Güncelleme Tarihi:
AZERBAYCAN-ERMENİSTAN ÇATIŞMASI
Bahçeli, "Ateşkesi bozan, ihlallere yol açan suçlu Ermenistan'dır. Yukarı Karabağ ihtilafı çözülememiştir. Türkiye'nin de taraf olduğu AGİT-Minsk grubu adaleti sağlayamamıştır. Artık zaman daralmakta, tahammül tükenmektedir. Ermenistan, Azerbaycan topraklarından derhal çekilmelidir. Türk milletinin kalbi Yukarı Karabağ'da atmaktadır. 25 yıl önce Hocalı'da kaybettiğimiz kardeşlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Kardeş ülke Azerbaycan'a taziyelerimi iletiyorum" diye konuştu.
HABERDEN DOLAYI SUÇLANMASI ÇELİŞKİ VE ÇARPIKLIKTIR
Bahçeli, isim vermeden Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Hande Fırat’ın 15 Temmuz darbe girişiminin püskürtülmesinde başarılı bir rol üstlendiğini anımsatarak, Fırat’ın Hürriyet Gazetesinin 25 Şubat 2017 tarihli ’7 Eleştiriye 7 Yanıt’ manşetli haberinden dolayı suçlanmasının tuhaf bir çelişki ve çarpıklık olduğunu vurguladı. Bahçeli "Buna göre son zamanlarda Genelkurmay Başkanı ve TSK ile ilgili bazı eleştirilere karargahın nasıl baktığı bunlara nasıl cevap verdiği ortaya çıkmıştır. Medya üzerinden başlatılan karalama kampanyası doğru mudur?" dedi.
Bahçeli'nin sözleri şöyle:
15 Temmuz darbe teşebbüsünün püskürtülmesinde başarılı rolü olan bir bayan gazetecinin, şimdilerde yaptığı haberden dolayı suçlanması da bize göre tuhaf ve çelişki ve çarpıklıktır. Buna göre son zamanlarda Genelkurmay Başkanı ve TSK ile ilgili bazı eleştirilere karargahın nasıl baktığı, bunlara nasıl cevap verdiği ortaya çıkmıştır.
Bu kapsamda, Milli Savunma Bakanlığının başörtüsü yasağını kaldırırken Genelkurmayın görüşünü almadığı, Yeni Akit gazetesinin vefat eden bir yazarı için edilen taziye telefonuyla ilgili ithamlar, Sayın Akar’ın ABD’li Genelkurmay Başkanının İncirlik’te ayağına gitmesiyle ilgili yapılan aleyhte yorumlar, TSK’nın komuta heyetinin 29 Ocak’ta Kardak ziyaretinin bazı çevrelerce turistik gezi olarak tenkidi, Genelkurmay Başkanının Cumhurbaşkanı ile yurtdışına gitmesine dönük incitici değerlendirmeler, yine Genelkurmay Başkanının Süleymaniye’de Türk askerinin başına çuval geçiren ABD’li generalden madalya almasıyla ilgili suçlamalar ve Genelkurmay Başkanının bir FETÖ’cüyle Sakarya Pamukova’da arsa aldığına ilişkin iddialar ve bunlara karşılık verilen cevaplar söz konusu gazetede yer almıştır.
OLMASI GEREKEN...
Elbette olması gerekeni, doğru olanı Genelkurmay Başkanının rahatsız olduğu konuları silsile yoluyla siyasi iktidara iletmesidir. Medya üzerinden mesaj vermek, eskide kalmasını ümit ettiğimiz manşetleri ister istemez hatırlatmaktadır. TSK’nın doğrudan sorumlu olduğu Bakan, Başbakan ve Cumhurbaşkanına hiyerarşik sırayla hassasiyetlerini aktarması doğaldır. Bundan gocunmak, farklı yerlere çekmek ise anlamsızdır.
Eğer paylaşmış ve sonuç alamamışsa bir sorun var demektir. Doğrudan medya ile kamuoyuyla iletişime geçilmişse bir sorunun delaletidir.
ASKER BİZİM, DEVLET BİZİM, HÜKÜMET BİZİM
Çözümsüzlüğün nedeni nedir? TSK'nın imkan ve kanallarla savunmaya geçmesi neden çok görülmektedir. Medya üzerinden başlatılan karalama kampanyası doğru mudur? Başörtüsü yasağı kaldırılacaksa niye Genelkurmay'ın görüşü alınmaz? Bizim de sorularımız vardır ama bunun ne yeri ne zamanıdır. Huzur kaçarsa tutamayız, istikrar giderse geri getiremeyiz. Ne yapalım çatışıp, çürüyelim mi, kucaklaşıp kardeşçe mi yürüyelim. FETÖ, PKK, IŞİD, PYD/YPG hazır kıta infaz mangalarını Türkiye'ye yöneltmişken iç sorunlar gaflettir. Asker bizimdir, devlet bizimdir, hükümet bizimdir. Fitneye çanak tutan asla bizden değildir. Zarar ziyan büyüktür, Türkiye henüz yoğun bakımdan çıkamamıştır. Bunca patırtı gürültüye ne gerek vardır? Paylaşılmayan nedir? Geçmişten ders alınmadı mı? Milli uzlaşma, anlaşma her seviyede olması gerekirken, bu güvensizliğin gerçek manasını nasıl yorumlayalım? Devletteki çatlak sesler düşmanları sevindirecektir. Türkiye, ecdadımızın aziz şehitlerimizin mirası değil midir?
