor. Biz diyoruz ki bir an önce bu uzlaşmaz ve kışkırtıcı tavırlarınızdan vazgeçin. Bununla bir yere varamazsınız. Bunu açık ve seçik her zaman söyledik, söylemeye devam ediyoruz. Biz problemleri diyalog yoluyla, konuşmayla, görüşmeyle barışın yol ve yöntemlerini çözmeyi arzu ediyoruz. Bütün yaptıklarımıza rağmen biz hala diyalog diyebiliyoruz, diyoruz. Dolayısıyla aracısız direkt gelin konuşalım görüşelim, tartışalım diyoruz. Biz kendimize güveniyoruz. Haklıyız. Bütün görüşmelere evet diyoruz. Fakat bu konuda maalesef karşı tarafta bir sıkıntı görüyoruz. Böyle başkalarını arkanıza alarak bir maceraya sakın heveslenmeyin, tenezzül etmeyin. Çünkü tarihte bunu yaptınız. Sonuçları malum. Ben ve son olarak da diyoruz ki Türkiye hiçbir şekilde, hiç kimseye karşı tehdit değildir. Türkiye gerçekten güçlü, güvenilir, etkin bir müttefik. Yani bunu bu şekilde değerlendirin. Bundan istifade edin diye de kendilerine hatırlatıyoruz. Biz bu garanti ve ittifak anlaşmaları çerçevesinde Kıbrıs'taki varlığımız devam ediyor. Biz orada bulunmaya devam edeceğiz. Biz bu anlaşmalar çerçevesinde Oradayız. Uluslararası burada tamamen uygun bir şekilde oradayız. Kıbrıslı kardeşlerimizin hakkını, hukukunu bugüne kadar çiğnetmedik. Burada da çiğnetmeyiz. Oradaki Kuzey sınıfı cumhuriyeti kuruldu. Artık bundan sonra devletin kurulma meselesi değil. Bütün mesele artık bunu tanıması oldu. Bu yönde devletimizin kararı Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kararı budur, çalışmaları da sürüyor. Biz diyoruz ki biz barışçıyız. Biz uluslararası hukuktan yanayız. İyi komşuluktan yanayız. Ey Yunanistan'ı. Bir de sorun yok. Fakat diğer taraftan da diyoruz ki ne kendimizin ne de Kıbrıslı kardeşlerimizin hakkını, hukukunu çiğnetmeyiz. Hiçbir şekilde bir oldubittiye izin vermeyiz. Bu konuda azimliyiz, kararlıyız. Çok şükür, çok şükür bunu da mutlu ederiz. Efendim, hesabımız kitabımızı iyi yapın. Yoksa yanlış hesap Ankara'dan döner. Burada da bütün bunlarla alakalı diğer konu da efendim bizim savunma sanayi konumuz. Gerçekten bir savunma sanayimize ne kadar övünsek, ne kadar Özellikle bu son 20 senede Sayın Cumhurbaşkanımızın desteğiyle, teşvikiyle ortaya her şeyi koymak suretiyle gece gündüz demeden desteklemesiyle şu anda milli ve yerlilik oranımız bizim savunma sanayinde çok şükür yüzde 80’lere geldi. Yeterli mi yetmez? Tabii bundan sonra da çetin yollarımız var. Var. Fakat devam edeceğiz artık cins şeyler çıktı. İyi şeyler çıktı, azimle, kararlılıkla bu savunma sanayindeki yaptığımız çalışmaları sürdüreceğiz ve inşallah ülkemizin ve milletimizin savunma için, savunması için gerekli olan ne kadar harf, silah, araç gereç malzemesi varsa bunları biz milli ve yerel olarak sağlayacağız. Sadece kendimizin değil ve kardeşlerimizin de ihtiyaçlarını karşıladığımızı biliyorsunuz arkadaşlar. Daha düne kadar bizim ait patenti başka ülkelere aittir. Şimdi çok şükür bütün hafif silahlarımızı biz Türkiye'de yapabiliyoruz. Topumuzu, tankımızı, İHA'larımızı, SİHA'larımızı arkadaşlar ve Kızıl Elma'yı. İnşallah yakında da bu cihazlarımız dahil siber dahil bunları yapmaya başladık. Bunun ötesinde inşallah motor problemini de çözmek suretiyle en kısa zamanda kendi uçağımızı da yapacağız, kendi tankımızı da yapacağız. Çatlasalar da, patlasalar da bunu yapacağız."