Güncelleme Tarihi:
Bahçeli'nin konuşmasından satırbaşları:
Başbakan dağ kadrosunun güçlenmesine çanak tutmuştur. PKK’lı militanlar tarafından yollar kesilmekte, haraç toplanmakta, kimlik kontrolü yapılmakta, insan kaçırılmakta, karakollar taciz ateşi altında tutulmaktadır. Gelin görün ki Başbakan Erdoğan’a göre sözde barış süreci umut vaat etmektedir. PKK'lılar öylesine cesaret kazanmışlardır ki, alçaklıkları peş peşe sergilemekten geri durmamıştır. Çoktandır karakol ve kalekol inşaatları, bölücü kalabalıklar tarafından ablukaya alınmaktadır. Bunun son örneği Tunceli’de yapımı süren kalekola karşı gerçekleştirilmiştir. Bir grup ayak takımı taşkınlıklara neden olmuşlardır. Birisi ağır olmak üzere üç kişi yaralanmıştır.
Diğer yandan Diyarbakır’daki jandarma karakoluna ek binayı protesto etmek amacıyla, bir haftadır süren bölücü grubun provokasyonları henüz durulmamıştır. Diyarbakır-Bingöl Karayolu'nu kapatan PKK’lılar iki uzman çavuşumuzu namertçe kaçırmışlardır. Karakol inşaatı durdurulma sözü verilmeden, kaçırılan uzman çavuşlarını serbest bırakılmayacaklarını açıklamışlardır. Devletin düştüğü duruma bakınız. Buna karşı duracak hükümet iradesinden iz dahi yoktur.
"MİLLİ GÜVENLİK DENİLİNCE AKLA CEMAATLER Mİ GELMEKTEDİR?"
Başbakan Erdoğan nerededir? Niçin sus pus haldedirler? Başbakan’ın gözüne girmeye çalışan içişleri bakanı ve diğer hükümet üyeleri neyle meşguldür? Başbakan Erdoğan daha birkaç gün önce, Kayseri’de ulusal güvenliğimizi tehdit eden babamız dahi olsa tanımayız demiştir. Doğu ve güneydoğuda milli güvenliğimiz tehdit edilmesine karşılık başbakan ne yapmıştır?
Milli güvenlik denilince akla dini cemaatler mi gelmektedir? Gerçek hainleri, bölücü odakları gündemine ve ağzına ne zaman alacaktır? Epey zamandır bölücü mihraklar zevkten dört köşedir. Başbakan’ı ne isterlerse alacakları bir kıvama getirmişlerdir. Başbakan PKK’nın gizli hayranı mensubu gibi hareket etmektedir. Türkiye’nin bir bölgesinde yaşanan bölücü tartışmalar saklanmaya uğraşılmaktadır.
BAHÇELİ’DEN EFSANE OLACAK CÜMLE
Bahçeli’nin bugünkü grup konuşmasında Başbakan Erdoğan’ı eleştirirken sarf ettiği bir cümle partililerden büyük alkış aldı. İlginç ifadeleri art arda sıralayan Bahçeli’nin cümlesinin özellikle sosyal medyada ses getireceği belirtildi. İşte o ifadelerin yer aldığı cümle:
Başbakan’ın kulağı kardeşi Barzani’den alacağı haberlere çevrilmiştir. Başbakanı tanımak için bazı şifreli sözlerin söylenmesi yeterlidir. Buna göre İmralı derseniz yüzü gülecek, Kandil derseniz ağzı kulaklarına varacak, BOP derseniz sevinç taklaları atacak, Türk düşmanları derseniz sırıtacak, 36 derseniz saymaya başlayacak, ‘papaz’ derseniz ‘cüppe’ nerede diyecek, çiftçi memur derseniz kaşlarını çatacak, Washington derseniz kırmızı oda anılarını anlatacak, 17-25 derseniz arkasına bakmadan kaçacak. Bunların denemesi bedavadır.
"ASIL GAYE KÜRDİSTAN'IN KURULMASIDIR"
Muhtemeldir ki başbakan Erdoğan’ın müzakereler sonucunda PKK’ya verilmiş bir sözü vardır. Asıl gaye Türkiye’nin bölünüp parçalanarak Kürdistan’ın kurulmasıdır. Cumhurbaşkanı sayın Gül’ün MİT yasasındaki değişikliğin onaylanmasıyla yasal güvenceye kavuşmuştur. Şayet bu düzenleme AYM’den dönmezse, İmralı’yla yürütülen müzakereler meşruiyet kazanacaktır. Bu güvenliğe darbedir. Yasa makyajlı operasyondur. Şimdi de sırayı başka talepler almıştır.
