Güncelleme Tarihi:
İşte Bahçeli'nin konuşmasından satır başları:
Davutoğlu G-20 zirvesinde Türkiye ekonomisini öve öve bitiremezken yolsuzluğa karşı strateji oluşturacağını anlatmıştır.
EVET YOLSUZLUĞA KARŞI...
Evet yolsuzluğa karşı strateji oluşturacaklarını ilan etmiştir. Ak Parti’nin diğer ülkeleri enayi yerine koymaya teşebbüs edeceğini tahmin etmemiştir. Gelin önce eline düştüğünüz rüşvet çetelerini yargıya teslim edin. 15-27 Aralık üzerindeki ambargoyu kaldırın.
ATTIĞIN TAŞ ÜRKÜTTÜĞÜ KURBAĞA DEĞSİN
Sayın Davutoğlu yolsuzlukla ilgili sözlerinizden dolayı yüzünüze alaycı ifade bakan devlet başkanlarını hiç mi görmediniz. Siz kendinizi ne hallere düşürdüğünüzü hiç mi idrak edemediğiniz. İşe önce 17-25 Aralık’tan başlamalısın ki attığın taş ürküttüğü kurbağa değsin.
Başbakan’ın yolsuzluk stratejisi oluşturmak ile ilgili sözleri hava değişiminden kaynaklı olmalı.
KONU ÇOK NAZİK VE HASSASTIR
Bedelli askerli ile ilgili sözler ülke gündemine yerleşmiştir. Konu çok nazik ve hassastır. Hatırlarsanız Meclis Genel Kurul’unda askerlik kanununda değişiklik kabul edilmişti.
Bedelli askerlikle ilgili yasal düzenlemenin yürürlüğe girmesinden sonra başvurular tahminlerin altında kalmıştır. Askerliği yani vatan savunmasını bir bedeli yoktur. Ancak askerlik çağını geçmiş vatandaşlarımızın isteğini kayıtsız kalmak çok makul olmayacaktır.
TSK'NIN GÖRÜŞLERİ BELİRLEYİCİ OLMALIDIR
Konuyla ilgili çizgimiz dümdüzdür. Öncelikle parası olanın bedelli askerlikten yararlanacağı algısının önüne geçmek gerekir. Belirli aralıklarla bedelli konusunun seslendirilmesi asker alma sistemindeki tıkanıklıkları göstermektedir.
Bedelli askerlik konusu ele alınırken TSK’nın görüşleri belirleyici olmalıdır. Askerlik süresi ülkemizin savunma ihtiyaçları göz önünde bulundurularak yeniden düzenlenmelidir.
MHP’nin bedelli askerlik konusu TBMM’ye gelmesi halinde mesafeli durmayacağını bildirmek istiyorum. Bir ülkenin uluslararası toplumdaki yerini belirleyen en önemli faktör bağımsız karar alabilme ve harekete geçebilme yeteneğidir.
12 yıldır AKP iktidarı ile yaşadıklarımız pısırıklık halini almıştır. Türkiye’nin ne bölgesinde ne de dünyanın herhangi bir yerindeki soruna karşın ülkemizin bağımsız karar verebilme hali kalmamıştır. Türkiye yabancı ülkelerin senaryolarını figüranlık yapmaktadır.
AKP bölgesel güç yumuşak güç gibi tanımlarla avunurken Türkiye geleceğini vahşi ve sömürgeci projelere bağlamıştır. AKP dış politikasını milli gerçeklerden soyutlamış milli hedeflerden arındırmış yabancı tekliflerin güdümüne sokmuştur. Başbakan Türkiye’nin önünde kimse duramayacak demiş ancak cümle alemin önümüzü kestiğini görememiştir. Esad’a karşı ABD’yi ikna etmek için geceyi gündüze katan Başbakan ve hükümeti bize göre Türkiye’nin çıkarlarını ikinci plana atmış demektir.
IŞİD bedenleri ikiye ayırmaktadır. Komşu coğrafyalarda cinayetler işlenmekte etrafımızda teröristler kol gezmektedir. Davutoğlu aynen Erdoğan gibi Esad ile yatmakta Esad ile kalkmaktadır. ABD’nin politikasında değişim olmamasına rağmen bizi anladılar diyerek bile bile lades demektedir.
