Bahtiyar Aydın'ın şehit edildiği olayların soruşturması tamam

Güncelleme Tarihi:

Bahtiyar Aydının şehit edildiği olayların soruşturması tamam
Oluşturulma Tarihi: Ekim 22, 2013 14:17

Diyarbakır'ın Lice İlçesi'nde 1993 yılında dönemin Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın şehit edilmesi ve çıkan olaylarda 16 kişinin öldürülmesiyle ilgili soruşturma zaman aşımına bir gün kala tamamlandı.

Haberin Devamı

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, aralarında uğradığı suikast sonucu öldürülen dönemin Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Aydın'ın da bulunduğu 2'si asker 16 kişinin ölümüyle ile ilgili soruşturmayı tamamladı.

Faili meçhul cinayet dosyalarını soruşturan Cumhuriyet Savcısı Osman Coşkun'un, dosyanın 20 yıllık zaman aşımına gireceği gün hazırladığı iddianame, TMK'nın 10. Maddesiyle Görevli 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edildi.

İddianamede, 22 Ekim 1993 tarihinde Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı olarak görev yaparken, Lice Jandarma Komando Bölük Komutanlığı Binası önünde “kanas” olarak tabir edilen uzun namlulu silahla suikaste uğrayan Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın öldürülmesiyle ilgili detaylara yer verildi.

İddianamede, 20 yıl önce Lice ilçesinde çıkan olaylarda Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgenaral Bahtiyar Aydın, Jandarma Uzman Çavuş Yüksel Bayar ile 14 vatandaşın öldüğü belirtilerek, "Olayda, bir uzman çavuş, bir er ve bir polis memuru ile çok sayıda vatandaş yaralanmış, çok sayıda konut, iş yeri ve araç hasar görmüştür. Operasyonu Diyarbakır Jandarma Komutanı olan şüpheli Eşref Hatipoğlu yönetmiştir. Resmi tutanaklarda PKK terör örgütü mensuplarının ilçeye saldırması nedeniyle bu sonucun meydana geldiği yazılmış, ancak örgüt o gün ilçeye kendilerine ait hiçbir gruptan saldıranın olmadığını ileri sürmüştür. Aradan geçen 20 yıla rağmen saldırıya katıldığı tespit edilen örgüt mensubu olmamıştır" denildi.

İddianamede, suikastle ilgili olarak dönemin Diyarbakır Jandarma Alay Komutanı Emekli Albay Eşref Hatipoğlu ve Üsteğmen Tünay Yanardağ, "şüpheli" sıfatıyla yer aldı. Hatipoğlu ve Yanardağ hakkında, "Taammüden öldürme", "Halkı isyana ve birbirini öldürmeye teşvik", "Cürüm işlemek üzere teşekkül oluşturma" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis ile 24 yıla kadar hapis cezası istendi.

Haberin Devamı

İddianamede, 22 Ekim 1993 tarihinde Lice ilçesinde Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın da aralarında bulunduğu 16 kişinin ölümüyle ilgili o dönem İlçe Emniyet Müdürlüğü ve Jandarma Komutanlığı'nda tutulan tutanaklar, görev yapan kamu görevlileri ve görgü tanıklarının beyanları da yer aldı.

İddianamenin, kamu kurumlarınca o dönem tutulan tutanaklara ilişkin "Dikkat çeken ayrıntılar" bölümünde, şu ifadelere yer verildi:
"Yaklaşık 11 saat süren çatışmada, sadece bir polis memurunun zırhlı araç içinde hafif yaralanması, bu memurun ifadesinin alınmaması, hiçbir teröristin ölü ya da yaralı olarak ele geçirilememesi, gözaltına alınıp ilk sorgudan sonra serbest bırakılan 54 kişinin ve Diyarbakır TEM Şube Müdürlüğüne teslim edilen 20 kişinin ifade tutanakları, yakalama tutanakları, hangi delile dayanılarak gözaltına alındıklarına dair hiçbir belgenin evrak arasında bulunmaması, sadece 20 kişilik isim listesinin bulunması, roket saldırısına maruz kaldığı ileri sürülen 'Dragon 9' isimli zırhlı araçta sadece zırh boyasının çizilmiş olması, Özel şahıslara ve DEP'li belediye başkanı bulunan belediyeye ait bina ve araçlarda ağır hasarın bulunmasına karşılık asıl hedef olması gereken emniyet ve askeri birliklere ait binalarda hafif hasarın bulunması, Liceli vatandaşların nerede, nasıl öldürüldükleri, yaralıların nasıl yaralandıklarına dair herhangi tespitin yapılmaması, şehit olan öğretmen Ali Nurettin Soyer'in öldürülmesi ile ilgili ise yakınlarının talebi üzerine sonradan sadece vurulduğu yeri gösterir krokinin jandarma tarafından düzenlenerek savcılığa gönderilmiş olması dikkat çekmiştir."