Devletteki karmaşanın son bulması için 16 Nisan'da evet diyeceğiz. Çetin düğümler, açılması gereken karanlık yollar vardır. 80 milyona evet çağrısı yapıyoruz. Evette kararlıyız ve bu ülke için yeminliyiz.
FIRAT KALKANI HAREKATI
Fırat Kalkanı harekatının 185'inci gününde El Bab denetim altına alınmıştır. El Bab'da Türk askeri destan yazmış, alnının akıyla çıkmıştır. Suriye'nin kuzeyinde 230 mahalle ve 1925 metrekarelik alanda terörist temizliği yapılmıştır. Suriyeli mülteciler ülkemizde yan gelip yatarken, Türk askeri korkusuzca, yiğitçe mücadele vermiştir. Bizim temennimiz Türk askerinin El Bab'da patlayıcı temizliğine sokulmamasıdır.
Rakka'daki IŞİD varlığına nasıl operasyon yapılacağı belirsizdir. ABD ikiyüzlü davranarak hem nalına hem mıhına vurulmaktadır. Büyük çoğunluğunu YPG'nin teşkil ettiği SGD, ABD'den silah alarak bölgenin çıban başı haline gelmiştir. ABD dönmüş dolaşmış, PKK/YPG ile suç ortaklığına heves etmiştir. Herkes IŞİD'den şikayetçidir. Ancak YPG'nin terör örgütü sayılmayarak teröre cansuyu verilmektedir.
Türkiye aktif olarak sahada olmazsa bölücülüğe karşı durmak imkansızlaşacaktır. Türkiye Fırat Kalkanı harekatını sonuçlandırmalıdır. Irak ve Suriye gerçekleri milli ve jeopolitik durumla yorumlanmalıdır. Güvenli bölgenin kurulmasına öncülük ederek, saldırı hazırlıklarını odağında yok etmelidir. MHP devletin ve Türk askerinin kaya gibi ardında duracaktır.
YUNANİSTAN'A SERT TEPKİ
Yunanistan'ın yeni atanan Kara Kuvvetleri Komutanı işgal edilen adalarda soluğu almıştır. Yunan Dışişleri Bakanı aba altından sopa göstermektedir. Yunanistan, Balkan Savaşları'nda işgal edilmeyen, Lozan'da verilmeyen adaları ablukaya almıştır. Eğer ki tekrar denize dökülmeyi istiyorsa buyursun, Türk milleti buna hazırdır. Birileri Yunan hükümetine 1921'de, 1922'de neler olduğunu anlatmalıdır. Anlatacak yoksa biz yeniden Ege'ye kurşun gibi saplanmasını bilir, tarihi tekrar öğretiriz. Zorlamayın, boşuna heveslenmeyin. Yunan halkı komşuluk hukukunu yok sayan densizlere haddini bildirmelidir.
SÖZDE BAYRAĞIN DALGALANMASINA KİM İZİN VERMİŞTİR?
26 Şubat 2017 Pazar günü, Barzani’nin ziyareti üzerine, İstanbul Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi’nin önündeki bayrak direklerinden birisine sözde Kürdistan bayrağı asılmıştır. Cumhurbaşkanı veya Başbakan’ın Erbil’e ziyaretleri esnasında, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi adı altında bir bayrağın Irak bayrağıyla birlikte asıldığı görülmüş ve yaşanmıştır. Bu Irak’ın kendi iç meselesidir, bizi doğrudan ilgilendirmeyecektir. Ama aynı bayrağın Türkiye’de, Türk bayrağına eş tutularak asılması skandaldır, aymazlıktır, rezalettir. İstanbul’da bu sözde bayrağın dalgalanmasına kim izin vermiştir? Barzani bayrağının dalgalanması bir bürokrat şuursuzluğunun mu eseridir? Yoksa önü arkası düşünülmüş bir komplonun mu parçasıdır? Sayın Cumhurbaşkanı bundan haberdar mıdır? Sayın Başbakan, Çankaya’da Barzani’yle konuşurken, arkasına dönüp de nedir bu bayrak, kim koydu buraya diyebilmiş midir? Peşmerge ne zaman bayrağa sahip olmuştur? Ve Türkiye ne zamandır Irak’ın kuzeyinde bağımsızlık için referandum yapmaktan bahseden, tutuklu HDP’lilerin bırakılmasıyla ilgili görüş sarfeden peşmerge kalıntısının bayrağını tanımıştır?" dedi.
"BARZANİ’NİN BAYRAĞINI GÖRMEYE TAHAMMÜLÜMÜZ KESİNLİKLE YOKTUR"
Bahçeli, "Bizim Barzani’nin bayrağını vatan semalarında, Başbakanlık odalarında görmeye tahammülümüz kesinlikle yoktur. Bu şahıs önce PKK’ya desteğinin ve şehitlerimizin hesabını vermeli, Türkiye’ye kurduğu tuzakların bedelini ödemelidir. Türk milletine kefen biçen bir çürümüşün, Türkiye’de bir şey yokmuş gibi ağırlanması milli gururu incitmiş, milli vicdanı sarsmış ve rahatsız etmiştir. Bizim de buna onayımız yoktur, tepkimiz şiddetli ve tavizsizdir.
SONUNA KADAR KADAR, YEMİNİMİZ EVET DİYORUZ
Ne olursa olsun; sonuna kadar devlet, sonsuza kadar millet, irade ve yeminimiz evet diyoruz. Bu düşüncelerle sözlerime son verirken hepinizi bir kez daha sevgi ve saygılarımla selamlıyor, başarılı ve sağlıklı günler diliyorum" diye konuştu.