Güncelleme Tarihi:
Akar beraberinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ümit Dündar, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal ve Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Küçükakyüz ile Milli Savunma Üniversitesi (MSÜ) 2019-2020 Eğitim ve Öğretim Yılı Açılış Töreni'ne katıldı.
Buradaki konuşmasının bir bölümünde Güvenli Bölge tesisi konusuna da değinen Akar, şunları söyledi:
"Fırat'ın doğusunda 30-40 kilometrelik derinlikte sınır boyunca ağır silahlardan ve teröristlerden arındırılmış Güvenli Bölge, barış koridoru kurulmasını zaruri buluyoruz. Bölgede, ABD ile hava ve kara devriyeleri icra etmeye başladık ve üs bölgeleri kurulması için çalışıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın bilgi ve talimatları doğrultusunda bölge ile ilgili amacımızı en baştan itibaren açıkça, tekrar tekrar ortaya koymuş bulunuyoruz. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, müzakere ve ortak çalışmalarımıza amaç ve hedeflerimize uygun olduğu sürece devam edeceğiz. Oyalama, geciktirme olursa bu çalışmalar biter. Bunda son derece kararlıyız. Hazırlıklarımızı yaptık. Gerektiğinde kendi göbeğimizi kendimiz keseriz. B ve C planımız da var. Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi Suriye’nin kuzeyinde bir terör koridoru oluşturulmasına asla müsaade etmeyeceğiz, bunu herkes bilsin. Nihai hedefimiz Suriye'nin kuzeyinde PKK/PYD/YPG varlığını sonlandırmak, burada bir barış koridoru tesis ederek ülkemizdeki Suriyeli kardeşlerimizin kendi topraklarına, evlerine dönmelerini sağlamaktır."
Günümüz dünyasında başta politik, askeri, teknolojik ve ekonomik olmak üzere her alanda büyük ve hızlı değişimlerin yaşandığını ifade eden Akar, "Bu durum, çoğu zaman küresel güvenlik ve istikrarı tehdit ederek uluslararası ilişkilerde gerginlik ve kırılmalara sebep oluyor." diye konuştu.
Dünyadaki gelişmelere dikkati çeken Bakan Akar, şunları söyledi:
"Kurallara dayalı uluslararası düzen ve kurumların erozyona uğradığını, Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından son BM Genel Kurul Toplantısı'nda açıkça dile getirildiği üzere, başta BM olmak üzere uluslararası kuruluşların sorunları çözmekte yetersiz kaldığını, güç kullanma tehditlerinin ve yaptırımların ön plana çıktığını, silahlanma yarışına ve büyük güç rekabetine geri dönüldüğünü, ihtilafların çözümlenemeyip biriktiğini kaygıyla hep birlikte gözlemliyoruz. Bu kaotik ortamda vazifemiz vatan topraklarımızın, mavi vatanımızın, semalarımızın ve 82 milyon vatandaşımızın güvenliğini sağlamaktır. Bu görevi layıkıyla yerine getirebilmemizin birinci şartı, güçlü bir orduya sahip olmaktır."
"ASİMETRİK SAVAŞ, HİBRİT SAVAŞ, SİBER SAVAŞ..."
Ordunun temelini eğitimli personelin oluşturduğunu belirten Akar, savaş ve güvenliğin teknolojik ve stratejik olarak sürekli değişen doğasına karşı değişmeyen tek unsurun insan olduğunu ifade etti.
Silah, araç, gereç ve donanımın kadar bunları kullanacak istekli ve yetenekli personelin varlığının da önemli olduğuna işaret eden Akar, "Bu anlayış içerisinde, ordumuzu yerli ve milli kaynaklarla sürekli güçlendirirken üstün niteliklere sahip personel yetiştirmek için de elimizden gelen her türlü imkanı seferber etmiş bulunuyoruz. Amacımız personelimizin başta savunma ve güvenlik olmak üzere dünyadaki her türlü değişim ve dönüşümü takip edebilecek ve bunlara uyum sağlayabilecek şekilde eğitim almasıdır." diye konuştu.