Haberin Devamı

Tuğgeneral Aydın'ın öldürülmesinden ceza almıştı

İddianamede, Adana Devlet Güvenlik Mahkemeleri Savcılığınca hakkında iddianame hazırlanan Mehmet Emin Özkan'ın, Bahtiyar Aydın'ın şehit edildiği silahlı saldırıya fiilen katılarak üzerine atılı suçu işlediği, hakkında dava açıldığı ve mahkumiyet kararı verilerek bu kararın kesinleştiği belirtilerek, "Bu beyanlara dair tutanaklar ilgili mahkemeden celb edilerek incelenmiş ancak Mehmet Emin Özkan'ın bu eyleme katıldığına dair herhangi bir bilgiye rastlanmamıştır" denildi.

İddianamede, Hüseyin Oğuz adlı tanığın beyanlarında ise terör örgütünden kaçan itirafçı Kahraman Bilgiç'in ön sorgusunda "Bahtiyar Aydın ve Eşref Bitlis'i biz öldürdük" dediğini, Oğuz'un Bilgiç'in beyanını bizzat kendisi tarafından yazıldığını belirttiği kaydedildi.

Gizli tanık anlattı

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına soruşturma kapsamında 2010 yılında ifade veren gizli tanık "Ataç"ın iddianamede yer alan beyanında da Kıdemli Üsteğmen Tünay Yanardağ ile Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın aralarının iyi olmadığını belirttiği kaydedilerek, şöyle denildi:
"Gizli tanık Ataç, beyanında, 1993 yılı içerisinde Bahtiyar Aydın'ın Diyarbakır'a Jandarma Bölge Komutanı olarak atandığını, o zamanki rütbesinin tuğgeneral olduğunu, aynı dönemde Tünay Yanardağ'ın da Abdülkerim Kırca'ya bağlı olarak Diyarbakır JİTEM'de Tim komutanı olarak görev yapmakta olduğunu, okuldaki anlaşmazlıklarının da Diyarbakır'da devam ettiğini, Yanardağ'ın Tuğgeneral Aydın'ı kast ederek, 'Ankara'da bu heriften kurtulamadım, buraya geldim yine kurtulamadım, bu adam benim kurmay olmamı engelleyecek, bundan ancak öldürürsem kurtulurum, başımıza bela oldu' şeklinde kendi kendine sürekli konuştuğunu anlatmıştır. Tanık, ayrıca, Cemil kod isimli itirafçı şahısla birlikte Tünay Yanardağ'ın, JİTEM adına bir duyum raporu hazırlayarak 22 Ekim 1993 tarihinde Lice'ye kalabalık bir terör örgütü mensubu tarafından eylem ve saldırı yapılacağını Diyarbakır'daki bölge komutanlığına bildirmesi neticesinde, Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın da birlikleri yerinde kontrol etmek, herhangi bir olumsuzluk yaşanmasını engellemek amacıyla korumaları ile birlikte helikopterle Lice'ye gittiğini, helikopterin iniş yaptığını, Aydın'ın helikopterden indikten sonra tugaya girdiği sırada, yaklaşık 300 metre mesafede çaprazında kavaklık bölgeden 'Kanas' ile Üsteğmen Tünay Yanardağ'ın organizesi ile tetikçilik görevini yapan Cemil kod veya aynı infaz timinde görevli bir başka kişi tarafından vurularak şehit edildiğini beyan etmiştir."

Haberin Devamı

"Faili meçhul" cinayetler

Cumhuriyet Savcısı Osman Coşkun, iddianamenin "sonuç ve talep" bölümünde, yaşanan faili meçhul cinayetlere değinerek, "Bölgede bazıları, başa çıkamadığı hasmını, JİTEM'e, bazılarını da PKK'ya ispiyonlayarak öldürülmelerini sağlamışlar, bu şekilde bölgede 'faili meçhul' cinayetler artmıştır" yorumunu yaptı.