İmralı canisi Başbakan’a yeni bir ayar vermiş, bazı yasal değişiklikler elini çabuk tutması mesajı gönderilmiştir. Anlaşılan İmralı başbakanın müşavirlik hizmeti aldığı bir adaya dönmüştür. Cani başı, TBMM’de neyin görüşülüp görüşülmeyeceğine akıl ve tavsiye vermeyi kendisinde görecek kadar şımarmış ve şımartılmıştır.Türkiye aşama aşama parçalanmaya götürülmektedir. Etap etap bölünmenin dipsiz kuyusuna götürmektedir.
Başbakan görevli yıkım memuru gibi uğraşmaktadır. AKP’nin yıkım ortağı BDP. Kılıktan kılığa giren, isimden isme değişen, bir gün öyle bir gün böyle görünen, boğazına geçirdiği halatla sürüklenen BDP şimdilerde yeniden deri değiştirmiş, HDP’ye katılmıştır. BDP’nin ismiyle haziran ayında yapılacak kongreyle, demokratik kongreler partisi olacak sadece doğu ve Güneydoğu’da faaliyet gösterecektir. Başbakan İmralı canisi kandil Barzani küresel güç merkezleri ve siyasi bölücüler tüm planlarını bölünmüş Türkiye üzerine yapmaktadır. Türk milleti her tarafından kuşatılmıştır.
"TEK KELİMEYLE İHANETTİR"
İran Kürdistan Demokrat Partisi’nin daha dün Kandil’deki teröristlerle temas kurup görüşmeler yaptığı basına yansımıştır. Şu manidar zamanlamaya bakınız ki, bağımsız Kürdistan amacı güden partilerce kuşatılmıştır. AKP son derece uysal yaklaşmaktadır. Geçtiğimiz Mayıs ayında, Barzani’yi bağrına basmış, Kürdistan sözünü patavatsızca kullanmıştır. AKP’nin BDP, HDP veya bir başka PKK artığı yetmezmiş gibi, Kürdistan adını kullanan Barzani temsilciliğine izin vermesi tek kelimeyle ihanettir. Sayın Erdoğan bu gelişmeler milli güvenliğe tehdit değil midir? Sen ve yandaşların üniter bir devletten başka bir devlet çıkartma teşebbüsünün kolay olacağını mı zannediyorsun?
Diyorlar ki İtalya’nın 21 İspanya’nın 17 İngiltere’nin 4 özerk bölgesi varmış. Almanya’nın 16 federe bölgesi, Rusya’nın özel birliği varmış. Varsa var ne yapalım, ne diyelim? Türkiye’nin toprak bütünlüğünü, milli kimliğini bozmak için gerekçe üretenlerin alayı bilsin ki biz bu ülkeyi pazardan almadık, sokakta bulmadık.
"BAŞBAKAN ERDOĞAN ZOKAYI YUTSA DA..."
MHP hepinizi bozguna uğratmaya muktedirdir. Türk milletinin içinden yeni bir millet çıkmaz. Türk vatanından hiçbir kanlı niyete bir tek çakıl tanesi bile verilemez. Herkes teslim olsa da biz varız. Başbakan Erdoğan zokayı yutup zalimlerin havarisi kesilse de milliyetçi vatanseverler Türkiye’yi bin yıllık kardeşlik hukukuna yeminlidir.
MISIR’DAKİ İDAM KARARLARI
Mısır’daki idam kararları insanım diyenleri hayal kırıklığına uğratmıştır. 683 kişi hakkında yeni bir idam cezası verilmiştir. Bize göre mısır ve mısır halkı böyle bir zalimliği hak etmemektedir. Bu idam kararlarının hukuk tanımaz bu mahkeme hükümlerinin mısır’ın bütünlüğüne zarar vereceği gerçektir. Dileğim Kahire’nin yattığı kabustan bir an önce uyanarak, insan hak ve hürriyetlerine sadakat gösterilmesidir.