Geleceğin dünyasında teknolojiyi üretenlerin, analitik düşünce ve problem çözme becerisini hayatın her alanında kullananların söz sahibi olabileceğini aktaran Akar, şöyle devam etti:
"Her alanda yaşanan değişim ve dönüşümden, muharebe ortamını bağımsız tutmak da mümkün değildir. Dijital dünyanın savunma ve güvenlik alanlarında giderek artan etkileri bizlere şunu gösteriyor ki gelecek yıllarda harekat ortamının alacağı şekil, klasik yaklaşımlar ve geleneksel düşünme kalıplarıyla çözümlenemeyecek kadar zorlaşacaktır. Geleceğin harekat ortamında görev yapacak lider personelin geleneksel algılama, düşünme ve davranış kalıplarını geliştirme, değiştirme zarureti de ortaya çıkmaktadır. Konvansiyonel savaşların gerektirdiği bilgi ve becerilere sahip olmak önemlidir. Ancak personelimizi karmaşık muharebe ortamlarında asimetrik savaş, hibrit savaş, siber savaş, vekalet savaşları gibi yeni oluşumlar çerçevesinde mücadele edebilecek şekilde eğitmek de hayati öneme haizdir. Bu kapsamda sizler, burada alacağınız eğitimle harp sanatının inceliklerini öğrenerek geleceğin harekat ortamlarına hazır olmak için kendinizi geliştirme imkan ve fırsatı bulacaksınız. Bu imkan ve fırsatı en iyi şekilde değerlendirmek, sizlerin birinci görevidir."
YERLİ VE MİLLİ SAVUNMA SANAYİ
"Yapay zeka, siber uygulamalar, robotik teknolojiler, otonom sistemler ve nesnelerin interneti gibi gelişmeleri nasıl kullanabiliriz" sorusu üzerine yoğunlaşılması ve personelin bu konularda kendilerini geliştirmesinin önemine değinen Akar, yapay zeka ve otonom çalışan silah sistemlerinin, muharebe meydanlarının kaderini değiştirecek nitelikte olduğunu söyledi.
Yerli ve milli savunma sanayinde ulaşılan noktaya dikkati çeken Akar, şunları kaydetti:
"Hayal bile edemediğimiz silahımızı mühimmatımızı araç ve gereçleri üretebilme imkan ve kabiliyeti, bugün gerçeğe dönüşmüş durumda. MİLGEM gemilerimiz, Altay ana muharebe tankı, Fırtına topçu sistemleri, ATAK taarruz helikopteri, silahlı/silahsız insansız hava araçları, HÜRKUŞ başlangıç ve temel eğitim uçağı, ilk uçuşunu gerçekleştiren ve yakında seri üretim süreci başlayacak olan GÖKBEY genel maksat helikopteri ve ürettiğimiz her türlü mühimmat; yerlilik ve millilik konusundaki azim ve kararlılığımızın en önemli göstergeleridir."
"Bizim en önemli ve asıl üstünlüğümüz, harp silah, araç ve gereçlerini kullanma yeteneğimiz yani personelimizin niteliği, eğitimi ve disiplinidir" diyen Akar, bunun 15 Temmuz’dan sonraki zorlu süreçte çok daha iyi müşahede edildiğini belirtti.
TSK'nın kahraman ve fedakar mensuplarının yurt içinde ve sınır ötesinde düzenlenen büyük çaplı operasyonlar ve sayısı giderek artan büyük tatbikatlarda sahip olduğu niteliği, disiplini ve aldığı eğitimin kalitesini sahaya yansıttığını ve büyük başarılar elde ettiğini anlatan Akar, NATO, AB, BM ve AGİT gibi uluslararası teşkilatlarda üstlenilen görev ve sorumlulukların başarıyla yerine getirildiğini ifade etti.
TERÖRLE MÜCADELE
TSK'nın başta FETÖ, PKK/KCK/PYD-YPG ve DEAŞ gibi terör örgütleri olmak üzere vatana yönelen her türlü tehdit ve tehlikeye karşı gece gündüz, yaz kış, dağ bayır demeden azim ve kararlılıkla mücadele ettiğini vurgulayan Akar, şöyle konuştu:
"Mücadelemiz en son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar artan bir şiddet ve tempoda devam edecek. Bu azim ve kararlılıkla şimdi de Irak'ın kuzeyinde Pençe operasyonlarını icra ediyoruz. Teröristlerin inlerine girip buraları başlarına yıktık, yıkmaya devam ediyoruz. Teröristlerin teslim olmaktan başka çareleri yok. Üsttekiler bunu anladı, alttakiler de anlayacak. Terör belasını ülkemizin gündeminden çıkarmaya kararlıyız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın."