“ESAD ZALİMDİR DE IŞİD, PYD, PKK SEVGİ KELEBEKLERİ MİDİR?”
Davutoğlu Türkiye’yi temsil etmek için mi ABD’nin Suriye’yi vurması için yalvarmaya mı gitmiştir. Esad teröristtir Esad zalimdir de IŞİD, PYD, PKK sevgi kelebekleri midir?
Sorun Esad değildir. Asıl sorun sömürgeciliğin yepyeni operasyonudur. Düne kadar Esad ile aile fotoğrafı çektirenler aklınız neredeydi. Esad ve babası 2011 martından önce kan dökmüyor muydu? Türkiye bu politikalarla daha fazla yönetilemeyecektir.
Şişirme anketlerle uğraşanlara, algı operasyonları ile kararsızları çoğaltanlara Türk milleti şans tanımayacaktır. Hükümetin İmralı Canisi’nin yol haritasını verdiği çözülme süresi tüm rezilliklere rağmen sürmektedir. AKP ve PKK işbirliği gün yüzüne çıkmıştır. PKK’lılara özel misafir muamelesi yapılmakta hainlere suskunluk gösterilmektedir.
Bu olaylar karşısında saklanacak hiçbir şey kalmamıştır. Ne hainlerde bir teslimiyet hissi vardır ne de bunları kucaklayan başbakan ve cumhurbaşkanında utanma emaresi görülmektedir.
On yıllardır ülkemizi yoran terör örgütünün sonlandırılmasının şartları bellidir. AKP PKK’nın tuzağına bile bile düşmüş terörist taleplerin takvim ve yol haritasına bağlamıştır. Bu çözüm nedir ve neleri kapsamaktadır. AKP neleri gözden çıkarmıştır.
Son gelişmeler karşısında silahı kimin bırakacağını anlayan var mıdır? Terörle pazarlıklar AKP’nin eseri ve çözülme sürecinin tipik sonucudur. PKK’nın teslim alınmasını değil AKP’nin ülkemiz sınırlarında teslim alındığını gösteren ihanet tablosudur. Elbette terör son bulması şiddet ortadan kalkmalıdır. Bunun aksini söylemek mümkün değildir. Ancak silahla dağa çıkan teröristlerin bütün taleplerini silahsız çözeceklerini söylemek dünyada görülmemiştir.
PKK’nın ve uzantıların bütün hedefleri AKP tarafından temsil edilmektedir. Böyle sonuçlanacaksa 1984 yılında ilk silahlı eylem başladığında ordu sevk etmeye ne de Mehmetçiğin emeğine gerek olmazdı. Böylece 30 yılda kayıplarımız olmazdı.
"TERÖRİSTLERE SİYASİ AF ÇIKARILACAK"
Hükümetin hesabı ortadadır. Teröristlere siyasi af çıkartılacak. Özerlikle ilgili çalışmalar tamamlanacaktır. Bölücü teröristle Kobani bahanesiyle Türkiye’yi aleve verirken millet iradesi ile iktidara gelen parti pazarlığa devam etmiştir.
Geçmişte tutulan yol yanlış ise bugün tutulan yolun doğru olduğu güvencesini kim verecektir. Kan ve intikam peşinde değiliz ancak yapılanlar karşılıksız mı kalacaktır. Başbakan’ın Dersim ime Kerbala’yı özdeşleştirmesi ne hale geldiğimizin göstergesidir. Bugünün teröristleri neyse Dersim İsyanı’na katılanlar aynısıdır. Devlete kafa tutanların geçmişteki akıbeti bellidir.
"4.9 KURUŞ İÇİN BÜTÇEMİ AYIRDIM"
Dersim İsyanı’na gösterdiğim tepkiden dolayı bazılarını tazminat davası açtığını görüyorum. Bunlardan bir tanesi 4.9 kuruştur. Ben 4.9 kuruşluk bütçemi ayırdım dileyen varsa peşin peşin ödemeye varım. Biz bu vatanı milleti tazminat ile almadık hibe yolu ile kazanmadık. Masalarda bulmadık bu yollarla da vermeyeceğiz.