“BAŞBAKAN’IN SİVRİ DİLİ TÜRKİYE’Yİ YALNIZLIĞA İTTİ”
Eğer ki Başbakan Erdoğan Mısır’la diyalogları askıya almamış olsaydı, içişlerine karışarak taraf olmasaydı, girişimde bulunabilirdi. Şimdi yalnızca uzaktan eleştiri yapan AKP hükümeti, hiçbir konuya doğrudan doğruya müdahil olamamaktadır. Bu ülkemiz adına kayıptır. Başbakanın sivri dili, kontrolsüz üslubu Türkiye’yi bölgesinde yalnızlığa itmiştir.
“17 – 25 DERSENİZ ARKASINA BAKMADAN KAÇACAK”
Şu an hiçbir komşu ülke sözümüzü dinlemeyecek durumdadır. Irak Türkmenlerinin kaderini etkileyecek bu seçimler hem ülkemiz hem de milletimiz adına çok mühimdir. Başbakan’ın kulağı kardeşi Barzani’den alacağı haberlere çevrilmiştir. Başbakanı tanımak için bazı şifreli sözlerin söylenmesi yeterlidir. Buna göre İmralı derseniz yüzü gülecek, Kandil derseniz ağzı kulaklarına varacak, BOP derseniz sevinç taklaları atacak, Türk düşmanları derseniz sırıtacak, 36 derseniz saymaya başlayacak, ‘papaz’ derseniz ‘cüppe’ nerede diyecek, çiftçi memur derseniz kaşlarını çatacak, Washington derseniz kırmızı oda anılarını anlatacak, 17-25 derseniz arkasına bakmadan kaçacak. Bunların denemesi bedavadır. Bu şahsiyet için önemli olan başkalarını memnun etmek, Türk milletini zora sokacak ilişki içine girmektedir.
“TARİH HÜKMÜNÜ VERMİŞTİR”
Dünden ders almamış, sonuç çıkartmamış, geçmişine yabancı kalmış milletlerin tarih merdivenlerini tırmanmaları, kimliklerini canlı tutmaları olmayacak bir şeydir. Tarih zorlama yorumlarla yalancı şahitlik yaptıracağı, serüven yığını da değildir. Adı üzerinde, bizim bir milli tarihimiz vardır, sahip olduğumuz tarih şuuru bizi köklerimize bağlamaktadır. Tarihe şaşı bakmak, katliam izi sürmek, soykırım çetelesi tutmak, arşivlerin tozlu raflarını kurcalamak, hakikati değiştiremeyecektir. Yaşananları kağıt üzerine ısmarlama kürsülerde çarpıtmak mümkünse de tarihin asırlara uzanan vicdanında gizleme çabası katiyen tutmayacaktır. Tarih hükmünü vermiştir. İster beğenelim ister beğenmeyelim, tarihi silmek talihsizliğin tuzağına düşmek bir toplumun yok oluşu demektir.
Milletler mücadelesinde en büyük koz güç kaynağı, geçmişten bugüne süren değer ve milli cevherlerdir. Tarihsiz insan millet esir olmaya, zaman içinde de insanlık aleminden sürülmeye mahkumdur.
“EN BÜYÜK PROBLEMİ CAHİL OLMALARI”
Türkiye’yi 12 yıldır yöneten başbakan ve hükümetin en büyük problemi tarih cahili olmalarıdır. Başbakan Erdoğan’ın 23 nisan günü 1915 olaylarına ilişkin mesajı. Mesajı yayınlanır yayınlamaz aynı anda tepkimizi gösterdik. Yazılan mesajda adil duruştan, o dönemde yaşanan acıları anlamaktan bahsetmiştik. Biz kendi acılarımızın yasını hala tutarken, ne hakla hangi yetkiyle karşılıksız taziyelerde bulunuyorsun? Doğrudur, acıları yarıştırmak, kategorik ayrımlar yapmak insani ve İslami değildir. Fakat ermeni çetelerinin katlettiği 518 bin 105 Müslüman Türkü nereye koyacağız?
“ERİVAN’DA ‘HEPİMİZ TÜRK’ÜZ DEMEK NEDEN İMKANSIZ”
“Oldu bir kere ne yapalım, ölenle ölünmez” diyerek şahadetlere sırt mı çevireceğiz? Haksız yere suçsuz yere ölen her kim olursa olsun üzülmek insanlık gereğidir. İstanbul’da hepimiz Ermeni’yiz demek haktır da, Erivan’da hepimiz Türk’üz demek niçin imkansızdır?