"KIBRIS BİZİM MİLLİ MESELEMİZDİR"
İdlib'deki çabaların Astana süreci ve Soçi mutabakatı çerçevesinde hassasiyetle devam ettiğini belirten Akar, "Yeni bir mülteci akınının, yeni insanlık dramının yaşanmaması için her türlü çabayı gösterdik, göstermeye devam ediyoruz." dedi.
Türkiye'nin bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bölgenin güvenliği, insanların huzuru için barış ve istikrara katkı vermeye devam edeceğini dile getiren Akar, "Yurt içi ve sınır ötesinde yürütülen terörle mücadele faaliyetlerimizin yanı sıra Kıbrıs ve çevresi dahil mavi vatanımızdaki hak, alaka ve menfaatlerimizi de korumakta kararlıyız. Kıbrıs bizim milli meselemizdir. Bu konudaki fikirlerimiz ve yaklaşımımız ortadadır." diye konuştu.
Kıbrıs'ta, kalıcı ve kapsamlı bir çözümden yana olduklarını ifade eden Akar, şunları kaydetti:
"Ada'da barış, huzur ve istikrarın ancak bu şekilde sağlanacağına inanıyoruz. Doğu Akdeniz'de de kaynakların adil paylaşımı yönünde ilkeli bir tutum sergilemekteyiz. Diğer taraftan 1974'te Kıbrıslı kardeşlerimizin haklarını nasıl koruduysak bugün de aynı kararlılıktayız. Biz bir garantör ülke olarak uluslararası hukuk çerçevesinde, kendi haklarımızı da Kıbrıslı kardeşlerimizin haklarını da korumaya devam edeceğiz. Biz tüm çalışmalarımızda ortaya koyduğumuz gerçeklerde uluslararası hukuktan, iyi komşuluk ilişkilerinden, dostluktan, uhulet ve suhuletle sorunların çözümünden, stratejik ortaklıktan bahsediyoruz. Bunların hiçbiri aciziyet değildir. Diğer taraftan da daha 'şurada şu, burada bu daha önce yaptığımız anlaşmalar, mutabakatlar çerçevesinde olmazsa biz kendi göbeğimizi kendimiz keseriz, B planımız da C planımız da var' diyoruz. Bu da asla herhangi bir şekilde bir tehdit değildir. Bunun çok iyi anlaşılmasını istiyorum. Biz sadece ülkemizin ve milletimizin hak ve menfaatleri bakımından durumu nasıl değerlendirdiğimizi ortaya koyuyoruz. Biz barıştan, istikrardan, iyi komşuluk ilişkilerinden yanayız, komşularımızın toprak bütünlüğüne saygılıyız, olayların ve gelişmelerin bu şekilde ilerlemesinden yanayız."
"YOLUNUZ, BAHTINIZ AÇIK OLSUN"
"Peygamber ocağı olarak da bilinen ordumuz asil Türk milletinin sevgisi, güveni ve duasından aldığı güçle ülkemizin güvenliği, asil milletimizin egemenlik ve bağımsızlığı için görevini 'ölürsem şehit, kalırsam gazi' anlayışıyla dün olduğu gibi bugün de aynı azimle ve inançla yerine getirmeye devam etmektedir" diyen Akar, personelin buradaki eğitimiyle TSK'nın etkinlik, caydırıcılık ve saygınlığına önemli katkılar sağlayacağını söyledi.
Misafir askeri personelin de ülkeler arasında dostluk ve kardeşlik ilişkilerinin, gönül bağlarının daha da ilerletilmesine büyük katkı sağlayacağını belirten Akar, sözlerini "Yolunuz, bahtınız açık olsun." ifadeleriyle tamamladı.
SON 24 SAATTE YAŞANANLAR