İddianamenin bu kısmında şu ifadelere yer verildi:
"Olayın meydana geldiği dönemde terör örgütü ile ilişkisi olduğu düşünülen, ihbar edilen, çocuğu terör örgütüne katılmış olan çok kişi yasa dışı olarak ve hileler kullanılarak alınmışlar, Saraykapı'daki JİTEM karargahına götürülmüşler, işkence ile sorguladıktan sonra infaz edilmişlerdir. Bazı durumlarda da suikastlar düzenlenmiş araçlara bomba yerleştirilerek patlatılmış, bu suretle şahıslara gözdağı verilmiştir. Bölgede bazıları, başa çıkamadığı hasmını, JİTEM'e, bazılarını da PKK'ya ispiyonlayarak öldürülmelerini sağlamışlar, bu şekilde bölgede 'faili meçhul' cinayetler artmıştır. Yargısız infazların artması, bölge insanının devletten soğumalarına ve dağa gidenlerin sayısının artmasına neden olmuştur. Özellikle Musa Anter ve Vedat Aydın gibi tanınan ve sevilen kişilerin öldürülmeleri, Lice ilçesinin iki defa yakılması, çok sayıda vatandaşın öldürülmesi, köylerin yakılması ve boşaltılmaları örgüt tarafından suistimal edilerek halk silahlı isyana teşvik edilmiştir."

"Olay günü PKK terör örgütünün Lice ilçesine saldırdığına ve Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ı öldürdüğüne dair herhangi bir delil elde edilememiştir" denilen iddianamede, şöyle denildi:
"Nitekim gündüz saatlerinde bir ilçenin basılıp yaklaşık 11 saat boyunca çatışmanın devam etmesine rağmen hiç bir teröristin ölü ya da sağ olarak ele geçirilemediği gibi teröristleri gören kişilerin dahi bulunmaması, aradan geçen 20 seneye rağmen bu eyleme katılanların tespit edilememiş olması PKK terör örgütünün bu saldırıyı gerçekleştirmediğini göstermiştir. Bu çapta bir eylemin bir albay tarafından planlanıp uygulanması mümkün olmaması karşısında, şüphelilerin bu eylemlerinin örgüt faaliyeti kapsamında olduğuna dair delillerin mahkemece değerlendirilmesi gerektiği düşünülmüştür."

Susurluk davası

Haberin Devamı

Yargıtay 8. Ceza Dairesinin "Susurluk Davası" ilgili kararındaki, "terörle mücadele ettikleri gerekçesiyle devlet imkanlarını suç işlemek amacıyla kullanan görevlilerin teşkil ettikleri bir teşekkül" ifadesine atıfta bulunulan iddianamede, "Bu tespit gerek yapılanma gerekse kullanılan yöntemler açısından şüphelilerin oluşturduğu teşekkülle büyük benzerlikler arzetmiştir. Tüm deliller değerlendirildiğinde, şüphelilerin meydana getirdikleri örgütlenmenin ,'suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve bu örgüte üye olma' suçlarını oluşturduğu sonucuna varılmıştır" denildi.

İddianamede, "Çok sayıda kişinin öldürülmesi ve yaralanması, ahırlarının, evlerini ve işyerlerinin yakılması ile bölge halkından çok sayıda kişinin PKK terör örgütüne katılması sağlandığından" şüphelilerin eylemlerinin ayrıca "halkı silahlı isyana teşvik suçunu" da oluşturduğu ifade edildi.

Haberin Devamı

Ağırlaştırılmış müebbet hapis istemi

İddianamede, şüphelilerden Tünay Yanardağ'ın kimlik bilgileri tespit edilemeyen Cemil kod adlı itirafçı ile birlikte düzenlediği duyum raporu ile maktul Bahtiyar Aydın'ın Lice'ye gitmesini sağladığı ve öldürttüğü, şüpheli Eşref Hatipoğlu'nun ise 14 vatandaşın ölümüne, çok sayıda kişinin de yaralanmasına sebep olan operasyonu yönettiği, onun emirleri ile ateş edilmesi sonucu ölüm ve yaralanmaların meydana geldiğinin anlaşıldığı ifade edildi.

Sanıklar Yanardağ ve Hatipoğlu hakkında TCK'nın "Taammüden öldürme", "Halkı isyana ve birbirini öldürmeye teşvik", "Cürüm işlemek üzere teşekkül oluşturma" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis ile 24 yıla kadar hapis cezası istendi.

Sanıkların yargılanmasına önümüzdeki günlerde 8. Ağır Ceza Mahkemesinde başlanacak.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!