Empatiyi sadece Türk milleti mi yapacaktır? Başbakan Erdoğan birinci dünya savaşı esnasında yaşanan hadiselerin hepimizin ortak acısı olduğuna değinmiştir. Allah için söyleyiniz. Anadolu’yu işgal etme hedefiyle, Çanakkale kıyılarına kadar gelip te yüzbinlerce vatan evladını şehit edenlerin torunlarına, şafak ayinlerine ses çıkaran var mıdır? Sizin dedeniz ne arıyordu? Topraklarımızda pikniğe mi gelmişlerdi ölüm yağdırmaya mı diye sorgulayıcı baktık mı?
Türk milleti haremine göz dikenlere nasıl müsamaha göstersin? Bilen varsa söylesin. Birinci dünya savaşı esnasında düşmanla işbirliği yapıp da arkamızdan hançerleyen çetelere katillere, canavarlara, kızlarımıza tecavüz eden Yezit torunlarına 99 yıl sonra ne iyi yaptınız dememiz bekleniyorsa, başbakan ve yandaşları daha çok bekleyecektir.
“BAŞBAKAN KENDİSİNİ AKLAMA SİNSİLİĞİNE SOYUNMUŞTUR”
Başbakan mesajında ayrıca zamanın ruhu anlaşmazlıklara rağmen uzlaşı yolları arayışlarını değerlendirmeyi, nefreti ayıplayıp saygıyı yüceltmeyi gerektirir demektedir. Şaşırmayın bu sözler Başbakan’a aittir. Hayrete kapılmamak elde değildir. Recep Tayyip Erdoğan konuşmaktan, uzlaşma yolları aramaktan bahsetmektedir. Sen gidip önce önüne konan metni iyice oku anlamaya çalış. yetmezse yanında gezdir tekrar tekrar gözden geçir. Başbakan kendisini aklama sinsiliğine soyunmuştur. Başbakanın taziyesi sözde soykırım özrüdür. Başbakan, Erivan’da Türk bayrağını yakan şerefsizler tarafından şiddetle selamlanmıştır.
“42 ŞEHİT DİPLOMATIMIZDAN KİMSE BAHSETMİYOR”
AKP’nin mantığı şudur, yanan bez parçasıdır ve önemsizdir. Türk milleti haklı olduğu bir konuda 99 yıldır suçlanmaktadır. 73’ten 85’e kadar ASALA tarafından 16 ayrı ülkede şehit edilen 42 diplomatımızdan bahseden kimse kalmamıştır. Bir insanın cahil olması anlaşılır bir şeydir, ama hain olması anlaşılacak bir konu değildir.
“DIŞİŞLERİ BAKANI KLİNİK VE AKADEMİK BİR VAKA OLARAK TARİHE GEÇMİŞTİR”
Başbakan tarihle yüzleşeceğine yolsuzlukla yüzleşmelidir. Başbakan tarihi açıklama sembolik kopuş resmi görüşü iptal etti tarihi belge insani davranış cesur çıkış anlamlı mesaj kutluyorum alkışlıyorum kendi muhitinin tetikçilerine adap izan ve terbiye öğretmelidir. Dışişleri bakanı ise, tarihin normalleştiği, Türkiye’nin büyük mesafe aldığını hiç utanmadan yüksünmeden iddia etmiştir. Tarihin normalleştiğini söyleyen bu bakan, klinik ve akademik bir vaka olarak tarihe geçmiştir.
“İKİ GÖZ İKİ ÇEŞME AĞLA”
Başbakan’a tavsiye ediyorum. Petrosyan Koçaryan ve Sarkisyan üçlüsünü saygıyla yad et. Sonra da batı Ermenistan sözleriyle herkesin huzuruna geçmiş, Taşnak, Asala militanlarına, protokolleriyle birlikte iki göz iki çeşme ağla. Nasılsa benzerini Diyarbakır’da yapmıştın.
Başbakan Türk tarihini lekelemekten uzak durmalıdır. Türk milletini suçlu ve soykırımcı gösterme densizliği dikiş tutmayacaktır. Soykırım flamalı çadır kuran başbakan da cumhurbaşkanı olamayacaktır. Ermeni silahlı terör örgütlerinin saldırılarında hayatlarını kaybedenlerin bedenleri kurban gitse de bu vatan hiçbir melun emele kurban verilmeyecektir.
Anayasa Mahkemesi’nin 52. Kuruluş yıl dönümü, devlet ve siyaset hayatının temsilcilerini buluşturmuştur. Bu vesileyle, Haşim Kılıç konuşma yapmıştır. Kayda değer gönderme ve tespitleri içeren sözleri başbakan ve partilileri aşırı derecede rahatsız etmiştir. AYM Başkanı’nın ifadeleri adresini bulmuş, yarasını bulan sarsıla sarsıla harekete geçmiştir. Başbakan Erdoğan hemen karalama düğmesine basmıştır.
AYM Başkanı Sayın Kılıç, hukukun üstünlüğüne temas etmiş, kendisine ve suçlayıcı değerlendirmeye de herkesin gözünün içine baka baka cevap vermiştir. Başbakan, mahkeme kararlarını gayri milli diyerek kötülemiş, AYM başkanı bunu sığ eleştiri olarak yorumlamıştır. Başbakan Türkiye’deki son çete paralel yapıdır demiş, AYM Başkanı bu suçlama yapışık kaldığı sürece yargının ayakta kalamayacağı uyarısında bulunmuştur. Başbakan yargı kanalıyla tuzak kuruluyor demiş, AYM Başkanı yargı tuzak kurulacak yer değildir diyerek reddedilmiştir. Başbakan adaleti zan altında bırakmış, AYM Başkanı vicdan yolsuzluğu yapıyor diyerek
Başbakan ininize gireceğiz diyerek tehditler savurmuş, AYM Başkanı tehdit ederek sorunlar çözülemez iddiasına bulunmuştur. Başbakan biz yaptık ettik demiş, AYM Başkanı kamu gücüne sahip olanların topluma sunduğu
Başbakan cübbenizi çıkarın gelin demiş, AYM Başkanı gömlek değiştirmeyiz diyerek karşılık vermiştir.
AYM Başkanı’nın konuşması elbette haklı doğru ve yerindedir. Bizim tuhafımıza giden taraf, sayın başbakanın doğru bildiklerini, oynana oyunları, endişe verici uygulamaları niçin bu kadar gecikmeyle gündeme aldığıdır? Ne olmuştur da, AYM Başkanıyla ters düşmüştür? Acaba dostların sözde savaşıyla ülke gündemi farklı bir mecraya çekilmek mi istenmektedir?
AKP’li bakanların suçlama nöbetine giderek, AYM Başkanına veryansın etmeleri garip bir çelişkidir. Eğer bugün Başbakan sıfatıyla siyaset yapıyorsa, bu Haşim Kılıç’ın tavrı yüzündendir. Dün demokrasi kahramanı olduğu övünülerek söylenen sayın Kılıç, birden bire nasıl paralel yapının avukatı olarak suçlanmıştır? Şurası tartışmasızdır ki, siyaseti siyasetçiler yapmalıdır. Yüksek yargı üyelerinin siyasi yorumda bulunmaları kabul edilebilir değildir.
Başbakan Erdoğan, sağımız solumuz belli olmaz dese de, yine terse yatan yanlış yere kapanan kendisi olacaktır. Başbakan AYM’nin dinlendiğini söylemiştir.
Cumhurbaşkanı ve genelkurmay başkanından sonra dinleme içinin yüksek mahkemeye sıçradığı başbakan tarafından seslendirilmiştir. Başbakan devletin baştan ayağa dinlendiğini haykırmaktadır? Sen başbakan değil misin, başbakan bu vahim duruma açıklık getirmelidir. Kimler cumhurbaşkanından AYM’ye kadar dinlemiştir? Sayın Gül’ün üzerinde durmadığı bu konu neden başbakan tarafından dile getirmektedir? Ne olursa olsun Başbakan Erdoğan cumhurun başı olamaz. Yolsuzluktan ötürü yüzü simsiyah kesilmiş bu şahsı kaldıramaz.
FENERBAHÇE’YE TEBRİK
Süper Lig’i şampiyon olarak bitiren Fenerbahçe’yi, başkanını, futbolcularını ayrı ayrı kutluyorum. Fenerbahçe’nin şampiyonluğuyla, inanıyorum ki şampiyonluk adalete yeni bir fener yakacak, haksızlıklarla mücadelede yeni bir heyecan uyandıracaktır.